Uçak kaçırmalarının geçmişinde politik eylemler göze çarpmakta. Bazı ender rastlanan kişisel ya da zihinsel eylemler, ilginç anı olarak hafızalarda yaşamakta.
- / -
Türkiye’de ilk kez bir uçak kaçırma olayının gerçekleşmesi kamuoyunu sarstı.
3 Mayıs 1972: Ankara-İstanbul seferini yapan THY’nin DC-9 “Boğaziçi” adlı uçağı 4 Türk korsan tarafından Sofya’ya kaçırıldı. Korsanlar, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının serbest bırakılmasını istiyordu. Uçak yolcuları arasında 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün oğlu Ömer İnönü de bulunuyordu.
Psikolojik savaş araçları hemen devreye sokuldu: “Nasıl olabilirdi böyle bir şey? Bu teröristler ne kadar tehlikeliydi?”
Halkın desteğiyle operasyonlara hız verildi. Cezaevlerindeki ranzalar artık yetmiyordu. Birçok genç, öğrenci, hukukçu, yazar, gazeteci, hapisteydi. Yetmiyor sürekli yeni tutuklular getiriliyordu.
Gözaltına alınanlar işkenceli sorgulardan geçiriliyordu.
Ve bu işkence tezgahlarına yatırılanlardan biri de Mustafa Beşgen adlı genç bir resim öğretmeniydi.
Yapılan eziyetlere fazla dayanamadı. “Tamam” dedi, “konuşacağım.”
Hemen örgütünün adını sordular.
O dönemdeki örgüt adları, THKO, THKP/C, TİİKP gibiydi.
“THO” dedi. Hemen açılımını sordular.
Diğer örgütlerin ismini biliyordu ama o zor koşullarda yeni bir örgüt adı bulması zordu. Hemen bulamadı. Tekrar işkence yapacaklarını söylediler.
Korktu. Bir isim bulmalıydı.
Trabzonluydu.
Nereden aklına geldiyse, “Titrek Hamsi Örgütü” dedi.
Aslında…
12 Mart sorgucuları da olayın absürt olduğunun farkındaydılar.
Zaten “Titrek Hamsi Örgütü mensuplarına” uçak kaçırma eyleminden çok, idam cezalarının önlenmesi için kimlerden imza topladıkları sorulmuştu.
Örgüt ve uçak kaçırma operasyonun bahanesiydi.
Amaç muhalif aydınları cezaevine sokup seslerini kesmekti…
Suçsuzlar ama…
Titrek Hamsi Örgütü “mensuplarının” suçsuz oldukları anlaşılmıştı.
Tahliye edilmeyi bekliyorlardı artık.
Soruyorlardı “ne zaman serbest kalabiliriz?”
Aldıkları yanıt tıpkı cezaevlerine sokulma nedenleri gibi trajikomikti:
“Sizlerin uçak kaçırma suçuyla yakalandığınızı radyodan duyurduk. Bu nedenle biraz vakit geçmesi lazım ki olay unutulsun.”
Ve aylar sonra serbest bırakıldılar.
Mesleğimizin duayenlerinden Altan Öymen salıverildikten sonra yaşadıklarını bakın nasıl anlattı:
“Çıktığım gün gözaltına alındığımız günlerin gazetelerine baktım. Arkadaşlarımla beraber ‘uçak kaçırmamız’ manşetlerdeydi. Tahliye edilişim ise, iç sayfalardaki tek sütun başlıklı, üç-dört cümlelik bir haberle geçiştirilmişti."
Evet, aydın olmak, gazeteci olmak bu ülkede dün de zordu, bugün de…
Oynanan oyun ise hep bildik…
Yerseniz…
Soner Yalçın
- / -
2005 öncesi Kaptanın ensesine namluyu dayar, “çek bakalım” derlerdi. Ne frekansta konuşabilir, ne de cevap verebilirdin. Tek gizli çare, squawk ile sinyal verip durumu aşağıya bildirmekti. 2005 senesine kadar pilotların başında duran korsan, her tür iletişimi kontrol ediyor ama squawk ile ilgili frekans ayarlamalarını bilmiyorlardı. Yani pilotun kaçırıldığını aşağıya iletebileceği tek yöntem, squawk frekansı idi.
2005 den sonra ise pilot, cockpit’te güvende. Kapalı tutmak zorunda olduğu kapı kurşun geçirmez, darbelere dayanıklı, yanmaz, vs. vs.. Telsizi kullanarak istediği yer ile bağlantı kurabiliyor ve istediğini söyleyebiliyor. Squawk frekansını da bağlıyor artık, isterse camdan ipi aşağı uzatıp, cockpit’i de terk edebiliyor.
19 Ağustos 2007 tarihinde ülkemizde benzer bir korsanlık girişimi yaşanmıştı. Hürriyet gazetesinin başlığı ise “Komedi filmi gibi bir uçak kaçırma”. World Focus Havayolları’nın Atlasjet adına Lefkoşa-İstanbul seferini yapan MD-83 TC-AKN uçağı pilotları, park ettiklerinde cockpit penceresinden ip sarkıtarak uçağı terk etmişlerdi.
Hatırladığım kadarıyla sadece Sn. Fikret BİLA bu konuda yazı yazmış ve pilotların uçağı terk etmesini eleştirmişti.
Nereden nereye.
Yine de herkesin gözden kaçırdığı bir husus vardı ki, profesöründen muhabirine kadar aynı algıyı yansıttılar.
“…. kaçırılma sinyali verildi.”
Pilot artık ilgili yerlerle konuşabiliyor, ülkeler arası yardımlaşma ile en etkin planlama yapılıyor ve pilota sadece uygulamak kalıyor. Squawk ise devede kulak.
Aşağıdaki örnekler ise sizleri biraz gülümsetmek için. Başkaca bir amacım yok.
airporthaber.com
Kharkov-İstanbul seferini yapan uçak, havada kaçırılma sinyali verdi.
hurriyet.com.tr
“Pilotunun kaçırılma sinyali verdiği Kharkov - İstanbul seferini yapan ve 110 yolcu taşıyan uçak dün akşam Sabiha Gökçen Havalimanı'na indi.”
haberturk.com
“uçağın kaçırıldığı sinyalinin alınmasından hemen sonra Balıkesir'deki 191. filoya ait iki F-16 savaş uçağı da ilk kaçırılma sinyalinin ardından Balıkesir'den havalandığı öğrenildi.”
radikal.com
“Kharkiv-İstanbul seferini yapan uçak, kaçırılma sinyali vererek saat 18.05'te Sabiha Gökçen Havalimanı'na iniş yaptı. Uçaktan kaçırılma sinyali alınması üzerine, Balıkesir 'deki 191. filoya ait bir F-16 savaş uçağı da havalandı. Kapıyı kapatarakkokpite girmesini engelledikleri korsanı Soçi'ye gittiklerine inandıran pilotlar, uçağı başarılı bir şekilde Sabiha Gökçen Havalimanı'na indirdi.”
aksam.com.tr
“Sinyali alan kule bunun üzerine harekete geçti. Balıkesir’den kalkan F-16 savaş uçakları, eşlik ederek yolcu uçağının güvenli bir şekilde Sabiha Gökçen Havalimanı’na inişine kadar takip etti. Hava korsanının Soçi’ye gitmek istemesi üzerine önce uçağın yön göstergelerini karartan kaptan pilot İlyas Karagülle, İstanbul’a indikten sonra içeriye uçağın teknik bir arıza nedeniyle Soçi Havalimanına indiği anonsunu yaptı. Bu anonstan sonra Sabiha Gökçen Havalimanı'nda hareketli saatler yaşanmaya başladı.”
gazete5.com
“Uçağın, 2-F numaralı koltuğunda oturan ve alkollü olduğu tahmin edilen Ukraynalı yolcu, kabin memurları ve pilotlar tarafından sakinleştirildi ve Soçi'ye gidildiğine inandırılarak uçağın saat 18:05'te İstanbul'a inmesi sağlandı.”
- / -
Pegasus Havayolları
“PC751 Kharkiv - İstanbul Uçağı hakkında açıklama (07 Şubat 2014, 22:13)
Pegasus Hava Yolları’na ait Boeing 737-800 tipi TC-CCP tescilli, PC751 sefer sayılı yolcu uçağı, 07 Şubat Cuma günü Kharkiv-İstanbul tarifeli uçuşunu gerçekleştirirken, yapılan bomba ihbarı nedeniyle, saat 18:05’te güvenle İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na inmiştir.”
- / -
Pegasus’un bakış açısı teknik olarak doğru. Olayı “bomba ihbarı” olarak algılıyor ve yansıtıyor. Uçağı kaçırmak için cockpit’e girmiş olmalısın! Girmedi isen ve elimde bomba var diyorsan, bu bir “ihbar”dır.
Yeni nesil korsanlık yeni nesil kavramlar yaratacak gibi görünüyor.
Sevgiler.
Yorumlar