SİSTEMİN ADAMI. Sistem adamı evet bu iki kelimeyi duyunca her konuda bilinçli ve belirli bir sistem içerisinde hareket eden bir insan geliyor akla. Kastımız bu değil. Ben Sistemin Adamı diyorum. Hani bazı insanlar vardır, doğru veya yanlış olsun içinde bulundukları sistemin adamı gibi görünmek için özel gayret sarfederlerken etrafı, kimi nasıl zedelediklerine de hiç dikkat etmezler. Sistem içindeki mevcudiyetlerinin devamlılığını ve etkinliklerini ancak bu yöntemle sağlayabileceklerini çok iyi bilirler. Onlar için önemli olan yalnız kendileri ve yakın çevreleridir. Konumuz olan adam, rüzgar hangi yönden eserse kuvveti arkasından alarak o tarafa yönelen, kimi zaman sistemin ve sistemi yönetenlerin zaafiyetini kullanarak yaşamın hemen hemen her sahnesinde rol alan, oynayan biri. İş yaşamında, politikada, her yerde ve her zaman sahnede olan insanın sistemin işine gelir hale bürünmesi sonucu ortaya çıkan kişiliksiz biri. Konumuz asla kaybedenin yanında olmayan, sistemin kölesi olan ve de hep kazanan türden yaratıklar. Ve bu türler de maalesef insan formasyonundalar.
İsterseniz bir oyun oynayalım. Etrafınızda bu türlerden varsa bu yazıyı onu düşünerek okuyun. Hele bir bakın. Hareketlerini iyi tartın.Yazıda belirtilenlerin dışında başka ne tür özellikler taşıyorlar? Yazıdaki eksiklikleri bana bildirin. Ortaya daha düzgün ve eksiksiz bir tarif çıkartalım.
PATRON DESEM DEĞİL. AMA EV SAHİBİ GİBİ: Evet; bazı sistemlerde yerleşik, ev sahibi görünümünde “ sistem adamları” mevcut olup herkes tarafından çok iyi tanınır, bilinirler. Hareketlerinden tutum ve konuşmalarından bu bilinilirliğin onlar açısından ne büyük bir övünç kaynağı olduğu hemen anlaşılır.
YAŞAMIN HER NOKTASINDA VARLAR: Gazetelerde her gün onlarca örneğini görebilirsiniz sayfalar arasında.Politik yaşamda, iş yaşamında her yerde sıkışacak bir yer bir köşe bulurlar kendilerine. Sıkışırken de kendilerine daha geniş yer açmak için etrafındakileri yaralar, berelerler. Hani bir sandalyeye iki kişiyi oturtmaya kalkarsanız biri kendine yer açmak için diğerini poposu ile ite ite yere düşürür ya. İşte o misal. Sıkışırlar, kendilerine köşe bulurlar dediğime bakmayın, inanılmaz büyük yer kaplarlar sistem içinde.
HER YOL ONLARDAN GEÇER: Tıpkı dört yol ağzı gibi görürler kendilerini. Her yol, her şey onlardan geçer. Ve de sistem içerisinde her şey onlarda biter. Hakikat bu değil ama,sistemin bu türlere bağlı talihsiz işleyişi diğer insanlara maalesef böyle düşündürür.
Sistem adamı, bir adım öte sistemin adamı olmak kötü bir şey mi? Sisteme bir şeyler katıyorsa hayır. Sistemin yolunu aydınlatıyorsa yine hayır. Sistem onunla gelişiyorsa bir kez daha hayır.
Bizdeki sistem adamları kendilerini her konuda, her uygulamada ayrıcalıklı görür ve sistemin kurallarını kendileri uygulamaz. Başka bir deyişle her şeyi kendilerine yontarlar.
KUSURSUZ İTAAT VE BİAD’IN AVANTAJLARI: Tabii yakın çevreleride bu ayrıcalıktan azami istifade eder. Bundan ötürüde ona kusursuz itaat hatta biad ederler. Geleceğin sistem adamları da işte bu kara görgü ile yetişir. Ve de en kötüsü bu tutumlarından ötürü etrafın müstehzi ve hatta nefret dolu bakışlarınında farkında da değillerdir. Adeta kördürler, Esasen kör olmaları bile hoşgörülebilir. Daha da kötüsü hiç umursamazlar etrafı. Zira sistem dediğimiz işlev ve onun başındakiler nedeni anlaşılmaz ama genetikleri ile oynandığına inandığım bu çirkin organizmalara kalkan olmuşlardır adeta..
TEPEDEKİLER NE YARATTIKLARININ FARKINDALAR MI?: Kural koyucular yaptıklarının farkında mı ?Tabii ki değiller. Onların işleri başlarından aşkın. İşleri büyük, ülke daha büyük, dünya ise daha da büyük. Doğusu bu köşede, batısı ise öbür tarafta, ta diğer uçta.Onlar bir o uca, bir diğer uca, gider gider gelirler. Çalışırlar, didinirler. Bu koşuşma ve uğraş içinde bu adamların yaptıklarından kural koyucunun haberi nasıl ola ki? Olmaz.. Başkaları onları anlatabilirmi zannersiniz? Anlatamaz zira çekiniler. Bu arsız otu sulayan ve büyüten ve sistem içinde yeşerten onlar değil mi? Nasıl anlatsınlar ki?
Kural koyucu; tüm gücünü seferber ederek bu sistem adamlarının lehine sağladığı koşulların oluşmasına baştan izin vermese bunlar bu denli etkin olabilirler miydi sualinin cevabını sistem içindeki herkes net olarak bilir. Dolayısı ile çoğu bu koruyucu kalkanı aşamayacağını anlamıştır artık. Anlatmanın boş çaba olduğunu sonucun ise lehlerine olmayacağını bilirler. Anlatmazlar. İsteselerde anlatamazlar. Sonuçta yaşamın gerçeği de onları bir köşeye sıkıştırmıştır. Maalesef herkes o hesabı bir şekilde yapmak zorunda.
Evet, herkes devletin başındakiler, kuruluşların başındakiler şunu anlayacaklar bir gün.Sistemin adamları " düzgün " olsalar, sistemin adamları " düzgün hareket etseler " sistem tümü ile daha düzgün çalışacak ve insanlar kendilerini yönetenlere, sisteme daha fazla inanacaklar ve daha fazla güvenecekler. Aslında bu çok şeyi de değiştirecektir.
BİR GÜN ONLARDA ÇÖPE ATILACAKLAR : Ancak bir gün gelir; bir anda kendilerini çöpte bulur bu çirkin zihniyetin temsilcisi. Kırıştırılmış ve buruşturulmuş, arkalı önlü kullanılmış bir kağıt parçası gibi. Bu son kaçınılmazdır.Bu genelde geç olur ama illaki olur ve türün her örneğinin başina bir gün gelir. Üstelik onları kırıştırıp çöpe atacak olan da, sistemin içinde o güne kadar bu zihniyete hayat verenler olacaktır. EVET, O BU GÜNE KADAR SİSTEMDEKİ TÜM KANTARLARIN AYARINI BOZMUŞTUR. HİÇBİR ZAMAN O KANTARIN BİR GÜN KENDİSİNİ DE YANLIŞ TARTACAĞINI DÜŞÜNMEDEN.
Yanlış adam seçiminin ülke ve kurumlar açısından bedelinin ne denli büyük olduğunu bir gün anlayacak tüm kural koyucular diye düşünürüz hep.
Bizler ses çıkartmadan seyredelim. Tıpkı bu gün yaptığımız gibi. Yine içimizden gülelim. Onlara fark ettirmeden. İçimizden gülelim ki çöpe atılanın yerine gelecek “ sistemin yeni adamının” dikkatini ve gazabını üzerimize çekmeyelim. Biz bu türe zaten alışkınız. Sistem ise onlarsız yapamaz.
Göreceksiniz ki, aynı dekorla, aynı sahnede hatta aynı oyun sahnelenecek. İkinci adam rolünü üstlenen oyuncu değişecek yalnız. Sisten aynı, yalnız adamı değişiyor.
SİSTEMİN KÜÇÜK İNSANLARININ BÜYÜK GÖLGESİ: Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa, orada güneş batıyor demektir.( Çin Atasözü ) Hepimiz görmüş, bu veya benzeri insanlara rastlamışızdır yaşam yolculuğunda. Hani yere düşen gölgesi kendisinden ve ruhundan büyük olanlara. Şu anda bile, her neredeyseniz kendi etrafınızda dönün bir kere. Bakın dikkatle. Bu kötü türün bir iki örneği mutlak görüş sahanıza girecektir. Dev gölgeli minnacık bir iki kişiye rastlayacaksınız. Kendini beğenmişlerdir. Herkesten üstün görürler kendilerini. Genelde “biz” kelimesini kullanmazlar. Kelime dağarcıklarına bu çoğul kelime sığmaz, sığdırmak için kelime haznelerini zorlamayı ise hiç düşünmezler. Varsa yoksa kendileri. Ben yaptım, Ben söyle istiyorum,Ben, ben ve yine ben derken bir anlamda ruhsal dengesizliklerini ortaya koyarlar ellerinde olmadan. Hırsları mevcut müspet özelliklerini örter ve onları görünmez kılar da farkında bile değillerdir. “Gölgesi kendisinden çok büyük olan bu tür genelde güneşin batmak üzere olduğu yerlerde görünürler.” Evet bu tür insanlar güneşi doğurur, günü sonlandırır, Ve kararttıkları gün içerisinde yanlız başkalarının yaşadıklarını düşünürler. Kendilerinin de sonlandırdıkları, bu karanlık gün içerisinde olduklarını ve de ileride bir gün yeni günün güneşinin kendileri için doğmayacağını akıllarına getirmezler. Kendileri zaten karanlıktadır. Ama bunu da görmezler, hissetmezler. Hırs gözleri bir tarafa duygularını da kör etmiştir. “ Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar ” demiş H. Dunant Kendi etrafınızda dönüp sağa sola bakarken gölgesi kendinden büyük bir örnek mi gördünüz. Kendini horoz zannediyordur mutlak. Bırakın bir kez daha ötsün avazı çıktığı kadar, gırtlağını patlatırcasına. Günü yeniden karartsın. İleride kendisinin de içerisinde yaşayacağı koyu karanlığı hazırlasın. Karanlıktan mutlak korkacaklardır yalnız kalınca. Kim destek olacak kör yürüyüşlerine? Herhalde sesleri kuvvetliyken, sesleri kesilmemişken günlerini karartıp kör ve karanlık kuyuya ittiği insanlar değil. Yapacağınız tek şey onları şimdilik yalnız bırakmak. Bırakın yalnız, kendi karanlıkları içerisinde yapayalnız tek başına kalsınlar. Karanlıkta görmenin zorluğunu, karanlıkta yürümenin imkânsızlığını dolu dolu yaşasınlar. Yapayalnız ve tek başına.
( * ) Başlık Selahattin Yarar beyefendinin sunumundan alınmıştır. Senelerce önce kısa bir metin olarak kaleme almış olduğum bu yazıyı “ Sistemin Küçük İnsanlarının Büyük Gölgesi“ balıklı yazım ile birleştirerek bu ara sistem adamlarından birinin gazabına uğrayıp işini kaybeden bir arkadaşımızın hatırlatması üzerine redakte etmek sureti ile yeniden sizlere sunuyorum.
Yorumlar Tüm Yorumlar (19)