THY’ nin eski bir Genel Müdür Yardımcısı vardı. Türk Hava Yollarına 1971’ de girmişti. Teknik hariç tüm ünitelerde ve şirketteki sıralı unvanların hepsinde çalışmıştı. Yer İşletmeden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı oldu. . Görevinin sonlanmasına kadar hep ayını şeyi söylemişti. Ben Yer İşletme ünitesinin Yardımcısı olmak üzere atandım bu göreve. Becerebildi mi? İşte onu ben bilemem, dönemin çalışanlarına sormak gerek. Kafasını THY’ nin A Grubu Yer Hizmeti ruhsatı almasına fena takmıştı. İki sene boyunca çok uğraştı. Didindi, mücadele etti ve kovulmak için elinden gelen her şeyi yaptı. (?). Evet hem ruhsatı aldı hem de kovulmayı becerdi.
Evet TGS 26 Ağustos 2008 tarihinde kuruldu. THY bundan 6 sene önce A Grubu hizmet ruhsatı almış ve ilk etapta şirket kendi hizmeti tekrar görecek hale getirilerek Çelebinin THY’ na sunduğu hizmetleri geri almış ve 3.cü kuruluşlara Yer Hizmeti hizmet satmaya başlamıştı.
Bu konunun detaylarına girmek fayda bulunduğunu zannetmiyorum. Ancak aşağıda bulunan görselde (solda) kapağını gördüğünüz bir kitap ve konu ile ilgili dokümanları (TBMM üyelerine gönderilen kitapçıklar, KIT Komisyonu üyesi parlamenterle gönderilen cevaplar, vb. haricinde) konu ile ilgili olarak iki senelik bir sürede yapılan şirket içi ve şirket dışı tüm yazışmaları ve diğer her türlü bilgiyi kapsamakta olup dört yüz küsur sayfadır.
Senelerce önce bir yönetici söz konusu ruhsatların esasen alınmamış olduğunu ve bu konudaki ifadelerin doğruyu yansıtmadığını söylemişti. Yaşadığı çok şey gibi üzerinde durmadı bizim Genel Müdür Yardımcısı. Sonuçta konuyu mahkemeye taşıyan şirketlerden birinde çalışıyordu o insan. O benden daha yaşlı boş verin demişti. Yarın belgelenebilecek konularda neden yalan söylerler ki anlamam diyordu. Yalanladı mı? Hayır.
Ancak bu kez bir TGS çalışanlarının’ alayvari sözleri nedense ona dokundu.
NAZİK BİR DAVET VE O NEZAKETE UYGUN OLMAYAN KONUŞMALAR,
Özelleştirme Yüksek Kurulun bu kapsamında aşağıda unvanı belirtilen bakanlardan biri bizim Genel Müdür Yardımcısını Boğazda demirli olan bir tekneye (Takanik) öğle yemeğine davet etmişti. Yanında o tarihlerde İstanbul’un en büyük ilçelerinden birinin de Belediye Başkanı vardı. Ve de sonuçta “Top sizde, nasıl isterseniz öyle hareket edin”. Önerim uygulamadan vazgeçmenizdir. Bizim ne yapacağımızı söylediklerimden anlamışsınızdır demişlerdi.
Tarih 6 veya 7 Mart 2002. Aynı akşam Antalya’ya giden Genel Müdür Yardımcısı 12.3.2022 tarihinde sistemin ilk müşterisi olan Havayolu ile 2 senelik bir sözleşme imzalamıştı. Diğer bir şirketle de prensipte anlaştı. Sözleşme İstanbul’da imzalanacaktı. Döndü İstanbul’a. Ve de bunu takiben 25 Mart günü, ilk sözleşmenin imzalanmasından 12-13 gün sonra Genel Müdür Yardımcısı THY’ den kovuldu.
Mevcut yer hizmeti kuruluşlarının şikâyeti ve de işin içine siyasilerin bir şekilde karışması nedeni ile bu işin organizasyonunu yapan Yer İşletme Genel Müdür Yardımcısının şirket organizasyonunda mevcut kadrosu, konunun kendisince hukuka taşımasını engellemek amacı ile iptal edilerek söz konusu kişinin iş sözleşmesi taşıdığı
Unvana uygun muadil ve münhal bir kadro bulunmaması nedeni ile (?) feshedilmişti. Malum İş kanununda bir madde vardı. Eğer iş sözleşmesi feshedilen görevlinin işgal ettiği kadro iptal edilir) organizasyondan kaldırılır) ve de şirkette o şahıs için muadil ve uygun bir kadro bulunmaması halinde çalışanın fesih işlemi ilgili olarak hukuka müracaat etme imkânı yoktur. Evet THY aldığı emirle bu komik işlemi de yaptı ve uluslararası hiçbir havayolunda o güne kadar görülmemiş bu işlemi yaparak organizasyon şemasından Yer İşletme Genel Müdür Yardımcılığını kaldırdı. Buna tevessül etmek çirkin bir davranıştı. Belki de uluslararası sivil havacılık yaşamında ilk kez görülüyordu. Bu Genel Müdür yardımcısının yaptığı işlemin doğruluğunun net açık bir göstergesiydi. Çok kısa bir süre sonra iktidarın / hükumetin değişmesini takiben THY yeni Yönetimi ilk işlerinden biri olarak süratle bu kadroyu yeniden ihdas ederek bir atama yaptı.
Söz konusu Genel Müdür Yardımcısının iş akdinin feshedildiği THY Yönetim Kurulu Toplantısı 25.Mart 2002 tarihinde yapılmış ve kararın yürürlüğe girmesi için bağlı olunan Özelleştirme İdaresinin onayını bekleme zorunluluğundan ötürü iş yeri ile ilişkisi 02. 4. 2002 tarihinde kesilmiştir. Yazının sonunda bu konu ile ilgili güzel bir yaşanmışı sizlere paylaşacağım. Bazı çirkinliklerin içinde yaşanan güzellikler hiç unutulmuyor.
Havaş konuyu hukuka intikal ettirerek Türk Hava yollarının bu işlemi yapmasına dayanak teşkil eden Yer hizmetleri yönetmeliğindeki maddelerin değiştirilmesine ilişkin talebinin haklı, hukuken kabul edilebilir bir sebebe dayanmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı Yargıtay 10 Dairesi ve mahkeme tutanağında ifade edilmiştir. (1999 / 5081 esas no.lu ve 2001/ 741 no.lu karar). Ayrıca Çelebinin de Sivil Havacılık Yönetmeliğinde yerli Hava Taşıyıcısına A Grubu Yer Hizmeti ruhsatı alma imkânı veren 3/1 maddesi ile ilgili yürütmeyi durdurma talebi de kabul edilmemişti THY özelleştirme Danışmanı Credit Suisse First Boston THY’ nin söz konusu girişimini olumlu karşıladığını bildirmişti. Başka bir deyişle hukuk ve uzmanlar uygulamada kanuni bir hata / hukuksuzluk bulamamışlardı. Evet bu Genel Müdür Yardımcısının savaştığı cephe hayli genişti.
Bu durumda herkesin (THY’nin söz konusu Genel Müdür Yardımcısı hariç) bu işin içinden zedelenmeden kazasız belasız çıkabilmesini teminen eldeki danıştay kararına rağmen (ok yaydan çıkmıştı, Mahkeme kararlarına da saygı duyulmadı) konu Özelleştirme yüksek kuruluna götürüldü. Ülkenin en üst kademelerinde görevli olan bu şahıslardan oluşan, bu heyetin alacağı kararı kişilerin hukuk önünde savunma olarak kullanacakları bir dayanak olacağı hesaplanmıştı herhalde..
UYGULAMA KANUNA AYKIRI DEĞİL AMA NE DEMEKSE FELSEFEYE AYKIRIYMIŞ. MEĞER FELSEFE KANUNLARIN ÜZERİNDEYMİŞ.”
Bir süre sonra, Başbakanın, Başbakan Yardımcısı, Maliye ve 2 adet Devlet Bakanı ile Sanayi ve Ticaret Bakanının üyesi bulunduğu Özelleştirme Yüksek Kurulu bu konuyu görüşmek üzere 16.4.2002 günü toplanmış ve toplantıdan “THY Teşebbüsünün özelleştirme felsefesine aykırı olması nedeni ile durdurulması” kararı verildi.”
Bundan bir ay (16.4. 2002) sonra konu ile ilgili söylentilerin artarak devam etmesi üzerine Özelleştirme Yüksek Kurulu bu konuda felsefenin öneminin farkına vararak yukarıda belirtilen kararı aldılar. (Bu fikir Özelleştirme İdaresinin de bağlı olduğu Devlet Bakanına aitti.)
Türk Hava Yollarının bu bürokratı, boyuna bakmadan herhalde büyük bir sıkıntı yaratmıştı ki, insanlar kendilerini savunma mekanizması olarak bu yüksek kurulun kararının arkasına sığınma zorunluluğunu hissetmişlerdi. Özeti buydu.
Özelleştirme Yüksek Kurulu üyelerinden biri siyasi bir partinin Genel Başkanıydı. Ve de en şaşırtıcı olan ise bu siyasi insan kendi partisinin / belki de kendisinin görevlendirdiği bir Ulaştırma Bakanının verdiği bir onayı yok farz etmesiydi. Bu siyaset denilen mefhum anlaşılabilir değil. O zaman da anlayamıyorduk. Şimdi de.
HER NASIL OLDUYSA 2002’ DE HÜKUMETLE BİRLİKTE FELSEFE’ YE BAKIŞ AÇISI DA DEĞİŞTİ.
Evet yapılan seçim sonrası iktidar değişti. Bunun tarihini tam olarak veremeyeceğim ama bir süre sonra Türk Hava Yollarına 2002 seçimlerinden sonra ilk atanan Gn. Md. Sn. Abdurrahman Gündoğdu 2003 Mart ayında işten atılan eski Genel Müdür Yardımcısını şirkete davet etti. Konu THY’ nin aldığı ve de felsefeye uygun olmadığından ötürü iptal edilen THY’nin A Grubu ruhsatını ve de bunun devamında öngörülen projeyi canlandırmaktı” THY’ nin eski Genel Müdür Yardımcısı THY Genel Müdürüne yaklaşık 350 çalışanı işten ayrılmaya zorladınız ve ayrıldılar. Başka bir ifade ile THY’ nin hafızasını sildiniz Şimdi THY’ den atılan birinden bilgi istiyorsunuz. Çünkü konuları bilen kimse kalmadı. Şimdi ben Çelebide çalışıyorum. Bu konularla ilgili sizi bilgilendirmem artık etik olmaz cevabını verdi. Yine de size içinde yalnız THY ve ilgili Başkanlık ve Bakanlıkların resmi yazışmalarının bulunduğu kalın bir klasör verebilirim bunların hiçbirinin gizliliği yok dedi. Bu yazıların tümü zaten THY’ de değişik dosyalarda dağınık vaziyette mevcut. Bunun dışında yapmış olduğumuz hesaplama ve değerlendirmeleri ve CD kayıtlarını size vermem söz konusu olamaz cevabını vermiş ve makamı terk etmişti. Ve de bu konuda bu şahıslar arasında ikinci bir görüşme yapılmadı. THY Genel Müdürüne verilen doküman fotokopileri Bay Gündoğdu tarafından bir süre sonra THY’ nin eski Genel Müdür Yardımcısına iade edildi.
Neden bu yazıda isimler yok diyeceksiniz. Konuya ilişkin olarak eski THY yöneticisinde bulunan tüm belgeler yazılı ve imzalı. Bazıları maalesef vefat etti. Ölmüş insanların arkasından konuşmak bana yakışmaz.
Bu yazıda o dönemde yaşananların ancak ¼’ü anlatılmıştır. Anlatılan / anlatılmayan her türlü bilgi bir dokümana / evraka dayanmaktadır. Arzu edene bilgisayarla gönderim şeklinde olmamak kaydı ile ibraz edileceği tabiidir.
PEKİ THY’NİN TEPELERİNDE OTURANLAR (YK BAŞKANI VE GENEL MÜDÜR) BU KONUDA NEREDE DURUYORLAR DI?
Evet Cem Kozlu Bey ve Yusuf Bolayırlı Bey bu olup bitenler esnasında neredeydiler? Bu gün kendilerinden bahsettiğim yazılarımın neşrinden sonra aldığım yorumların hemen hemen hepsi mealen aynı şeyi söylüyordu. “Seni işten atan adamlara bu muhabbet neden?” Verdiğim cevaplarda “THY’ deki sizin yöneticilerinizi gördükten sonra bu ikiliye muhabbetim arttı vb. Ve de “onlar beni attı, 350, 305, 211 veya 1000’lerce kişiyi yuvadan uzaklaştırmadılar. Türünden cevaplar verdiğimi hatırlıyorum. Doğru muydu? Bana göre doğruydu ki bunu söyledim. 20 sene sonra da aynı görüşteyim. Evet THY’nin Genel Müdürü ruhsat konusu ile ilgili olarak bu işi hassasiyetle (?) takip edip ayağına basılan şirketin HAVAŞ’ın müdafiliğine soyunan devlet kademesine direk rapor eden kuruluşun Başkanına yazdıkları yazının son paragrafında ne söylemişler? “Yukarıda etraflıca açıklandığı ve ekteki belgelerde de görüldüğü gibi “THY’ nin A grubu ruhsat alarak 3. Kişilere Yer hizmeti satması “işlemleri tamamen usulüne, mevzuata ve Devletimizin kabul ettiği prensiplere uygun işlemlerdir” İlk Yazıda bir paragraf daha varmış. İmzalı ve de bende mevcut. “Ne diyorlardı bu paragraf da “Öte yandan HAVAŞ’sın şikayetinde Ortaklığımızın bazı yöneticileri için ileri sürdüğü gibi talihsiz iddia ve beyanlar doğru olmadığı gibi üslubu bakımından da çok çirkin ve münasebetsizdir.” Bunun da ince detayı vardı ama yüzlerce sayfayı araştırmaya üşendim. Buna vakıf olduğumu bu yazıların bende de olabileceğini Yusuf Bey ve Cem Bey bilmezler. Söylemediler Kendisini desteklediğimizi anlarsa iyice azar diye düşündülerse şaşırmam. Haklı sayılırlar.
Yukarıda bu konuya Devletin hangi kademelerinin müdahil olduğunu ifade etmiştim. Evet işten atıldığım zaman fazlası ile burulmuştum. Yazdım, çizdim. Allahtan aklı selim çabuk avdet etti. Bu iki bürokrat kime karşı duracaklardı? Özelleştirme Yüksek Kurulu üyesi olan Başbakanla başlayan bir dizi siyasiye mı? Zor hatta imkansızdı. Her ne ise aynı durum şimdi yaşansa, Başbakan olmadığına göre Cumhurbaşkanı konuya müdahil olsa Sn. Ahmet Bolat Bey konuda haklı olduğumu düşünüp Cumhurbaşkanına karşı çıkarlardı ve bende şirketteki çalışmama devam ederdim (?) O dönemin tepe yöneticilerin en büyük şanssızlığı yaşadığımız süreçte THY’ nin tepesinde bulunanlardan ders alma imkânı bulamamış olmaları. “Bu adamın yaptıkları doğru, şirketin menfaatinedir. Dolayısı ile o kalsın biz gidelim” diyemediler. Ayıp etmişler değil mi? Evet, onları sever daha önemlisi de sayarım. Halen
Yukarıda işten kovulduktan sonra yaşadığım bir güzellikten bahsetmiştim. Genel Müdürümüz, odama gelip Yönetim Kurulu sizinle birlikte çalışmama kararı aldı demişti. O sırada odada 3 kişiydik. Mesut Gökaşan ve Gülin Mert hanım yanımdaydı. Ancak bürokratik işlemlerin (Özelleştirme Başkanlığının onayı) 5 gün ile bir hafta süreceğini belirterek bu süre zarfında istersem işime devam edebileceğimi, arzu edersem ücretli izinli sayılabileceğini söylediler. Kibar bir tarzdı. Ben arkadaşlarımızın itirazına rağmen işime devam edeceğimi söyledim. Onlar üzüleceğimi düşünmüşlerdi. İyi ki o kararı vermişim. Pazartesi günü sabahı normal işime gittim. Ve de bu süre zarfında İşten kovulmuş olduğumu hiç hissetmedim. İşin gerektirdiği her türlü çalışmayı sürdürdüm. Makamdan yazılı onay talep ettim. Hiçbiri reddedilmedi. İki gün sonra bir ihale vardı ve ona kabul edilmeyeceğimi düşünüyordum. Gitmedim. Satın alma Başkanı arayarak sizi bekliyoruz, neredesiniz dedi ve o ihaleye de iştirak ettim. Karar, nasıl olsa Genel Müdürden döner dedim kendi kendime. Dönmedi. Ertesi gün toplantı tutanağı Genel Müdür onayı önüme konmuştu. Sonuçta. Bana duyulan güvenin aynen devam ettiğini gördüm Bunu hissetmek çok güzel bir duyguydu. Ayrıldıktan sonra yönetimlerin iş akitlerini feshettiği insanlara davranışlarını görme imkânım oldu. (Binaya alınmadılar, şahsi eşyalarını toplarken güvenlikçiler onları izledi. Vb. Kızı ile ilgili konu için şirkete gelen bir Genel Müdür eski Yardımcısını binaya sokmamışlardı. Vb). Bu bir haftalık süreçte yaşadıklarım için yirmi sene sonra tekrar teşekkür ediyorum. Özellikle Genel Müdürümüz Yusuf Bolayırlı’ ya. Tabii Cem Kozlu beyefendiye de. Benim durumumdaki kovulmuş bir İnsanın kendisine halen güvenildiğini görüp hissetmesi çok güzel bir şey. Seneler sonra bile unutulmuyor.
THY HANDLİNG AYRI BİR ŞİRKET Mİ OLACAKTI? SENDİKA NE DEMİŞTİ. FAZLADAN NE YAPTIK.
Hayır. THY Handling, Türk Hava Yollarının içinde konumlanacaktı. O zamanki Sendika Yöneticileri hatırlayacaktır. Bu konu için Sendikayı defaatle ziyaret etmiştim. İstihdam edilecek olan personelin bir buçuk sene sendika üyesi olmamaları / üye olmaya zorlanmamaları konusunda anlaşmıştık. Sendika uygulamanın THY’ nin lehine olacağını görerek buna mutabakat vermişti. Hele hele Yer İşletme personelinin benim için organize ettiği veda yemeğine Genel Merkezden 5-6 temsilci ile katılıp yoğun iştirakçileri görünce duygulanan kızıma “ Biz senelerce babanla hep kavga ettik, münakaşa ettik. Geçinemedik. Bak bugün hepimiz kendisini uğurlamaya geldik. Üzülme, babanla gurur duymalısın dediklerini hiç unutmuyorum. O dönemin Hava-İş yöneticilerine müteşekkirim.
Çelebiden THY hizmetlerini geri alınca bu iş için THY’ na gerekli olan apron personelini de personeli de aldık haliyle. Hatta bu konuda falan parti il başkanlığının gönderdiği adamları işe aldılar diye de şikâyet edilmiştik. Oysaki istihdamı o güne kadar hiç uygulanmayan bir yöntemle sağlamıştık. Aprona bir yazı asıp, çalışanlarımızın birinci derecede yakınlarına ilaveten amcaoğlu, yeğen dahil vb. yakınlarını da işe alacağımızı ancak bunun karşılığında işe girecek personeli tavsiye eden çalışanımızdan bu yakınına her konuda kefil olduğunu belirtilen bir yazı alacağımızı ve onun yapacağı her türlü yüz kızartıcı yanlıştan kendisini de bir şekilde sorumlu tutacağımızı belirtmiştik. Bunun nedeni ise o sıralarda hizmet aldığımız kuruluşunun yükleyip boşalttığı uçaklarda yolcu bagajlarındaki hırsızlık olaylarının çok fazlalaşmış olmasıydı. Sistem işe yaramış ve bu kötü olaylar bıçak gibi kesilmişti. Fikir bir arkadaşımızındı. Ve o düzenledi. Bu işi ben yapsaydım o karambolde bu denli düzgün bir organizasyon olmazdı. Gidip bunun bile hesabını verdik. Anlattık.
Söz konusu handling projesi İçinde THY için en az bunun kadar önemli bir proje daha vardı. Hatta bunun da ilk adımı atmıştık. THY’ den kovulunca bunu THY projesi haline getiremedim. Ama Swissport üst yetkilisinin 10 dakika süren toplantıdan çıkarken ki yüzünü unutamam. THY’ na İsviçre Havalimanları da verilen yer Hizmetleri için 50% indirim istemiştik. Durumu geç kavradı. Ama anladı.
Kovulduktan sonra bir handling ŞTİ ile gayri resmi olarak yaptığımız fizibilite çalışmasını ve bu konu ile ilgili her türlü CD, hesaplama kaydı vb. evrakı THY Handling dokümanlarının içinden çıkarttım.ve attım. Ruhsat beni o kadar yıpratmıştı ki bu konuyu Genel Müdür onayına bağlamamıştım. Başka bir deyişle resmileşmemişti. Zamanım olmamıştı. Bu nedenle şirket projesi değildi diyorum. Keşke yapmış olsaydık. Beni ikinci kez kovamazdılar ya.? Fark etmezdi. Ekipte başka bir insanın veya kurumun nasırına basılınca feryat etme yeteneği (?) olan bazı insanlar vardı ya. Bu projeyi de yabancılar kızıyor diye iptal ederlerdi. Bir sonraki iktidar özelleştirmenin felsefesinden anlamadığı gibi yabancıların felsefesinden de anlamayacağı için (?) o projeyi de da bir şekilde uygulardı. Aklın yolu bir. Yazık keşke iki, üç ay geç kovsalardı beni. Şimdi bir şeyleri hatırlamaya çalışıyorum olmuyor, zorlanıyorum. Şaka değil, 2002’ den sonra 20 yaş daha aldık.
Yorumlar Tüm Yorumlar (84)