Özellikle son aylarda popüler söylem haline getirilen "YENİ TÜRKİYE" sloganına "YENİ SHGM" olacak mı diye sormak istiyorum. Nedenlerini izah edeceğim. Bu hafta, geçen hafta yazmış olduğum yazıya yorum gönderen bazı fanatiklere de kendi dillerinde cevap vereceğim.
Haftalar önce "Türk Sivil Havacılığını Kim Koruyacak" başlığı altında bir yazı yazarak, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün, havacılık sektörümüzün haklarını koruması açısından etkisiz ve yetersiz kaldığını ifade etmeye çalışmıştım.
Geldiğimiz noktada görüşlerimin ne kadar da doğru olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
Atlasjet-Zagrosjet arasıdaki problemi bilmeyeniniz yok. Ama problemle ilgili bilmedikleriniz var maalesef.
Konunun sadece Atlasjet özelinde değerlendirilmesini de istemiyorum. Herhangi bir şirketimizin başına da gelebilirdi bu olay. Keza yıllar önce Onur Air bu tür bir haksızlıkla karşı karşıya gelmiş ve ben o konuda da dik duruşumu göstermiştim. Şahabettin Bolukçu, Topa Bilgetin Toker, Barış Tozar canlı şahitlerimdir.
Atlasjet-ZagrosJet arasındaki soruna SHGM'nin halen sessiz kalmasını, mütekabiliyet çerçevesinde karşılık vermemesini anlayamıyorum. Ve yine soruyorum; Kendine dermanı olmayan bir ülkenin sivil havacılık otoritesi, Zagrosjet gibi bölgesel bir şirket için Türk sivil havacılığını hiçe sayıyorsa, onları alkışlamak istiyorum.
Türkçesi şu; "Türk sivil havacılık otoritesini takmam. İki ülke arasındaki havacılık anlaşmalarını tek taraflı uygularım". Biz buna layık bir ülke miyiz?
Arkadaşlar,
Yazdığım yazıları, eleştirilerimi ağır bulanlar var. Ama "dik dur, hep yanındayız" diyenler diğerlerinden fersah fersah daha fazla. Dolayısıyla sektör adına yazmış olduğumuz yazıların bir dayanağı ve düşünce harmanlaması olduğunu gözden kaçırmamanız gerekir.
Atlasjet-Zagrosjet hadisesinde, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün etkisizliğini yazmak kadar doğal bir durum yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti adalet sistemini de anlamak mümkün değil. Bir bakıyorsunuz savcı "kavuşturmaya gerek yok, önce gitsin borcunu ödesin" manasında bir karar veriyor, öte yandan bir başka mahkeme aksi karar veriyor. Üstelik bu kararın verileceği önceden kesinleştirilmiş ki verilen teminat bedeli önceden yatırılmasına rağmen "verilen ihtiyati tedbir kararı" şeklinde ibareli bir işlem göze çarpıyor.
Bu ibare izahata mahkumdur. Dilimiz varmıyor ama maalesef adalet sisteminde uzaktan kumandalı işler dönüyor havası esiyor.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün derhal misilleme yapması gerekir. Aksi taktirde dünyanın hiçbir yerinde hakkımızı savunamayız ve isteyen istediği gibi hareket etmeye başlar.
Yazımın başlığında belirttiğim gibi yeni Türkiye içeriğinde yeni SHGM olacak mı?
Mesela, teknisyenlere sahte lisanslar verdirmeyecek bir SHGM görecek miyiz?
THY güdümlü bir SHGM'den çıkıp, özel sektörü de koruyup kollayacak bir SHGM yönetimine kavuşacak mıyız?
Atlasjet ve diğer şirketlerimiz gibi, şirketlerin yaşadığı sıkıntıları bertaraf edecek, anında müdahale edecek bir SHGM görecek miyiz?
Dileğimiz, sektörün dilediği gibi bir SHGM'nin olmasından yana.
Şimdi dilerseniz geçen haftaki yazımla ilgili bir iki çift söz söylemek isterim.
THY Genel Müdürü Temel Kotil'in atmış olduğu imzayı eleştirmiştim. Allah aşkına bu imzanın savunulacak neresi var? Belgeye sahte diyen mi ararsın, eleştirimize hazmedemeyen mi dersin, birkaç kendini bilmezin attığı yorumlar kendine insan diyenlere yakışmaz. Belgeye sahte diyen şahıs gidip savcılığa baksaydı keşke. Ve çok merak ediyorsa Temel Kotil'e sorsaydı.
Bu sahte diyen arkadaş çok sahte işler yapmış belli. Bu yüzden biraz doğruluğa dürüstlüğe yönelse kendisi açısından iyi olacaktır.
Temel Kotil'i eleştiriyorsak bildiklerimiz çerçevesinde eleştiriyoruz.
Bir başka konuya da değinip bu hafta da vaktinizi çalmadan yazımı bitirmek istiyorum.
Geçtiğimiz hafta istifalar bekliyorduk. Örneğin Orhan Birdal istifa edecek diye biliyorduk. Ama ne benim beklentim ne de başkalarının beklentisi gerçekleşmedi. Kaynağım beni yanıltmış olmalı ki paylaşımımız doğru çıkmadı. Bu sebeple kendi adıma Orhan Birdal istifa edecek dediğimiz için özür diliyorum.
Lakin şu durumu kendime anlatamıyorum. Acaba Orhan Birdal vekillik için garanti alamadı mı? Böyle ise yerinde olsam bende aynısını yapardım.
Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan'ın istifa etmesi için Orhan Birdal'a baskı yaptığı da dillendirildi.
Siyaset işte.
Havacılık adına güzel işler olması dileğiyle.
Yorumlar Tüm Yorumlar (19)