Evet, THY’ nın kendi insanlarına bakış şeklini ortaya koyan yaşanmışlar ile ilgili birkaç yazı yazdım son dönemde. Görüşüme göre bu yazılarda yanlış bir şeyler anlatmamıştım. Abartı da yoktu. Ne yapıldıysa aklımın erdiğince onu ortaya koymuştum. Nedense bu yazılar bir takım insanları çok rahatsız etti. Şaşırtıcı olan rahatsızlık hissedenlerin sisteme bu günün tepe yöneticileri veya daha öncekiler tarafından yerleştirilen çalışanlar olması. Hoş yazı konusu grupların birinden de serzeniş boyutunu geçen notlar aldım ama nedenini tam bilmesem de içimden o notları yok saymak geldi. Bu arada telefon ve mail adresimi yazılarıma gelen bazı yorumlara verdiğim cevaplarda açıkça yazmakla pek doğru bir iş yapmadığımı anladım.
BU GÜN BANA YARIN SANA: Bu kişiler neden düşünmez ki, yarın aynı durumu kendileri de yaşayabilirler. O zaman da onlar için benzer yazılarla moral desteği verecek olan yine bizleriz. Sonuçta kim hata yaparsa veya kim doğruyu kucaklarsa onu yazmak gibi bir sorumluluğumuz var. THY’ nin tepelerini çalışanlarına reva gördükleri hareketlerden ötürü methedecek halim yok. Bu kötülüler, yapanlara şiir mi yazmamızı isterdiniz.Evet; kanunları çiğneyerek kuvvet gösterisi yapmak bir gün mutlak geri tepecektir. Kişisel olarak diliyorum ki bunların yerlerine gelecek olanlar bir duyuru yayınlayıp, hak, hukuk, adalet ve kardeşlikten bahsedip “ Bu bir nöbet değişikliğidir, biz görevden ayrılan yönetimin devamıyız demesinler tıpkı İlker Aycı Beyin duyurusunda ifade ettiği gibi. Şimdi daha iyi anlıyorum ki; “THY Kötülük Kupası” yarışlarında giden yöneticilerin mi yoksa bu günkülerin mi birinci olduğunun fotofinişle bile belirlenmesi zor. Aralarında burun farkı bile yok.
HER OLAYI AYRI KOMPARTIMANLARDA DEĞERLENDİRMEK GEREK. Sözüne güvendikleri birilerinin Türk Hava Yollarının bazı çalışanlarına tüm yaşamda karşılaşılacakları olayları birbiri ile ilişkilendirmeyip ayrı kompartımanlarda değerlendirmelerinin gerektiğini öğretmesi gerek. Yazıda bahsettiğimiz konu THY Tepe yöneticilerinin istihdam konusunda yaptıkları bariz kötü niyetli hatalar. Evet; yazının konu özeti buydu. Bu konuda yapılan kötülük ve çirkinlikleri adı geçen yöneticilerin ticari başarılarını, THY filosunun 500 uçağa çıkacağını, uçuş noktalarındaki artış ve doluluk oranı yüzdesi vb hususları anlatarak savunmak mümkün değil. Bahsettiğiniz başarılar yapılan hataları ve çirkinlikleri gizleyemez.
EVET; AYNI GÖRÜŞTE DEĞİLİZ AMA. Yazarın sizinle aynı siyasi görüşü paylaşmadığını ve bu nedenle Sivil Havacılığının en büyük yöneticilerini ve ülkemizin iftihar vesilesi THY’ nı kötüleme yolunu seçtiğini söylemenize ise kimse prim vermeyecektir. Yazıda Türk Hava Yollarını kötülediğim doğru değildir. Yöneticilerini kötülediğim ise doğruya yakındır. Yine de yaptıklarının dışında bir şey yazmadım. Siyaseti bu tür konulara karıştırıp boyumuzdan büyük işlere girmeyelim. Hepimiz siyasi görüşümüzü 24 Haziranda mühürleyeceğiz. Bizim siyasiliğimiz o gün başlar ve aynı gün oy attıktan sonra biter. Bir gün gelecek o çalışanlarda siyasiler için ne denli değerli ( ? ) olduklarını bir şekilde anlayacaklardır.
ŞÜKRAN BORCU BÖYLE ÖDENMEZ THY çalışanlarından bir kesimin bu dönemin yöneticilerine şükran borcu duyduğunu görülüyor.. Duymaları da normaldir, zira sayelerinde iyi bir işe sahip olmuşlardır. Ancak bu borcu düzgün çalışmak yerine, ülkenin siyasilerini, THY’nin tepe yöneticilerini methederek, onların hatalarını görmezden gelip, yazanlara saldırarak ödemeden bir fayda gelmeyeceğini yaşayarak öğreneceksiniz.
SON KIRINTILAR DA SÜPÜRÜLDÜ. ARTIK ESKİ OLAN SİZLERSİNİZ. SIRA SİZDE Kaç senedir THY’ de çalıştığınızı bilmiyorum. Acaba 2004 yılında işe Bismillah ile başlamış olan yöneticilerinizden şu anda kaç kişi kaldı ki? Unutmayın ki onlarda ülkeyi ve Türk Hava Yollarını yönetenlere hayrandılar. Siyasi görüşleri de tabii ki onlarınki ile paraleldi. Ve de manevi borçlarını bu günkülerle aynı veya benzer bir şekilde ödüyorlardı. Sonuç meydanda. Şimdi yoklar. Senelerce THY’ de çalıştım. Bu tabloyu ilk kez görmüyorum. Daha önce de bu türler için iş yaşamı böyleydi. Hep aynı şekilde noktalandı. Tabii ki siz farklı olduğunuzu düşünebilirsiniz. ( ? ) Onlarda, gidenlerde aynını düşünüyorlardı.
Bir ara, THY’nin tepelerinden biri “...... Senesinde THY’ de 2004 öncesi işe giren kimse kalmayacak” demişlerdi. Bu sözü sakın Temel Kotil söylemiş olmasın? Bu varsayım doğru ise 211’lerin listelenmesinde büyük katkıları oluşmuştur. THY’ na 2004 öncesi girmiş olan 114 çalışanda o listeye grup halinde bulunup şirketten dışlandığına göre, nasıl düşünmemi istersiniz.
Sizler THY’ de çalışmaya başlayalı on seneyi geçti. Belki daha da fazla. 2004 öncesi girişlilerin son kırıntılarından olan 114 çalışanda 2016 Temmuz ayında süpürüldüğüne göre artık şirkette eski olan sizlersiniz. Sıra sizlerde. Tabii ki yalnız terfi’de değil. Acaba bu yeni konumunuz aklınıza başka bir şeyler getiriyor mu? THY’ de yönetim tensikata gitmeğe mecbur olsa bile şirkette 2004 öncesi işe girmiş olan çalışan kimse kalmadığına göre, ilk sırada sizler olacaksınız. Arka sıralara geçmeniz, saklanmanız mümkün değil. Sahi, her akşam eve doğru giderken bu hususu düşünmek nasıl bir duygu? İşten uzaklaştırıldıkları dönemde zaten çalışmıyor oturuyorlardı, kayıp sayılmaz diye arkalarından adeta teneke çaldığınız on bini aşkın THY çalışanı adına soruyorum. Ne dersiniz?
THY’NİN İSPİYONCULARI VE ONLARA İTİBAR EDEN YÖNETİCİİLER.
Onlardan daha beter olun. Allah topunuza layığınızı versin. Sizlerin karaktersizliği ve sizlerdeki insani zafiyet birçok çalışanı işinden etti. Kimileri uydurma nedenlerle kimileri FETÖ yakıştırması ile THY’ den dışlandı. KHK ile işten atılanlar mahkemeleri kazanıp tekrar göreve dönebiliyorlar. İşverenin hatası yüzünden atılanlara neden bu imkân tanınmıyor. Onlar hakkında da yapılan işlemin yanlışlığı mahkemeler ve Yargıtay tarafından onaylandı.
Keşke Cumhurbaşkanımız o telaş içerisinde ertesi gün KHK’ yi çıkartsa ve kurumlara gönderseydi ve 211’ ler de o gerekçe ile işten atılsalardı diyeceğim geliyor neredeyse. Kızmayın bana. Uğraşıp, didinip eğer hakikaten mağdurlarsa onların da işe dönme imkânı olabilirdi. Şimdi ise onların aynı sonucu alabilmeleri için çok çok uğraşmaları gerek. Evet; biraz önce duydum ki, KHK hükmüne göre işten çıkartılıp mahkemeleri kazanan ve suçsuzluğu sabit görülen mağdur oldukları açık olan 9 veya 10 pilotumuz göreve yeniden kabul edilmişler .Ne güzel.
Geriye dönüp 211’ler açısından geçmişi bir kez daha gözden geçirelim. 15 Temmuz Cuma Günü Kalkışma hareketi oluyor. 16 ve 17 Temmuz günü Sn. Cumhurbaşkanımız Fetöcülerin devlet mekanizmasından ayıklanmalarının gerektiğini yaptıkları konuşmalarda belirtiyorlar. Bu konuda Türk Kamu oyu kendileri ile beraber olduklarını hepimiz gördük. THY’ nin necip yöneticileri Cumhurbaşkanımızın bu sözü üzerine fazla düşünme gereği duymadan , nasıl olsa bu karambol arasında kaynar g,de düşüncesi ile, durumdan vazife çıkartarak 21 Temmuz günü THY İcra kuruluna işten çıkartılması gereken 211 personelin isimlerini bildiriyor. 20.000 kişilik bir şirkette 211 kişi 4-5 günde belirleniyor ( ?) ve 22 Temmuz Cuma günü ise THY İcra Kurulu kendisine sunulan bu listeyi onaylıyor. 24 Temmuz Pazar günü saat 16.34’ de karar ilgili personele GSM yolu ile duyuruluyor. Aslında liste çalışmasının ( ? ) 97 kişi için yapıldığı ortada. Kalan 114 kişi ( 2004 öncesi THY’ na girmiş olan çalışanlar ) zaten çoktan listelenmişti. 25.veya 26 Temmuz günü ( mesai saatleri dışında ) saat 19-21 arasında şirkete gelerek zimmetli bulunan eşyalar ve kimlik kartını teslim etmeleri ve şahsi eşyalarını almak için üzere şirkete çağırılıyorlar. Bu şekilde çalışanlar ile temas kurmamaları da sağlanıyor. Daha sonra ise çalışanlara işten çıkardıkları bu eski çalışanlarla hiçbir şekilde ilişki kurmamaları bildiriliyor. Aksi takdirde?
Sizce bu çirkinliklerin arkasında ne yatıyor? Yapılan bu uygulamalar tüm mağdurlara Türk Hava Yollarına iş akdinin feshedildiği tarihini takip eden 2 sene içinde manevi tazminat davası açma hakkı veriyor.( Zaman aşımına dikkat edin ltf ) Tabii ki THY eski Baş Müfettişi Necmi beyin Pass bilet konusundaki davayı kazanmasına bağlı gelişmeleri de takip edip aynı talepte bulunmaları da gerekecektir. Şayet bu seçimlerde Hükümetin değişmesi söz konusu olursa açacağınız manevi tazminat davası ile ilgili olarak şirketten ayrılış aşamasında maruz kaldığınız çirkin davranışlar konusunda necip THY çalışanlarının sizler lehinde şahitlik yapacaklarına eminim.
İŞTEN İNSANCA UZAKLAŞTIRILMAK: Hiç unutmam bir Cuma günü saat 18.00’ de Genel Müdürümüz Sn. Bolayırlı odama gelip benimle yollarını ayrılma kararı verdiklerini, OİB’,n konu ile ilgili onayı gelene kadar istersem görevime devam edebileceğimi, arzu etmem halinde ise izinli sayılabileceğimi söylemişti. Kendisi ve YK Başkanı Sn. Kozlu ile 2 konuda bayağı, hatta olmaması gerektiği kadar ters düşmüştük. Bu kararı bekliyordum. Resmi işlemler bitirilene kadar çalışama devam etmek istedim. OİB onayı ertesi hafta sonu geldi. O güne kadar normal görevimi ifa ettim. O süreçte yaptığım hiçbir çalışma reddedilmedi. Hepsi onaylandı. O günlerde yaptığım bir ihale dâhil. Haydi gel de bu yöneticileri şimdikilerle kıyasla. Şimdikilere teşekkür borçluyum, eski yöneticilerimin kıymetlerini daha iyi anlamama vesile oldular. Bir şeyi daha anladım. Bir çalışanı şirketten atmak ayrı, yapılan bu işlem sırasında insan gibi davranmak ise apayrı bir şey. Evet; bu vesile ile eski yöneticilerime saygılar sunuyorum.
İKİ GRUPTA AYNI ŞEKİLDE GİTMEDİ Mİ?
Ben bu iki gurubunda işlerine görünüşü ve dayanağı değişik olsa bile aynı fasıldan son verildiğini düşünüyorum Türk Hava Yolları icra Kurulu ve Genel Müdürü İstasyonda görev yapan birini veya bir kabin memurunu tanımaz. İşverenin yakıştırması üzerine veya KHK gereği işlem yapılmak suretiyle işten çıkartılan tüm bu personelin isimleri birilerinin ispiyonu üzerine belirlendi ve liste böyle şekillendi. Belki ilk amirleri, belki de iki üstleri Değerli bir arkadaşlarının da bu önemli ve kutsal görevi üstlenmiş olması mümkün. Hatta ispiyoncuların isimlerini bilenler in de mevcut olduğu söyleniyor. Yakında ortaya çıkacaktır. Her ne ise saygıdeğer yöneticiler bu ispiyonları yakından tanıyorlardır muhtemelen. Belki de onlar kendilerinin koruması altındadır. Kim bilir? Bunların tümünün suçsuz olması Fetö ile hiçbir ilişkilerinin bulunmaması akla başka bir şey getiriyor. Sahi Türk Hava Yollarında hiç Fetöcü yok muydu? Onları nerelere sakladınız da, bu çakma Fetöcüleri ortaya çıkarttınız? İcra Kuruluna giden teklifi en son imzalayan her kimse Çetini listeden çıkart Hüseyini yaz onun yerine demiş olabilir mi? Her ne ise piyoncular iyi çalışmadılar demek ki? Peki. Sn. Yöneticiler, siz onlara, size yanlış bilgi verip hepinizi küçük düşüren bu ispiyonlara ne yaptınız? Sırtlarını sıvazlayıp çalışan insan hata yapar, üzülmeyin mi dediniz?
GEREK 211’LERDEN VE GEREKSE KHK İLE ŞİRKETTEN ÇIKARTILANLARDAN HUKUKA MÜRACAAT EDENLERİN TÜMÜ MAHKEMELERİ KAZANDI VE İŞE İADE KARARI ALDI. Sizce bu ne anlama geliyor. Türk Hava Yollarında birilerinin onlara iftira attıklarını, şu veya bu şekilde onları lekelemeğe çalıştığınızı göstermiyor mu? Her ne kadar bu insanların işten uzaklaştırılmasını takiben Hava-İş sendikası “ bu çalışanların Sendikaya müracaat etmemesini ve onları korunmayacaklarını” genele duyurdu ise de yinede bu arkadaşlarımızın yaşamlarında bir kenar süsü bile olamayacak Sendikal bir çalışmadan Toplu İş sözleşmesinden başlayalım.
Türk Hava Yolları ile Hava-İş Sendikası arasında imzalanan 25 nci Dönem Toplu İş Sözleşmesinin ( Haklı Nedenlerle Fesih ) 25 nci maddesinin 1 nci fıkrasını görüşe sunuyorum. “ Ortaklığın veya Ortaklık personeli veya bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmek veya davranışlarda bulunmak, Ortaklık veya Ortaklık personeli hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunmayı” haklı fesih nedeni olarak gösteriyor.
Toplu İş Sözleşmesinin ilgili maddesi gereği THY’nin 2 tepe işveren vekilinin personeli hakkında asılsız ihbar ve isnatta bulundukları açık olan bu espiyonlar hakkında işlem yapmaları şart gibi görünüyor. Ne yazık ki 2 işveren vekili de şimdiye kadar hiç bir kurumda görülmediği üzere Hava-İş Sendikası ile iç içe çalışmalar sergiliyorlar. Tabii ki olgun yönetimler için ideal olan bu. Sen beni kolla, bende sen, mantığı olmadan ve camiayı sarartmadan. Her ne ise bu durumda ne işverenin Sendikadan ne de Sendikanın İşverenden böyle bir çirkinliği yapanların cezalandırılmalarını istemeyecekleri açık. Eğer; bu iki işveren vekili kendilerini yanıltan ( ? ) şahısları tespit edip ( ? ) cezalandırmazlar ise, bu konunun maddi ve manevi tüm sorumluluğu kendilerine ait olacaktır. Tabii ki Temel Kotil yerine bu çalışmayı yapmak şimdiki Genel Müdüre düşer. Bu kulakta kalsın ve geçelim.
4857 sayılı iş kanununun 25 maddesinin 2 .ci fıkrasının b bendinde işverenin haklı fesih hakkının uygulanma durumları “ Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri maddesinin: “b” bendi İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması” şeklinde ifade edilmektedir. . Bu madde de her ne kadar bir işçinin diğer bir çalışana karşı maddede belirtilen davranışlarda bulunmasının müeyyidesi belirtilmemekte ise de Yargıtay içtihat kararlarında bu hususu bulabilmek mümkün. Evet, kanunun bu maddesi de sizi yanıltan değerli çalışanınıza / çalışanlarınıza uygulama durunda olduğunuz müeyyideyi belirtmektedir.
BU YÖNETİCİLER HUKUK DÜZENİNE NASIL ALIŞACAKLAR? THY tepelerinin hukuk düzenine uyması için belirli kanun maddeleri arasında sıkışmalarının gerektiği açık. Umursamadıkları o kanun maddelerinin bir gün onları ezercesine sıkışacağına yürekten inanıyor ve temenni ediyorum.. İnsani duygulardan ne denli uzak olduklarının herkes tarafından görülmesi için mağdur ettikleri insanlar ile birlikte dua ediyor, beterini diliyorum
Eminim ki o kafalar, kibirlerinden söyleyemezler ama şimdi yaptıklarına pişmandılar. Bana inanınız ki ileride daha da pişman olacaklar. Espiyonlar birer birer deşifre edilecek ve onların sırtlarını dayadığı yöneticiler ise rezil olacaklar. Bir kişi ortaya çıkınca gerisi çorap söküğü gibi döküleceklerdir.
Evet, tepedekiler özellikle dönemin Genel Müdürü ispiyoncuları tanıyorlar. Buna kesinlikle inanıyorum. TİS’ e ve İş kanunun ilgili maddesine, ahlaki ve insani teamüllere ve mağdurların İşe iade konusunda aldıkları Yargıtay kararı bu çalışanları suçlamalardan azade kılmıştır. Buna rağmen onları ispiyon ederek yönetimi bu gülünç duruma düşüren ahlaksızlar hakkında bir işlem yapılmaması, tepedekilerin bu insanlık dışı uygulamanın maddi manevi tüm sorumluluğunu bizzat üslenmeleri anlamına gelecektir. Tabii ki söz konusu ispiyonlara gerekli işlemi yapsalar bile, Dönemin Genel Müdürünün İcra Kuruluna teklif götüren şahıs olması, YK Başkanının da aynı zamanda İcra Kurulu Başkanı olması ve de teklifi onaylayan makamda bulunması nedeni ile zaten uygulamanın müteselsil sorumlusu oldukları açık. Yapılan bu işlemin ne denli ağır ve yıpratıcı olduğunu daha iyi anlamaları için aynı durumu kendi çocuklarının yaşaması temennisinde bulunmayı kendime yakıştıramıyorum.
Yorumlar Tüm Yorumlar (169)