Yeşilköy de deniz kıyısı sayılabilecek konumda bir kahve var. Kapalı bölümde hep alışılagelen yüzler okey ve kâğıt oynuyor. Bahçe kısmında ise mekâna hava almak amacı ile gelenler oturup güneşleniyor ve okuyarak, sohbet ederek vakit geçiriyorlar. Kayınvalidemin rahatsızlığı sırasında Yeşilköy’de kalırken üç beş kere gitmiştim oraya. Geçenlerde 01 Kasım günü Yeşilköy’de yaptığım alışverişten sonra gazetemi alıp tekrar gittim o kahveye ve bahçe bölümünde kapalı mekânın camının önüne oturdum. Yazdan arta kalmış bir gündü Arkamdaki masada 4 kişi oturuyordu. Sırtım onlara dönüktü ve oturma şeklimden ötürü kendilerini göremiyordum. Şayet Havalimanı ile ilişkili değillerse, belirli konuları yakından takip eden birileriydi.
Bu insanların konuşmasında dikkatimi çeken neydi? Durduğum yerde neden sağa sola kulak kabartma durumuna düştüm. Bu beyefendiler öncelikle T.C vatandaşıydılar. Biri gayri Müslim’di galiba. Diksiyonu bende o intibaı uyandırdı. Bu insanların ülkemizi yöneten siyasi partiyi benimsemedikleri ortadaydı. Cümleleri arasına sıkıştırdıkları sıfatlardan bu anlaşılıyordu. Ben Beşiktaş takımını tutarım bildim bileli. Galatasaray Lisesinde okurken bu nedenle dayak bile yediğimi hatırlarım. Herkes kendi takımının sıralamada yükselmesini ve rakiplerin başarılı olamamasını ister. Bu beyefendiler, futbol takımı tutmakla, siyasi parti taraftarı olmayı karıştırmışlar. İktidar partisinin yaptığı iş başarısız olsun, ülkenin hali ne olursa olsun diyenler / söyleyenler en hafifi deyimi ile zekâ özürlüdür. Bu kesin. Bu adamlarda öyle.
Konuşmada masaya yatırılan 2 gün önce, 29 Ekim günü açılışı yapılan İstanbul Havalimanıydı. Evet, bilgililerdi ama konuyu ele alış şekilleri hayli yakışıksız ve çirkindi. Bir ara dönüp iki laf edeyim diye düşündümse de vazgeçtim. Oturup insanları dinlemek ayıptı ama konu beni ilgilendiriyordu ve de haftada bir de olsa yazıyorum ya. Bu arada garsondan bir kalem ve kâğıt istemeyi de ihmal etmedim.
Havalimanının yapılacağı yerin seçimi, maliyeti, inşaat süreci dâhil birçok şey söylendi. Türk Hava Kurumunun bu yöre ile ilgili raporu var. “ Buraya Havalimanı yapılamaz “ Ters yönden esen Karadeniz rüzgârları hâkim bu mıntıkaya. Üstelik Havalimanı kuş sürülerinin göç yolu üzerinde. Vb...
Konu gazete köşelerine her zaviyeden taşındı. Artık Türkiye’miz için, hepimiz için en önemli olan husus İstanbul Havalimanının çok başarılı ve de Türk Turizmininin atılımı ile havalimanının en verimli olacak şekilde işletilmesi. Vatandaş olarak bunu dilemeliyiz. İnsanların bu konuları ifade etmeleri yanlış mı? Tabii ki değil Ancak konuya havalimanını şu iktidar yaptı Bundan sonra devam edecek olan İnşaat sürecinde ve de faal bölümün İşletmesi esnasında çıkacak olan sorunlar onları yıpratır düşüncesi ile yaklaşmak ve bu noktadan çıkışla yapılan tenkitler çirkin ötesi ve aptalca. Havalimanını kim yaptı ise yaptı. Sonuçta mülk bizim. Ve de yapılan / yaptığınız her türlü kötü temenni de hepimize yönelik.
Adamın hafızasına hayran olmamak elde değil. Zannedersin ki meclis kürsüsünden bu konuyu anlatan CHP Milletvekili değil de kendisiydi. Veya konuşma notunu bu bey hazırlamıştı. Nokta virgül aynılarını söyledi.. İhale öncesi İstanbul Havalimanı için tahmin edilen maliyetini hemen hemen 3 misli bedel ile ihale de almaya hak kazanan şirketler birliğinin İstanbul Havalimanı inşaatını kaç milyon Euro ile sonlandıracağı şu anda belli değil. Neyse ki bunun üzerinde tahmin yapmadılar. Allah ömür verirse 2023 sonunda bunu göreceğiz demekle geçiştirdiler.
Dünyanın en büyüğü değilmiş. Ne olduğunu bilen biliyor. İstanbul Havalimanımızın dünyanın en pahalıya mal olan sistemi olduğunu söylemesi zekâ göstergesi değil. Aç interneti konuya ilişkin bilgileri bulursun. Gel gelelim yolcu başı maliyet ile ilgili de itirazı var amcamın. Havalimanımızdan 60 -70 milyon arasında yolcu geçecek. Yolcu başı maliyeti 150 milyon yolcu üzerinden hesaplıyorlar. 2023’ de İstanbul Havalimanının kapasitesi 200 Milyon olacak. Neden yolcu başı maliyeti ondan hesaplamıyorlar. Daha düşük olurdu ve de insanların inanacağı kuşkusuzdu. Bu arada Maliyet bakanının Marsa yol yaptım dese inanırlar sözü düştü ortaya.
Sıra geldi işçi eylemlerine. Sendikacılar bu denli heyecanlı değillerdi konuyu tartışırken. Bu kez adamın sendikacı olabileceğini düşündüm. Dönüp bakmadım zira sendikacıları tanımam.
Not aldığım kâğıt bitti. Eğer detaylara girseydim, iki A4 daha gerekirdi. Sohbet devam edecek miydi bilemiyorum. Hoş başka konu kalmamıştı ya. Kalktım. Hesabı ödedim çıktım mekândan. Çarşıda her zaman gittiğim bir yere çöktüm ve aklımda kalanları oradan temin ettiğim A4 kâğıda küçük not kâğıdındakilerle birleştirerek geçtim.
Evet; bu beyefendilerle konuştukları konuların büyük bir kısmında aynı görüşü paylaşabilir ve bunu burada ifade edebilirdim. İnsanoğlu, öfkesini kontrol edemediğinde çoğu kez haklıyken haksız duruma düşer. Salt Havalimanını yaptıran güç, politik inançlarınıza uygun değil diye burada aksaklık ( ? ) olmasını temenni edercesine konuşmak sizleri benim nazarımda sıfırlamıştır. İnsan bile değilsiniz. Bilmem anlatabildim mi?
Gelelim bu beylerin konuşmadıkları bir konuya. Hatırlarmısınız İstanbul Havalimanı ihalesini alan şirketler Grubundaki en büyük şirket olan Cengiz İnşaatın patronu Mehmet Cengiz yaptığı bir telefon görüşmesinde “ Bu Milleti ne kadar sevdiğini ” olabilecek en çirkin ve yanlış anlaşılması mümkün olmayan şekilde ifade etmişti. Kanaatimce bu insanın Cumhurbaşkanımızın Zafer Anıtı olarak isimlendirdiği İstanbul Havalimanının açılış töreninde konuşma yaparak onurlandırılmasının doğru olmadığı bir tarafa büyük yanlıştı. Bize kendimizi çok çok kötü hissettirdi. Herkes her şeyi Cumhurbaşkanımızdan bekliyor. Ben de kendisinden bunu beklerdim. Törende Şirketler birliğinin başka bir üyesinin konuşma yapmasını. Düşünebilirdi, düşünmeliydi. Bu da benim notum.
Havalimanını şu iktidar yaptı Bundan sonra devam edecek olan İnşaat sürecinde ve de faal bölümün İşletmesi esnasında çıkacak olan aksaklık ( ? ) ve sorunlar ( ? ) onları yıpratır düşüncesi ile yaklaşmak ve bu noktadan çıkışla yapılan konuşmalar çirkin ötesi aptalca daha kötüsü düşmanca. Cehaletin doruk noktasına yükselen okumuş cahiller, Evet; yukarıda da ifade ettiğim üzere, Havalimanını kim yaptı ise yaptı. Sonuçta mülk bizim. Ve de yapılan her türlü kötü temenni hepimize yönelik. Hangi siyasi görüşü benimserseniz benimseyin. Sizin siyaset ve muhalefet anlayışınız batsın.
Bu Kurulun Karar Tutanağından Kesekağıdı Olur mu?
Hayli zaman önce yaptığı işi mesleğine yakıştıramadığım biri o günlerin etkili bir şahsiyetine bir mail atar. Maili alan etkili kişi bunu kendisinden daha etkili olduğuna inandığı bir yakınına fwrd eder. O dönemin ilişkilerinden ötürü yalnız etkili olan kişisi günümüzde hem çok etkili hem de büyük yetkili oldu.
Benim şahsen en çok komiğime giden husus mailde belirtilen “ İki personelin işten haksız yere çıkarıldığı ve bazı personelle ilgili uygulama yanlışları,” kısmı. Etik kurulunda sigaya çekilen kişinin o dönemde emrinde kaç kişi çalışıyordu. 20,30 50 hadi bilemediniz 100 kişi. Ya bu zat emrinde binlerin çalıştığı bir iş yerine atanırsa ne olacak? Aynen bizim sektörde olduğu üzere 2’li rakamlar örneğin 211, 305 çalışan ile ifade edilecektir. Tabii ki Etik Kurulunun kararından sonra böyle bir atama olmayacaktır diye düşünmek gerekir
Evet; aşağıdaki maili okuyanlar bu şahsın o görevden uzaklaştırıldığını ve belki de bu tür işyerlerinde bir daha çalıştırılmayacağını düşüneceklerdir. Tabii ki inanılması istenilen ve de olması gereken budur.
Maili kelimesine dokunmadan aşağıya alıyorum. Yalnız kimlik bilgileri ile İş yerinin adını ve maili yazan kişinin mesleğini noktalar koyarak sildim. Kimsenin olduğundan daha küçük düşürülmesi iyi bir yöntem değil.
“Efendim rahatsız ediyorum, ...................................... Başkanı.................. ile ilgili uzun zamandır iddialar ve yürüyen soruşturma vardı. .....................Etik Kuruluda nihai kararını vermiş. Kararda, özetle: Başkan..................... kurum makam araçlarının kurumla bağdaşmayan işlerde kullanılması, özellikle araç GPS, KGS kayıtlarına bakıldığında gece yarısı yoğun saatlerde kullanıldığı, Bir ...........................belli bir projeye bağı olmaksızın Başkan maaşının 3 katı tutarında ..................Euro maaş ödenmesi yapılmasının kamu güvenini sarstığı, İki personelin işten haksız yere çıkarıldığı ve bazı personelle ilgili uygulama yanlışları, ....................... Şirketi ile ilişkilerin hukuka aykırı olduğu, hükümleri yer alıyor. Bildiğim kadarıyla rapor .................................Teftiş Kurulu’na gönderilecek. ................................................. Dosyayı ekte bilgilerinize sunmak istedim Saygılarımla.”
Etik Kurulunun kararından sonra Konu, Teftiş Kuruluna gitti mi? Bilmem. Biliyorum ki o zat görevden alınmadı. Taltif edildi gibi. Sözüm meclisten dışarı Ziya Osman Sülün nam-ı diğer Sülün Osman. Meşhur dolandırıcımız, Galata Kulesinden tutun şehir hattı vapurlarına kadar satmıştı. Hapishanede “Alın teri ile yaşamak” konulu konferans vermişti. Komik.. Eminim ki bizimki de şimdi sağa sola dürüstlük taslıyordur. Sülün Osman ile aynı hesap.
Her ne ise; Etik Kurulu kararı ne olacak peki? Galiba o kurul dostlar alışverişte görsün diye kurulmuştu. Pek işe yaramadığına göre kararı kese kağıdı yapın isterseniz. Hiç olmaz ise bir işe yarar.
Kendileri Hepten Bağımlı Ama Unvanları Her Nasılsa Bağımsız.
Öncelikle; bağımsız kelimesinin anlamına bir bakalım. TDK’ ya göre bu kelime “Davranışlarını, tutumunu, girişimlerini herhangi bir gücün etkisinde kalmadan düzenleyebilen, her hangi bir kuruluşa, partiye bağlı olmayan” kimseyi ifade ediyor.
Evet; Devlet Baba özellikle Halka açık şirketlerin Yönetim Kurullarına bir bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi atanmasına karar verdi. Bu kararı neden verdi. Eminim ki ortakların haklarının daha iyi korunması için. Hayli uzun şartları var bu göreve atanabilmenin.
Mevzuat; bu göreve atanmak için “Şirket faaliyetlerine olumlu katkılarda bulunabilecek, şirket ortakları arasındaki çıkar çatışmalarında tarafsızlığını koruyabilecek, menfaat sahiplerinin haklarını dikkate alarak özgürce karar verebilecek güçlü etik standartlara, mesleki itibara ve tecrübeye sahip olması.” hususunu şart koşuyor. Ayrıca “ Bağımsızlığı ortadan kaldıran bir durum ortaya çıktığı takdirde, değişiklik bağımsız üye tarafından kamuya duyurulmak üzere derhal yönetim kuruluna iletilir. Bu durumda bağımsızlığını kaybeden yönetim kurulu üyesi ilke olarak istifa eder. “ gibi etik hususlarla ilgili yönlendirmelerde yer alıyor.
Unutmadan belirteyim. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği adayları Yönetim Kuruluna, Genel Kurula, Hissedarlara ve tüm menfaat sahiplerine imzaları ile “ Bağımsızlık beyanında “ bulunuyorlar. Başka bir deyişle görevlendirildikleri takdirde, hizmeti “Sermaye Piyasası Kurulu Kurumsal Yönetim İlkelerinde belirlenmiş olan kriterler uyarınca” tam bir tarafsızlıkla, bağımsız olarak yürüteceklerine ilişkin söz veriyor ve bunu taahhüt ediyorlar.
Her ne ise, bu konuda şeyler öğrendikten sonra bu görevi yapmış olanlara, yapmakta olanlara bir bakalım demek aklınıza geliyor. Önce şu sözü hatırlayalım. Doğru bulur musunuz bilmem. “Politika ceketinizdeki temizlenmesi mümkün olmayan bir leke gibidir. Ne kadar temizletirseniz temizletin üzerinizde bir iz bırakacak,. siz ondan vazgeçseniz bile o sizi bırakmayacaktır. Bu meslek bünyede bağımlılık yapar. “
( Y ) Bey, falan filan dönemde bir partiden Milletvekili ve de siyasi partinin mali işlerinden sorumlu Başkan Yardımcısı, ( X ) hükümette Bakan ve Başbakan Yardımcısı. Bu büyük hizmetlerinin sonunda emeklilik döneminde falan kuruluşun hem tarafsız aynı zamanda BAĞIMSIZ Yönetim Kurulu üyesi.
Bir diğeri ise ( X ) kuruluşta Bağımsız Yönetim Kurulu üyesiyken bir partiden milletvekili seçilmiş. Tabii ki kendisini garantiye almış ve milletvekili olduktan sonra BAĞIMSIZ Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa etmiş. Anlayacağınız tarafsızlık ve bağımsızlık örneği bir zat.
( X ) bey büyük illerimizden birinin Belediyesinde işe başlar. Ve de daha oturduğu yer ısınmadan Başkan danışmanı olur. Bu arada bu büyük ilimizdeki parti örgütünün kurucu üyesi de olmuştur. Fazla geçmeden o partinin il Başkanlığında 2 nci adamlığa yükselmiş ve bu görevleri takiben encümen üyeliği, parti kontenjanından meclis üyeliğini kapmış. Olur, yapılır ve de olur. Ne mi olur? Falan şirketin Yönetim Kuruluna görevin tüm şartlarına haiz bir BAĞIMSIZ Yönetim Kurulu üyesi olur.Allah yürü ya kulum demiş. Yine de BAĞIMSIZ kelimesi ile bu bey nasıl yan yana getirilebilmiş anlamak zor.
Aramaya kalksanız bayağı fazla miktarda örnek bulabilirsiniz. Sahi devlet baba bu BAĞIMSIZ üyelikleri ihdas ettiği zaman ne düşünmüştü? Neden gerek duymuştu? Bağımsız üyelerin atanmasında ve görevlerinin sürdürülmesinde BAĞIMSIZLIK kıstası dikkate alınan ilk faktörmüş.
Öyle ya: Şirket bünyesindeki menfaat sahiplerinin haklarının korunabilmesi, TARAFSIZ kalınabilmesi için ÖZGÜR KARAR VEREBİLEN VE ETİK DEĞERLERİ GÜÇLÜ olan üyeler bu göreve atanabiliyor. Tıpkı örneklemelerde net bir şekilde görüldüğü i üzere. TARAFSIZ ve de BAĞIMSIZ. Evet; vaziyetin durumu bu merkezde.
Yorumlar Tüm Yorumlar (26)