Geçtiğimiz günlerde bir mail aldım. Her ne kadar şimdi vazgeçmiş olsam da APH’ e yazmam nedeni ile özel cevap beklediğim bazı yorumların altına mail adresimi not ediyordum. Malum bizde isteyen herkes çakma bir isimle mail adresi edinebiliyor. Bu arkadaşımızda böyle bir uygulama ile bana bir mail göndererek iş yerini anlatmış ve de anlatımının bir yazıya konu olabileceğini düşünmüş. Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, istediği kadar mail adresinde kullanılan isim çakma olsun, gönderim genel kullanıma açık bir yerden VPN kullanılarak yapılmış olsun, anlatımdan bunun şirketin hangi ünitesinde görev yapan birisi tarafından yapıldığını kesinlikle anlayabilmek mümkün. Gerisini ise sayın yöneticileriniz halleder ve sizi net bir şekilde bulamazlar ise bile iki üç kişinin ( ki mutlak fikirlerinizden ötürü tanınmanız nedeni ile sizde bu grubun içinde olursunuz ) şirketin al-i menfaatlerini göz önüne alarak canını sıkarlar. Tabii ki bu can sıkma eyleminin yerine saygıdeğer yöneticilerinize en uygun olan uygulamayı koyabilirsiniz.
Şirketlerde herkes kurumun her konusunu bilmez. Aslında bilmesi de gerekmez. Aprondaki teçhizatın son durumunu mali işler ünitesinde çalışanlarının bilmesine gerek olmadığı gibi, İnsan Kaynakları bölümünde görev yapan birinin de teknik sorunlar ile ilgili detay bilgisinin olabileceğini düşünmemek gerekir. Bilmem sıkıntı mı anlatabildim mi? Evet bu düşüncelerim beni güzel bir yazı konusundan etti.
Çalıştığım şirketlerin birinde maaş zamları konusunda yönetimin ne denli dürüst davrandığını anlata anlata bitiremeyen bir ekip vardı. Dürüstlüğü kendilerine çok yakıştırıyorlardı belli ki. Senesini ifade edersem hangi şirket ve de bu şirketin hangi dürüst yöneticilerinden bahsettiğim anlaşılır bu nedenle o tarafını kapalı geçiyorum. Bir gün gecenin bir saatinde uykum kaçtı ve bilgisayarımı açtım. (x) isimli şahıstan gelen bir mail vardı. Benim adresim iki kişi ile birlikte cc bölümündeydi. Tepelere gönderilmişti. Bir tablo mevcuttu ekinde. O sene bu dürüst yönetimin hangi çalışana ne zam yapmış olduğunu ve bu işlemin yapılması esnasında ne denli dürüst ve eşitlik ilkesine uygun davrandığını (?)öğrenmiş oldum böylelikle. İçimden bunu söylemek, sahtekâr diye haykırmak çok geçti. Ama sonuçta o mesajı sehven de olsa bana gönderenin ekmeği ile oynamış olacaktım. Yutkundum. İşte bana gönderilen bilgiyi de bu nedenle yazıya dönüştürmüyorum.
Gördünüz mü bilemiyorum? Dün hemen hemen bütün televizyonların haber bültenlerinde Rize’deki iş ve işçi bulma kurumu kapısının durumunu gösteren bir haber vardı. İnsanlar, gecenin yarısında 01.30 ve 03.00’ de gelip kuyruğa girdiklerini söylüyor ve de İçeri girebilmek için birbirlerini yiyorlardı adeta. Çay toplama konusundaki geçici işçi istihdamıyla ilgili bir haberdi. Konu ile ilgili görüşüne başvurulan bir uzman, işsizlik öyle bir boyuta ki, geliri hayli az olan bu geçici işçilik için bile insanlar işsiz olmaktan iyidir diye düşünüyorlar, bu kalabalığında nedeni işte bu diyordu. Evet, şu anda herhangi bir işe sahip olup, çalışmakta olanların işlerinden ve aldıkları ücretten memnun olup olmamaları bir tarafa en fazla dikkate almaları gereken husus işte bu tablo. Gerisi boş.
Evet, Ocak 2017 ayı için yapılan Türkiye İstatistik Kurumu Açıklamasından son on bir ayın en yüksek seviyeli İşsizlik oranının yakalandığını ve işsizliğin %13 seviyesinde gerçekleştiğini öğrendik. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2017 yılı Ocak döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 695 bin kişi artarak 3 milyon 985 bin kişi olduğu ve. işsizlik oranının ise 1,9 puanlık artış ile %13 seviyesinde gerçekleştiği ifade edildi. Sektörümüz için çok önemli olduğu düşündüğümüz genç nüfusta ise (15-24 yaş arası ) işsizlik oranı 5,3 puanlık bir artış ile % 24,5 puana yükseldi. Her ne ise Bakan konu ile ilgili bir açıklama yaparken, konuşan bakana bağlı devlet kuruluşu ayrı telden çalıyor. Vaziyetin durumu işte bu merkezde. Evet; işsizlik yalnız bizim değil dünya ülkelerinin çok büyük bir kısmının sorunu.
FIKRA: Dünya Türklere Kalacak Dünyanın meşhur “Think-tank"ları bir araya gelirler. Araştırma konuları önümüzdeki asırda dünyanın hakimi kim olacaktır. Dünya kime kalacaktır. Bilgisayara bütün ülkelerin nüfus yapısından, ekonomiye, eğitimden sağlığa ve siyasetten askeriyeye kadar bütün bilgiler yüklenir. Uzmanlar "Dünya kime kalacak" diye sorularını yazarlar ve “Enter’ e basarlar. 1 dakika sonra ekranda büyük harflerle cevap görünür: "Dünya Türklere kalacak." Uzmanlar şoktadır. En nihayet birisi şaşkınlıktan kurtulup, "neden" diye yazar ve “Enter’ e basar. Bilgisayardan hemen cevap gelir: "Bütün milletler uzaya gidecek, böylece dünya Türklere kalacak ve Ülkede işsizlik bitecek."
Fıkra bir tarafa, 2019’ da ülkemizde seçim var. Hükümet mi desem, yoksa Cumhurbaşkanı mı desem birileri o zamana kadar genel durumu düzeltmek mecburiyetinde. Başta kalmak, kalabilmek için bunu yapmaları gerek. Bu noktadan sonra hamasi söylemlerle başta kalmak mümkün değil. Tabii bu arada Muhalefet partileri de % 49’ u kaybetmemek ve 51’ e yükseltmek için enerji sarf edecek. İktidar % 51’ den iki puan aşağı düşmemek için bir şeyleri düzeltmeye mecbur. Nereden başlayacaklarını bilemem? Ama yapılacak bir şey var ki, o da % 49’un hassasiyetlerini iyi değerlendirmek. Seçimin üzerinden neredeyse bir ay geçti. Her iki tarafta da bu konuda bir ilerleme yok. Evet; aksi olursa ve % 51, % 49’ a düşerse vatandaşın bunu başta işsizlik olmak üzere ülkede bir şeylerin iyi gitmediği şeklinde yorumlaması yanlış olmayacaktır. Duamız ya Türkiye’mizin sorunları düzelme yoluna girsin, ya da bünyede mevcut sorunlardan kaynaklanan tahribat başkalarının düzeltebileceği noktayı aşmasın.Evet; oturup bunu zamanı gelince kendi açınızdan değerlendirmeliyiz.. Ama şimdilik yapabileceğiniz tek şey, yapılması gereken tek şey işinize sahip çıkmak ve onun kıymetini bilmek. Aramızda bu konuda şimdiye kadar yanlış hareket etmiş olanlar mutlak var. Evet; İnsanlar yanlış yapabilir. Yalnız akıllı insanlar yaptıkları yanlışlığı sonradan da olsa fark edebilme becerisine sahiptir. Umarım işimize sahip olma, onu ve kendimizi kollama konusunda aynı noktada buluşabiliriz. Kendimiz, evimiz ve aşımız için.
İlk baştaki bağlantılı konumuza, iş yaşamına dönersek, şu anda çalışanların mevcut işlerini kaybetmemek için dikkatli olmaları, en azından ilk anlatımda belirttiğim şekilde memnun olmadıkları şirketi zor duruma düşürmek için sağa sola yazı yazarak şirketin yerine kendilerini zora sokmamaları gerekir. Biri bunu yayınlamayabilir, ama bir diğerinin sektörle bir bağı yoktur, kimseyi tanımaz ve kimin zor duruma düşeceği onu ilgilendirmez. İşte böyle birine mail atmanın sakıncalarını ev ahalisinin de bunun doğuracağı sıkıntıyı sizinle paylaşacağını ve bunu hep birlikte yaşayacağınızı düşünmeniz gere. Bu süreçte bu ve benzeri davranışlardan vazgeçmek en akıllıca davranış olur.
SAHTE BİR İŞ İLANI. LÜTFEN SEYREDİNİZ. ÇOK GÜZEL
Yorumlar Tüm Yorumlar (14)