19 Ağustos 2024, Pazartesi
Servet BAŞOL
Servet BAŞOL [email protected]

Pasaport



Zweig diyor ki: “1914 yılından önce yeryüzü tüm insanlığa aitti. Herkes istediği yere gidebiliyor ve istediği kadar uzun kalabiliyordu. İzin verme yoktu, kabul etme yoktu.” (Pass-Port = Pasaport)

Geçen 4000 yıl boyunca sağ ve sol ayak ayrımı yoktu. 1818 yılına kadar ayakkabılar tek kalıpta üretiliyordu. Sağ ve sol teklerin ayrı üretildiği ilk çift, Philadelphia'da yapıldı.

Derler ki, yasaların da insanlar gibi bir ruhu vardır. Buna yasanın ruhu, yasanın konuluş amacı, yani yasanın “Ratio legis’i” denir. Bir diğer ifadeyle ‘ratio legis’ yasaların yapılış amacıdır. İki tür yasa vardır:

  1. Toplumun gerisinde olan yasalar

Toplumun gerisinde kalmış bulunan yasal mevzuat işlevini yitirdiğinden toplum ihtiyaçlarını karşılamaz ve gayri adil sonuçları beraberinde getirir.

  1. Toplumun ilerisinde olan yasalar

Toplumun ilerisinde olan mevzuat ise toplumun alışık olmadığı, sosyal ve insani ihtiyaçlara en azından şimdilik uyum sağlamayacak yasal düzenlemelerdir. Buna en güzel örnek olan 'Uzay Hukuku', BM'nin çalışmalarıyla yürürlüğe konan beş ayrı uluslararası anlaşma ve bu anlaşmaların tesis ettiği kural ve kaidelerin bütünüdür.

Bu nedenle toplumun ihtiyaçları ile paralel olan, insanların ortak hareket ve düşüncelerinin bir yansıması olarak ortaya çıkan kanunlar, kısacası ‘ratio legis’i toplum ile paralel olan kanunlar güncel ve adil kanunlardır.

Bu tür yasalar ise aydın, eğitimli ve ülkesini seven gençlerin yetişmesi ile yapılabilir. Dahası, Hukuk ancak birileri sahiplenirse önem kazanır, yaygınlaşır ve saygınlaşır.

Hukuk’ta “hak” tanımı, “yasa ile korunmuş menfaatler” diye geçer.

Havacılık sanayinde kimler yasa ile korunmakta bir düşünün.!

Havayolu ve Meydan İşletmeleri, içerisinde “meslek” kavramı olmayan işletmeler durumundadır. Ne Hava Trafik Kontrolörü ne Pilot ne Teknisyen kimse meslek sahibi değildir. Yasa ile korunmamaktadırlar çünkü. Devlete çalışanlar ise “devlet memuru” kapsamında korunmaktalar, yaptıkları iş ne olursa olsun.

Bu, Türkiye’miz için zaten alışılmış bir durumdur.

Türkiye’mizde üniversite sınavında 3. tercihi tıp, 4. tercihi tekstil mühendisliği, 6. tercihi Çevre Mühendisliği olan bir gencin doktor mu? Tekstilci mi? Çevreci (!) mi? olacağına ne yazık ki kendisinden çok YÖK karar vermektedir. Sebebi basit, siz önemli değilsinizdir, devlet önemlidir, YÖK önemlidir. Ama şu Penguen karikatürü daha da önemlidir.

- Sen kaç puan aldın sınavdan?

- Benim her şey iyice karışmış. ABC partisinden Konya adayı olmuşum…

 

"Sibernasyon" konusunda ‘Yaygınlaşmış Bir Çalışma’ ya girişilmiştir. Bu kadar yaygın bir çalışmaya geçilmesinin nedeni, ‘Gelecekteki Toplum’ un, teknolojik yönden gelişmesine uygun olarak, ekonomik, politik, biyolojik ve sağlık yönünden de uyumunu sağlayacak önlemlerin alınabilmesi içindir. Böylesine geniş bir çalışmaya girişebilmek için, her şeyden önce, klasik görüşlerin terk edilmesi gerekmektedir. Çünkü konu: ‘Dünya Nüfusu’ nun, gelecekteki yaşamının ‘Teknolojik Koşullara Uygun Bir Biçimde Sürdürülmesi’ dir. Sibernetikçi bilgin ve teknisyenler, gelişen Yeryüzü Koşulları hakkında süregelen ‘Bilgi Alış-Verişi’ ne uygun olarak ‘Gelecekteki Yaşantı için Gerekli Yönetim ve Ayarlamalar’ı belirlemeye uğraşmaktadırlar. Gelecekte ne sendika ne de grev’e gerek kalmayacak. İnsanlara gerektiğinden fazlası öğretilmeyecek.

Tıpkı ilk kişiliksiz kalite uygulamasını yapan Frederick Winslow Taylor gibi sadece çıkış değerlendirmesi ile “kal” – “git” seçmeleri.

 

Meslek ve meslektaş kavramını da ortadan kaldıracak uygulamalar, yığınların “iş” ile ilgili yeterlilikleri üzerinden değerlendirilip, tıpkı robot-insan sınırında “işçi” üretimi hedeflenmekte. Hele bizde ihtiyaç dışı düzeyde.

Yaşam daha basit, iş daha basit, işçi daha basit, insan daha basit. Adım adım gittiğimiz yol bu.

Bilgiden uzaklaşınca her şeyin basitleşmesi gibi. Sanki yerküreden uzaklaştıkça gördüğümüz ‘Dünya’ bize ne kadar basit geliyor ise onun gibi. Bir de incelemeye başlayınca derine indikçe karşılaştığımız devasa ‘kargaşa’, bizlerin ne kadar küçük olduğumuzu tarif edebilecek sözcüklerin yetersiz kalışı gibi.

Ara sıra sorarım şu cümleyi çevirin diye,

“The smallness of minute elements are astonishing”.

“Minik maddelerin küçüklüğü hayret vericidir.!”

Elbette bu çeviriyi benden daha iyi yapabilecekleriniz vardır ama her çeviri sonrası karşılaşacağımız gerçek, hayret vermekten öte, büyüleyici olacaktır.

Basit olan yaşamın, etrafımızın ve çevremizin büyüklüğü ve küçüklüğü ile ilgilidir.

Siz basit olursanız, o küçüklük ya da büyüklük, daha da basitleşir. Doğal kabul eder ve üzerinde durmazsınız. Ama bir de bilimsel baktığınızda, bu basitliği anlamanın ne kadar zor olduğunu göreceksiniz.

Hem eski öğretilerde hem de modern yapay zekada (AI) soru sormanın önemi, bilgi edinme ve anlamanın temel taşı olarak durmaktadır. Dini kutsal kitaplarda ve geleneklerde insan bilişinde ve teknolojik ilerlemede sorgulamanın zamansız doğasına ışık tutmak, sorgulamanın önemine değinmek, transformatörler gibi AI modellerini yönlendiren mekanizmalarla paralellikler ortaya koymaktadır. (A.R.Saral)

Sorgulama, karmaşık bir süreçtir. Bazı önemli sorgulama türleri olarak şunları sayabiliriz:

Bilgi edinme: Sorgulama, yeni bilgiler edinmek ve mevcut bilgileri anlamak için kullanılır. Bilgi edinme, kitap okuma, makaleler araştırma, uzmanlara danışma veya sorular sorma gibi çeşitli yollarla yapılabilir.

Problem çözme: Sorgulama, problemleri tanımlamak, olası çözümleri analiz etmek ve en iyi çözümü seçmek için kullanılır. Problem çözme, beyin fırtınası, veri toplama ve analiz etme ve farklı senaryoları değerlendirme gibi çeşitli becerileri içerir.

Öğrenme: Sorgulama, aktif bir öğrenme sürecidir ve yeni bilgiler ve beceriler edinmenin anahtarıdır. Sorgulama yoluyla öğrendiğimizde, bilgileri daha iyi anlar, hatırlar ve uygularız.

Eleştirel düşünme: Sorgulama, bilgileri değerlendirmek, varsayımları sorgulamak ve mantıklı argümanlar oluşturmak için kullanılır. Eleştirel düşünme, önyargılara karşı koymamıza ve sağlam kararlar vermemize yardımcı olur.

İletişim: Sorgulama, fikirleri netleştirmek, anlaşmazlıkları çözmek ve ortak bir zemin bulmak için kullanılır. Etkili iletişim, açık ve öz bir şekilde konuşmayı, aktif dinlemeyi ve geri bildirim vermeyi gerektirir.

Yaratıcılık: Sorgulama, yeni fikirler üretmek ve yenilikçi çözümler bulmak için kullanılır. Yaratıcılık, farklı bakış açılarını keşfetmeyi, kalıpların dışına çıkmayı ve risk almayı gerektirir.

Bunlar, sorgulamanın sadece birkaçıdır. Sorgulama, bilgi edinmekten problemleri çözmeye ve yeni şeyler yaratmaya kadar yaşamımızın birçok yönünde önemli bir rol oynar. Gelişim sorgulama ile başlar, yaratıcılık kadar ilerler. Her adım sorgulandıkça, gelişim şahlanır.

Daha bundan yüz sene önce dünya düz idi ve hatta bundan 70 sene önce deprem olduğunda ninem “Öküz başını salladı” derdi. Dünyanın, öküzün iki boynuzu üzerinde olduğu biliniyordu o zamanlar.

Hatta ben ilk okul son sınıfta okurken bana öğretilen (1959-60), (Atom parçalanalı 25 sene olmuştu) “Parçalanamayan en küçük maddeye Atom denir” hala ezberimde.

Bizim coğrafyamızda fakirlik, sorgulamayı yasaklamıştır. Bugün bile sorgulamayışımız bu nedenledir. Bir de adaletsizliği dini ritüeller ile normalleştirme çabaları, okuyan ve anlayanlar için kabullenebilir bir durum değildir.

Yine de şikayet yerine şükrediyorum. İnsan sahip olduklarının kıymetini ancak kaybedince anlıyor. Tek endişem ise bu kaybı anlayabileceklerin yeterli sayıda olmamaları.

"We must accept finite disappointment, but never lose infinite hope." Martin Luther King, Jr.

“Hayal kırıklıklarımızı kabul etmeli ama sonsuz umudumuzu asla kaybetmemeliyiz.”.

https://servetbasol.com

Pasaport

Yorumlar

Servet bey ~ 3 ay önce
Sadece fakirlik değil sorgulamayı yasaklayan,kişisel ve politik çıkar için insanları eğitmeyerek kasten cahil bıraktırma,hayatı sadece yeme, içme,barınacak bir yere sahip olmadan ibaret görmeye ve onlara bu imkanları ! verenlere koşulsuz biatı ve azla yetinin yoksa bunu da bulamazsanız zihniyetine alıştırma ve kutsal değerlerle kandırma çabalarıdır. Düşünmeyen insan sorgulamaz,sorgulamayınca da gelişemez. Saygılar...

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000