SORU : CUMHURBAŞKANLIĞI FİLOSUNDA KAÇ UÇAK VAR?
CEVAP: HİZMETİN GEREKTİRDİĞİ SAYIDA.
Soruyu soran halk adına denetim yetkisini kullanan TBMM milletvekili.
Cevap bir cümlecik: "Cumhurbaşkanlığı hizmetleri, mevzuat hükümleri doğrultusunda tasarruf ilkelerine riayet edilerek, hizmetin gerektirdiği sayıda araçla yerine getirilmektedir."
Bu cevap şahsen beni vatandaş olarak, bir yönüyle çok rahatlattı ama pek aydınlatmadı ve bu konudaki hatıralarım ister istemez beni 2003 yılına kadar götürdü.
Ama öncesinde ben bir küçük hissedar olarak olarak, bu filoda bulunan ve bazıları için, THY tarafından satın alındığına dair KAP açıklamalarını okuduğumuz hava araçlarının, mülkiyetinin THY ye mi yoksa devlete mi ait olduğunu şahsen merak ediyorum ve bu merakımın nedenini de izah etmek istiyorum.
Makama hava aracı tahsis edilmesi uygulaması rahmetli Turgut Özal döneminde başlamıştı. O tarihlerde kamu harcamalarında şeffaflık vardı ve denetime tabiydi. Mesela, o tarihlerde THY VIP filosunda bulunan uçakların ve helikopterin nasıl temin edildiğini biliyorduk. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığa tahsisli olarak, bedelleri sonradan Başbakanlığa fatura edilmek üzere, uzman kuruluş olan THY tarafından satın alınıyorlardı.
Ancak, daha sonra THY Yönetimleri tarafından kamuoyuna yapılan açıklamalar, söz konusu hava araçlarının VIP hizmetlerinde kullanılmak üzere, yine THY tarafından satın alındığını ama, bedellerinin ilgili kamu kurumundan tahsil edilmediğini düşündürdü bana.
Bu durumda haklı olarak, devlet ricali (VIP) için alınan uçak ve helikopterlerin parasının özelleştirilmiş bir şirket olan THY ye ödettirilmesinin esbabı mucibesini diğer hissedarlar da kuşkusuz merak edebilirler.
Bu konuyu şirket düzenlemeleri çerçevesinde araştırdığımızda, THY AO Şirket Ana Sözleşmesinin, “Ortaklığın Amacı ve Faaliyet Konuları” başlıklı 3. maddesinin alt fıkralarında, şirketin VIP uçağı satın alıp işleteceğine dair özel bir madde bulunmamakla birlikte; maddenin diğer fıkralarında, “Türkiye içinde ve dışında bir yerden diğer yere yolcu, posta, hayvan ve eşyaya ilişkin her türlü hava taşımacılığı ve bunlarla ilgili her iş ve işlemi yapmak” konusunda şirket Yönetim Kurulunun yetkilendirilmiş olduğunu anlıyoruz.
Alıntıladığım maddeye göre, şirket Yönetim Kurulunun en azından teorik olarak, VIP hizmetleri için uçak almasına ve işletmesine bir engel yokmuş gibi görünüyor. Ancak, bu durumda bile, “VIP uçak işletmeciliğinin” sadece kamu yararına ya da kamunun talimatıyla yapılamayacağını kabul etmek gerekiyor. Çünkü özel bir anonim şirket olan THY’nin faaliyet amacı, kamu talimatlarını yerine getirmek değildir. THY’nin kuruluş ve faaliyet amacı, sivil hava taşımacılığı yapıp, elde edeceği karı hissedarlarına dağıtmaktır.
Yani şüphemde haklıysam eğer, bu filonun Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığın hizmetine bedava sunulmamış olması, daha doğrusu leasing ödemelerinin talimatı veren devlet kurumuna yansıtılmış olması ve ayrıca THY’nin yaptığı bu işten (teknik bakım ve işletme) dolayı para kazanması, kar elde etmesi gerekiyor.
Şimdi 2003 yılında ne olduğunu anlatayım. Başlıktaki soru THY’nin kamu şirketi (KİT) olduğu dönemde, yetkili herkes tarafından sorulabiliyordu. Aslında sormaya gerek de yoktu. Çünkü bu satın alma ve tahsisler kamuoyuna açık bir şekilde yapılıyordu. Merak edilen tarafı, kaça alındığı ve gerekli olup olmadığıydı. Mesela, ilk AKP hükümetinin atadığı ilk THY Yönetimi, kendilerinden önce alınmış olan Bell 430 marka helikopterin hesabını sormuştu. Başbakanlık Teftiş Kurulu da yapılan ihbar üzerine bu konuda bir soruşturma yapmıştı.
Bu helikopter 2001 yılında Başbakan Mesut Yılmaz’ın VIP uçuşlarını yapması için Başbakanlık ve THY arasında yapılan özel protokol çerçevesinde, THY tarafından leasing yöntemiyle 5,3 milyon dolara alınmıştı ve ödemeleri Başbakanlık tarafından yapılıyordu.
Ancak, daha sonra başbakan olan rahmetli Bülent Ecevit’ in sağlık nedeniyle, ( bana göre, biraz da israf yapmamak hissiyatıyla) bu helikopteri son dönemlerinde kullanmak istememesi ve Başbakanlığın da artık bu uçak için THY ye ödeme yapmak istememesi haberlerinin basına yansıması üzerine, 2002 yılı sonunda iktidara gelen AKP hükümetinin atadığı THY yönetimi, yaratılan yolsuzluk algısı üzerinden önceki yöneticiler hakkında soruşturma başlatarak, bir zarar değerlendirmesi yapıp, zimmet çıkarmayı düşünmüştü.
Oysa, o tarihte bir kamu şirketi olan THY’nin yöneticilerinin Başbakanlık talimatıyla aldıkları bu helikopter için suçlanmaları çok abesti. Ayrıca Başbakanlık, helikopterin bedelinin nerdeyse tamamını ödemişti. Yapılması gereken, eğer başka türlü kullanılmayacaksa, helikopterin kalan borcunu kapatıp ne yapılacağına karar vermekti. Nitekim daha sonra, Bell 430 marka helikopterin bir Arap prensine yarı fiyatına satıldığı haberini okuduk gazetelerde.
Daha sonra, “THY Başbakana neden helikopter satın alıyor?” diye yeri göğü inletenler! Dönemin Başbakanı için, çok değil 1 yıl sonra, Berlusconi’nin 50 kişilik Airbus Corporate Jetliner model uçağını 35 milyon dolara satın aldılar.
O tarihte henüz yarısından çoğu özelleştirilmemiş olan THY’nin yönetimi tarafından; “Yönetim Kurulumuz, 17 Aralık Cuma günü akşam saatlerinde yaptığı toplantıda, İtalya Baş Bakanlığı’na ait VIP filosunda bulunan Airbus ACJ -320 tipi bir uçağı satın almayı kararlaştırdı.” Açıklamasının yapıldığını okumuştuk gazetelerde. Açıklamada, uçağın, satın alındıktan sonra Başbakanlığa kiralanacağı bilgisi de yer alıyordu.
Evet artık THY, VIP uçaklarını kendi parasıyla alıyor ve Başbakanlığın hizmetine sunuyordu. Pardon! Kiralıyordu. Çünkü, hala KİT idi. Başbakanlığın emri hilafına hareket edemezdi, doğal olarak. O tarihte KİT olan THY, 2006 da gerçekleştirilen son halka arzla özelleştirildi. Ama özel sektöre devredilmedi. En büyük hissenin (%49 ) sahibi olan ÖİB, atadığı pardon Genel Kurullarda seçtirdiği yandaş bürokratlarla, THY’nı yönetmeye devam etti. Başka bir ifadeyle THY, 2006’dan önce KİT idi (Kamu İktisadi Teşekkülü) 2006’dan sonra HİT (Hükümet İktisadi Teşekkülü) oldu.
Türk Hava Yolları HİT olduktan sonra da VİP uçak satın almaya devam etti. Mesela, Tunus’un devrik Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin Airbus A340 tipi lüks uçağını 2012 yılında 78 milyon dolara satın aldı. Bin Ali’nin sadece test uçuşunda kullandığı uçak, 2010 Aralık ayından beri Bordeaux havaalanında tutuluyordu.
Bu konuda THY’nin KAP açıklaması yine lütuf kabilinden bir cümlelikti: “Ortaklığımız Yönetim Kurulunca, VIP hizmetlerde kullanılmak üzere 1 adet A340-500 tipi uçağın satın alınmasına karar verilmiştir.” den ibaret olduğu ve konunun muhatabı olan (VIP) devlet ricali de bu konuda halkı aydınlatacak bir açıklama yapmamış oldukları için, bu acil ihtiyacın sebebini de anlayamamıştık.
Yaklaşık 6 yıl sonra, Cumhurbaşkanlığı uçak filosuna Boeing 747-8i model yeni bir uçak katıldığını yine medyaya yansıyan haberlerden öğrendik. Haberlerde, uçağın Katar Emiri Şeyh Temim tarafından Türkiye Cumhuriyeti'ne hediye edilmiş olduğu belirtiliyordu. Yapılan resmî açıklamalara dayanılarak tabi. Normalde üç sınıflı 400 yolcu kapasiteli olan uçak, özel donanımıyla 76 yolcu taşıyor ve bu uçakta 18 kişilik uçuş ekibi görev yapıyordu. Hediye edilmeden önce satışa çıkarılmıştı ve değeri 400 milyon dolar olarak belirlenmişti.
Bu süreçteki diğer satın almaları açıklama yapılmadığı için bilmiyoruz. Ya da ben kaçırmış olabilirim.
Daha sonra, ilk dönemlerde satın alınmış olan TC-ATA kuyruk tescilli uçağın ise satılmış olduğunu öğrendik. Ama bunu KAP açıklamasıyla değil, çok ilginç bir şekilde bir uluslararası kaçakçılık haberiyle öğrenmiştik. Yapılan haberlere göre, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı uçağı olarak yıllarca kullanıldıktan sonra satılan ve 2021 yılının ağustos ayında Brezilya’da ağzına kadar kokainle dolu halde el konulan “ATA” uçağı, Brezilya Polisi'nin kullanımına tahsis edilmişti. Yani uçağa el koymuşlardı. Bir yıl öncesinde ise, TC-ANA kuyruk tescilli VIP uçağın, Arnavutluk hükümetine hediye edilmiş olduğunu, AirportHaber sitemizden okumuştuk.
Sayılan bu örneklerden de görüldüğü üzere, başlıktaki soruyu soran Milletvekili, “Cumhurbaşkanlığı filosunda kaç uçak var?” sorusunu sormakta haklı. Çünkü, Cumhurbaşkanlığı filosunda güncel olarak kaç hava aracı olduğu, nedendir bilinmez, ısrarla sorulmasına rağmen kamuoyuna açıklanmıyor.
Son sorulan soruya verilen cevaba göre, gerektiği kadar varmış. “Merak edecek bir durum yok.” demek istemişler, herhalde. Bu cevap vatandaş olarak, bir yönüyle rahatlattı bizi. Göklerdeki itibarımız iyiymiş. Bunu anladık. İsterseniz mesleki kuşkuculuğuma verin ama, ben baştan beri anlatmaya çalıştığım üzere, VIP filosundaki hava aracı sayısının dışında, başka şeyleri de merak ediyorum.
Bu hava araçlarının, hangi kurum tarafından, nasıl satın alınmış olduğu ve nihayetinde kimin envanterinde olduğu konusundaki merakımı başlangıçta ortaya koymuştum. Onu bir tarafa bırakalım. Sayısı yıldan yıla değişmekle birlikte, son duyumlara göre 14-15 uçak ve helikopterden oluştuğu söylenen bu filonun uçuş operasyonlarını ve teknik bakımlarını, yıllardır THY gerçekleştiriyor. Özel şirket olan THY’nin, bu hava araçları için ne kadar hizmet bedeli tahsil ettiğini? THY’nin bu çerçevede tahsil edilmemiş bir alacağının olup olmadığını, kâr amaçlı faaliyet gösteren bir şirket olarak bu metazori VIP işletmeciliğinden kar elde edip etmediğini de merak etmiştim.
Nitekim yazıda açıkladığım kapsamdaki bütün sorularımı katıldığım bir Olağan Genel Kurul Toplantısında, THY yönetimine de sormuştum. O tarihte nedense bu sorularımı Toplantı Tutanağına yazmaya gerek görmemişlerdi. Zaten dönemin THY AO Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı da “Bu soruları neden bize soruyorsunuz?” Diye sitem etmişti bana!
Yorumlar Tüm Yorumlar (26)