Bazen kendimden şüpheleniyorum. Bütün havacılık sektöründen de şüpheleniyorum. Acaba hepimiz aptalız da bir tek Temel Kotil mi akıllı diye düşünüyorum. Bu kaçıncı gaftır, bu kaçıncı düşünmeden konuşmadır ve bu kaçıncı küçük düşürmedir THY'yi?
Eminim, hatta adım kadar eminim. Terlik konusundan beri bana beslediği küskünlüğü kindarlığa dönüştürecek. Neden biliyor musunuz? Ben onun çevresindekiler gibi onu okşayıcı sözler söylemeyeceğim. Onun hoşuna gidecek sorular sorup methiyeler düzmeyeceğim.
"Dost acı söyler" derler. Ben öyle demiyorum.
"Dost; dosdoğru söyler" diyorum.
Bekleme be Temel Bey benden öyle afilli sözler. Ben dosdoğruyum. Yüreğimden geçtiği gibi söylerim ve yazarım.
Siz terlik giyeli çok oldu. Bunu bir gaf olarak görmemiştim. Bir hata olarak görmüştüm. Niye biliyor musunuz? THY gibi kurumsal bir şirketin genel müdürünün VIP gibi özel bir alandan geçmesini, üstelik kendi personelinin gözü önünden geçerek; onlara kötü olmasından dolayı hata olarak görmüştüm.
Bir diğer konu; Ebola Virüsü.
Hatırlar mısınız "Ebola Virüsü" için. "Tehlikeli değil ama bulaşırsa ölümcü olur" demiştiniz. İşte sizin gibi bir profesyonele yakıştıramadım. Ölümcül olan her şeyin tehlikeli olduğunu hepimizden daha çok sizin haykırmanız gerekirken maalesef büyük gaf ile kendinizi gülünç duruma düşürmüştünüz.
Malum, Türkiye'nin meşgul olduğu meselelerden bahsetmeyeceğim bile. Ama siz anladınız onu. Ve ben adım kadar eminim ki siz onunla çok şeyler paylaştınız ve hasbihal oldunuz. Ama o konuya gözlerimi kapattım, kulaklarımı da tıkadım. Ağzıma da kilit vurdum. İt izinin at izine karıştığı bu dönemde fazlaca söze gerek olmadığını düşünerek bir başka bilinmeyen yönünü, özellikle THY çalışanların ile paylaşmak istiyorum.
İyi dinleyin.
Bunu söylemedim derseniz, inandığınız bütün değerler sizi çarpar. Hak adına yazıyorum ki; ben bu iddiayı çok kişiden duydum. Ama maalesef yazmamak için çok direndim.
Şimdi sırası ve "cuk" oturduğu için yazmak gerekiğine inandım. Evet; Temel Kotil, THY'nin koca genel müdürü maalesef pilotlardan kendine yakın olanları hafiye gibi kullanıyor. Bir nevi onlara ajanlık yaptırıyor. Bazı pilotların da bu duruma tepki göstererek Kotil'in "Sen benim gözüm kulağım olacaksın. Kokpitte, kabinde ne olursa bana haber vereceksin" talimatını nazikçe geri çevirdiğini biliyorum.
Bir genel müdürün hafiye tutmasını değil, görevini harfiyen yerine getirmesini isterdim. Yapacak bir şey yok. Bu da Temel Kotil tarzı.
Ve son durum tesbiti. Ne demek uçak kokuyor?
Temel Kotil'in "Uçak kokuyor" mailini hayretler içerisinde okudum. Verdiği talimatları da bir o kadar yadırgadım.
Uçakta foseptik kokuyorsa bunun müsebbibi siz olmalısınız.
Kotil diyor ki; "Böyle durumda kabin amirleri uçağı uçurmasın". Hangi cesur kabin amiri buna cesaret edebilir. Hiç empati yapabildin mi Temel Bey.
Temel Bey; uçaktaki tuvalet kokusu ne zamandır "No-Go Items" oldu. Size önerim Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne başvuru yapın. Tuvalet kokularını "No-Go Items" kategorisine alsınlar. Böylece kabin amirlerinin elini güçlendirmiş olursunuz.
Kolaycılığınıza da hayran kaldım açıkçası. Yazdığınız mailde Asaf Bora ile Nevin Çolak'a görev vererek işin kolayına kaçarak üzerinizden yük atmışsınız. Kolaycılık size yakışmaz Sayın Kotil.
Hani bahsetmişsiniz ya uçağımızın kokpitinde telefon var. "Beni şu numaradan hangi saat olursa olsun arayın" diyerek olmayacak bir yol göstermişsiniz. Oysa ben beklerdim ki, siz o kokuyu aldığınızda kendiniz o kokpite geçip ve o bahsettiğiniz telefondan ilgilileri arayarak bir an evvel toplantı yapmalıydınız.
Bu kokuyu böylece kendi içinizde halleder ve bir daha kokmaması için önlem almalıydınız.
Ama siz kokuyu azaltma yerine çoğalttınız.
Kısacası olmadı Temel Bey. Benden söylemesi. Ben yine dost-doğru konuştum.
Kalın sağlıcakla.
Yorumlar Tüm Yorumlar (53)