Geçen hafta THY Teknik A.Ş'de cübbeli, sarıklı kişilerin çalışmaya başladığına dair bir haber yayınladık Airporthaber'de. Tamamen habercilik adına yapılmış ve asla bu kişilere karşı olunması gerektiğine dair yapılmış bir haber olmamasına rağmen çokça eleştiri aldık.
Oysa "madem değişiyorsunuz o halde tartışılmalı" diye düşünen olmadı bile. "Neden bunu haber yaptınız, kıyafet serbestliği var" diyenlerin haber yapma özgürlüğünden bahsettiklerini göremedik maalesef.
Giyinmek; alabildiğince özgürce giyinmenin serbest olduğu bir ülkede, bu özgürlükleri yazmanın sınırlı olabileceğini düşünmek safsatalıktan öte değildir.
Bu arkadaşları savunanların, Dilek Hanif'in kıyafetlerini neden savunmadıklarını, THY'de, TGS'de çalışmaya başlayan başörtülü kardeşlerimizin haber oluşunda neden ses çıkarmadıklarını açıkçası merak eder oldum.
Bu tip eleştiri yapan arkadaşların tutundukları tek nokta, Avrupa'da her havayolu şirketinde kıyafet özgürmüş, yok Amerika'da sınırsız özgürlük varmış gibi süslü kelimelerin arkasına sığınmalarına da anlam veremiyorum. İşinize geldiğinde Avrupa, Amerika kurtarıcınız, işinize gelmediğinde Avrupa, Amerika tü kaka. Oldu mu böyle? Sen hangi zihniyetin ürünüsün ki?
Sanırsınız ki bu eleştiren insanlar dünyayı arşınladılar. Kelime kelime tüm şirketleri ezberlediler de biz hiçbir yere gitmedik, görmedik, Türkiye'de deve güdüyorduk, koyun otlatıyorduk.
Bir kurumun yerleşmiş imajı ile oynamanın kimseye yararı yoktur. Türkiye'de kamu kurumlarında kıyafet serbestliği getirilmiş olabilir. Ancak bu kıyafet serbestliğini abartmak, bizi olduğumuzdan fazla gösterme çabalarına dur demek lazım. Bugün THY Teknik'te, yarın THY'nin kapısından girecek bu şekil kıyafetlerin kurumsal imaja zarar vereceğine inanmaktayım.
Kimsenin inancına ve kıyafetine karşı olmamakla birlikte kurumun bir kaidesi olması gerektiğini savunuyorum. Kıyafetlerle, inancı asla mukayese etmem. Kimin ne kadar inançlı, kimin ne kadar inançsız olduğuna Yüce Rabbim karar verir. Şalvar, cübbe, sarık, çarık giyenleri de kendi isteği doğrultusunda giyinenleri de cennete ya da cehenneme gitmesine ALLAH karar verecektir.
THY'nin bu konuda bir duruşu olmalı. Bir kez başlarsın sonu gelmez ve sonra başın ağrıyabilir. Bugün teknisyen yarın bir başkası.
Bu arkadaşlara izin veren THY, yarın sakalları aynı Teknik AŞ'de çalışan arkadaşların sakalı gibi olan bir pilota izin verebilir mi? Teknisyende özgürlük var ise pilot da bu özgürlükten yararlanabilir mi? Yararlanamaz ise neden yararlanamaz? Pilot demez mi "Ellere var da bize neden yok".
THY yönetiminde, bu tip arkadaşlar olabilir mi? Eğer bunlara "evet" diyebiliyorsanız o halde sözüm olamaz. "Hayır" diyorsanız o halde bunun adı riyakarlık değil midir?
Zihniyeti açıkça sergilemek gerek. Özgürlük var ise her kademede olmalı. Görünür yerde lacivert, görünmez yerde siyah giyinmenin alemi yok. En doğrusu "Ben buyum seversen" demek gerek.
Bende riyakar olmadan şunu diyorum. THY bu konuda taviz vermemeli. Her şeyin aşırısı zararlıdır. Fanatik dindarlığın, fanatik milliyetçiliğin, fanatik siyasetin hatta fanatik taraftarlığın bile zararı onarılamaz sonuçları olur. Sınırsız giyim özgürlüğünün de bu bağlamda değerlendirilmesi gerekir. Kurum itibarı, kıyafet özgürlüğünden daha elzemdir.
Yorumlar Tüm Yorumlar (29)