05 Kasım 2018, Pazartesi
Çetin ÖZBEY
Çetin ÖZBEY [email protected]
  • Aslında tamda yazar eski şaşalı kendi nefsine çalışan, çalıştığı kurumu üstüne koymayı bırakın iflas ettiren, o eski günlerini arıyor ama nafile, ESKİDENDİ.
  • Bence başlık ana temayı tam karşılamamış. Çünkü, bu tip insanlar kesinlikle dost değiler. Akıllı hiç değiller. Sadece düşmanlar. Kin ve nefretlerinde boğulacsklar. Bundan eminim.
  • Hani eskiler üniversite mezunu değillerdi, yabancı dil bilmiyorlardı diye alenen iftira edenlere cevap olarak ben de yenileri anlatayım. Personel sicil dosyalarına baktığınızda ; 1.çoğunun uyduruk üniversitelerden, (açık öğretim, parayla diploma satan kafkasya, kıbrıs, doğu Avrupa veya fetö üniversiteleri) mezun olduklarını, 2. Hepsinin sınavsız, mülakatsız AKP torpiliyle atanmış olduklarını, bir çoğunun m.vekili, bakan,AKP yöneticisi çocuğu, yeğeni, karısı, kız, vb olduğunu, 3.Bazı Yurtdışı müdürlerinin yabancı dillerini muteber sınavlarla, belgelerle ispatlamamış olduklarını, 4. Çok torpilli bazılarının diplomalarının ve yabancı dil sertifikalarının düzmece olduğunu 5.Dandik üniversitelerden gelip işe girdikten 6 ay, bir sene sonra müdür olduklarını 6.Aldıkları iş eğitimlerinde çuvalladıklarını, geçer not alamadıklarını 7. Çok torpillilerin devamsızlıklarının ve usulsüzlüklerinin örtbas edilmiş olduğunu 8. Çoğunun AKP torpilinin yanı sıra tarikat meczubu olduklarını..vs görürsünüz
  • Yazıda bahsettiğiniz "eskiler anlatıyor" rumuzlu çirkin yalanları okudum.Ahlak seviyesini ortaya koymuş aslında. Ağzının payını veren biri çıkmadığı için sonraki yorumlarında da itiraz gelmedi demek ki yazdıklarım doğru diyerek zeka seviyesini de belli etmiş. Gerçekten yazının ana temasına uygun arızalı bir tip bu. Her kaba uyum gösterir.

Akıllı Düşman Akılsız Dosttan İyidir



Geçen hafta yazdığım ” DİNLEMEK, ANLAYAMAMAK, İNANMAMAK + BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU başlıklı yazıma gelen bir yorum bana Osmanlı sadrazamlarından Koca Mehmet Ragıp Paşa’nın gazelinde yer alan mısrasını hatırlattı. Evet; tüm okurlar yorumların hepsini okumuyor. Okumayanlar için yorumu tekrar yayınlıyorum Okur yazıma ayna tutmuş. “AYNA TUTAYIM ~ Yazar burada Kemalistleri tarif etmiş. Hiç bir zaman gerçekleri görmek istemezler, işlerine gelmez çünkü. Doğru sandıkları şeyin peşinde koşup dururlar. Doğru yapana da engel olmak için ellerinden geleni yaparlar. Bir tür ideolojiymiş gibi gözükse de sebebi tamamen kişisel çıkar ve menfaate dayanır. Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi kendilerine tanınan imtiyazlar sayesindeki rahat yaşamın ve kendilerinden olmayan diğer insanları hor görüp ezmenin özlemi ile yanıp tutuşurlar. Kemalist ideoloji ülkeyi kendi yandaşları lehine sömürürken, diğer insanları fakirliğe mahkûm etmiştir. Fakirliğe ittikleri halkı "bunlar eğitimsiz cahil diye aşağılayacak" kadar da ahlaksızdırlar. Hayal dünyalarında oluşturdukları "biz üstünüz" zavallılığına sahiptirler. Ancak batı ülkelerine karşı hep ezik ve mahcupturlar. Onları kendilerinden üstün görürler. Onlara benzemek için her şeylerini taklit edip komik duruma düşerler. İşte bütün bunlara literatürde "Kemalist kişilik bozukluğu" adı verilir.

Kendilerine verdiğim cevap da ise “CVP AYNA TUTAYIM  bağımlı kişilik bozukluğu kitaplara geçmiş bir ruhsal dengesizliktir. Yazıda kimsenin ahlakından bahsetmedim. Siz de " ahlaksızdırlar " kelimesini kullanmasaydınız iyi olurdu. Hani ayna tuttunuz ya. bakın. Bu ahlaksızlık yakıştırmanız dâhil şimdi aksinizi, kendinizi göreceksiniz o aynada. Sonuç; sihirli aynanızda gördüklerinizi yazmışsınız. Üstelik bu yazdıklarınıza mutlak inanıyorsunuz. İsterseniz bir kere daha okuyun yazdığınız cümleyi “.kendilerine tanınan imtiyazlar sayesindeki rahat yaşamın ve kendilerinden olmayan diğer insanları hor görüp ezmenin özlemi ile yanıp tutuşurlar. Kemalist ideoloji ülkeyi kendi yandaşları lehine sömürürken, diğer insanları fakirliğe mahkûm etmiştir”. Size bir kez daha şifalar dilerim. Hem de çok çok acil tarafından.” şeklinde içimi döktüm. Bir şeyi söylemeyi unutmuşum. Martılar alınmaz ise. Martı pisliği ile deniz kirlenmiyor.

Evet; bu arkadaşımız Kemalistlere karşı. Onu anladık.. Akıllı insan yazdığı ve söylediği bir şeyin kendisine nasıl döneceğini hesaplar. Yazdığın iki satır içinden muhatabın sana cevaplanması zor olan bir iki sual çıkartıyorsa sizde bır arıza var demektir. Bundan iki hafta önceki yazıma aynı kafanın gönderdiği “ESKİLER ANLATIYOR” rumuzlu yorumun iki satırını da paylaşıyorum. Bütününü okumak isteyen Airporthaber’de yazılarımın altında görebilir.    Şuan abartısız şirketin %25 i bu şirkette çalışacak kapasitede değil. Ama yönetim kimseyi ekmeğinden etmiyor. Bence yanlış ama emeğine yıllarına saygı duyuyor.” Emeğe, kurumda çalışılan yıllara saygı ve Türk Hava Yollarının son 15 seneki yönetimini yan yana koyabilmek çok büyük kabiliyet. Bunu kısa bir sürede işten uzaklaştırdıkları 13.000’in üzerinde çalışanlara söylemesi gerek. Demek ki, İnsana at gözlüğü takılınca böyle görüyormuş etrafını.  Sahi acaba bu yorumcu % 25 in kaç kişiye tekabül ettiğini biliyor mu? Tamamına tam 7885 kişi.( 2017 toplam çalışan adedi üzerinden hesaplanmıştır. )  Bunu çalışanın işverene ortalama maliyeti ile çarpın, onu da 16 ile çarpın ve çıkacak rakama bakın. Her ne ise şirkette çalışacak kapasitede olmayanların toplamı bu kadarsa yine de şükür. Ancak bu insanların Türk Hava Yollarına zararlarının yalnız maddesel olarak değerlendirilmemesinin gerektiği  de bir hakikat. Peki;   bu yorumcuya ben ne yazdım cevaben. Mevlana’nın şu sözünü düşünerek şifa diledim. “ Akılsız bir dost esasen düşmandır”.

Gelelim bunları size neden yazdığıma.  THY’ nin şirkette görev yapabilecek kapasitedeki çalışanlarının arasında ne tür insanlar olduğunu bir kez daha görmenizi istedim. Bunlarla tanışma imkânımız olsa olan biten birçok şeyi normal karşılayacağımız tabii.  Kaş yapayım derken göz çıkartan, 15 sene öncesi çalışanları kötüleyip, bu gün için “Şecaat Arz Ederken Sirkatini Söyleyen” kimseler var aralarında.

Sıvı & Katı maddeler & İnsan.

Bir sene önce bu konudan söz etmiştik. Bir arkadaşım hatırlattı.

Katı ve Sıvı maddelerin konumuzla ne ilgili var ki? Anlayamamıştım. Laf olsun, sayfa dolsun hesabı. Düşününce sağından solundan biraz çekiştirerek yukarıdaki konu ile ilişkilendirdim. Baktım ki sonun da oturdu.

Goggle ne diyor bu konuda. “ Tüm katı, sıvı ve gaz maddelerde mutlaka hacim ve kütle vardır. Her ne kadar tüm maddeler için ortak özellik olarak “ağırlık” kabul edilse de katı, sıvı ve gaz halindeki maddelerin aynı zamanda renk, koku, tat, biçim ve sıcaklık gibi özellikleri de vardır.” Diye sıralıyor bu özellikleri. İşte bu noktada katı ve sıvı maddelerle İnsan’ı karşılaştırınca terslikler ortaya çıkıyor. Maddenin iki halinde de hacim ve kütle var. İnsan denilen yaratıkta bu özellikler var mı? . Siz hiç şirketinizin organizasyon şemasında memur olsun, Müdür olsun veya Genel Müdür olsun unvanının gereklerini yerine getiremeyen başka bir deyişle görev kutusunda dolduramayan insan görmediniz mi? Görmedik derseniz Allah bir inanmam. Bazılarının toplu iğne ucu kadar hacmi yok. Kütlesi mi?  Küçük bir mercimek tanesinde de küçük. Rengi de belli değil insan denilen yaratığın. Bir kırmızı, bir siyah, değişken. Bukalemun diye isimlendirilen bir canlı var ya, işte o misal. Tatsız mı, tatsız. Koku derseniz zamanla ortaya çıkıyor insanın kokusu, aynen bir çekmeceye koyup kapatılan sarımsak gibi

Katı ve sıvı, maddenin iki ana halinden  biri. Belli bir şekilleri yok.  İçine konuldukları kabın şeklini alır, akışkandır. Ve bir şekilden başka bir şekle hemen girebilirler. Sıvı molekülleri, sıvı hacmi içinde serbest hareket ederler, fakat parçacıkların ortak çekim kabiliyeti, hacmin izin verdiği ölçüdedir. Sıvının hacmi, onun sıcaklık ve basıncına bağlıdır. Sıvılar iletkendir. Fakat iletkenlikleri

İçerisine konulan maddelere göre değişir. Katı maddeleri oluşturan moleküller düzenli ve aralarında bir boşluk olmayacak şekilde yerleşmiştir. Belirli bir şekilleri vardır. Akışkan değillerdir. Bazıları esnektir, sıkıştırılabilir. Ayrıca küçük taneli katılarda bulundukları kabın şeklini alır. Ama bulundukları kabı bir sıvı yardımı olmasa asla dolduramazlar. Sıvı olmadıkları halde sıvı gibi akan maddelerde var.

İlim ve bilim bir şeyi atlıyor. Düşünebilen varlık diye isimlendirebileceğimiz insanın maddenin katı ve sıvı halinin özelliklerini taşıdığını.

Yeryüzünde içinde girdiği kabın şeklini en süratle alan "düşünebilen varlık   İnsandır".

Bir  şekilden başka bir şekle en süratle dönüşebilen, düşünme güdüsüne sahip canlı varlık yine " insandır'. '.Belirli bir şekilleri olup, sıkıştırılabilir ve esnek olmalarına karşı akışkan olmayan ve de küçük tanelerinin arasına sıvı ilave edilmeden, bulundukları kabın şeklini alsa bile asla o kabı dolduramayan katı maddenin özelliklerine sahip olan düşünebilen varlık yine "insandır".  Bunları örneklemeye gerek olmadığına eminim. Üç adım atsanız üç örnek çıkar önünüze.

Esasen iletken olup iletkenlikleri içine konulan maddelere göre ve de özellikle maddeyi koyan şahsa göre değişen ve de özellikle içine o maddeyi koyan etkin şahsa uygun hareket etmeyi, ve iletkenliğini ayarlamayı meziyet addeden "düşünebilen tek varlık yine insandır"  Siyaset yaşamı başta olmak üzere, iş yaşamında da onlarca, yüzlerce şahsiyetsiz örneği var.

Bazı ince katı maddelerde, konuldukları kabın şeklini alırlar. Tuz, şeker vb..Bir kaptan diğer bir kaba aynen sıvı maddeler gibi aktarılabilirler. Bu maddelerin belirtilen sıvı özelliğine sahip gibi görünmelerinin nedeni çok çok küçük taneciklerden oluşmalarıdır. Buna rağmen tabiatta  kendini en fazla küçültebilen düşünen varlık  insandır. Ancak İster katı ve sıvı madde halinde, her ne halde olursa olsun içine konuldukları kabın şeklini alma kabiliyetindedirler. Küçük kaba sığmak için gerektiği kadar küçülürler. İnce ve uzun bir kaba sığmak için yerle bir, gerekirse çizgi olurlar.

Sonuç olarak cansız bir maddenin iki halinin de özelliklerini, üzerinde toplayan ve de her kalıba girebilen  "düşünebilen varlık " insandır.

Burada saydığımız özelliklerin hepsi doğrudur. Bir tek yanlış var. O da düşünebilen deyiminin kullanımı..

İnsan olan bu durumlara düşmez.  Düşünemeyenler hariç. Galiba etrafta bunlar çoğunlukta. Ne dersiniz?

Şimdi yazının girişinde ( Akıllı Düşman, akılsız dosttan iyidir ) konusunda yer alan mantığı “ Katı ve Sıvı Maddelere ilişkin anlatımın hangi maddesi ile bağdaştırırsınız bilemem. Ben o gözle bir kez daha okudum yazıyı biraz itip kakınca sanki birilerine uyuyor gibi.

Bundan dolayı mutlu muyum? Hayır. Bizim böyle parçalara bölünmemiz, birbirimize saldırmamız beni mutlu ederse o kaplardan birine benim de sığabileceğim açık.

Sn. Bektaş Azizoğlu insanın garipliğini b,ir kaç satırda özetlemiş. “İnsan cidden çok garip bir yaratık. Bir bakıyorsun dün methiyeler düzdüğü kişilere karşı amansız düşman kesilebiliyor. Dün sövüp saydığı kişiye akıl almaz methiyeler düzüyor. Bir bakıyorsunuz en yakınında olan canı ciğeri olarak kabul ettiklerinin / bildiklerinin korkunç ihanetlerine uğramış. Dün kendisi güçsüz ve başkalarına muhtaçken kendisine yapılan haksızlıkları mütemadiyen tenkit edip, eline imkan geçtiğinde kendisinin aynı yanlışlıkları yapmayacağını söyleyen kişi “ o imkana “ kavuştuğunda nedense eskiden yaşadıklarını hiç hatırlamadan, kendisine yapılanların daha fazlasını yapar karşısındakine. Dün omuz omuza birçok sıkıntıyı beraberce yaşadığı dostlarını bir yerlere gelince hiç tanımaz. vb..  Ne garip değil mi şu insan denilen yaratık. Evet, garip ki ne garip “

Evet; gün gelir dayanak yıkılır. Başa yeni gelenler ise THY’ nin Sn. Topcu ve Kotil dönemini hatırlar. Ve ceketi tersine çevirmeyi düşünürler. Ayıkla pirinç’ in taşını. Bu böyle devam ederse, mikroskopik parçalara bölünecek olan insanlar bir şişeyi sıvı misali doldurur mu? Unufak olmuş zerreciklerin içinden Kemalistleri ve olmayanları ayırmak mümkün olabilecek mi? Gelin daha fazla bölünmeyelim. Kim kime inanıyorsa inansın. Kendi sonumuzu hazırlıyoruz.Yaptıklarıyla Küçülenler, Sözleri İle Büyümezler.

Akıllı Düşman Akılsız Dosttan İyidir

Yorumlar Tüm Yorumlar (11)

Sizin döneminiz. ~ 6 yıl önce
Aslında tamda yazar eski şaşalı kendi nefsine çalışan, çalıştığı kurumu üstüne koymayı bırakın iflas ettiren, o eski günlerini arıyor ama nafile, ESKİDENDİ.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
SİZİN DÖNEM.. ~ 6 yıl önce
YAPMA YAHU. BAK ŞİMDİ ÜZÜLDÜM. YANİ GERİ DÖNEMEYECEĞİMİ Mİ SÖYLÜYORSUNUZ. ÜMİT YOKSA UĞRAŞMAYAYIM.BENİ UYARIN.
Arsız yalan. ~ 6 yıl önce
THY ne zaman iflas etti ? 11 Eylülden sonra bile dimdik ayaktaydı. Hem kar hem zarar açıkladığı dönemler oldu? Bu dönemde de oldu? Eskiden kar açıklandığında, hissedarlara kar payı veriyordu. Artık vermiyor.Bunu nasıl açıklıyorsun? Ama torpilli liyakatsız, müdür ve üstü yöneticilerine 3 er 5 er maaş jestiyon veriyor. Bu nefsine çalışmak değil midir?
cvp arsız yalan ~ 6 yıl önce
arkadaşım. bu türlerin benzeri yalanlarına cevap bile vermeyin. Böyle avunuyorlar.
Hain düşman ~ 6 yıl önce
Bence başlık ana temayı tam karşılamamış. Çünkü, bu tip insanlar kesinlikle dost değiler. Akıllı hiç değiller. Sadece düşmanlar. Kin ve nefretlerinde boğulacsklar. Bundan eminim.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
HAİN DÜŞMAN ~ 6 yıl önce
EVET MAALESEF İNSANLAR BİRBİRİNE KARŞIT DEĞİL, DÜŞMAN OLMUŞ. KONUŞMAK BOŞ.
y.eskiler anlatıyor ~ 6 yıl önce
Hani eskiler üniversite mezunu değillerdi, yabancı dil bilmiyorlardı diye alenen iftira edenlere cevap olarak ben de yenileri anlatayım. Personel sicil dosyalarına baktığınızda ; 1.çoğunun uyduruk üniversitelerden, (açık öğretim, parayla diploma satan kafkasya, kıbrıs, doğu Avrupa veya fetö üniversiteleri) mezun olduklarını, 2. Hepsinin sınavsız, mülakatsız AKP torpiliyle atanmış olduklarını, bir çoğunun m.vekili, bakan,AKP yöneticisi çocuğu, yeğeni, karısı, kız, vb olduğunu, 3.Bazı Yurtdışı müdürlerinin yabancı dillerini muteber sınavlarla, belgelerle ispatlamamış olduklarını, 4. Çok torpilli bazılarının diplomalarının ve yabancı dil sertifikalarının düzmece olduğunu 5.Dandik üniversitelerden gelip işe girdikten 6 ay, bir sene sonra müdür olduklarını 6.Aldıkları iş eğitimlerinde çuvalladıklarını, geçer not alamadıklarını 7. Çok torpillilerin devamsızlıklarının ve usulsüzlüklerinin örtbas edilmiş olduğunu 8. Çoğunun AKP torpilinin yanı sıra tarikat meczubu olduklarını..vs görürsünüz

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Eskilerden ~ 6 yıl önce
Her şeyi çok güzel özetlemişsiniz, tebrikler...
eskilerden.cvp ~ 6 yıl önce
Güzel anlattım. Çünkü bunların her birini gördük, yaşadık. Hepsi ispatlı. Gün gelecek hepsi suratlarına bir bir çarpılacak.Hem bu dünyada, hem ahirette.
ZAVALLI HUSUMET ~ 6 yıl önce
Yazıda bahsettiğiniz "eskiler anlatıyor" rumuzlu çirkin yalanları okudum.Ahlak seviyesini ortaya koymuş aslında. Ağzının payını veren biri çıkmadığı için sonraki yorumlarında da itiraz gelmedi demek ki yazdıklarım doğru diyerek zeka seviyesini de belli etmiş. Gerçekten yazının ana temasına uygun arızalı bir tip bu. Her kaba uyum gösterir.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP ZAVALLI ~ 6 yıl önce
BUNLAR GAZ GİBİ.HER YERDEN HER ŞEKİLDE KAÇAK YAPABİLİYORLAR.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000