Bir haber vardı geçen hafta: Özetle şuydu. Türk Hava Yolları’nın, Bylock kullanıcısı oldukları gerekçesiyle işten çıkardığı ancak sonradan mor beyin mağduru oldukları ortaya çıkan 26 çalışanın işe dönüşünü sağlaması, darbe girişimi sonrası işten çıkarılan 211 kişi için umut oldu deniyordu haberde.
Hava İş Sendikası, 15 Temmuz darbe kalkışması sonrası farklı bölümlerde görev yapan 211 kişi ile yollarını ayıran THY’nin kapısını çalarak, işe iade hakkı kazananların yeniden işe alınmasını istedi. Evet, Hava İş bu istekte Sendika seçimlerinden önce bulunsaydı hepimiz, başta ben olmak üzere bulabileceğimiz her türlü kulpu takardık talebin bir yerlerine. Şimdi bunu düşünmüyor ve çok geç olmasına rağmen Hava-İş’e teşekkür ediyorum.
Evet, THY Yönetimi, 211’ler için durumu ister siz düzeltin ister başkaları düzeltsin. Yaşam zor. Haklının sebatı, inat değildir. Bekleyen bu güne kadar bekledi. Boşluğa alıştılar demek doğru değil tabii ki. Bunu çeken bilir. THY personelinin ailesi, eşi ve çocukları bilir. Onlar Makrodan alışveriş yapamıyor. Makrodan vazgeçtik BİM, 101, Şok, MİGROS bile ağır geliyor onlara. Çocuklarının eğitimi ise ayrı bir konu ve de anne ve babalar için bir üzüntü kaynağı Neticeten, 211’ler ve hiçbir hataları yokken işten uzaklaştırılan ve de Hukuki mücadeleleri kazanan tüm diğer tüm THY’ nin eski mensupları için adalet diliyoruz.
Bu 211 çalışanın büyük bir kısmı Fetöcü damgası yediklerinden ötürü konuya hukuki platforma taşımış ve son durak Yargıtay olmak üzere açılan davaların tümünü kazanarak işe iade kararını almayı başarmıştı. Bu durumda
Bile son adımda çalışanlardan, haklılardan yana olmayı pek beceremeyen İş kanununun ilgili maddesi uyarınca kendileri şirkete kabul edilmeyerek mevzuatın gördüğü ek ödemenin yapılması suretiyle boşluğa itilmişlerdi. Bu insanların boşlukta neler yaşadıklarını bu yazıda tekrarlamak istemiyorum. Gerçekleşir veya gerçekleşmez. Her ne ise şu anda beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan güzel bir gelişmeyi bu anlatımlar ile gölgelemenin faydası yok.
Evet; bu 211 kişiden kaç kişi THY’ nı mahkemeye verdi, bilemiyorum. Şu anda kaç kişi hayatına başka bir yön verdi ve başka bir işte çalışıyor. Bu bilgiye de vakıf değilim. Şunu ifade etmek isterim. Halen Türk Hava Yollarına dönmeyi bekleyen 10 kişi bile olsa doğru için adım atılması güzel. Tekrar teşekkürler Hava İş. Gönlüm istiyor ki Sn. Aycı’ya da teşekkür edeyim. Evet, yanlışın neresinden dönülse kârdır. Bir yanlışın yapılan iyilerin tümünü menfi etkilediği malum.
PGS: ÇETİN BEY BİZ SENİ UYARMIŞTIK. PGS İLE İLGİLİ YAZMA DEMEDİK Mİ? SESİNİ BÖYLE KISARLAR İŞTE.
Evet, birkaç kişi Pegasus ile ilgili yazdığım o süreçte beni ikaz etmişlerdi. Dinlemedim onları. İki üç hafta yazdık çizdik. Tahmin ediyorum ki o ikazı yapanlar şimdi de bak biz sana dememiş miydik diyenlerdir? Nasıl da susturdular seni diye sesleniyorlar şimdileri de. Evet, sustum bu doğru. Ama kimse susturmadı. Tehdit falan almadım. Yazmadım zira yazacak bir şey yok. Bu nifakçı karakterlerin, bu gereksiz insanların gönlünü yapmak için eski yazdıklarımı mı tekrar edeyim?
Evet, PGS sıklıkla 3-5 kişiyi şirketten uzaklaştırıyor yine. Her hafta desem doğru olur mu? Neden ucu ucuna yapıyorlar bu işlemi de, çalışanların 30-40’ nı birden aynı anda dışlamıyorlar şirketten. Onu da bana sormayın. Bir zahmet kanuna bakın.
Belli aralıklarla konu ile ilgili gelişme olup olmadığını soruyorum Ve de 15 Aralık günü saat 11’ de Kartal Anadolu Adliyesi 3. İş Mahkemesinde görülmeye başlayacak davayı takip edeceğiz. Evet, bakalım mahkeme safhasında neler olacak? Şirket, hangi çalışanlarını işten uzaklaştıkları insanların aleyhinde şahit gösterecek? Bu insanlardan verim alınamadığının şirket içinden şahidi olması gerekir. İçten şahidi olması gerekir. Tabii ki yer personeli ile ilgili olarak Satın alma görevlisi şahitlik yapamaz. Yine de temenni ederim ki bu şahitler işten uzaklaştırılanların ilk amiri pozisyonunda olmasınlar. Bu dava biter. Çalışanlarının aleyhinde yanlış bilgiler veren insanların yöneticilikleri ile birlikte. Bu durumda şirkette kalan çalışanlara yöneticilik yapmak hakikaten zordur. Eh, işveren tarafından şahit gösterilecek bu insanlar da yöneticilerinin dediğini yapmazlar ise başlarına ne geleceğini mutlak düşüneceklerdir. Bu bir tarafa yöneticilerinin söz konusu çalışanlara yazdığı övgü dolu teşekkür mektupları şirket içi şahitlerin bu insanların performansları ile ilgili olarak söyleyecekleri menfi hususları mutlak etkileyecek ve hatta çürütecektir.
Kimse Pegasusun bu saatten sonra geri adım atmasını beklemiyor. Bu durumda kanunda yer alan aracılık müessesesini bile kabul etmeyen, muhatap almayan Genel Müdür ve üst yöneticilerin ne düşündükleri ortada, Personel mahkemeyi kazansa ve işe iade kararı verilse ve de İstinaf mahkemesince bu karar onaylansa bile sonuç değişmeyecektir. Kanunun öngördüğü kadar ( + ) ödeme ile şirket yine de dediğini yapar ve bu çalışanlara iş başı vermez. Hani mahkemelerin kararı yapılan uygulamayı sonuçları ile birlikte ortadan kaldırırdı? Bay Nane, geçtiğimiz dönemde maddi sıkıntımız yok demişti ya. Dediğini yapmanın bir bedeli var. Verir parayı konu kapanır. Temenni ederim ki Bay Nanenin niyeti kaderi olsun.
Şunu düzeltmek isterim. Pegasus mensupları yanlış sendika seçtiler sözü benim değil. Kimseye böyle bir şey söylemedim. Çalışanlarca üye olunacak Sendikanın Seçimi doğru veya yanlış yapılmış. İnsanlar tercihlerini kullanmış ve üye olmuş. Ve de sırf bu nedenle kendilerine kanunun öngördüğü kıdem, ihbar tazminatlarını bile ödenmeden işten atılmışlar. Konudan bunları takiben Türk Hava Yollarından bir eski arkadaşım vasıtası ile haberdar oldum. Ve de beş Pegasus çalışanı ile görüştüm.
Bir seçim öncesi bir partinin tepesinde oturan bir zat “ çalışanlarımız isterlerse iki sendikaya üye olsunlar” demişti. İktidara gelince çalışanlara böyle bir serbestlik sunacaklar dite düşünmüştüm. Aklıma hep bu söz geliyor. Gülüyorum.
Eğer tanışmış olsaydık ve de bana sorsalardı onları yönlendirirdim sözü ise benimdir. Evet söyledim. Bundan istediğiniz sonucu çıkartabilirsiniz. Umurumda olmaz. Evet, yönlendirirdim, hem de iyi yönlendirirdim.
Pegasus yönetimini hepimizden iyi tanıyan biri “ Aslında haklısınız, Bay Nane geldiğinden beri çok hata yaptı ve halen de yapıyor. Elden de bir şey gelmiyor zira Ali Bey onu çok tutuyor şimdilik. Oda anlayacaktır.
Buna inşallah diyelim ama Ali Beyin, Bay Naneyi anlaması işten uzaklaştırılanları geri getirmeyecektir. Dolayısı ile Bay Nane artık kendi sorunlarıdır. Realite bu
Havayolu yönetmek bir market zincirinin pazarlama ünitesini idare etmeye benzemiyor. Orada alınan ve satılanlar cansız. Rafları istediğin gibi değiştir. Ucuz al yeterli kârı sağla, patron mutlu olsun. Hepsi bu.. Gerisi önemli değil. Raftaki yerine hiçbiri itiraz etmez. Kuzu gibi dizilir ve müşteri beklerler. Nane Bey bir şeyleri karıştırdı. Anlaması da mümkün değil.
Evet, yazacak bir şey yok. Suskunluğumuz Pegasusun, yapmadığı bir tehditten kaynaklanmıyor. O bana bu şekilde seslenenlerin, ateşe benzin dökmek isteyenlerin hüsnü kuruntusu. Aslına bakarsanız PGS Yöneticileri yazıp çizileni zaten dikkate almıyor, umurlarında değil. Öyle bir şey yapıp neden iyice basitleştirsinler ki kendilerini. Patronlarının onlara sonsuz güveni var. Yöneticiler bu yeterli. Çalışanlar ve yolcu onlara güvenmiyormuş. Ne gam Aybaşında maaşlarını aldılar ve bu ayda alacaklar.
Pegasus yönetimi insanların işi ile oynamayı bıraksa tabii ki iyi olacak. Önce oturup zaman ayırıp takip eden linkteki yolcu şikâyetini bir okusunlar. Kendilerinden şikâyetçi olan yalnız biz değiliz. Veya yalnız çalışanlar değil. ( https://drummerlizard.com/ucur-beni-pegasus-bir-daha-asla/ ). Allah Pegasus ‘ a kaza, kırım vermesin.
Evet, zamanı gelince Pegasus ve şirketin işten uzaklaştırdığı insanlar için yazılarımı tekrar okuyacaksınız. Hele hukuki düzen bir çalışmaya başlasın. Yazmaya değer bir takım gelişmeler olsun. Pegasusun usta avukatlarının ve şahit olarak seçtikleri karakterlerin yönetimin yaptığı saçmalıkları nasıl savunduklarını bir görelim.
Yorumlar Tüm Yorumlar (44)