Toplu İş Sözleşmesinin imzalanacak mı? İmzalanmayacak mı? Herkes merak ve beklenti içindeydi. Ne olduysa oldu. Bir iki gün sonra sözleşme imzalandı. Bu beklenen bir sonuçlanmamıydı? Hayır. O kadar erken beklenmiyordu.
Peki, ne oldu? Nasıl oldu? Kim biliyor. İlker Aycı Bey ve tabii ki ona bu talimatı veren kişi birde. Sahi sözleşme imzalanmadan iki gün veya bir gün önce kendileri, Yönetim Kurulu Başkanımız Ankara’da mıydı? Yoksa İstanbul’da mı bir görüşme yapıldı. Verilen talimat yalnız sözleşmenin bitirilmesi ile mi ilgiliydi. Onu da bilen iki kişi var. Soramayız ama sorabilsek bile söylemezler ki. Her ne ise, birkaç gün daha geçti ve İlker Aycı ve ekibinden birkaç kişinin görevden alınacağı haberi el altından konuşulur oldu. Konuşmaların boyutu dedikoduyu aşıp, THY’ nin bazı organizasyonlarında açık seçik dillendirilir oldu. İki ay önce olsa insanlar başlarına ne geleceğini düşünüp değil açık açık konuşmak, kısık sesle bile ifade etmeğe çekinirlerdi bunu. Ama çekinmediler. Çekinmediler zira talimatın en tepeden geldiğine inandılar. Belli ki ülkedeki en etkili ve de en yetkili kişi İlker Beye “Toplu Sözleşmeyi sonlandır sonra eşyalarını topla ve artık çekil” demişti. Nedeni mi? Artık herkes ona gitti gözü ile bakıyordu. Bu sakız kısa bir süre çiğnendikten sonra ve hali ile insanlar eteğindeki incileri dökmeğe başladılar. Evet, ruhen çirkin olan insanın yapısı işte böyle. Kaldı ki buna ilk kez de rastlamıyoruz. Gel gelelim bu sedef inciler yerlere saçıldıkça renkleri de kararıyor galiba. Sedeflik falan kalmıyor. Şaşırdınız mı? Zannetmem.
İncilerden iyi anlayanların tüm olanı biteni onların renk ve şekillerine bakarak çözümlediğine eminim. Onlar birbirine çok benzeyen incilerin sahte mi yoksa hakiki mi olduklarını kolay ayırt ediyorlar. İncilerden neler yapılabileceğini de. Maalesef bende o kabiliyet yok. Ama bir arkadaşım var, yazılarını ben de okuyorum. Hatta aynı sitede yazıyoruz. Anlatımlarına bakarsanız bu ayırımı onun yapabildiğine eminim. Rengi kararmaya yüz tutmuş İncilerden birkaç örnek de var elinde. Öyle söylüyor ve de yazıyor.
Evet, Türk Hava Yolları Genel Kurul Toplantısı ile ilgili her şey ayyuka çıktıktan, bu toplantı sonrası şirketten ayrılacak saygıdeğer yöneticilerin isimleri adeta duvarlara yazıldıktan sonra, ayrılış nedenlerinin de ortaya dökülmesini takiben Genel Kurul toplantısı erteleneceği sözü çıktı ortaya. Hatırlıyorum da bir tarihte Türk Hava Yollarından bir grup çalışan işten çıkartılacaktı. Bayram çok yakındı. Bir yönetici ne olursa olsun bayram öncesi böyle bir işlem yapmak pek insancıl bir hareket değil. Bu personelin içinde yüz kızartıcı bir konu ile suçlanan kimse de yok. Bu durumda günahtır. Bu işi bayram sonrasına bırakalım. İnsanların aile ve çoluk çocukları bayramı üzülerek geçirmesinler demiş ve de uygulama ertelenmişti. Ertelenen Genel Kurulu duyunca aklıma nedense bu geldi. Yoksa? Olur, mu öyle şey. Hadi canım sende. Bu kadar başarıdan sonra (?)
Malum, 31 Mayıs Türk Hava Yollarının Genel Kurul toplantısının yapılacağı gündü. Az bir süre kalmıştı. Ne olduysa oldu, neden olduysa oldu toplantı ertelendi. Bayram sonrasına dediler. Bir sitede okudum bunu. Seçim sonrasına da olabilir diye düşündüm kendi kendime. Seçim öncesi yerlere saçılan incileri bir araya getirip etrafı toparlamak ve bunların etrafa yayılış nedenlerini insanlara anlatmak zor olabilirdi. Kararmış olan incileri tekrar beyazlatmak uzun süre isteyen bir uğraş. Kim bilir? Belki de yanılıyorumdur. Ama bu gün Genel Kurulun 28 Hazirana ertelendiği ilan edildi. Ve bende bu notu, bu paragrafı koydum yazıma.
Neye şaşırıyorum biliyor musunuz? Siyasilerin bu tür insanları neden tuttuğuna ve de neden baş tacı ettiklerine.
Evet, aynı görüşte olunan insanlara iş imkânı sağlamak gibi bir faydası var. Yerlere saçılan inciler ile ilgili bir şey söylemek istemem. Zira detaylı bilgim yok.. Nereden baksanız THY’ den 13.000 kişi atıldı o zamandan beri. Anne, baba, amca, teyzeleri, dayı ve enişteleri hesaba katmayıp bir aileyi üç kişi olarak kabul etsek toplam 39.000 vatandaşın birinci derecede yakınlarının bu karardan ötürü mutazarrır olduğunu ve bu gönül kırıklığı ile olan biten her şeyi iktidar partisi ile ilişkilendirdiğini düşünebiliriz. Önemli bir rakam değil diye düşünebilirsiniz. Topu 39.000 kişi. İyi de 31 Mart seçimlerinde en fazla oy alan partinin adayı ile ikinci gelen adayın arasındaki oy farkının iki misli gibi bir rakam bu. Bilmem anlatabildim mi? Bu türlerin siyasi partilere verdikleri zarar başlı başına bir tartışma konusu.
Sn. Aycı. Size Sayın diye hitap etmem şahsi nezaketimdendir. Kişiyi yüceltme ve kişiye yönelik bir saygı ifadesi olan bu sözcüğü en azından THY’ deki çalışmanız süresince hak ettiğinizi düşünmüyorum.
Tabii ki duamız THY’ den ayrılmanız için değildi. İçimizden geçenlerin yanında bu çok hafif kalır. Memuriyet diye adlandırılan meslek böyle bir şey işte. Tepedeki git diyor ve gidiyorsun. Tıpkı bizim gittiğimiz gibi. Hoş gideceğiniz daha belli değil ama? Allah büyük. Herkesin gidiş nedeni değişik. Sahi siz neden gidiyorsunuz ki? Belki de gitmezsiniz. O kadar başarılıydınız ki? Sizi THY’ den uzaklaştıracak olan neden pek bizimkilere benzemiyor değil mi? Acaba sizi de” İşletmesel sorunlardan” ötürü gönderiyor olmasınlar? Siciliniz pek parlak değil ama gelişinizde faktör olmadı. Gidişiniz de neden olsun ki? Temennimiz bizlere yaptıklarınızı, ailelerimize çektirdiğiniz sıkıntı ve üzüntüleri sizin de derinden hissederek yaşamanız. Hepimiz bunun için ömür boyu, hayatta olduğumuz ve hayatta olduğunuz sürece dua edeceğiz. THY’ den 28 Haziran 2019’ da ayrılsanız bile.
Evet; ya bu konuşulanlar gerçekleşmez ise. Varsın olsun. Bu güne dek biz yeterince üzüldük ve kaybettik. Pek fazla bir şey kalmadı kaybedecek. Alıştık desem doğru değil, ama kanıksadık artık. Başka bir deyişle etkilenmez olduk. Oturur bekleriz. 28 Haziran olmaz, Ağustos olur. Yine mi olmadı. Oturur sessizce güz aylarını bekleriz. Nasıl olsa kaybedecek bir şeyimiz kalmadı. . Evet, Çok doğruymuş. İnsan yükseğe çıktıkça pantolonundaki yama daha iyi görünürmüş. Bizi boş verin, çok kimse gördü galiba mevcut bir kaç yamayı. Evet, artık çekmecedeki sarımsağın kokusu da çıktı ortaya. Çaresiz, burnumuzu tıkar yine bekleriz. Ümidimizi hiç yitirmeden.
BİR ŞEYİ BELİRTMEYİ UNUTTUK. DUAMIZI KENDİMİZE YAKIŞTIRDIĞIMIZ ŞEKİLDE YAPMAMIZ GEREK. SİZİN VE EKİBİNİZ UYELERİNİN YAPTIKLARI ÇİRKİNLİKLERİN HER TÜRLÜ SIKINTISINI AİLE VE ÇOCUKLARIMIZLA BİRLİKTE ÇEKMİŞ OLMAMIZA RAĞMEN BİZLERE YÖNELİK KÖTÜLÜKLERİNİZİN MADDİ VE MANEVİ CEZASINI SİZİN VE EKİBİNİZ ÜYELERİNİN ŞAHSEN ÇEKMENİZİ KALBEN DİLİYORUZ. AİLELERİNİZ VE ÇOCUKLARINIZ YAPTIĞINIZ HİÇ BİR KÖTÜLÜKTE ORTAĞINIZ DEĞİLLER. YAPTIKLARINIZDAN ZEVK DE ALMADILAR. UTANIP UTANMADIKLARINI İSE BİLMİYORUZ AMA BİZE YAKIŞAN; İLAHİ ADALET BEKLENTİSİ İÇERİSİNDE CEZALANDIRILMANIZ İÇİN DUA EDERKEN, ALLAHTAN ONLARI KORUMASINI DİLEMEK.
Yorumlar Tüm Yorumlar (49)