Niye böyle sıralama yaptım ben de bilmiyorum açıkçası. Ancak havacılık aktörlerinin sahneledikleri oyunun gerçekleri yansıtıp yansıtmadığına bakmak istedim bu hafta. Sesi çıkmayanlar veya sesini çıkartamayanlarla sırtını devlete dayamışlar arasındaki uçurumu anlatmak lazım dedim.
Bir yanda her koşulda her mücbir sebepte ayakta kalacak ve kalması için her türlü desteğin verileceği devlet destekli şirketler, diğer tarafta kendi yağı ile kavrulup ve fakat etinden sütünden, derisinden yününden faydalanılan şirketler.
Yani pozitif ayrımcılık yapılanlarla kendi kaderine terkedilenleri kastediyorum.
Pozitif ayrımcılıktan faydalananlar THY, TGS, Turkish DOCO, İGA, Zafer Havalimanı ilk anda göze çarpanlar.
THY, devleti idare edenlerin reklam aracı olarak kullanacağı en gözde kurumu diyebilirim. Onun alt birimleri de THY’nin gölgesinde geçinenleri zaten hepimiz biliyoruz.
Zor zamanlar, zor günler diyoruz. Eminim geçecek bugünler.
Ancak korunanlar ile korunmaya muhtaç olanların arasındaki dengesizliği kim nasıl, neden görmez biliyor olmamıza rağmen konuşuyor olamamak acı veriyor olsa gerek.
THY ile Pegasus’a bakıyorum ikisi de hizmet üretiyor ve fakat THY devletin öz evladı Pegasus üvey bile değil.
THY ile Onur Air’e bakıyorum ve ikisi de hizmet üretiyor ve fakat THY devletin öz evladı Onur Air üveyliği geçtim gayrimeşru çocuk gibi.
THY ile Corendon’a bakıyorum ikisi de hizmet üretiyor ve fakat THY devletin öze evladı Corendon sanki el oğlu gibi.
THY ile Sunexpress’e bakıyorum ikisi de hizmet üretiyor ve fakat THY devletin öze evladı Sunexpress Türk-Alman evladı. Yine de şanslı.
İGA (İstanbul Havalimanı) ile SAW (Sabiha Gökçen Havalimanı) bakıyorum ikisi de hizmet veriyor ve fakat İGA devletin tüm imkanlarını kullanırken SAW ikinci pistini yaptırmak için derdini bile anlatamıyor.
SAW ile Zafer Havalimanı’na bakıyorum. SAW vergi ödüyor, personel çalıştırıyor, iş üretiyor ve Fakat devleti haraca bağlamışçasına Zafer Havalimanı sözleşmelerden kaynaklı hakkını kullanıp her yıl oturduğu yerden yolcu garanti ücreti tahsil ediyor. Kimden? Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nden.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi deyince birden aklıma geldi.
Ne iş yapar Allah aşkına. Her ay yolcu-trafik raporu yayınlamaktan öte. Bir başka deyişle bakanın twitlerini RT etmek ve onun istediği açılışları organize etmekten öte. Sahi eski dönemleri, mesela Binali Yıldırım dönemlerini hatırlatmaya gerek var mı?
Şimdilerde bakanı da bürokratı da kendi PR’nı yapma derdine düşmüş, reisin gözüne nasıl gireriz hesaplarına düşmüşler.
Sektör batınca kimsenin gözünüze girmeye gerek kalmayacak, her türlü hesap sizden sorulacak.
Evet, ne diyorduk sektörde sessizlik hakim. Onur Air’in dayanacak gücü kalmadığı, borç içinde yüzdüğü ifade ediliyor. Kurumda Cankut Bagana’nın desteği ile ayakta kalma mücadelesi verildiği bilgisi var.
Ama asıl önemlisi şu;
Yarın Covid etkisi azalır ve uçuşlar normalleşmeye başlarsa, uçak bakımları ne durumda hiç bilen var mı?
Vallahi çok endişeliyim.
THY’nin piayasaya sürdüğü Boeing 737 Max uçaklarında elektrik arızaları nüksetmesi korkularımı daha da artırdı.
Demem o ki bu sektör sahipsiz.
Bakanından DHMİ’sine, SHGM’sinden hazinesine kadar hiç kimsenin umurunda değil bu sektör.
Hatırlıyorum 1999 yılında sektöre destek istenmiş ve fakat yine devlet kayıtsız kalmıştı. Resmen dejavu yaşıyoruz. Yine aynı vurdumduymazlık. Hazine destek olmalı diyoruz ama hazinede de para yok ki!
Ve son sözüm.
Bizim örf ve adetlerimizde doğru ya da yanlış bir kişinin ekmeğini yiyorsanız adam gibi gidersiniz ya da pislediğin evden kovulursun. Ekmeğimizi yiyip hanemizin içine pisleyenlerin yanımızda yeri yoktur.
Geçmiş zaman olur ki ekmeğimizi yiyen bir şahsiyetsiz ki onun ifadesi ile belgeli zaman zaman havladığı ifade ediliyor.
Şahsen asla ve kat’a cevap vermem ben. Zira değer vermem.
Ama şu bilinsin.
Eğer bir köpek evin içine pisliyorsa mutlaka onu dışarı atmak zorunda kalırsınız. Zamanla kendisine yeni bir sahip bulur ve onun adına havlamaya başlar. Olsun havlasın nasılsa dişleri dökük köpek ısıramaz.
Yorumlar Tüm Yorumlar (41)