Merhaba, ulaşım imkanlarının artmasının da etkisiyle ticari ilişkilerin globalleşmesi sonucunda yeni özgün hukuki durumlar ortaya çıkıyor.
Bu kapsamda havacılık başta olmak üzere firmalar sadece kendi ülkelerinde değil dünyanın dört bir yanında iş yapıyor. Geçen hafta ulusal basında geniş yer bulan örnek bir haber vardı. Bayram haftası olması nedeniyle bazı okurların gözünden kaçmış olabilir diyerek haberin spotlarını paylaşayım; “…Yargıtay, yurt dışında faaliyet gösteren Türk şirketinde çalışan Türk vatandaşı işçilere yönelik emsal bir karara imza attı. Emsal kararla gurbetçi işçiler, kıdem ve ihbar tazminatını çalıştıkları ülke yasalarına göre tahsil edecek. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, yurt dışındaki Türk bir şirkette çalışan Türk vatandaşı işçilerin işçilik alacaklarının çalıştıkları yabancı ülke hukukuna hesaplanması gerektiğine hükmetti…..”
Haber spotlarından da anlaşılacağı üzere, Türkiye merkezli bir şirket adına belli hukuki şartları içeren bir sözleşme ve / veya fiili durum ile yurt dışında çalışanların bazı personel özlük haklarının ( ihbar, kıdem tazminatı gibi) çalıştıkları ülke hukukuna göre ödenmesi söz konusu.
* Türkiye merkezli X şirket adına yurt dışında çalışan personelin usulüne uygun işten ayrılması ( emeklilik, ikale , askerlik , vb ) durumunda hak ettiği ihbar ve kıdem tazminatı ile örneğin kullanmadığı senelik izin hakları gibi ücretleri mevcut uygulamada güncel Türkiye iş hukukunun belirlediği miktarlar üzerinden hesaplanmaktadır. Yargıtay kararına konu olan ve benzer durumlarda ki personel ödemelerinde esas fark aylık ücretler arasındaki döviz bazlı etki nedeniyle oluşan büyük miktarlardır.
Örneğin, ülkemizde hesaplanacak maksimum kıdem tazminatı tavan ücreti yıllık :15.371 TL olup brüt aylık ücreti 15 bin 371 liranın üzerinde olan tüm çalışanların kıdem tazminatı tavan rakamdan yani 15.371 TL olarak kabul edilir. Buna göre 10 yıl çalışmış bir personelin kıdem tazminat hakkı 153 bin 714 lira olacaktır. Bu personel aynı işi Türkiye merkezli X şirket adına 10 yıldır yurt dışında yapıyorsa ve aylık brüt ücreti 6.000 euro ise (Avrupa ortalaması) çalıştığı ülkenin bizimle benzer olarak her çalışma yılı için bir aylık brüt ücret uygulaması olduğunu kabul edersek bu personelin kıdem tazminat hakkı : 60.000 euro olacaktır.
Ülkeler arasında farklı uygulamalar olup her ülke hukuku açısından ayrı ayrı incelemek gerekir. Düşük gelir seviyesi olan veya işçi haklarının bizden daha negatif olduğu ülkelerde çalışanlar için katma değeri olan bir durum olmayabilir. Atılan taşın ürkütülen kurbağaya değip değmeyeceği her somut durum için ayrıca değerlendirilmeli.
Yargıtay 9. Dairesi karar bölümünden alıntı ile ; "Somut uyuşmazlıkta, davalı şirketler oluşturdukları adi ortaklığın Arnavutluk yasalarına göre kurulup tescil edilen bir kuruluş olduğu ortadadır. Davacı ile davalı şirketler arasında imzalanan yurt dışı iş sözleşmesinde, tarafların iş ilişkisindeki hak ve yükümlüklerinin Arnavutluk mevzuatına atıf ile belirlendiği gibi 9. maddesinde de sözleşme maddelerinde belirtilen hususlarda Arnavutluk Cumhuriyetinin İş Kanununa göre hareket edileceğinin düzenlendiği görülmektedir. Diğer yandan, davacı söz konusu iş sözleşmesi çerçevesinde tüm hizmet süresi boyunca sadece davalıların Arnavutluk’ta bulunan işyerinde çalışmış olup, bu durumda mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı yer olan Arnavutluk olduğu sabittir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında, taraflar arasında MÖHUK’un 27/1. hükmü çerçevesinde hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan ve aynı zamanda Arnavutluk hukukunun, mutad işyeri hukuku olduğu gözetildiğinde uyuşmazlığa bu hukukun tatbik edilmesi gereklidir. Bu durumda yapılacak iş; Mahkemece gerekirse Arnavutluk hukukunda uzman bir bilirkişiden de rapor alınmak suretiyle uyuşmazlığın Arnavutluk Hukukuna göre çözümlenmesinden ibarettir. Netice itibariyle; uyuşmazlıkta uygulanacak hukukun yanlış tespitiyle sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir."
Yargıtay kararı, diğer mahkemeler için emsal /örnek/ görece güçlü bir ışık olsa bile kesin bağlayıcı olmadığı göz önünde tutulmalıdır. (Bağlayıcı olması için Yargıtay dairesi kararı değil Yargıtay genel kurulunun içtihadı birleştirme kararı olması gerekir)
Bir başka detay da zamanaşımı süresi olup istisnaları bulunmakla birlikte genel olarak iş hukuku alacakları için geriye dönük 5 yıllık zamanaşımı süresi vardır. Bu süre takvim günü olarak değil hakkın doğduğu tarih itibariyle başlar yani 6 yıl veya daha eski kıdem tazminatı zamanaşımına uğramaz böyle olsa sadece son 5 yıl için kıdem tazminatı hakkınız olurdu oysa aynı işyerinde 30 yıl çalışsanız kıdem tazminatı hakkınızın ödenmesi gereken emeklilik veya anlaşmalı iş akdi feshi gibi durumlarda 5 yıl değil 30 yıllık kıdem tazminatınızın tamamını hak etmiş olursunuz.
Bazı havayolu personeli İş hukuku değil borçlar hukukuna tabi olarak çalışmaktadır. Bu personellerin genel hukuki hakları ile ilgili daha önceden detaylı yazmıştım. Bu kapsamda yurt dışında çalışanlar için de ilgili ülkenin hukuk sistemi kıdem tazminatı hakkı tanıyorsa bu durumda sizde kıdem tazminatı talep edebilirsiniz.
Uygulamanın halen değişmediği Yargıtay böyle bir karar verdi diye hemen personele yurt dışı hesabı ile kıdem tazminatı ödeyelim denmeyeceğini unutmayın lütfen. Mevzuat değişmediği sürece veya işveren kendi inisiyatifi ile lehinize uygulama yapmadığı sürece bahsedilen haklar ancak mahkeme kararı ile mümkün olabilir.
Yurt dışında çalışılan süre ve ilgili ülkenin/ülkelerin iş hukuku mevzuatı göz önünde bulundurularak yapılacak hesaplama sonucunda avantaj sağlayacağınız bir durum varsa öncelikle işveren şirketiniz ile usulüne uygun sulh yolu ile anlaşmaya çalışmanız lehinize olacaktır. (Anonim: En kötü sulh en iyi mahkeme kararından daha iyidir) Sulh ile anlaşma mümkün olmaz ise hukuki yollara başvuru yapılabilir.
Saygılarımla
Erdal GÜLMEZ
Yorumlar