Eskiden beri asgari ücretin belirlenmesi ülkede hep sorun teşkil etmiştir. O tarihlerin birinde yapılan bir uygulama sonucunda büyük şairimiz Ümit Yaşar Oğuzcan’ın bir deyişini ( şiirini) başlığa taşıdım. O zamanlarda da durum, konuşulanlar pek de farklı değilmiş. Kaderimiz bu galiba.
Bakan bey bir açıklama yapmıştı. “ Asgari ücreti 12 Aralık günü açıklayacağız” Bu gün 15 Aralık. Halen son toplantı yapılmadı. Yapılamazdı zira Cumhurbaşkanımız İstanbul’daydı ve Ankara’ya bugün döndüler. Cumhurbaşkanı bu gün ilgililerle görüşür. Toplantı ya bu akşam yapılır, ya da yarın. Açıklama ise toplantıyı takiben. Keşke imkân olsaydı da söyledikleri tarihte açıklasalardı. Bu ortamda insanları daha fazla merak içinde bırakmasalardı.
Evet, Türkiye’mizde asgari ücretin bu denli konuşulmasının nedenlerinden biri belirtilen ücretin bu gün için açlık sınırının altında olması ve de mevcut olan hayat pahalılığı. Bu konuda zannederim herkes hemfikirdir.
Asgari ücret memur maaşını etkiler mi? Memur maaşları artacak mı? Sorularının yanıtı gündemin merak edilen konuları arasında yer alıyor. Asgari ücret çalışma hayatındaki pek çok ödemeler için temel gösterge niteliğinde.
Peki, İşsizlik maaşı asgari ücrete yapılacak olan zam oranında artacak. İş göremezlik ödeneği artacak. Yaşlılık aylığı, evde bakım aylığı, engelli aylığı da zamlanacak.
Malum ülkemizde 14, 3 M. çalışan var. Bunun yaklaşık 7 M. adedi ise asgari ücretle yaşama karşı savaş veriyor. Yani % 42 gibi bir oran. Tabii ki asgari ücretin gıdım üzerinde bir maaşla çalışanlar bu sayıya dâhil değiller.
Yaklaşık 7 milyon kişiyi ilgilendiren ve dolaylı olarak 30 milyona yakın kişiyi etkileyecek olan asgari ücrette zam kararını hepimiz merakla beklemedeyiz. ( bilgiler basında yer alan rakamlardır.)
Bugün 15 Aralık 2021. Bu yazı 20 Aralık günü yayınlanacak. Yani açıklama 19 Aralık gününe kadar yapılırsa tabii ki görüşlerimizle birlikte satırlarımıza alınacaktır.
Evet, bu gün 16.12.2021, Cumhurbaşkanımız asgari ücreti duyurdu. Bayram ettireceği söylenen yeni ücreti duyurma zevkini Bakana veya Tespit Komisyonu Başkanına bırakmadı Sn. Erdoğan. Ve %50,54 oranında bir artım açıkladılar. Doğrusunu isterseniz kişisel olarak beklemediğim bir zamdı bu. Asgari ücret brüt 5204, net 4253 TL oldu. Ve de son 50 yılın en yüksek asgari ücret artımı olarak ifade edildi.
Olayları birbiri ile ilişkilendirmeden her oluşumun kendi kompartımanlarında incelenmesi diye bir ara başlık vardı okuduğum bir kitapta. Her konuya uygun düşen bir görüş olmamasına rağmen asgari ücret zammına bu konu başlığı paralelinde yaklaşırsak devlete teşekkür borçluyuz demektir. % 50.54 iyi zam.
Yukarıda da belirttiğim üzere Asgari ücret artımından etkilenecek ve artacak başka ödemeler de yapıyor devlet. Yaklaşık asgari ücret alanlar dâhil toplamda 30 milyon vatandaşa.
Asgari ücret için önümüzdeki sene için işverenlerimizden artık gelir ve damga vergisi alınmaması bu kesime az da olsa bir nefes aldıracaktır. Umarım. Bu konunun çalışanlara nasıl yansıyacağını düşünebilirsiniz. İşten çıkartmaları müspet etkileyecek bir uygulama olmasını diliyorum. Bu durumda devlet baba vergiden de fedakârlık yaptı. Bunları nasıl yerine koyacak dersiniz?
Bu arada Türkiye’de 9 milyon 200 bin emekli vatandaş var. Bunlar da maaşlarına uygulanacak olan 2022 yılı artımını merakla bekliyor. Bu vatandaşlarımızın çoğunu geliri, yoksulluk sınırından vazgeçtim, açlık sınırının bile altında. Asgari ücretin bu kalem için domino etkisi yapması gibi bir beklenti doğal olarak var.
Gelelim Yılbaşından itibaren yapılacak Toplu İş Sözleşmelerine. Mutlaka konfederasyonlar bünyelerinde bulunan sendikalara Asgari ücret toplantılarında takip eden TIS çalışmalarına ışık tutacak bilgileri vermişler / vereceklerdir
Bu ücret ilan edilir edilmez bazı insanlar işçi kesiminin görüşlerini bile beklemeden % 50 artımın bir seçim yatırımı olduğunu yazıp çizmeğe ve söylemeğe başladı. Öncelikle belirtmekte fayda var ki iktidarda bulunan siyasi kuruluşların hangisi olursa olsun eğer ufukta bir seçim varsa yatırım yapar / yapacaktır. Bunu parti ayırımı yapmadan ifade ediyorum. Ancak bu defa yaşananlar çok değişik. İnsanlar bu zam ilan edilene kadar çok sıkıntı çektiler.
Yeni asgari ücretin muhtemel seçim için bir yatırım olması ancak ve ancak işçi kardeşlerimizin bu günden başlamak üzere alım güçlerinin hükumet tarafından aynı seviyede tutulması ile mümkün olacaktır. Sizce bu mümkün olabilir mi? Görünümden ümitli değilim. İnşallah olur. Ülkede herkes buna sevinir ve alkışlar. Zira bu oluşum tüm ülke vatandaşlarını müspet etkiler. Temenni edelim ki 2022 yılı asgari ücreti bu yönde atılan ilk adım olur.
BEN Mİ YANILIYORUM? YOKSA ÇALIŞANLARIN SATIN ALMA GÜCÜNÜN İLERİYE DÖNÜK OLARAK KORUNABİLMESİ İÇİN GEREKLİ GÖRÜLMESİ DURUMUNDA BİR ÜCRET İYİLEŞTİRMESİNİN, KABUL EDİLEBİLİR BİR MEBLAĞIN ASGARİ ÜCRETE AYRICA İLAVE EDİLEREK UYGULANACAĞINA İLİŞKİN BİR KARAR VAR DA BENİM HABERİM Mİ YOK. BU YAPILMIŞ OLSAYDI, İYİ BİR SEÇİM YATIRIMI OLARAK KABUL EDİLEBİLİRDİ. NE DERSİNİZ?
Hani bir iş arkadaşımızla konuşurken birileri için “ Yahu o da oturduğu koltuğa hiç yakışmıyor “ deriz ya. Evet, Koltuğa Yakışmamak, çok kullandığımız bir söz. Şu aralar bir söz daha var sıklıkla kullandığımız. Koltuğa Yapışmak. Vakıa görselde resimlerde yer alan yöneticilerin koltuğa yapıştıkları falan yok. Bunun için enerji sarf etmiyorlar Buna gerek yok. Allah, onlara yürü ya kulum demiş bir kere
Çalışanların büyük bir kısmı Yönetim Kurulu Başkanlarının veya Genel Müdürlerinin biyografilerini okumuştur. Ama bu beyefendiler makamlara oturalı hayli zaman geçti. Evet, unutmuşsunuzdur belki de. Bu nedenle bu bilgileri hafiften tekrarlarken hem hatırlatma yapmak hem de becerebildiğim kadarı ile koltukların onlara neden büyük geldiğine bir göz atmak istedim. Bilmem anlatabilecek miyim?
Evet, birini çok yüksek tepeler tutuyor. Diğeri ise çalıştığı şirketin en tepesine dayamış sırtını. Patronuna. Bu durumu koltuğa yapışmak olarak kabul eder misiniz bilemem. Bana göre değil. Şirket patronun. İstediğini oturtur o koltuğa. Demek ki yakıştırıyor. Yakıştırıyor ki, bu insan halen orada oturuyor. Diğerinin durumu da farklı değil.
Aşağıda belirtilen kişilerin ikisi de “ İki tür insan vardır: ben ve diğerleri” .diye düşünen türden şahıslar. Hani derler ya, Kimi insan girdiğinde odayı aydınlatır, kimi de çıktığında. Evet, bunlara menfaat ile bağlı olmayanlar dışındaki çalışanlar “aydınlık” işyerlerinde çalışmak istiyor.
THY YÖNETİM VE İCRA KURULU BAŞKANI İLKER AYCI
Koltuğu çok büyük olan diğer beyefendi Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nden mezun oldu. 1995 yılında İngiltere'deki Leeds Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi alanında çalışmalar yürüterek siyasete olan merakını aldığı bu eğitim ile pekiştirdi. Aycı, 1997 yılında Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden yüksek lisans derecesini almış ve bir dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Danışmanlığını yapmış.
2005 yılından sonra Allah bu beyefendiye de yürü ya kulum demiş. Bunu Allah mı demiş yoksa benliğine işlemiş siyasi kuvvet mi sırtından itmiş bilemem. 2005 yılında Başak Sigorta Genel Müdürü olarak sigorta sektörüne geçen AYCI, ardından 2006 yılında, Güneş Sigorta'nın ( Kamu Kuruluşu) yönetimini üstlenmiştir. 2011 yılında Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı ( O dönem de Başbakanlığa bağlıydı, şu anda herhalde Cumhurbaşkanlığına bağlıdır) ı olmuştur. 2013-2015 yılları arasında, 130 ülkeden 170'ten fazla yatırım ajansının üye olduğu Dünya Yatırım Ajansları Birliği'nin (WAIPA) önce Başkan Yardımcılığı, ardından da Başkanlık görevlerini yürütmüştür.
Halen TİM Hizmet İhracatçıları Birliği, Türkiye Futbol Federasyonu, Türk Hava Yolları Spor Kulübü gibi organizasyonların yönetim ve denetim mekanizmalarında yer alan Aycı, aynı zamanda Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesindeki Türkiye-ABD, Türkiye-Brezilya, Türkiye-Kanada ve Türkiye-İngiltere İş Konseylerinde Türk Hava Yolları Temsilciliği yapıyor. Bunların yanında Türkiye-ABD, Türkiye-Brezilya, Türkiye-İngiltere İş Konseylerinde Yürütme Kurulu Üyeliği görevlerini sürdürüyor. Bunun dışında da THY’ nin iştiraklerinin veya bağlı kuruluşlarının tümünde ( bildiğim kadarı ile biri hariç - 17 kuruluş olduğu söylenmışti. ) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini memlekete hizmet aşkı ile üstlenmiş. Bu konu ağızlara düştükten sonra hangilerinden istifa etti bilemiyorum. Bununla ilgili bir kayıt yok. Evet, İlker Aycı Bey 2015 yılından bu yana Türk Hava Yollarının önünü Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı unvanı ile aydınlatıyor.
PEKİ, İLKER BEYE KOLTUK NEDEN BÜYÜK GELİYOR? TAŞIDIĞI BU KADAR AĞIR YÜKÜN ONU OMUZLARINDAN ÇÖKERTTİĞİNİ SÖYLEMEK HATALI MI OLUR? YAZIK OLMUŞ. ŞAYET YÜKÜ AZALTILSAYDI ÜLKE BU ENGİN TECRÜBEDEN DAHA ÇOK İSTİFADE EDEBİLİRDİ. HERHALDE O DENLİ YÜKLÜ OLMANIN ZEVKLİ BİR TARAFI DA VARDIR (?)
BAY NANENİN BOYUNU İYİDEN İYİYE KÜÇÜLTEN ACEMİCE YAPTIRIMIN HUKUKİ KOVUŞTURMASI BAŞLADI
Pegasus’ da işten çıkartılan 15 personel ile ilgili duruşma 15 Aralık tarihinde Kartal 3. İs Mahkemesinde görüldü. Duruşmada Pegasus yönetiminin yaklaşık 9 tanığı işten çıkartılan personelin ise 2 tanığı vardı. Pegasusun tanıkları Vardiya amirleri ve ekip sorumluları iş akitleri sonlandırılan çalışanların birlikte görev yaptıkları arkadaşları. Bu şahitlerin görevi ( ? ) nasıl kabullendiklerini çözmek zor değil.
Pegasusun tüm şahitlerinin şirketten dışlanan çalışanlarda performans düşüklüğünün olmadığı ve verilen tüm görevleri yerine getirdiklerini beyan etmeleri bana şaşırtıcı gelmedi. Evet, performansları yeterli değildi deselerdi
yönetim bunu ispatla mükellef olacaktı. Ve de bunun için ellerinde hiçbir belge yoktu. Ne ikaz yazısı, ne de başka bir vesaik. İlk başta bu nedenin ortaya konulması şirketin İnsan Kaynakları ünitesinin acemiliğinden öte değildi. Hâkimin Pegasus’ un çalışanlara yaptığı zamları ve bunların zamanını sorgulamış ve de çalışanlara “Sizce yapılan bu zamlar sendika kırıcılığı yaparak insanları sendikaya üye olmaktan vazgeçirmek için mi yapıldı” sualini yöneltmiştir. Şahitler “Arkadaşlarınızın sendikalı olduklarını biliyor muydunuz? Performans düşüklüğü gerekçesi ile işten uzaklaştırılan personel ile ilgili disiplin soruşturması ya da ünite değişikliği yapılıp yapılmadığı? Suallerini bu konularda bilgi sahibi değiliz, iş akitlerinin feshi işlemlerinde bizlere sorulup görüşümüz alınmadı, bu konularda İnsan Kaynakları Ünitesinin bilgisine başvurulması gerekli” şeklinde cevapladılar.2. duruşma tarihi 1 Nisan 2022 saat 13: 30 olarak belirlendi. Bilirkişi raporu da bu süre içinde hazırlanacak.
Bu konu nasıl mı sonuçlanır? Hukuki soruşturması devam eden bir konu hakkında yorum yapmak veya fikir serdetmenin sonucunu bilen hiç kimse böyle bir suali cevaplamaz. Hele karşınızda uzun boylu cüceler varsa. Ben de cevaplamayacağım.
PEGASSUS GENEL MÜDÜRÜ MEHMET NANE.
Evet, fevkalade dikkat çekici ve çok üst seviyede bir CV’ ye sahip olan bu beyefendiye bu son oturduğu koltuk neden büyük geldi? Ben de şaşırdım. Özellikle PGS’ deki görevinden hemen önce 2013 yılında Harvard Businness Scholl Üst düzey Yönetici programına katılması kendisinde yönetim ve yöneticilik konularında görülen eksikliğin giderilmesi için sağlanmış ise demek ki bu kısa süreli program fazla yeterli olmamış.
Tabii bu benim kişisel görüşüm. Oturup Harvard Businness Scholl Üst düzey Yönetici programı ile ilgili kimlerden bilgi almam mümkün se aradım. Konuştum ve okudum. Halen neye akıl erdiremiyorum biliyor musunuz? Harvard Businness Scholl Üst düzey Yönetici programının istihdam konusunda öğrencilerini yeterince eğitememiş olmasına. Yaşanan olaydaki. tepe yönetici tutum ve davranışı bu eğitimi gören birinin olması gereken seviyesinin çok altında.
Allah birine yürü ya kulum deyince önünde durmak mümkün değil. İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetiminden tam mezun olacaktı ki Kamu Yönetiminin adı Siyaset Bilimi Ve Uluslararası İlişkiler olarak değiştirildi. Bu ismi değiştirenler Kamu Yönetimi ile Siyaset bilimi Uluslararası İlişkiler konuları arasında nasıl bir ilişki kurdularsa, bizim pazarlama üstadı iki sıkıda DİPLOMAT olmaya da hak kazandı bu isim değişikliği ile. Evet, Allah Yürü ya kulum demesin, ASTRONOT’ da olabilir ve de iki sıkıda uzayda sonu SA ile biten bir şirket de kurabilirdi. Tabii “ Pazarlama Üstadı “unvanı ile.
Holding’in önceki işlerinde gösterdiği başarı herhalde etkilemiştir patronu. Bilinir ki, bir perakendeci için tedarikçi ilişkileri yönetiminin en önemli parçası yapılan satın alma anlaşmaları. Hani bir söz var ya. “ Para mal satılırken değil alırken kazanılır” derler ya. Marketler zincirinde satılan mal ve ürünlerin tedariki sırasında gösterdiği üstün başarı onu Pazarlamacılığa terfi ettirmiş ve bunun sonucunda ise, esasen Pazarlamaya yönelik tüm ( Teknosa- CarrefourSA ) çalışmalarını takiben Türkiye’ nin en büyük 2. Havayolu işletmesinin tepe yöneticiliğine atanarak resimde yer alan o büyük koltuğa oturtuldu. Koltuk bu beyefendiye büyük mü geliyor? Ne gam? Patron ne diyorsa o. Belli ki uygun görüyor. Siz resme bakmayın. Yanıltıyor. Kasıt var. Resimde Nane Bey koltuğa sığmıyor olarak görünmeliydi. Hakikat bu değil mi?
Yorumlar Tüm Yorumlar (17)