14 Kasım 2011, Pazartesi
Erdal GÜLMEZ
Erdal GÜLMEZ [email protected]

İNSAN FAKTÖRÜ – NORMLAR - EINSTEIN

Havacılık kazalarının nedenleri yıllardır incelenmekte ve  ana neden olarak  insan faktörüne bağlı hataların ilk sırayı aldığı görülmektedir. 
 
Bu kadar önemli bir konu olan insan faktörü kavramını biraz irdeleyelim, nedir insan faktörleri ?
 
Nasıl bir şeydir ki tüm uçak kazalarının en büyük nedeni olmaktadır ?
 
Her birimiz ismimizden bağımsız olarak ;  oksijen azalırsa bilinç kaybı yaşarız, vardiyalı çalışma düzeninin etkilerini hissederiz,uyku ihtiyacımız vardır , çalışma ortamımız soguk ise kanımız iç organlarda toplanacağından parmak uçlarımızın hassasiyeti azalır , negatif tecrübe hissi  yaşarız , Meslektaşlarımızdan etkileniriz , …………., bu örnekleri artırmak mümkün  kısaca bizler insanız  bizi biz yapan benliğimiz ile psikolojik  , vücudumuz  ile fizyolojik ve içinde yaşadığımız / çalıştığımız   toplumun  etkileri nedeniyle sosyolojik ( normlar ) etkiler ile birlikte yaşarız …. 
 
İşte  tüm bu etkenler insan faktörlerini oluşturmaktadır.
 
Genel manada insan faktörlerini ve özelde   havacılık sektörü açısından konuyu inceleyeceğim.
 
Teorik bilgilerin yanısıra uzun yıllar insan faktörü ile ilgili eğitmenlik  ve benzer görevlerim nedeniyle gözlem şansım olduğu için  konunun önemine ve etkilerine ilk elden şahit oldum.
 
İnsan faktörü ile ilgili kaza istatistikleri , tablolar  ve diğer bilgilere ulaşabileceğiniz pek çok kaynak var bunlardan ikisini aşağıda paylaşıyorum.
 
Bu yazımda ,sosyolojik etkileri inceleyip sonraki yazılarımda  insan faktörünün  diğer konularını   yazacağım.
 
Yazılarımın uzun olduğu  eleştirlerine hak veriyorum bu nedenle sosyolojik etkiyi anlatmak için uzun uzun yazmak yerine en kısa  yöntem olan “örnekleme yöntemini “  kullanacağım…..
 
Şimdi hayalen kalabalık bir otogara  gidelim ve bayram gibi yoğun bir zamanda  olduğumuzu düşünelim.
 
Otogarda seyahat etmek istediğimiz  ABC şehrine gidecek otobüsleri araştırıyoruz ve  aynı saatte hareket edecek iki otobüs olduğunu ,  otobüsün  birinde   yer kaldığını öğreniyoruz.
 
Bilet  satın alıyoruz ve seyahat başlıyor,iki otobüs peş peşe hareket ediyor. 
 
Birkaç saat sonra hava şartlarının oldukça  kötü olduğu bir  yere geliyoruz otobüs şoförlerinden biri  cahil ve yol şartları uygun olmamasına rağmen yola devam ediyor tehlikeler atlatarak ABC şehrine ulaşıyor.
 
(cahiller cesur olur fakat her cesur kişi de cahil değildir e.g )
 
Bizim bindiğimiz otobüsün şoförü bilinçli  , eğitimli ve tecrübeli  bir şoför olduğu için yol şartlarının uygun olmadığını görüyor ve  yola devam etmeyip dönmeye karar veriyor.
 
İlk tepki…. Evet ilk tepki ne olur sizce ? 
 
Hayatlarını koruduğu yolcular şoföre teşekkür eder mi ?
 
Hayır , bırakın teşekkürü tonla sitem eder ve diğer otobüsü örnek olarak gösteririz.
 
İkinci tepki …
 
Evet ,otobüs otogara döner ,firma sahibi otobüsü karşılar.Şoföre teşekkür eder mi sizce ?
 
Üçüncü ve en acı  tepki …
 
Maalesef en kötüsü bu …. 
 
Hayatlarını  şoförlük yaparak kazanan  profosyonellerin diğer meslektaşlarına sahip çıkması doğruları için onları desteklemesi gerekir değil mi ? 
 
( böyle yapanlarda var  kuşkusuz onlara sonsuz teşekkürler )
 
Böylece yarın kendileri de doğruyu yapmak için ortam saglamış olurlar….dı.
 
Oysa pratikte olan tepki ise şöyledir ;
 
Biz oradan BMJ  kamyonla geçiyorduk, sen bu kadar güzel araçla geçemedin
 
Rezil ettin bizi…
 
Bu tepkileri yaşayan şoför bir yıl sonra aynı bayram günü yine direksiyonda ve geçen yıl yoldan döndüğü yere geliyor… yol şartları yine kötü fakat bu sefer geçen yıl yaşadığı  tecrübeleri hatırlıyor ve basıyor gaza…
 
Akşam tv haberlerinde bir trafik kazası  olduğunu  söyleniyor , evet doğru tahmin ettiniz  bizim otobüs şoförünün kazası…
 
Şimdi söyleyin lütfen suçlu kim ? 
 
Sadece şoförü suçlamak doğru mu ? 
 
Şoförü suçlamak sorunu çözer mi ?
 
Evet .. işte  kazanın sebebi : sosyolojik etki - normların gücü 
 
Bu normlar o kadar güçlüdür ki  tüm zamanların en iyi fizikçisi olarak adlandırılan Einstein’ı bile  hataya zorlamışlardır.
 
İsmet BERKAN’ın 16 ekim 2011  tarihli Hürriyet Gazetesinde çıkan yazısından aldığım satırlar aşağıda;
 
“ ALBERT Einstein’ın genel görelilik teorisinin bir hatası vardı. Einstein, evrenin durağan ve hep böyle olduğu varsayımıyla denklemlerine bir ‘evrensel sabit’ koymuştu. 
 
 Teori yayınlandıktan kısa bir süre sonra, bir Amerikalı astronom, Edwin Hubble, evrenin durağan olmadığını, genişlediğini keşfetti. Bu keşif üzerine Einstein, denklemlerinden evrensel sabiti kaldırdı, ‘Hayattaki en büyük hatam’ dedi o evrensel sabit için. Tabii eğer evren genişliyorsa bu şu anlama da geliyordu: Demek evren bir zamanlar bugün olduğundan daha küçüktü, hatta miniminnacıktı. Yani evrenin bir başlangıcı vardı. Bu başlangıç fikri, insanları ‘büyük patlama’ fikrine götürdü elbette.
Peki evrenin bir başlangıcı vardı, sonu da var mıydı? ……….

……..Evren genişleyecek genişleyecek sonra günün birinde çekimkuvvetini yenemez hale gelip bu kez büzülecek miydi?
 
Ve bu varsayıma göre, evrenin genişlemesinin yavaşlamasını gerekiyordu. ………..
 
………..Bu yıl Nobel Fizik Ödülünü kazanan Adam Riess, Brian Schmidt ve Saul Perlmutter, bütün bu varsayımları terse çeviren bir şey buldular: Evrenin genişleme hızı azalmak bir yana giderek artıyordu……………
 
………..Ama bu hızlanmanın ne sebeple olduğu sorusunun cevabı hâlâ bilinmiyor. “ 
 
Einstein’e “hayattaki en büyük hatam “ dedirten bu hatanın sebebi neydi ?
 
Einstein 1915 yılında ortaya koyduğu genel görecelik kuramıyla yaptığı hesaplarda evrenin durağan olamayacağı sonucuna varmıştı.  Einstein bu "aykırı " sonucu ortadan kaldırmak için formüllerine  "kozmolojik sabit" adını verdiği bir sabit ilave etmişti. Çünkü o sıralar  materyalist felsefe bilim dünyasına hakim idi ve  evrenin başlangıcı varsa bu Allah’ın varlığına delil olur diyerek  maddenin ezeli ve ebedi olduğu tartışılmaz diyorlar,  evrenin statik olduğunu söylüyorlardı.
 
İşte bu sosyolojik baskı   Einstein gibi bir dahiye bile hata yaptırmıştı. 
 
Bugün artık “big bang / Büyük Patlama - evrenin sıfır / yok  hacim ve sonsuz yoğunlukta bir patlama ile yaratılışı “  bilim  dünyasının neredeyse  tamamı tarafından kabul görmektedir.
 
Bir sonraki yazı da (insan faktörü –fizyoloji ) buluşmak üzere,
 
Saygılarımla.
İNSAN FAKTÖRÜ – NORMLAR - EINSTEIN

Yorumlar

Misafir ~ 13 yıl önce
ELLERİNİZE SAĞLIK NEFİS BİRYAZI SİZİN OKUDUĞUM 2. YAZINIZ, KUTLARIM.HOCAM BİG BANG İLE İLGİLİ GELİŞMELER MEVCUTTUR. 20 YY İTİBARİ İLE KABUL GÖREN TEORİ YENİ BİLGİLER, ARAŞTIRMALAR, FİKİRLER SAYESİNDE DEĞİLLENEBİLİR BİR KONUMA ŞU AŞAMADA GELİNMEKTEDİR. PARALEL EVREN FİKRİ VE AYNI İSİMLİ TEORİYE GÖRE EVRENEMİZİN BAŞLANGICI YİNE VARDIR ANCAK BÜYÜK BİR PATLAMA İLE OLMAZ, FARKLI 2 EVRENİN ÇARPIŞMASINDAN OLUŞAN YIRTIKTAN KAÇAN MADDELERİN YARATTIĞI BİR EVREN MODELİSÖZ KONUSUDUR KİBU TEORİDE OLDUKÇAHIZLI BİRŞEKİLDE TARAFTAR TOPLAMAKTADIR

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Misafir ~ 13 yıl önce
Erdal Hocam,yine dolu dolu bir yazı yazmışsınız , insan faktörü ile ilgili çok kurs aldık bu bakış açısı kadar özgün olanı hiç olmadı,çok teşekkürler. Rafet İ.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Misafir ~ 13 yıl önce
Bu eğitimin asıl adı yorum başlığındaki gibidir sanırım. Fakat Parantez içindeki bölümü yazmak dersin özüne aykırıdır. Ve gizlenir. Yazı oldukça derinlikli, malum kalem sahibine göre kişnermiş. OG .

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Misafir ~ 13 yıl önce
Ben anlamadim ne soylemek istedigini alttaki arkadasim ? Human factor diyorsun Ne guzel iste Erdal Bey guzel Turkcemize sahip cikmis.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Misafir ~ 13 yıl önce
hu-man /factor diyelim geçelim.bilimli kişiler de yanılıyor.

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000