Bir dönem DHMİ eski genel müdürü Taner Küçükünsal tarafından tehdit edilmiştik. Biz ona söz vermiştik “olumlu her işini televizyon ekranları aracılığıyla kamuoyu ile paylaşacağız. Olumsuz her hareketinde de karşında bizi bulacaksın” demiştik. Küçükünsal’ın sonunu bilmeyen yoktur.
Taner Küçükünsal zamanında çantacılar, yalakalar, rüşvetler, adam kayırmalar gırla gitmişti. Bizim bütün bu olumsuzlukları gözler önüne sermemizden dolayı alabildiğine tehditle karşılaşmış ve özel sektörden de destekçilerine de direnmiştik.
Bugün geldiğimiz noktada da aynı şeyleri yaşıyor olmaktan üzüntü duyuyorum. Asır değişmesine rağmen mantalitenin değişememesi ülke çapında mantık olarak geri kalmamamızın tek izah bu olsa gerek. İşini yapana değil de yalakalığı yapana prim verildiği devri konjonktürde biz bildiğimiz yoldan şaşmayıp işimizi yapmaya devam ediyoruz.
Taner Küçükünsal nasıl unutuldu ise ve kimseler tarafından aranılıp sorulmuyorsa bazıları da aranılıp sorulmayacak ve çöplüğe gidecekler.
Bir dönem de SHGM yöneticileri tarafından tehdit edildik. Hatta hiç unutmam bir havayolu şirketinin sahibi “biz sana reklam veriyoruz ama sen sivil havacılık genel müdürü aleyhine haber yapıyorsun” dedi ve benden şu cevabı aldı. “Reklamını hemen çekiver” .
Bir başka havayolu şirketi sahibi “Ali bey o kadar doğru şey yapıyorsun ki seni alkışlamamak aptallık olur. Sivil havacılık genel müdürü bizi tehdit ediyor. Reklam desteğini çek yoksa bütün işlerin burada bekler. Sen oraya Türkiye bayrağı as biz onun parasını ödeyeceğiz. Hem de gururla” diyor.
Biz böyle durumlar yaşadık dostlar.
Ve bir başka tehdit.
Hava İş Sendikası Başkanı Atilay Ayçin’in yanlışlarını yazarken. Gizli numaralardan az aranmadık. “Senin beynini patlatacağız. Sülaleni yok edeceğiz” aldırmadık. Turgut Özal’ın deyimiyle “ALLAH’ın verdiği canı sadece ALLAH alır”
Daha çok şeyler var. Biriktirip arşivliyoruz. Belgesiyle, bilgisiyle, ismiyle, cismiyle notlarımıza düşüyoruz. Bir dönem gelecek ki bu isimleri kitap halinde sizlerle paylaşacağım. Devletle iş yapmamanıza rağmen devletin makamlarına yapılan eleştirileri, devletin malını mülkünü çarçur edenleri ifşa ettiğinizde karşınıza defanslar çıkıyor.
O defansları yaratanlar ise yine devletin hüküm verici bürokratları oluyor. İş yaptığını adamlar tehdit edilerek önünüz kesilmek isteniyor. Ama emin olun bizim gözümüz kara. Rızık ALLAH tarafından verilir. Biz çalışırsak her daim rızık buluruz. Yeter ki dürüst olalım.
Değerli okurlarım…
Haftalardır Türk Hava Kurumu’ndaki olumsuzlukları kaleme alıyorum ve Airporthaber’de de bazı olaylar haber oluyor.
THK Başkanı Osman Yıldırım iki koldan benimle temas haline girmeye çalışıyor. Biri kaba kuvvetle diğeri araya hatırı sayılır insanları koyup benimle yemek yemeği ve bu haberleri yazmamamı rica etme ortamı yaratmaya çalışıyor.
Yukarıda tehditlerden bahsettim.
Son tehdit Osman Yıldırım tarafından gelecek. Belki de kaba kuvvete maruz kalacağız. Emin bilgi kaynağıma dayanarak söylüyorum. Osman Yıldırım bir şube başkanından rica etmiş. “Ali Kıdık benim hakkımda yazı yazıyor. O’nun kolunu kanadını kıracak şekilde dövdürsene. Bir daha yazı yazamayacak şekle sokalım” demiş. İşte kabadayılığın resmi Ankara’dan parlıyor.
Osman Yıldırım, sen inkâr et çevrene. “Arsa almadım, tarla almadım” diye inandırmaya çalış. Trilyonlarla hesaplanan arsaların, tarlaların tapu kayıtları elimde. Akyurt’ta Ankara’nın geleceği denilen yerde kapattığın arsaların hesaplarını bir gün adalete verirsin.
Yorumlar Tüm Yorumlar (23)