ÖNEMLİ NOT: (Bu yazıda ahlak dışı davranışlarından ötürü söz konusu edilen bu duygudan yoksun davranışların genelimizi ifade etmediği mutlaktır. Yine de her türlü yanlış anlamanın önüne geçmek için Müslümanlığın üstün vasıflarına sahip olan ahlaklı olan tüm inanmışları bu hususların tümünden tenzih ediyorum.)
Kur’an’da ahlak, iman ve ibadetle iç içedir. Kur’an imanın yanı sıra ibadet etme ve güzel ahlaka sahip olma gereğine birçok ayette işaret eder. (Şûra suresi, 37-43; ayrıca bkz.: Mü’minûn suresi, 2-8) Öyle anlaşılıyor ki, Kur’an’da ahlaki vazifelerle dinî emirler bir arada zikredilmiştir. Buda İslam dininin ahlak konusuna verdiği önemin en açık göstergesidir.
Kuran kelimesinin bir anlamı “okumak” demektir. Hz. Peygambere inen ilk emir de bilindiği üzere “OKU “dur. İslam dini eğitimi ibadet olarak kabul etmiştir. Kuranı Kerim’ de bilim ve eğitim ile ilgili, birçok ayetin içinde birlikte yorumlanmış konular mevcut. Bir yayında, bu ayetlerin 750 adet olduğu söylenmekte ise de iki ayrı merciden teyidini alamadığım ve bunları sayabilmek mümkün olmadığı için kesin rakamsal ifadelerden uzak duruyorum. Bunları okumak bir tarafa uygulamış olmak biz ümmetin görevidir.
İslami inanca göre, kadın-erkek bütün fertler gerek görev ve sorumlulukları gerekse hak ve ödevleri bakımından eşit yaratılmıştır. Bu eşitlik bir bütünü tamamlayan parçalar mesabesindedir. Aile içerisinde, kadının görev ve sorumlulukları ayrı; erkeğin görev ve sorumlukları ayrıdır. Evet şu anda Türkiye’mizde 9,5 milyonun üzerinde çalışan kadın var. (Kaynak TUIK istatistikleri) Bunların hepsinin ve kendilerine çalışmaları için izin veren eşlerinin. İslam’a aykırı davranış içinde bulunduklarını söyleyebilir miyiz? Evet, toplumda sosyal ve ekonomik adaleti sağlamak, barış ve huzuru temin etmek, insanlara merhametli ve adil davranmak İslam’ın temel prensipleri arasındayken ve Müslümanlara Kuran-ı kerimin hediye edilmiş olmasının üzerinden 14 asır geçmişken.
Bunun yanında İslam dininin yasakladığı hususlar özetle: Kötülük yapmak, alay etmek, yalan söylemek ve sahtekârlık yapmak, hırsızlık intikamcılık, başkasının gizli hallerini araştırmak, boşboğazlık, gıybet, çekiştirme kötüleme, dedikodu, iftira, riya ve yaltaklanma, nankörlük, kendini beğenmek ve kibir, zulüm ve haset gibi davranışlar şeklinde sıralanabilir. Bu yasaklamalar bizlere bir şey anlatmalıdır.
Evet Japonlar gibi ahlaklı olmamıza engel olan hiçbir hüküm kutsal kitabımızda yer almıyor. Kuranı- Kerim bizi hiçbir şekilde engellemez. Doğru, iyi ve ahlaklı bir insan olmaya teşvik eder.
Kur'ân-ı Kerim, eğitim ve bilimden uzak atılımların başarılı olamayacağını, milletlerin huzur ve mutluluğa erişemeyeceğini, insanlığın bunalımlardan ve sıkıntılardan kurtulamayacağını, cehaletin yeryüzünü karartacağını, düşüncenin ve bilimsel gelişmenin olamayacağını kabul ve telkin eder. İnsanların düşünmelerini ve de araştırmaya yönelmelerini ister.
Yukarıda da ifade edildiği üzere "Kuran" kelimesinin bir anlamı da "Okumak" demektir. Hazreti Peygamber (SAV)'e ilk inen ayetin de "Oku" emri olduğunu düşünürsek dinimizin bu konuya ne denli önem verildiğini kolayca anlamak mümkün. Gene Kuran'ın "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şeklinde okuyanlara yönelttiği soru yol gösterici kitabımızın insanların açıkça bilim yarışı içinde olmalarını istediğinin / emrettiğinin bir göstergesi.
Buna dayalı olarak Hazreti Muhammed (SAV) de "İlim her erkek ve kadın üzerine farzdır / İlim Çin'de dahi olsa alınız. / En faziletli sadaka Müslüman'ın ilim öğrenip sonra onu Müslüman kardeşine öğretmesidir. / İlim Öğrenmek için yola çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır. / Peygamberler ne bir altın ve ne de bir gümüş miras bırakmamışlar, ancak ilmi miras bırakmışlardır. İşte o mirasa konan, sonsuz haz ve nasip almış demektir gibi bu konudaki daha birçok hadisleri saymak mümkündür. Allah (cc) beni sizlere bir muallim (öğretici) olarak gönderdi diyerek kendisinin de insanları eğiten bir öğretici olduğunu belirtmiştir. Bunun yanında: HZ Ali (RA) İlim maldan hayırlıdır. İlim seni korur, malı ise sen korursun. İlim amel edildikçe artar, mal ise harcandıkça eksilir diyerek ilimin maldan daha hayırlı olduğunu belirtmiştir. Kuranı Kerim İnsanları düşünmeye, araştırmaya, bilgilerini derinleştirmeye teşvik edilmektedir. Yol gösterici kutsal kitabımızda kişinin Allah'a karşı ibadet yükümlülüğünü, helal haram ölçüsünü ve kişiler arası ilişkileri inceleyen Fıkıh ilminin sahasına açıkça giren ve de 150 adet olduğu ifade edilen ayetlere mukabil, örneğin Fizik, Kimya, Astronomi, Biyoloji, Tıp gibi bilim dalları ile ilgili mevcut olan yönlendirmelerin / emir ve telkinlerin fazlalığı dikkate alındığı takdirde Kuranımızın söz konusu bilim dallarına verdiği önem açık ve net olarak işaret edilmektedir. (Kaynak Kuran'ın Eğitim, Bilim ve Araştırmaya Verdiği Önem Prof. Dr. Fahri Kayadibi)
İslam dininin ilme verdiği bu denli büyük öneme rağmen nasıl oluyor da akademik olarak en yüksek unvana sahip olan bir kişi, dalında, en yüksek düzeyde uzman ve bilirkişi olduğunu gösteren bu unvan’ a sahip bir zat, “Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede" diyebiliyor.” Neye hizmet ediyorlar anlamak mümkün değil. Hani elhamdülillah Müslümanız ya.
Aşağıdaki notta bahsedilen konu, bir depremi takip eden süreç içerisinde yayınlanmıştı. Japonya’da bir doğal afet vuku bulduğunda hiçbir Japon, marketleri, mağazaları yağmalamıyor. Elde böyle bir bilgi yok. Boşalan evleri soymuyor. Hırsızlık yok. Stok yapmıyor. Markette 2 ürün kalmışsa ikisini de satın almıyor, diğerini bir başkası alsın diye bırakıyor.
Aşağıdaki notta bahsedilen konu, bir depremi takip eden süreç içerisinde yayınlanmıştı. Japonya’dan gelen bir haber, insanlığa, ahlaka ve dürüstlüğe ilişkin umutların tamamen yok olmadığını gösteriyor.
Saygılı ve yardımsever Japon halkı, deprem felaketinin ve ardından gelen tsunaminin açtığı yaraları kapamak için beş aydır serinkanlılıkla, yaşamı normale döndürmek için çabalayıp duruyor. Deprem gününden bu yana Japonlar, 78 milyon dolardan fazla nakit para bulunan kasaları yetkililere teslim etti. Bu miktar, Japon halkının yıkıntılar arasında bulduğu ve kendisinin olmadığı için sahiplenerek harcamadığı ve bir kenarda beklettiği ve devlet kurumlarına teslim ettiği paranın miktarı. " Bu konu Japon gazetelerinde kısa bir haber olarak yer aldı. Felaket mağdurlarına kaybettikleri paralar iade edilecek vb. abartısız bir haberle duyurulmuştu halka. Hiç kimse paraları bulup resmi makamlara teslim edenlere övgü yazmamış ve de hiçbir kimse onlara ikramiye vermemiş. Japon halkına göre onlar ahlak sahibi bir insanın yapması gerektiği şekilde hareket etmişlerdir.” Bu haberi ulaştıran Mekteb-i Sultani’ den arkadaşım Necmi Dayday’a tekrar teşekkür ediyorum
İşte son yaşadığımız depremde vuku bulan bir olay. Doğru olmamasını tüm kalbimle dilediğim bir kötü örnek. Notu gönderen Kahraman Maraş’a arama ve kurtarma faaliyetlerinde görev yapmak üzere yurdumuza gelen Meksika arama ve kurtarma ekibindeki Âdem Taşova isimli bir Türk. Adı geçen zatın kaydını buldum. Resmini de. Bu not internette de yer alıyor. Haberi yayımlayan Ekşi sözlüğe bağlanılamıyor. Başka kayıt da var. Aynı haber. Yine de temennim bilginin yanlış olması. İşte notun bir bölümü. Özeti bu. Teyit.org’ dan bilginin doğruluğunun teyidini istedim
Meksika Arama Kurtarma Ekibinin Türk Üyesi Aydemir Taşova şöyle söylüyor.
Ekibimizin tüm ekipmanı, parası, her şeyini çalındı. Ekipmanlarımız çalındı. Kameralar dedektörler, kasklar, paralar vs. her şeyimizi çaldılar. Binlerce kilometre öteden geldik. Okyanusları aşıp yardıma geldik.
Ailelerimizi ülkelerimizi arkamızda bıraktık. Arkamızda gözü yaşlı eşlerimiz bizleri umutla uğurladılar. Günler süren kurtarma çalışmaları boyunca uyumadık, dinlenmedik, yemedik içmedik. Tırnaklarınızla kazıdık. Kurtardıklarımız da oldu, kaybettiklerimiz de. Ailelere sarıldık, acıları paylaştık.
Rehin alındığımız zamanlar oldu. Kafamıza tabanca dayayarak öldürmek istedikleri zamanlar da. Yine de pes etmedik. Hala deprem bölgesine acil ihtiyaç olabilir diyerek bekliyoruz. Ama iki kolumuzu da iki bacağımızı da kırdılar. Ekipmanlarımız yok. Bizler kurtarmacıyız. Ellerimiz tek başına yetmiyor. Ekipmansız birer hiç gibiyiz.
Burada şu anda ve bundan sonra olabilecek afetlerde hem bizi hem de kendilerini ekipmansız bıraktılar. VB.
Şu anda tüm dünyada bu yaşananlar konuşuluyor. Türkiye'nin ülkenin ve Türk halkının imajı çok kötü sarsıldı. Tepkiler ve eleştiriler çok fazla. Türkiye ve Türk halkı hem kendi içinde hem de tüm dünyada yeniden güven inşa etmek zorunda.
Ailemin bir ferdi en kestirme yolu buldu.” Hani ülkemize sığınmacı olarak kabul edilen insanlar var ya. Onlar yapmıştır” Mümkün, belki de kuvvetli bir ihtimal. Onlardan biri yaptı ise bile sorumlusu biziz. Bizim ülkemizde bunu yapabildiklerine göre. Onları ülkemize kabul ettiğimize ve barındırdığımıza göre. Bu kötü huylarının varlığı ile ilgili deprem öncesi yüzlerce hatta çok daha fazla örnek yaşanmışımız var olduğuna göre ve de depremden etkilenen şehirlerimizde bu insanların mevcudiyetlerinin bilinmesine ve geçen 22 günlük süreçte yörede hırsızlık veya benzeri konular görüldüğüne göre bu ihtimal yok farz etmek mümkün değil. Her ne ise bunu bir Türk’ün yapmamış olması tabii ki beni sevindirir. Ancak yukarıda da belirttiğim üzere bunun tüm ayıbı bize. Türk Milletine. Ülkemize, bizim canlarımızı kurtarmak için gelen insanlara böylesine bir çirkinlik yapmak. Bu yalnız bir hırsızlık değil. Çok ama çok daha ağırı. Çok daha yüz kızartıcı ve utandırıcısı. Kelime ile ifade etmek mümkün değil. Mevlana’nın bir sözü ile bitirelim konuyu. “Bazen halimize melekler imrenir. Bazen de halimizden şeytan bile iğrenir”. Bu yapılandan şeytanın bile iğreneceği bir hakikat. Sahi o sığınmacılarında bizimle aynı dinden değiller mi? Bu rezilliği yapanlar da yüce dinimizin ahlaken çökük inanmışlarından birileridir herhalde(?).
Acaba Polisimiz, güvenlik güçlerimiz bu teçhizatı çalanı / çalanları bulup çalınan malzemeleri sahiplerine iade ederek kısmen de olsa bu kötü intibayı silebilirler mi? Bari bunu yapabilsek.
Biz İlhan Berk’in ifade ettiği duruma düşmüşüz zaten. Ama yine de biz Müslümanız elhamdülillah. Eğer Müslümanlık buysa. Evet, kusur arıyorsak tüm aynalar biz Müslümanların.
Deprem Yöresinde Görev Yapan Enkaz Kaldırma Operatörü Kardeşlerimiz: Üstünlüğün En Büyüğü, Güzel Ahlâktır ki O da Sizde Mevcut.
Malum acımızın külleneceği yok. Çökükler kaldırıldıkça, yayımlanan her haberle, depremzedeleri, kayıplarını düşündükçe içimiz burkuluyor. Evet bu arada insanlığımızı, ahlakımızı ön plana çıkartan haberler de yer alıyor yazılı ve sözlü basınımızda. Ben kendi payıma bu konuda Japonları kıskanmıyorum. Bizim ahlaklı insanlarımızda aynı tutumu sergiliyorlar.
Kahramanmaraş’ta, bir kuyumcunun oturduğu evin enkaz kaldırma çalışmaları esnasında bu üzücü görevi yerine getiren operatörümüz bulduğu 78 kg altını zabıtla emniyet güçlerimize teslim etti. Ve de altıların sahibi bulundu.
Depremde yıkılan evlerin enkazı kaldırılırken bulunan milyonlarca lira değerindeki ziynet eşyası, para ve açılmamış kasaları enkazlardan çıkartan ekip çalışanlarınca polise teslim ediliyor. Yazılı basın haberine göre bu kasa, altın ve paralar güvenliğini polisin sağladığı ve güvenlik güçlerince gizli tutulan bir alanda depolanıyor. Gün itibarı ile bu depoda 80 kasa, milyonlarca lira değerinde ziynet eşyası (bilezik, kolye, pırlanta vs) ve para, laptop, çeşitli silahlar, bir okula ait teleskop ve bozuk paralara kadar maddi değeri olan eşyalar bulunuyor. Bu para, kasa ve kıymetli malzemeleri bulup teslim edenlerin isimleri basında yer almıyor. Bu isimler yalnız polise teslim tutanaklarında yazılı. Depremzedeler polise müracaat ederek gerekli tespitin yapılmasını takiben para, ziynet eşyası vb. malzemelerini teslim alıyorlar. Depremden etkilenen tüm illerimizde bu konudaki çalışmaların aynı şekilde yürütüldüğü mutlak.
Bahse konu tüm emtia’ nın ve de nakit paranın güvenlik güçlerimiz kanalı ile söz konusu depolara teslimini yapan enkaz kaldırma operatörlerimize insanlığın olmaz ise olmaz ahlaki değerlerine sahip olduğumuzu bizlere hatırlattıkları için minnettarım. Sağ olsunlar, var olsunlar. Ben de aynen Japon halkı gibi enkaz kaldırma operatörlerimizin ahlak sahibi her insanın yapması gerektiği şekilde hareket ettiklerine inanıyorum ve de deprem sonrası Türk Milletinin depremzedelerimize ve çektikleri tarifsiz acılarına destek olma yarışında gösterdikleri dayanışmayı takip etmek güzel bir duygu. Bu konuda yüksek ahlaki değerlere sahip olan insanlarımız sayesinde artık Japonlara gıpta etmiyorum.
Yorumlar Tüm Yorumlar (56)