Değerli okurlarım THY’de yaşanmış binlerce, “yandaşı kayırma, olmayanı ayırma” hikayesi var. Bazen bu hikayelerde, yozlaşmış Teftiş Kurulu da verilen görevi layıkıyla yerine getiriyor. Geçen haftaki yazıdan sonra, rahmetli büyük sanatçı Levent Kırca’nın tabiriyle, “Tam yerine denk geldi, manzara koyduk.” kabilinden örnek bir olaya vakıf oldum. Bu nedenle, “teftiş” konulu yazı serisinde geçen hafta yazdığım tespit ve gözlemlerime, amiyane tabirle cuk oturan bu olayı anlatarak devam ediyorum.
Hikâye daha çok THY Meksika ofisinde yaşanmış. Bay Bolat ve müfettişlerini saymazsak, hikâyenin esas karakterleri, bu ofisin önceki Müdürü (YBA) ve Muhasebe Şefi (GF). Anlatmaya başlayalım.
Başta Airporthaber okurları olmak üzere, takipçileri THY YKB Ahmet Bolat’ın (nam-ı diğer Bay Bolat) sosyal medyayı aktif kullandığını, hatta kendisine doğrudan gönderilen e-posta vb. mesajları da bizzat cevapladığını iyi bilirler. Bu şerefe nail olmuş kişilerden biri de benim. Kendisiyle e-posta yazışmalarıyla kurduğum diyaloğu ve sonrasında yaşadığım hayal kırıklığını ilk yazımda anlatmıştım.
Bay Bolat’ın bu özelliği, THY’nin başına ilk geldiği günlerde çok takdir edilmiş ve bu mecralarda övülerek ne denli mütevazı bir yönetici olduğuna dair yorum ve değerlendirmeler yapılmıştı.
Ancak biz, kendisine doğrudan yazanlar, zaman içinde öğrendik ki; tek değilmişiz. Bay Bolat’ın e-postalarına bizzat cevap verdiği; ancak, devamında, kendisine göre tasavvurlarla, THY de liderliğini yaptığı kliğin menfaatleri doğrultusunda maksatlı sonuçlara vararak haksız çıkardığı, hatta itham ettiği bir sürü eski çalışan varmış. Neyse, biz konumuza dönelim.
Meksika Müdürlüğü’nde Eylül 2019-Eylül 2021 tarihleri arasında 2 yıl görev yapan, ancak müdürü YBA nın görevini kötüye kullandığını, şahsi harcamalarını şirkete ödettiğini vb. diğer usulsüzlüklerini şikâyet ettiği için başlatılan inceleme sürecinde, tersine döndürülen rüzgarla işten atılan GF de bu talihsiz insanlardan biri sadece. E-postalarında detaylı olarak anlattığı bu süreçte, kendi iddiasına göre:
Hepi topu 5,5 yıl süren THY tecrübesinde, çok sayıda liyakatsiz muhterisin husumetine maruz kalmış, mobbinge uğramış, hamilelik izin hakları gasp edilmiş, şirket sigortası iptal edilmiş, ücreti azaltılmış, haksız ve mesnetsiz suçlama ve isnatlarla defalarca yazılı savunma vermek zorunda kalmış, disiplin cezası almış ve neticesinde işten atılmış.
Öncesinde (yani korona salgınının son döneminde) İstanbul’da Genel Müdürlükte görevli olan ve (söz konusu sıkıntıları yaşayan hamile eşine destek olmak için) izin hakkını kullanarak yanına gelen eşini de işten atmışlar.
Çünkü Muhasebe Şefi, THY’nin birçok ofisinde olduğu gibi Meksika ofisinde de yaşanan; ancak, genellikle görmezden gelinerek neredeyse normalleştirilen bir sürü usulsüzlüğe bile bile kayıtsız kalamamış. Hepsini en tepeye kadar yazılı olarak anlatmış, şikâyet etmiş.
Üç haftadır anlattığımız güdümlü/tetikçi teftiş zihniyetinin THY’deki yapılanması dahil, THY’nin en aşağıdan en yukarıya kadar çeşitli yöneticilerinin bu örnek olaydaki maksatlı işlem ve değerlendirmelerini anlatmaya geçmeden önce bu konudan nasıl haberdar olduğumu açıklayayım.
Başlangıçta da belirttiğim üzere Bay Bolat, sosyal medyayı oldukça aktif kullanıyor. Ben de kendisinin paylaşımlarını “LinkedIn” de takip ediyorum. Bu yıl çıkardıkları “Butikten Zirveye 20 Yıl” isimli yayınının reklamını yaptığı bir paylaşımında, “geçmiş 18 yıldaki THY yöneticileri liyakatli insanlarmış “gibi bir ifade kullanmıştı. Bu paylaşımın hemen altında GF nin yazmış olduğu: “liyakatliden sonrasını gülmekten okuyamadım :)” Cümlesini görünce, konu ilgimi çekmiş ve karşılıklı mesajlaşmaları izlemeye başlamıştım. Fakat daha sonra Bay Bolat, bu giderek ilginçleşen paylaşımı vizyondan kaldırdı!
Tartışmanın sonunu merak ettiğim için, bir süre sonra GF ye sosyal medyadan ulaştım ve neler olduğunu sordum. LinkedIn’deki paylaşımından önce, Bay Bolat ile e-posta ortamında yazıştıklarını söyledi ve işten atılmasına kadar olan süreci bana anlattı. Ayrıca, söz konusu e-posta mesajlarının kopyalarını ve ilgili belgeleri de gönderdi. Okuduktan sonra yazmak için onayını aldım. Şimdi iş bu yazıda, bütün yaşananları “32 kısım tekmili birden” siz okurlarıma takdim ediyorum. Takdir sizin.
Bay Bolat önce, bebeği dolayısıyla tebrik ederek destek verdiği (Meksika Ofisi) Muhasebe Şefini, daha sonra şirketi zarara uğratmakla itham etmiş.
Yazılan e-posta mesajına verdiği cevapta: çok sık kullandığı “tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmem” jargonuyla, “şirketin gelirlerine birilerinin yolsuzluk, usulsüzlük ile haram bulaştırmalarına bilgim dahilinde izin vermem. Bu bakımdan, iddialarınızı ciddiye alacam. Yetkili arkadaşım sizle görüşecek ve belgeleri isteyecek” diyerek, kendisine bildirilen iddiaları ciddiye alan Bay Bolat’ın, daha sonra:
“Meksika Müdürlüğü hakkındaki nihai rapor henüz bana gelmedi. O nedenle ne sizin ne de müdür arkadaşın hakkında bir karar vermiştik. Ama kesin olan bir şey varsa, Ortaklığın zarara uğradığı. Burada kimin, ne oranda payı var? Bu birbirinizi suçlayan ifadelerden pek belli olmuyor. Artık bunu belirlemek mahkemelerin işi olacak. Hukuk müşavirliğimiz dosyadaki tüm bilgileri vs. yargıya havale edecek ve Ortaklık zararının tazmini için ikiniz hakkında dava açacak. Umarım mahkemenin davetlerine cevap verir ve yargı sürecinin fazla uzamadan sonuçlanmasına katkıda bulunursunuz.”
Noktasına gelivermiş olduğunu görüyoruz. Bu noktaya nasıl gelindiğini anlatacağım. Ama konuyu iddialar özelinde anlatmak daha açıklayıcı olacağı için, önce bu iddiaları özetleyelim.
Muhasebe Şefi, THY Meksika Müdürünün usulsüz ve şirketi zarara uğratan işlemlerine ilişkin iddialarını bizzat ve detaylı olarak Bay Bolat’a yazmış.
Diğer üst düzey tepe yöneticilerine de CC vererek Bay Bolat’a gönderdiği e-postalarında Muhasebe Şefi, iddialarını detaylı olarak anlatmış ve belgelerini de ek vermiş. Bu anlatımlardan hareketle Müdürün performansını aşağıya özetledim:
Rızası hilafına Houston’dan Meksika’ya gönderilmiş olan Müdürün, adeta şirketten intikam alırcasına, Meksika’ya ilk yerleşme harcamalarını abarttığı; şirketin anlaşmalı otelinde kalmayıp, pahalı yerlerde uzun süreli konakladığı, araç kiralarken dahi en pahalısını seçtiği, şirkete ödettirdiği yol, yakıt, ikram vb. harcamaları ile Müdürlük faturasız harcama fasıllarını istismar ettiği,
Acente ziyareti gerekçesiyle THY Meksika hattının (İST/MEX/CUN) son varış noktası olan Cancun tatil beldesine (Meksika’nın Antalya’sı) görev seyahati gerçekleştirdiği; ama nedense bedava THY uçağını tercih etmeyip, karayoluyla 22 saatlik mesafedeki bu şehre şirket arabasıyla gidip geldiği, ailesini de yanında götürdüğü, bu seyahatte gidiş dönüş 15 depo benzin harcadığı,
Meksika Müdürlüğüne vekalet ettiği dönemde, ofisin açılış işlemleri ile doğru dürüst ilgilenmediği; tescil, kuruluş, vergi numarası alma, süreçlerinde ihmalkâr davrandığı, merkez üniteleri ile koordinasyon içinde görev ve sorumluluklarını yerine getirmediği, yapılan uyarıları dikkate almadığı, kendisine bağlı Muhasebe Şefinin çabalarına destek vermediği,
Başlangıçtan itibaren yaptığı işin bilincinde olmadığı; banka ödemelerinde onay yetkisini kullanması için kendisine verilen “şifrematik cihazını” dahi talimatla muhasebe şefine veren Müdürün, vergi numarasız faturalar nedeniyle geri alınamayan KDV iadeleri başta olmak üzere, sonradan ortaya çıkan çeşitli sorunlar nedeniyle de, yönetici olarak zamanında yalnız bıraktığı Muhasebe Şefini suçladığı,
Ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve müşteri memnuniyetinin sağlanması için şirketin kendisine tanıdığı pas bilet kullandırma ve “upgrade” etme yetkisini istismar ederek, kayınvalidesine bedava bilet verip, uçuş sınıfını “Önemli bir hoca. Meksika BC hizmet tanıtımımızı yapıyor” açıklamasıyla yükselttiği,
Tanıdığı ekstra indirim yapma ve biletleme yetkileriyle, Mega Travel Acentesini koca ülkede adeta THY Genel Satış Acentesi konumuna getirdiği ve diğer acenteleri bu acentenin alt acentesi gibi çalışmaya yönlendirdiği; böylece, THY’nin hasılat kaybına sebebiyet verdiği,
Bu vahim süreçte, Muhasebe Şefine (kendisine) sürekli mobbing yaptığı, defalarca yazılı savunma istediği, Müfettişler Meksika’da iken, maksatlı olarak kınama cezası uyguladığı,
İddialarına yer verildiğini, Bay Bolat gibi biz de bu e-postalardan öğrendik.
Başlangıçta şikayetler oldukça ciddiye alınmış. Bir Başmüfettiş, iki Müfettiş görevlendirmişler.
Muhasebe Şefinin açıklamasına göre: bu İddiaların bir kısmı, görevlendirilen THY Müfettişlerince incelenmiş ama kimsenin yazılı ifadesi alınmamış. Bu durumda, personele savunma hakkı verilmediği için mahallinde soruşturma yapılmamış olduğu sonucuna varıyoruz. Ancak, sonradan nasıl bir rapor düzenlendiyse, Muhasebe Şefini işten atmışlar. Müdürü ise merkeze çekip, Eğitim Başkanlığı’nda “Baş Uzman” yapmışlar. Bunu nereden mi biliyorum. Tabi ki müdürün LinkedIn profilinden.
Diğer yandan Bay Bolat, son mesajında şirketin zarara uğratıldığını ifade ederek, “ikinizi de dava edeceğiz” dediği için, sadece Muhasebe Şefinin değil, Müdürün de söz konusu şirket zararından sorumlu tutulmuş olduğunu anlıyoruz. Ama dava açılıp açılmadığını bilmiyoruz.
Son tahlilde Muhasebe Şefi, bizzat şikâyet konusu yaptığı ve müfettiş gönderilmesini taleb ettiği bu olayda, nasıl haksız duruma düştü ve işten atıldı? Bunu da bilmiyoruz. Ancak, Meksika’ya giden müfettişlerin hal ve hareketleri konusunda Muhasebe Şefinin yaptığı açıklamalara göre, objektif ve etik davranılmadığı kanaati oluştu bende. Emekli bir Başmüfettiş olarak.
Geldikleri gün Müdür, teftiş ekibini karşılamaya, havalimanına gitmemiş. Ekip başı Başmüfettiş, bu duruma çok bozulmuş ve bütün gün söylenmiş durmuş. Ancak mesai bitince, kendilerini karşılamayan Müdürün davetiyle, hep birlikte akşam yemeğine gitmişler!
Ertesi gün işbaşı yaptıklarında, Müfettişlerin kendisine olan yaklaşımının yüz seksen derece değiştiğini söylüyor Muhasebe Şefi. Bu tabii ki sadece O’nun hissiyatını ortaya koyan bir yorumdan ibaret olabilir.
Ancak verdiği bilgi doğruysa eğer, kural dışı ve dolayısıyla etik dışı bir müfettiş davranışı var burada. Zira, bir müfettiş soruşturduğu personelle yemeğe gitmez, özel ve gizli görüşme yapmaz, ikramını kabul etmez. Biz üstatlarımızdan böyle öğrendik.
Diğer yandan, kayınvalidesinin önemli bir hoca olduğunu, yaptığı “usulsüz upgrade” açıklamasına bile yazan ve bu önemli hocanın, Sayın Cumhurbaşkanını bizzat tanıdığına dair maksatlı enformasyonu Müfettişlere de söyleyen Müdürün, bu davranışıyla Müfettişleri etkilemiş olabileceğini ve bu yüzden kendisine karşı tavır değişikliği olduğunu düşünüyor Muhasebe Şefi. Bu husustaki endişesini Bay Bay Bolat ile de paylaşmış.
Muhasebe Şefinin bu değerlendirme ve endişeleri bir yana, önce eşini, sonra kendisini işten atmışlar. Dolayısıyla, Müfettişler dahil herkese maksatlı olarak verilen bu mesaj doğru mu? değil mi? Bilmiyoruz. Ama neticeye, yani şirketi zarara uğratan müdürün THY de tenzili rütbe yapılarak çalışmasına onay verilmiş olmasına bakıldığı zaman, birilerinin bu söylentiye inanıp etkilenmiş olduğu anlaşılıyor.
Sonuç olarak, başta söylediğim üzere, “yandaşı kayırmışlar, olmayanı ayırmışlar” gibi bir durum ortaya çıkmış. Almanya’da mahalli personel olarak ekibe katılıp, kısa sürede Müdür yapılan kişi, şimdilik gölgeye çekilmiş ve yoluna devam ediyor. Yandaş olmayan Muhasebe Şefi ise gördüğü usulsüzlüklere ve ihmallere kayıtsız kalamamasının ödülünü almış gibi. Yaşanan olaylar paralelinde, kitabına uydurulmuş bir sebeple işten atılan eşi de.
Böylece, hikâyenin sonuna geldiğimizde, emekli bir başmüfettiş, vatandaş ve küçük hissedar olarak, benim bu hikâyede anlayamadığım bazı hususlar var. Bay Bolat belki bizi aydınlatır diye buradan kendisine sormak istiyorum.
Muhasebe Şefinin Müdür hakkındaki iddialarını inceleyen Müfettişler hangi sonuca vardılar? Ne önerdiler?
Teftişte yazılı ifadesini bile almadığınız, Muhasebe Şefini neden ve hangi gerekçeyle işten attınız?
Şirketi zarara uğrattığını söylediğiniz Müdürü neden işten atmadınız? Neden Baş Uzman yaptınız?
Şirketi zarara uğrattıklarını söylediğiniz bu iki kişiyi, tespit ettiğiniz zararı tazmin etmek için, şirket olarak dava ettiniz mi?
Sorular şimdilik bu kadar.
Haftaya, teftiş konusuna kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Yorumlar Tüm Yorumlar (129)