Hava- İş zor günler geçirdi. Uzun bir süre birçok şeyi görüp görmezden geldi. Zor bir durum. Kendi tercihleriydi. Yaşadılar. Sendika tercihini yaşarken çalışanlar en büyük sıkıntıyı çekti.
Evet, Hava-İş’ in çıldırması uzun sürdü. Sendikanın yöneticileri hayli dayanıklılarmış. “HAYAL BU YA. BİR GÜN TSHS ÇILDIRACAK, SİNİRLENECEK VE THY’NA ARTIK BU KADARI DA OLMAZ DİYECEK?” başlıklı bir yazı yazmıştım. 2015 yılında. Ve demiştim ki, “Türk Hava Yolları çalışanlarının tek ümidinin işverenin çalışanlara yönelik hatalı uygulamalarının sizi bile bir gün çıldırtacağı ve taşıdığınız unvanın gereğini yapma durumunda bırakacağıdır. Sessiz çoğunluğun beklentisidir bu.” Kendimi takdir ettim. Bayağı Kibarmışım. Yapılanlara yazımda hatalı uygulamalar demişim o zaman. Baktım şimdi Sendika Başkanı “ İşçi düşmanı Uygulamalarınız” diye bahsediyor yapılanlardan. Onların tarifi daha realist ve de daha doğru. Hiç beklemediğiniz kurum veya kişiden gelen tenkit insana çok daha ağır gelir. Bu söz bahis konusu ikili için, Sn. İlker Aycı ve Ekşi Bey için değil tabii ki.
Seslenişinde bir hatırlatma yapıyor Hava İş Sendikası. Bana göre acı bir hatırlatma. “2018 yılında işçi düşmanı politikalarınız yüzünden gruplar halinde şirketten ayrılan pilot üyelerimizi durdurmak üzere, kapımızı çaldığınız gibi tekrar geldiğinizde yapacağınız en büyük teklif bile üyelerimizin size karşı sarsılan güven ve aidiyetlerini kazanmaya yetmeyecektir.” diyor. Ve de çok doğru. Artık THY tepelerinin yapacakları hiçbir şey, ortaya koyacakları hiçbir teklif çalışanların bu ikiliye duyduğu güvensizliği onarmayacaktır.
Ne diyor Sendika. “Üyelerimizin maaşlarından feragat ederek sizlere kazandırmış oldukları milyon dolarlar bu süreci atlatmaya yetmiştir. Artık eski düzene dönme vakti gelmiştir. Zaman yaraları sarma ve hiçbir çalışanı kaybetmeden güçlenerek tekrardan zirveye çıkma vaktidir. Bu konuda yapılacak en ufak tereddüt çalışanları dayanılmaz hale gelen şartlardan kaçmaya sevk edecek ve şirketi Pandemi şartlarından daha zorlu bir çıkmaza sokacaktır. Bu tereddüdün failleri olarak THY tarihine adınız kara harflerle yazılacaktır.” Bu hiç unutulmayacaksınız demek oluyor. Evet, yaşamımıza kötü dokundunuz. Parmak izleriniz hep üzerimizde kalacak. Ve de” İNSAN, KENDİSİNİ KÖTÜ VE AŞAĞILANMIŞ HİSSETMESİNE NEDEN OLANLARI ASLA UNUTMAZ.”
Sendika seslenişine devamla “ THY A.O, başta maaşlarından olmak üzere üyelerimizin yapmış oldukları fedakârlıklar sayesinde yaklaşık 1,5 Milyar Dolar (1.500.000.000 USD) seviyesinde tasarruf sağlamıştır. 2023 hesabı yapan koltuk sevdalısı üst yöneticiler şunu unutmasınlar ki üyelerimiz bu fedakârlıkları şirket ayakta kalsın diye yapmıştır. Üst yöneticilere daha parlak bir ikbal sağlamak için değil.” diyor.
İstenmedik ve beklenmedik olaylarla karşılaşan bireylerde önce şok durumu yaşanırmış. Ani bir şekilde meydana gelen bir olay karşısında şok ve şaşkınlık hâli oluşması tabii. En çok merak ettiğim husus Hava-İş’in yaptığı bu haklı ve doğru çıkışın bu beyefendilerde nasıl bir duygu yarattığı.
Bunları neden yaşıyoruz. Senelerini sadakatle şirkete vermiş olan yöneticilere itibar etmeyip, üst yönetim noktaları
için kurum dışı istihdamı tercih etmenin ve mülakat esnasında değerlendirilmesi gereken faktörlerin göz ardı edilerek yapılması şart olan soruşturmayı adayın CV’ sinde verdiği kontaklardan sağlamak gibi acemice bir uygulamanın bedelidir bu. Ancak tabii ki kimse ne ödendiğinin farkında değildir. Biri gitmiş, başka biri gelmiş ve o da gitmiş. Senelerce önce böyle söylemiştim. Kaybeden hep bizlerdik.
Boşuna kimseyi suçlamayalım. Aycı ve Bilal beyleri de. Allah onları bildiği gibi yapsın. Yapılanlar, olup bitenler Yönetici hatası değildi. Bazılarının doğuştan defoludur yüreği. Bu beyler yüreklerini ortaya koydular. Lütfen bir şey söylemesinler. Telafisi olmayan şeylerin izahı gereksizdir. Ömrümüzden kaç sene yediler?
Sn. Mesut Varlık diyor ki, “ Çıldırmak bazen iyidir. İnsana kendisini hatırlatır. Her çıldırmanın ardından, nasıl bir insan olduğumuzla yüzleşiriz ” Tabii ki bu kurumlar için de geçerlidir. Ve de benim görüşüme göre THY Hava-İş’i de çıldırmayı becermiş ki geçen haftaki sendika duyurusu kaleme alındı. Geç olmasına rağmen ben Sendikanın çıldırmasına sevindim.
Eğer bu seslenişte muhataplara bir şey anlatmıyorsa söyleyecek başka bir şey yok. Bilal beyin bunu anlaması için, bildiği lisandan konuşmak ve belki de ona bir tweet ile seslenmek gerekirdi.
PEGASUS İL İÇİNDE İLGİLİ YAZIDIKLARIMIN İÇİNDE HATALI BİR BİLGİ ÇIKTI. SORDUM, SORUŞTURDUM HAKİKATEN YAZDIĞIM DOĞRU DEĞİLDİ. YAZININ ÜST TARAFINA AYNI GÜN BİR ÖZÜR MESAJI KOYDUM. YÖNETİCİ OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜĞÜM BİR PGS İNSANI YAZIDA BAŞKA HATALARINDA OLDUĞUNU YAZDILAR. ÖZRE AMADE OLDUĞUMU BİLDİREREK NELER OLDUĞUNU SORDUMSA DA CEVAP YOK TABİİ Kİ. BARİ HATALARI KENDİM DÜZELTEYİM DEDİM.
İnternette THY’’ nin uçak parçası satılıyormuş. Bizde pazarda ikram malzemeleri satıldığını görmüştük
Geçenlerde Murat Herdem kardeşimiz Airporthaber’ deki köşesinde İnternette yapılan uçak parçası satışını konu etmişti. Bu yazı aklıma senelerce önce pazarlarda THY’ nin ikram malzemelerinin satıldığını getirdi.
Hepimiz biliriz. Büyük otellerden ayrılırken misafirler otelin odalarında kullanımlarına sunduğu malzemelerden bazılarını hatıra olarak yanlarında götürürler. Bunları banyo malzemeleri, havlular vb. olarak saymak mümkün. Oteller her sene bütçe yapımlarında alınan bu tür malzemeleri fire olarak kabul eder ve bütçelendirirler. Havayollarının da catering bütçeleme çalışmalarında muhtemel fireyi göz önüne aldıklarını öğrenmiştim o sıralarda.
Maalesef bu gibi şeyler oluyor. Saha o kadar büyük ki kontrol altında tutabilmek çok zor. Kadıköy tarafında bir pazarda ( Yanılmıyorsam Salı Pazarıydı) THY’ nin ikram malzemelerinin satıldığını duymuştuk. Kalktık gittik.
Tabaklar, çatal bıçaklar, tepsiler her şey satılıyordu. Satılması bir tarafa pazarcı takip eden hafta teslim etmek üzere sipariş bile alıyordu. Uzaktan hayli seyrettik. Daha sonra bende bir hafta sonra teslim almak üzere kavuniçi renkli 12 adet küçük tabak siparişi verdim. Ve oradan ayrıldık. Ertesi hafta tekrar gittik aynı pazara. 12 adet tabağı aldım. Ne kadar ödediğimi hatırlamıyorum. Malzemeler salt plastik veya benzeri malzeme ile yapılmış ürünlerden oluşmuyordu. Polise müracaat ettik. Meğer bu müteşebbisin Kadıköy tarafında deposu bile varmış. Adamlar depo içerisinde. Diğer pazarcılara da malı bu beyefendi verirmiş.
Bulaşıkhane bile kurmuşlardı. Polisle beraber gittik oraya. Sonra havalimanında kaçağın nereden olduğunu araştırdık. İçinde havalimanının çöp ihalesini almış olan ve içerideki çöpleri toplayıp İstanbul’ un bir yerdeki genel çöplüğüne taşıyan ve döken kuruluş da dâhil olmak üzere bu hususa ilişkin tüm belirlemeler yapıldı ve konu hukuka intikal ettirildi. Tabii içeriden destek alınmadan bu işin yapılabilmesi mümkün değildi. Detaya girmek gereksiz üzerinden yirmi beş sene geçti olayın. Her ne ise Genel Distribütörün pazardan çekilmesi işi durmuştu.
Yorumlar Tüm Yorumlar (93)