Üç Haftadır Pegasus yazıyoruz. Kabak tadı vermeden ara verilim istedim. Gelişmeleri izleyip sonra devam ederiz diye düşündüm. Ancak saygıdeğer Pegasus yönetimi buna izin vermiyor. İki üç gün yine 9 yer hizmetleri personelini işten çıkartmışlar. Performans düşüklüğünden. Tesadüfün aksiliği bu şirkette performansı düşük olan çalışanların hepsi Sendikalı. Acaba bu sendika üye olarak kabul edecekleri çalışanların şirketlerdeki performansının düşük olmasını mı şart koşuyor? Kim bilir? Belki de.
Yahu; bu kuruluşun IK yöneticileri bir çalışanın performans düşüklüğünün, hele hele süreklilik arz eden bir verimsizliğin hukuki platformda nasıl belgelenmesi gerektiğini bilmezler mi?
Hukukçuları bu ünitenin sorumlusunu / sorumlularını ve de Genel Müdür Nane Beyi hiç ikaz etmez mi? Kanunun öngördüğü hususları yerine getirelim demezler mi?
Şirketin Danışmanları vardır tabii ki, onlar ne yapar? Ancak danışmanlar aynı zamanda yönetimin icradaki bir parçası ise ( yanılmıyorsam Genel Müdür danışmanlarının en önde geleni uçuş İşletme departmanında söz sahibi bir yönetici ) vay başımıza gelenlere.
Evet, anlaşılan o ki, Pegasus yönetimi neye, ne kadara mal olursa olsun sendikayı şirkete sokmamaya kararlılar.
Tercihleri bu yönde. Bunu da insanları işten atarak sağlayacaklarına inanıyorlar. Korkutarak. Bu tarz geçici bir başarı sağlayabilir se de orta vade de kurumu zafiyete uğratacağı mutlak. Bu konudaki örnekleri, yaşanmışları bu sözde yöneticilere anlatacak kimse yok mu? Rahmetli Fazlı Tunalıgil hayatta olsaydı Pegasus’ a bu konuda eğitim verebilir ve de Sendika bu durumu görünce saygı ve takdir ile eğilip alkışlayarak geri çekilirdi.
Tabii ki işten çıkartılanlar için çok çok üzgünüm. Bir de neye yanarım biliyor musunuz? Türkiye’mizim hemen hemen 100 yılı aşkın bir süredir tanıdığı, saygı duyduğu bir soy isminin yıpranmasına üzülürüm. Senelerdir ülkenin geçirdiği her durumda üzerine tek bir leke konmamış dürüstlük timsali aile adının hak etmemesine rağmen tozlandırılmasına üzülürüm. İnanın ki bu üzüntüm samimi ve içtendir. O ailenin rahmetli büyüklerine hayranım ve çok sever ve sayarım. Evet, PGS Türkiye’mizin 2. büyük hava yolu olarak bu soyadına yakışır olmalı.
Evet, hep birlikte göreceğiz. Pegasus’ un Uçuş İşletme Departmanı dâhil, tüm yöneticileri icraatlarını savunmakla mükelleftirler. Neden Uçuş işletme Departmanını ayrıca belirtiyorum. O ünitenin çalışanları, pilotlar. İnsanların canlarını teslim ettiği pilotlar. Türk Hava Yollarından bir büyüğümüz pilot koltuğuna oturunca aklına hiç başka bir konu gelmemeli, başka bir şey düşünmemeli derdi. Yarın koltuğuna oturan bir pilot İşten neden atıldıkları belli olmayan arkadaşlarını aklına getirip, acaba yarın şirket bize de aynı şeyi yapar mı diye düşünürken dalmazlar mı sizce?
Malum, PGS son dönemde iki kırım ve bir kaza geçirdi. Bu yaşanmışlarda eğer pilotaj hatası mevcutsa şirket bu pilotlarla tabii ki yollarını ayıracaklardır. Şirketin Uçuş İşletme Departmanının saygıdeğer yöneticileri söz konusu seferleri icra eden uçuş ekibinin yanına kimi, hangi pilotları ilave edip onları da, bize biat etmeyenleri de bu fırsattan istifade gürültü çıkartmadan işten uzaklaştıralım diye hesap kitap yapacaklarına bu üzücü olayların tekerrürüne nasıl engel olabilecekleri hususunu düşünmeli ve kafalarını buna yormalıdırlar. Umarım anlatabilmişimdir Sn. Komutanlarım.
Şimdi değişik şeyler yaşanıyor PGS’ de. Konu bu yazdıklarımızla bitmiyor. Türkiye’mizin yangın, sel gibi olayların derin üzüntüsünü yaşadığı ve bu acılarla kavrulduğu günlerde PGS’ nin bu marifetlerini ve muhtemel sonuçlarını ülke gündemine taşımak ve oturtmak hayli zor. Buna rağmen konu PR faaliyetleri ile birleştirilip kamuoyuna sunulabildiği takdirde insanlarımıza bu konunun neden kendilerini de ilgilendirmesinin gerektiğini bir şekilde anlatmak mümkün olacaktır. Anlayacakların eminim. Evet, bu konu burada bitmiyor.
EVET; BÜYÜK MİLLETİNİN BAZI FERTLERİ KÖTÜ GÜNLERDE BİLE BUNLARI YAPIYOR.
Zannetmiyorum. Artık büyüklüğümüze de inanasım yok. İnsanlık lafla gelişmiyor. Milletin fertlerinin yaptıklarına bir bakalım. 8.9.2009 günü gecesi İstanbul Basın Ekspres yolu su baskınına uğramıştı. İkitelli başta olmak üzere sel birçok bölgede felakete neden oldu. Selde 24 kişinin cesedine ulaşılmıştı. Bu arada fırsatçılar yine harekete geçmiş ve bölgedeki dükkânlarda. Tabak, çanak, beyaz eşya, televizyon ne varsa talan edilmişti. 2011 yılı Van depreminden sonra o ilimizdeki kiralar hemen artmıştı. Emlakçılar Derneği başkanı uygulama ahlaki değil, ev sahiplerini vicdanlı davranmaya davet ediyoruz demişti Van depreminde zarar gören vatandaşlar için gönderilen malzemelerin de talan edildiği halen aklımda.. İzmir'deki deprem sonrası birçok vatandaş yeni ve daha güvenli ev arayışına girdi. Kiralık evlere yaşanan talep sonrası bazı bölgelerde ev sahiplerinin fırsatçılık yaparak kira fiyatlarını artırdığı ortaya çıktı. Ne kadar mı? Yüzde yüze yakın. Ev adamın değil mi? İstediği fiyata kiralar. THY, Suruç'taki saldırıyı fırsata çevirmedi mi? Kente kalkacak uçaklarda yer kalmadığı bildirilirken Salı günü havalanacak uçakların biletleri ise zamlı olarak satışa sunulmuştu. THY'nin yurtdışından tahliye ettiği vatandaşlar için uyguladığı bilet fiyatları ( 5000 TL’ ye satılan biletin 16.000 TL’ den satışı) kriz fırsatçılığı olarak değerlendirilmişti. Bunu da duyduk. Malum et fiyatları pahalı. Ramazandan hemen önce beyaz ete de zam yapmakta bir sakınca görmedik. Zannetmeyin ki yalnız tavuğa zam geldi. Bu arada Pandemi esnasında yaşamımıza tamamı ile giren insanların Corona’ dan korunmak amacı ile kullandığı bozulmuş dezenfektanların satışa sunulduğunu da televizyonlarda izledik. Vb. Her ne ise bu konuda örnekleri artırabilirim. Evet; büyük Milletinin bazı fertleri kötü günlerde işte bunları yapıyor.
Tüm Türkiye son günlerde Ege ve Akdeniz’de devam eden orman yangınlarına kilitlenmiş durumda. Kamu kurumlarından sivil toplum örgütlerine, itfaiyecilerden vatandaşlara kadar herkes devam eden yangınlara karşı gece gündüz mücadele ediyor Böyle bir dönemde bile fırsatçılar ortaya çıkabiliyor. Büyük Türk Milletinin bazı fertleri fırsatçılık yapıyor. Hem de insanların en zor günlerinde.
Aşağıdaki haber sanal medyaya düşmeden önce bir gazeteden alınmıştır. “Önce, yangın esnasında kullanılacak malzemeler fahiş zam yapanlar, sonrasında ise daha alevlerin sönmediği bölgelerdeki tarlaları satışa çıkartan emlakçılar çıktı. ‘İmara açılacak’ vaadiyle yayınlanan bazı ilanlar sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine yayından kaldırıldı. Duruma tepki gösteren Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Başkanı Hakan Akdoğan vatandaşları uyardı. “Arazilerin imarları olmamasına rağmen imara açılacak diye reklam yapıyorlar” diyen Akdoğan “Daha acımız dinmemişken, yangının külü soğumamışken birçok emlak sitesinde yanan arazilerin satışa çıkarıldığını tespit ettik. Bu tutumu son derece yanlış buluyoruz” dedi. Satışa çıkarılan bazı arazilerin ‘imara açılacak yatırımlık arazi’ gibi tanımlarla reklamının yapıldığına dikkat çeken Akdoğan, “Bu ifadeler tamamen yanlış. İmara açılma gibi bir durumu bulunmuyor. Yatırım yapmayı düşünenlerin bu tarz yanıltıcı ifadelere inanmamalarını tavsiye ediyoruz” diye konuştu. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum da önceki gün yaptığı basın açıklamasında yanan yerlerin imara açılmayacağına vurgu yaptı.
Isıya dayanıklı eldivenlerde de benzer bir durum görüldü. Sabah gazetesinde yer alan habere göre ısıya dayanıklı
eldivenlerin fiyatı yüzde 633 artışla 44 TL’den 330 TL’ye çıktı, 20 metrelik yangın hortumunun fiyatı yüzde 15 artışla 426 TL’den 490 TL’ye, yangın söndürme tüpünün fiyatı yüzde 21 artışla 200 TL’ yükseldi. Aktif karbon filtreli maskenin fiyatı yüzde 11 artışla 211 TL’den 241 TL’ye çıktı. Fırsatçılar, yanık kremlerine dahi zam yaptı. 100 TL olan yanık kreminin fiyatı da yüzde 180 zamla 280 TL yükseldi.”
Yangın söndürme araçlarından yangına müdahale esnasında giyilecek kıyafetlere kadar birçok ürüne de yüzde 100’ü aşan zamlar yapıldı. Örneğin yangın söndürme toplarına yangınlardan dolayı talepler arttı. Talep artışı fırsatçıları harekete geçirdi. 1 ay öncesine kadar tanesi 170 ile 200 lira arasında satılan yangın söndürme toplarının fiyatı alışveriş sitelerinde 500 TL’ye kadar yükseldi. Yüzde 139’ a varan artış yaşandı.
Bu arada bu haberleri yalanlayan da çıkmadı. Eczacılar Derneği Başkanı dışında. Sayın Başkan Eczacılar tarafından satılan malzemelere yangın süresinde zam yapılmadığını ve aynı fiyatlarla satışa devam edildiğini açıkladı. İşte büyük Türk Milletinin fertlerinin yaptıkları. İşte büyük Türk Milletinin bazı fertlerinin fırsatçılığı.
Çoğumuz her şeyin hatasını hükümette bulmaya alıştık. Pahalılığında diğer şeylerinde. İyi de bu fırsatçıları özellikle yangında kullanılacak malzemelerin satış fiyatlarını bu denli artırmaya da hükumet mi zorladı? Sizce bizde, biz insanlarda bir bozukluk yok mu?
Yorumlar Tüm Yorumlar (46)