Bu yazı tamamen objektif bakış açısı ile yazılmıştır. THY içinde yaşanan kıyımın, aslında kıyılan kişilerin ağzından yazmak gerektiği ortaya çıktı. Geçen hafta yazmış olduğum yazının ince noktaları kıyıma uğrayanlar tarafından çok iyi analiz edilmiş. Gülücük dağıtanlardan bahsetmiştim. İşte bu sözden yola çıkan, cemaatçilikle suçlanarak görevden uzaklaştırılanlar gerçek cemaatçiyi bana açıkladılar.
Gerçi ben yazımda işaret vermiştim. Ve buna adım kadar emin iken ismini zikretmemem yanlış anlaşılmama adınadır.
Bana gelen telefonlardan şunu anlıyorum ki cemaatçi veya paralelci yaftası ile uzaklaştırılanların çoğu “Kardeşim ben kendimi bildim bileli ÜLKÜCÜYÜM, şu arkadaş da ÜLKÜCÜ. Bizim ne cemaat ne paralelcilikle işimiz olmaz. Bizim tek derdimiz THY’nin daha iyi yerlere gelmesidir”.
Ama hala korku var bu arkadaşlarda. Hala gelecek endişesi yaşanıyor. Ne kötü değil mi?
Türkiye’de bizden-sizden ayrışmasının basite indirgenmiş resmidir THY’de yaşanılanlar.
Gelelim Kemal Babuşçu olayına.
Aslına bakarsanız siyasi bir figürün yakını olarak bir yerlerde çalışmak oldukça zor. Ben bu süreçleri çok iyi bilenlerdenim. Zaman zaman hak etmeden siyasileri kullanarak makam sahibi olanları bende en acımasız bir şekilde eleştiririm. Şahit olduğum çokça olay da mevcuttur konuda. Hasbelkader bir siyasinin yakını olarak şoför olarak işe girenlerin üç ay sonra “beni müdür yapın” dediğini, şirket yöneticilerin bunlardan muzdarip olduğunu da bilirim.
Kemal Babuşçu bunların bir örneği.
Cemaatçilikle suçlandı. Paralelcilikle de uzaklaştırıldı.
Ama edindiğim bilgiler başka türlü. Kemal Babuşçu’yu yönlendiren, yaptığı işlerde cesaretlendiren, “Yürü koçum, yürü aslanım doğru yoldasın” diyenler kim?
Bunu diyenler hükümetçi, iş yaptırılan Kemal Babuşçu paralelci mi oldu? THY’deki asıl paralelci kim acaba?
Bildiğim kadarı ile bu konuda başbakana bir dosya sunuldu. Paralelcilikle suçlananların aslında tek suçlarının THY’nin işbirliği anlaşması yaptığı Fatih Üniversitesi’nde yüksek lisan yapmaları olduğunu sağır sultan bile duydu. THY’nin içindeki gerçek paralelci, gerçek cemaatçinin dosyası hazır. O, sağa sola gülmeye devam ederken paralelcilikle suçlananlar daha önceden kendilerine gelen tüm mailler dahil belgeleri toplayıp başbakanın önüne koydular-koyacaklar.
Kemal Babuşçu gerçeklerinden bir tanesi ise pes dedirtecek şekilde.
Babuşçu, görevinden alınmadan bir hafta önce THY yönetiminin en etkin ağızlarından birisi tarafından odaya çağrılıyor; “Gözün aydın, seni şu makama genel müdür yaptık. Kısa bir süre sonra yönetim kurulu kararı ile açıklayacağız” deniyor.
Sıkı durun: aynı yönetici bir hafta sonra yine Kemal Babuşçu’yu çağırıyor; “Kusura bakma senin genel müdürlük işin olmadı” diyor. Şimdi siz bu yöneticiye nasıl güvenirsiniz, nasıl inanırsınız? Ve bir gün sonra Kemal Babuşçu görevinden alınıyor.
Ben anlatılanların yalancısıyım. Böyle profesyonellik, böyle kurumsallık olmaz. Kemal Babuşçu’yu tanımam. Belki de söyledikleri gibidir. Cemaatçidir, Paralelcidir. Peki, “hadi koçum, hadi aslanım” diyen necidir. Asıl cemaatçi, asıl paralelci o olmasın? Şimdilerde başbakana takıyye yapıyor olabilir mi?
Kimden bahsettim anlayabildiniz mi?
THY’nin temel sorunu insana güvenmemektir.
Edebi düşünüp insanların onurları ile oynamamak gerekir.
Madem bu insanlar paralelci idi, cemaatçi idi siz bunları keşfetmek için neyi beklediniz?
Emine Lim dahi bu konu paralelinde gönderilmiş ise onu bile savunabilirim.
Lüzumsuz insanları THY kadrolarına yerleştiren de ben değildim. Paralelci başı nerede?
Kadın, erkek demeden herkesi paralelci diye yaftalamak ne kadar doğrudur?
Omurgalı olup, doğruları dosdoğru söyleyip THY’yi terk edecek delikanlı lazım.
Tabi ben bunları söylerken birileri ne dediğimi anlamayacaktır.
İlle de söylemek mi gerek bu isimleri, yöneticileri.
Lale devri başladı, sona erecek. Boşuna çabalamayın.
Yorumlar Tüm Yorumlar (36)