BAŞSAĞLIĞI & GEÇMİŞ OLSUN
Türk Hava Yolları Tripoli bilet satış ofisinde yönelik saldırıda yaşamını yitiren Sn. Uğur Tezcan kardeşimize rahmet, başta ailesi olmak üzere dostlarına ve tüm THY camiasına başsağlığı dileklerimi dunuyor, saldırıda yaralanan Nur Duman arkadaşımıza sağlıklar diliyorum.
Bizde bu zehri etrafımızdaki bazılarına içirsek mi?
Evet; teknoloji ilerledikçe insanlarda bazı duygular eksiliyor. Sanki birbirine ters orantılı bir yapılanma gibi. Sevgisiz ve birbirine düşman bir toplum olmadık mı sizce de? Birbirimizi sevmiyoruz. Bir adım öte, düşman gibi görüyor ve öyle davranıyoruz birbirimize. Taraflar en küçük bir münakaşayı bile bir daha birbirinin yüzüne hiç bakmayacaklarmışçasına yapıyor, konuyu büyüterek içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Esasen hangi tarafın bundan karlı çıktığı, kimin ise zarar ettiği pek belli değil. Gördüğüm kadarı ile insanlık kaybediyor bu kısır çekişmelerin sonucunda. İnsanların birbirine güveni kalmıyor. Saygı ise zaten yitirilmiş ve ancak yazışmaların altında yer alan çıplak ve anlamsız bir kelime olmuş. Yani “ var gibi yok” derler ya. İşte o misal.
Anadolu'da kasabanın birinde birbiri ile tamamı ile zıt yapı ve karakterde bir gelin ile kaynana çoğunluk gibi aynı evde yaşarmış. Bu ikili birbirlerinin her söylediğini yanlış anlamaya ve yanlış yorumlamaya hazırlarmış adeta. Gelinin her söylediği kabahat, kaynananın canım demesi ise canın çıksın misali anlaşılırmış.
Gel gelelim gelin hanım, eşine çok bağlıymış ve de eşini çok severmiş.
Bu sevgi onu senelerce kayınvalide eziyetini sessizce çekmeye zorunlu kılmış.
Seneler böylece akıp gitmiş.
Canına tak dediği bir günün tüm gecesi gelin sıkıntıdan uyuyamamış sabaha kadar. Ve Allaha kayınvalidesinin canını alması için yakarmış. Günaha girdiği düşüncesi onu çok rahatsız etmiş ama çektikleri ve yaşadıklarını düşününce ısrarcı olmuş duasında. Sabaha kadar duasını sürdürmüş.
Ertesi gün gelinin aklına, köyün hastalarına şifa veren ve köy ahalisinin tüm sıkıntılarına derman olan ihtiyar bilge gelmiş. Kalkmış ona gitmiş.
“Kayınvalidem sonunda beni eşimden edecek. Ne desem, ne yapsam kabahat oluyor. Artık dayanamıyorum. Beni bu sıkıntıdan kurtar diyerek” derdini ihtiyar bilgeye açmış.
İhtiyar bilgenin peki benim ne yapmamı istersin? Sualini ise “iki gündür tanrıya kayınvalidemin canını alması için yakarıyorum” bana yardım et diyerek cevaplamış.
İhtiyar bilge düşünmüş ve kısa bir süre sonra “Peki sana bir ilaç hazırlayacağım, bu ilacı kayınvalidenin akşam yemeğine iki damla damlatacaksın. Bir ay sonra kayınvaliden ölecek, sende bu sıkıntıdan kurtulacaksın” diyerek çözüm önerisinde bulunmuş.
Gelin bunu duyunca sevinmiş tabii ki, ancak bu sevinci kısa sürmüş.” İyi de kayınvalidem ölünce benim yemeğine ilaç karıştırdığım anlaşılır, ömrümün geri kalan kısmını hapiste geçiririm. Sonuçta yine eşimle ayrı düşerim” endişesini dile getirmiş.
Bilgenin bu ilacın hiçbir tahlilde belirlenmesinin mümkün olmadığı yönünde verdiği garanti gelini ikna etmiş.
Bilge ilacı hazırlamış ve tam geline vereceği sırada 'Şimdi beni iyi dinle; bu ilacın etkisini söylediğim süre içerisinde göstermesi için, kayınvaliden ile hiç münakaşa etmemen, onu hiçbir şekilde kötü cevaplamaman, ona saygılı davranman ve sanki çok iyi anlaşan bir gelin kaynanaymışsınız gibi hareket etmen gerekir, bunu yapabilecek misin? diye sormuş. Eninde sonunda bu sıkıntıdan kurtulacağını düşünen gelin, bilgeye tüm söylediklerini eksiksiz yapacağını ifade ederek ilacı almış.
Gelin kayınvalidesinin yemeğine iki damla bu ilaçtan koydukça, kayınvalidesinin tüm davranışlarının düzeldiğini görmüş. Eskiden “Gelin buraya gel' diye bar bar bağıran kayınvalidenin kendisine kızım buraya gelebilir misin, ev halkına; 'gelinim bu gün çok yoruldu şu işi de ben yapayım' demesi” onu şaşırtmaya başlamış.
Yirmi gün sonra, soğuk bir gecede, uyurken kayınvalidesinin üzerini sevgi ile örttüğünü fark eden gelin ertesi sabah koşa koşa ihtiyar bilgeye gitmiş,”Bu ilaç kayınvalideme ne yaptı bilemiyorum? Bana gelini gibi değil de kızı imişim gibi davranıyor, her hareketi sevgi dolu, beni öz kızından ayırmaz oldu, ben ne ettim, kayınvalidemin ölmesini istemiyorum ona yirmi gündür verdiğim ilacın ne gibi tesiri olacak onu da bilemiyorum, çok pişmanım” diyerek yardım dilemiş.
Gülümseyen ihtiyar bilge, gelinin elini sevgi ile tutmuş ve onu yanına oturtmuş. 'Bak kızım, üzülme kayınvalidene bir şey olmayacak, sen her gece onun yemeğine zehir koymadın. Kayınvalidenin yemeğine koyduğun yalnız iki damlacık sevgiydi, başka bir şey değil. Bunun hiçbir canlıya zararı dokunmaz. Hiç kimseyi öldürmez. Aksine daha güzel ve anlamlı kılar o canlının yaşamını. Sen sevgi ile davrandın, sevgi buldun. Saygı ile davrandın, saygı gördün. Sen ektiğini biçtin. Şimdi git evine ve ailenle mutlu yaşa' diyerek onu uğurlamış.
Kulaklarınızı açın. Kriz Ben Geliyorum Der (*)
Geçen yazımda bir iki paragraf ile krizde çalışanların ne yapmasının gerektiği hususuna az da olsa değinmiştim. Bu konunun genelinde ahkâm kesmek zannederim ki bu günkü konumumu aşar. Kaldı ki, dövizdeki yükselişe rağmen hükümet Türk ekonomisindeki makro dengelerin sağlam olduğunu ve durumun kısa bir sürede toparlanacağını ifade ediyor. Dolayısı ile bu bilgiyi geçe haftaki yazıma ek olarak sizlere ihtiyaten sunmuş olmayı diliyorum. Tabii ki yazım çalışanlara hitap ediyor.
Amerika’da yapılan bir araştırma ( Fortune ) yöneticilerin kriz ve acil duruma hazırlıklı olmadıklarını net bir şekilde ortaya koymuş olduğu belirtilmektedir.. Tabii ki bizim yöneticilerimizin de bu düzeyde oldukları anlamına gelmez bu durum. Kaldı ki bu ülkede değişik kriz dönemlerindeki uygulamalarında 2 kez hata yapan yöneticilerin görevden affedildiği biliniyor. Ve de sistem, görevden bu nedenle affedilen yöneticinin başka bir kuruluşta görev almasını imkânsız kılarmış. 11 Eylül saldırılarından sonra yapılan araştırmalar da göstermektedir ki, kriz yönetimine ciddi kaynak ve zaman ayıran şirketlerde bile evdeki hesap çarşıya uymamaktadır. PR/Week Boston-Marsteller’in araştırması, CEO pozisyonundaki üst düzey yöneticilerin % 81’nin yaşanan bu trajedi karşısında daha önceden hazırlamış oldukları kriz planlarının yetersiz kaldığını belirlemiştir.
Bir araştırma sonucu da bizden. Ülkemizde bu ve IK konularında konularda uzmanlığı ile tanınan bir kuruluşlumuzca yapılan araştırmada ise 135 İnsan Kaynakları yöneticisinin ancak %2’ sinin krizle başa çıkmak için bir stratejiye sahip olduğu tespit edilmiş. Tabii ki bu araştırmalar yeni değil ve üzerinden hayli zaman geçmiş. Bu % 2,5’luk oranın hayli, yükselmiş olması tabii ki mümkün. Yöneticilerinizi sizler tanırsınız. Sizce kuruluşunuzun IK ünitesinde bu oran ne kadar yükselmiştir? Bunu bilemem. Ancak bir şeyi iyi bilirim ki kriz durumunda tüm yöneticiler patron tarafından imtihan edilirler ve bu duruma en fazla hâkim olması gereken ünite de İnsan Kaynakları ünitesidir.
Geçen haftaki yazımdan yukarıdaki iki paragrafı alarak bu yazıya başlamak istedim Bunun nedeni “ nasıl olsa yukarıdakiler düşünüyorlardır diyerek rehavete kapılmamanızdır. Siz de düşünmeli ve görüşlerinizi üstlerinize duyurmalısınız.
Şirketlerin ve yöneticilerin kriz ortamlarında çok daha kırılgan olduklarını bir önceli yazımda ifade etmiştim. Özellikle konuya tam vakıf olmayan yöneticilerle çalışıyorsanız, bir takım yanlış uygulamalarının menfi sonuçlarının açık veya kapalı bir şekilde size yansıtılması olasıdır. Dolayısı ile taşıdıkları sorumluluğa rağmen kriz dönemlerinde patron tarafından yapılan sınavda başarılı olamayacağını anlayan yöneticilere karşı da kendinizi korumalısınız.
Kriz döneminde zekânıza ve hafızanıza güvenmeyin. Krizle ilintili konuları mutlak not alın. Esasen günlük tutmak daha da doğrudur. Özellikle yolcularla sürekli ilişkide bulunan çalışanların uçuş sonrası şikâyet konusu olabilecek yolcu serzenişlerini not almalarında fayda var. Şikâyetin olayın yaşanmasından ne kadar sonra şirkete gelebileceğini bilemezsiniz. Bu süreçte olan ve de içinde bulunduğunuz her konuyu açıklamanız ve cevaplamanız gerekebilir. Durduğunuz yerde mevcut kırılganlığım mağduru olmayın. Ve de unutulmaması gerekir ki, bir önceki kriz veya acil durum takip edecek olan olağanüstü durum için daima bir yol gösterici olacaktır. Orta seviye yöneticilerdeki küçümsenmeyecek orandaki devir hızı yaşanmışlara ilişkin bilgileri de beraberinde götürmektedir.
Bu dönemlerde özellikle samimi ve açık olmalısınız. Her zaman olması gerektiği üzere, kriz sürecinde de gerçeği söylemek ve mutlak doğruyu anlatmak şart. Çalışanlar seviyesinde güvenlik ve rekabet açısından saklanması gereken bilgilerden ötürü her şeyin anlatılamaması durumuna çok ender olarak rastlansa da bu durum haricinde hiç yalan konuşmamak gereklidir.
Aynı kriz şartlarından birlikte hizmet ürettiğiniz üçüncü kuruluşların çalışanlarının da muzdarip olduğunu her zaman göz önüne almalısınız. Dolayısı ile bu kuruluşların personeli ile iş ilişkilerinden kaynaklanabilecek gerginliklerin vukuunda kendinizi normalden fazla hoşgörülü olmaya zorlamalısınız.
Durum ne kadar kötü olursa olsun gerçekçi olmalısınız.
Konuşmalarınız ve de sual yöneltilmesi durumunda cevaplarınız teknik dil ve belirsizlikten uzak olmalıdır. Konu her ne ise onu ortaya açık ve net bir şekilde koymalısınız.
“Bu süreçlerde size ulaşan her bilgiye inanmak çok yanlış olacak ve sizi gereksiz yere sıkıntıya sokacaktır. Bilgi mutlak şirketiniz Kriz Yönetim Merkezince doğrulanmalıdır. Özellikle bu dönemlerde çalışanlar arasında en çok konuşulan konu tensikat yapılacağı hususudur. Ve de insanlar sanki bu konuda söylenenlere inanmaya hazırdır. Özellikle bu tür konuşmalardan kesinlikle uzak durmalısınız. Son çalıştığım iş yerinde varlığı açık olan hayli yıpratıcı ve ağır krize rağmen patronların kriz nedeni ile “ tekrar ediyorum kriz nedeniyle” çalışanların iş akitlerinin feshedilmeyeceğini yazılı olarak duyurduklarını ve de bu vaade uyulduğunu hatırlamaktayım.”
Lütfen bu süreçte dedikodu yapmamaya ve size ulaşanlara da inanmamaya özen gösteriniz.
Bir çalışan olarak bu süreçte yerine getirmeniz gereken en önemli ve sizi ilave sıkıntılardan arındıracak husus bu süreçte işinizi çok iyi ve daha dikkatli yapmanızdır.
LÜTFEN OKUYUNUZ:
KRİZİN PANZEHİRİ ÇALIŞAN MOTİVASYONU
http://archive.ismmmo.org.tr/docs/YASAM/19yasam/34-35.pdf
KRİZ YÖNETİMİ - ŞİRKET ÇALIŞANLARINA YÖNELİK NELER YAPILMALI.
http://www.uzmantv.com/kriz-yonetimi-yurutulurken-sirket-calisanlarina-yonelik-neler-yapilmali
Yorumlar