Merhaba,
Son yazılarım teknik konular ile ilgili idi teknik yazılara biraz ara verip teknik şapkamı çıkararak bu yazıda iş hukuku ile ilgili yazmak istiyorum. Yazının ana konusu şirket birleşmeleri - devirleri ve buna bağlı olarak THY şirketlerinden HABOM’un THY TEKNİK ile birleşmesi ve çalışanların transferleri hakkında.
Teknik konulara yakın olmayan okuyucular için teknik konular hakkında yüzeysel açıklamalar yaptığımız gibi burada da teknik personel için kısaca şirket- tüzel kişilik kavramından bahsetmek istiyorum. Hukuk sistemi –kamu hariç- iki çeşit işveren tanımına sahip bunlar gerçek kişi ve tüzel kişi(şirket) olarak ikiye ayrılır. Günümüzde şahıs işveren neredeyse yok gibi hemen hemen tamamı şirketlerden çoğunlukla da anonim şirketlerden oluşan işverenler sözkonusu. Şirket, kendisini kuran ve bünyesinde çalışanlardan bağımsız ayrı bir yapıdır bu yapı tüzel kişilik olarak adlandırılır. Aynı gerçek şahıslar gibi bu tüzel kişilik hakları-sorumlulukları olan bir yapıdır. Şirketler alınıp satılabilir, devredilebilir, birleşebilir. Örneğin THY ,MNG teknik şirketini satın alıp bünyesine katmıştır.(MNG Airlines ve MNG Jet devredilen MNG teknikten ayrı şirketler olup başarı ile operasyonlarını sürdürmektedirler)
Bu vesile ile bazen karıştırılan ticari marka-şirket ünvanı-şirket tüzel kişiliği hakkında da kısaca yazmak istiyorum. Şirketlerin ticaret sicilde kayıtlı olan ve şirketin adı soyadı olarak kabul edilen ticari ünvanları vardır. Örneğin hepimizin Corendon olarak bildiği havayolunun ticari ünvanı Turistik Hava Taşımacılık A.Ş ‘dir. Corendon bu şirkete ait bir markadır. Bu şirketin tüzel kişiliği vardır bu kişilik üzerinden ; alacakları-borçları-hakları-sorumlulukları olur yani siz dava açsanız veya size dava açılsa Turistik Hava Taşımacılık A.Ş tüzel kişiliği muhataptır Corendon sadece bir markadır tüzel kişiliği yoktur. Alt marka içinde THY’den örnek yazalım, Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı şirketin ünvanıdır tüzel kişilik bu ünvan ile birliktedir. THY içinde ayrı bir tüzel kişiliği olmayan sadece marka olarak kullanılan iş modelleri vardır. Anadolujet alt markası bu duruma güzel bir örnek sanki farklı bir havayolu gibi operasyon yürütülüyor fakat tamamen THY içinde ve tüm varlığı ,personeli THY’ye ait bir operasyondur. Sizin Anadolujet ile bir sorununuz olsa hukuki muhatap yine THY A.O olacaktır çünkü Anadolujet sanaldır somut bir tüzel kişiliği yoktur. Şirketleri şahıslar yönetse bile şirketler ile ilgili konularda yönetici şahıslar değil şirket tüzel kişiliği muhataptır. Burada yöneticilerin kişisel kast ile 3.şahıslara zarar vermesi üzerinden şirket yerine yönetici şahsa gidilebilir mi ? bir hukukçu olarak şartlar oluşursa bu yöntemin de kullanılabileceğini değerlendiriyorum.
**
Çalışma hayatının çalışan ve işveren olarak iki tarafı var. İşveren-işçi ilişkilerinde de genelde olduğu üzere empati pek yapılmıyor. Herkes kendi cephesinden bakıyor ve maalesef aynı gemide olmak mottosu da artık çok klişe kabul ediliyor. İşin bu tarafını sizlerin yorumuna bırakıp iş hukuku açısından işyeri devri-birleşmelerine bakalım.
4857 sayılı iş kanunun 6. maddesinde bir işyerinin veya bir bölümünün devri durumunda işçilerin haklarının korunması amacıyla düzenleme yapmıştır. Buna göre; “4857 Md 6 - İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe
göre işlem yapmakla yükümlüdür. Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken
borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır. Tüzel kişiliğin birleşme veya katılma ya da türünün değişmesiyle sona erme halinde birlikte sorumluluk hükümleri uygulanmaz. Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz. Devreden veya devralan işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerin yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır”
Eski iş kanunu döneminde işyerinin devrinde en önemli sorun eski işveren döneminde başlanan hizmet süresinin, devirden sonra ne olacağı konusuydu. Bu konuda bir düzenleme yoktu 4857 sayılı yeni iş kanunu bu konuyu net bir şekilde çözmüştür. Buna göre; devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, senelik izin gibi konularda işçinin daha önceki işveren yanında işe başladığı tarihi baz alarak işlem yapmalıdır. Yani devirden sonra işten çıkarma veya haklı fesih durumunda; işçi devirden önce o işyerine hangi tarihte girmiş ise o tarihe göre kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve diğer tüm işçilik alacakları hesaplanacaktır.
**
Devreden işverenin, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar ile ilgili sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır. İki yıllık süre içerisinde devreden ve devralan işverenin birlikte sorumluluğu söz konusudur. İşyeri devir tarihine kadar işçiye ait fazla mesai , tatil günü çalışmalar ve ikramiye, prim, ücret , yolluk , gibi ödemelerinden eski ve yeni işveren birlikte sorumlu olacaktır. İşçi, alacaklarını istediği işverenden ya da her ikisinden birden isteyebilir. İki yıllık ortak sorumluluğun bir istisnası kıdem tazminatı olup burada iki yıl süreyle sınırlı olmaksızın, ancak işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı olacak şekilde her iki işveren birlikte sorumludur.
İşyerinin devri hem işveren hem de işçiler yönünden haklı fesih nedeni değildir. Her iki işveren sadece devir sebebiyle işçilerin sözleşmelerini feshedemez. Aynı şekilde işyerinin devri, -çalışma şartları ve sözleşmesinde esaslı değişiklik olmadıkça- işçiye de haklı fesih nedeni sağlamaz.
**
Konunun THY A.O ve bağlı şirketlerini ilgilendiren güncel durumuna bakacak olursak ; THY A.O ana şirket olarak devam ediyor. 2006 yılı mayıs ayına kadar Kamu kuruluşu olarak faaliyet gösteren THY A.O halka arz yoluyla %50’den fazla hissesi özelleştiği için kamu vasfını kaybedip özel hukuk hükümlerine tabii hale geldi.(Hisse yapısındaki özel durum nedeniyle azınlık hisse olmasına rağmen yönetim hakkı halen hükümete ait) Bu tarihtan sonra çok sayıda alt şirket kuran veya ortak olan THY’nin PW-ASSAN-GOODRICH-ZORLU- ile yaptığı teknik işlerin dışında esas bakım işini THY TEKNİK AŞ ve THY HABOM gibi tamamı kendisine ait olan şirketler ile yapıyor. Bu şirketler THY A.O grup şirketi olarak ayrı birer tüzel kişilik olarak faaliyet gösteriyorlar. THY A.O bünyesine katılan MNG Uçak bakım ise THY HABOM ile birleşti. 3 ( AO-TEKNİK-HABOM) +1 ( MNG) adet şirketin tüm teknik operasyonunu tek bir çatı ( THY TEKNİK) altında toplamak isteyen yönetimin belirlediği takvime göre artık sonlara gelinmiş durumda. Konunun ticari yönü şu an gündemimiz olmadığı için o tarafa detaylı değinmiyorum. Şimdilik şu kadarcık yazayım; iç piyasa ülke şartlarına göre lokal hareket edebiliyor örneğin MNG yeni havalimanı ihalesinde yer alıp bakım işini THY’ye devretti. Yarın PGS bütün bakım işini THY’ye verirse hiç şaşırmam. Dış piyasa ise dünya ticari rekabet şartlarına bakarak hareket ediyor. Burada da çok seçenek yok ya düşük ücretli bakım fiyatları ile ödeme gücü zayıf ucuzcu müşterilere hitap edeceğiz ( alacağımızın bir bölümünü de unutarak ) ya da beyaz adam rolü ile sadece fiyat ile değil uygun fiyat ve işimizle rekabet edeceğiz. Bunu sağlayacak alt yapı ve iş gücümüz var diye düşünüyorum. Hem TEKNİK A.Ş hem HABOM’un başında özel sektör tecrübesi olan (Sn Karaman-Sn Şaşmaz ) sektöre vakıf yöneticiler var. SAW’da yer alan HABOM tesisleri kesinlikle göz dolduran ve müşteriyi etkileyecek bir yapı diyebilirim. THY operasyonlarının şu an için ağırlıklı olarak AHL ve ilerde yapılırsa 3.havalimanı olması ve bakımlarının SAW hangarlarında gerçekleştirilmesi daha baştan ilave maliyet ve trafik oluşturduğundan SAW tesislerinin THY’den ziyade müşteri uçakları için kullanılması daha yakın ihtimal olarak gözüküyor.
**
THY A.O bakım hizmetini THY TEKNİK AŞ’den sağlıyor. Bazı işleri TEKNİK A.Ş adına HABOM’un yapması ilave faturalama ve işçilik kayıplarını da gündeme getirdiği için birleşmenin bu tarz dolaylı faydaları da olacaktır. TEKNİK A.Ş personeli konumlarını koruduğu için ve kendi özlük hakları diğerlerine göre baz alındığından bu konuda sorunları yok gözüküyor. (AHL’den SAW’a taşınmak ve diğer sorunları ayrı bir gündem )
Birleşme nedeniyle diğerlerine göre daha çok sorunlu gözüken üç grup var bunlar ; düşük ücrete mahkum edildiklerine inanan yardımcı teknisyenler , MNG kökenli olanlar ve kıdemlerine /piyasa rayiçlerine göre daha düşük ücrete evet demek zorunda kaldıklarını düşünen bir grup tecrübeli teknisyen.
Bu konuda üst yönetimin ciddi bir ikilem yaşadığını düşünüyorum bir yandan işine yarayacak personeli kaybetmek istemiyor diğer yandan 4 şirketin farklı özlük hakları yapısını standart hale getirmek istiyor. Gerçekten kolay bir süreç değil ayrıca “İsa ve Musa “ durumu da cabası.
Hafta içi EASA tarafından bir Yunan 147 okulu ( HATA) üzerinden lisans alan veya lisans sınırlandırmalarını iptal ettirenler ile ilgili yayın yapıldı buna göre bu durumda olanların lisans kaybı ve / veya bazı yetkilerinin kısıtlanması söz konusu olabilecek. Diğer şirketler gibi THY bünyesinde de bu durumda teknik personel olduğu için artık yönetimin işi daha da zor olacak ve yetkili personelin kıymeti bir kat daha artacak. Buradan yardımcı teknisyen arkadaşlara da bir tavsiye çıkıyor demek ki kendimizi her yönüyle ( teknik bilgi-ingilizce-lisans vb) çok iyi yetiştirirsek kısa vade de olmasa da orta vade de karşılığını elde ederiz. Çalışana bunu söylerken yönetime düşen de alt seviye maaşlardan tasaarruf edilirken üst yönetiminde elini taşın altına koyarak tasarrufa katkıda bulunduklarını da göstermektir. Yardımcı teknisyenlerin başka bir beklentisi meslek grupları arasındaki uyumlu özlük hakları beklentisi; dünya da genel kabul görmüş kaptan pilot teknisyen maaş oranlarına riayet edilmesi ve en azından aynı tarihte işe birlikte başladıkları kabin memuru arkadaşlarımız kadar özlük haklarına sahip olmak. Çalışanın birleşme sürecinde bazı avantajları var ; işveren gördüğüm kadarıyla herkese ihtiyaçları var ve kimseyi kaybetmek istemiyorlar ikinci güvenceleri ise THY HABOM- ÇELİK İŞ arasında yapılan ve 2016 ağustos tarihine kadar geçerli olan TİS. Bu ay içinde mahkeme tarafından verilecek sendikal iş grubu kararı da önemli bir etken olacaktır. Daha yazacak çok noktalar var fakat yazı köşe yazısı limitleri ile sınırlı olduğundan şimdilik bu kadar diyelim.
Saygılarımla
Erdal GÜLMEZ
Yorumlar Tüm Yorumlar (21)