Evet, geçtiğimiz hafta “ Müşteri Odaklı Şirketler. Sendikalar Ve Siyaset “ başlıklı yazıda önemli bir konuyu atlamışım. Daha doğrusu bu bilgi ben yazıyı APH’ a teslim ettikten sonra ulaştı bana. Kasıt yok. Yönetim Kurulunun Sn. Başkanı oturduğu koltuktan kaldırılan yolcuyu arayarak özürlerini iletmiş. Evet, olması ve yapılması gereken buydu. Birisi bir hata yapmış. Yolcuları uçağa yerleştirip, saydıktan sonra Kabin ekibine bilgi vermek ve uçakta mevcut yolcu sayısı hususunda kabin ekibi ile mutabakat tesis etme görevi kiminse hata da onundur. Bu bilgiyi sunup ve bir düzeltme yapma ihtiyacı hissettim.
YAZIMA GELEN BİR YORUM
Yazıma çok az sayıda yorum geldi. Bunlardan birinde okurumuz yakın geçmişte de buna benzer hadiselerin meydana geldiğini söylüyordu. Ama bu olaylarda Tepelerin adı geçmemişti. Geçmemişti ama onların yakınları olayın içindeydi. Tamamı ile dolu bir Dubai uçuşunda, fuar'a katılmak üzere giden tepedekilerin akrabalarını uçurmak için iki “ Business Class ” yolcu salona geç geldikleri bahanesi ile uçağa alınmamışlardı. Eski bir Bakanın Oğlu’nun seyahatinin temin edilebilmesi için taksi’deki Paris uçağı körüğe geri yanaştırılmış ve bu çok önemli kişinin seyahati sağlanmıştı. Bu zatı dönüşte tepedekilerden biri VIP salonunda karşılayıp uçağı bekletmedikleri için kendisinden bir de özür dilemişti. Aynı dönemde tepelerdekilerden birinin dolu olan Trabzon uçağına yedek biletli akrabalarını bindirmek için dış hat uçuşları ile İstanbul’a gelen transit yolcuların beklenilmediği de anlatılanların arasında. Oysaki transit yolcuların uçağa yetiştirilmeleri için zaman ve imkân varmış. Sonuçta uçağı kaçıran 5-6 yolcu otele alınmış ve ertesi sabah ki seferle varış noktalarına gönderilmiş. Evet; benzeri durumlar zaman zaman yaşanmış.
PEKİ, BU YOLCU TÜRK HAVA YOLLARINA NASIL İNANSIN. ( Bu şikâyet internette mevcut ) Uçağa Alınmadık, Şikâyetçiyim. 1 Ekim 2018 sabah 7.35 uçağına bilet aldım. 7'de hava alanında olmama rağmen hatta 22 dakika varken kapıda olmama rağmen uçağa Alınmadık, Şikâyetçiyim. 1 Ekim 2018 sabah 7.35 uçağına bilet aldım. 7'de hava alanında olmama rağmen hatta 22 dakika varken kapıda olmama rağmen THY uçağına kapı kapandığı için alınmadık. Türk Hava Yolları personelinin üzerine geç kaldınız demesi tuzu biberi oldu her şeyin. Ne mağduriyetimiz konusunda bir yol sunuldu ne de başka bir şey. Gerçekten THY kalitesini yaşamak ayrı bir duyguydu. Marka olan, bu kadar ilgisiz bir firmayla daha hiç karşılaşmadım. Yazıklar olsun.
THY ’nın bu günkü yönetimine neden kızgınım biliyor musunuz? Beni, Türk Hava Yollarından uzaklaştıran iki yönetici hakkında hep müspet konuşmaya ve yazmaya mecbur ediyorlar beni. Yusuf Bolayırlı ve Cem M. Kozlu. Evet, bu iki yönetici döneminde de Tabii ki benzeri olaylar yaşandı. O dönemde hiçbir çalışan işgüzarlık yapıp tepedekilerin yakınlarına yer açmak için para ödemiş olan yolcuyu uçağa almamazlık etmedi. Veya Transit yolcuları İstanbul’da otele alıp onların dost, akraba veya yakınlarının seyahatini sağlamadı. Evet; bu günlerde yaşanan bazı olayları onların dönemindeki benzeri konulardaki yaşanmışlarla karşılaştırınca bu sonuç kendiliğinden ortaya çıkıyor. Ve de her zaman çıkacak gibi.
SN. BAKANA ALKIŞLI PROTESTO
Hiç unutmam bir Bakan Ankara’daki bir toplantıya yetişme zorunluluğunu bildirerek uçağın bekletilmesi ricasında bulunmuştu. Bakan bey uçağa 10 dakika gibi bir gecikme ile geldi. Yanında ne Cem Kozlu, ne de Yusuf Bolayırlı bey vardı. Bakan uçağa girdi ve 10 dakikadır uçakta bekleyen yolculardan bir alkış protestosu koptu. Bakan bey yolculardan kabin mikrofonunu kullanarak özür diledi ve ülkemizi ziyaret eden bir yabancı heyetle toplantıya iştirak etme mecburiyetini, görüşmenin kendisine geç bildirildiğini de söyleyerek ifade etti ve bir kez daha özür diledi. Ertesi gün gazetelerde bu olay “Uçak Bakanı bekledi” başlığı ile yer aldı. Ancak haber mealen yukarıda anlattığım formatta kaleme alınmıştı. Başka bir deyişle haber Türk Hava Yollarını rencide edecek bir haber olmaktan çıkmıştı. Sn. Bakanı uluslar arası bir toplantıya katılmak üzere Ankara uçağına yetiştirmek milli bir görev haline dönüştürülmüştü. Bir de şunu düşünün Sn. Kozlu veya Bolayırlı Beyler veya biri uçağa Bakan bey ile birlikte gitse ne olurdu?
İBRAHİM TATLISES’İN YER İŞLETMEYE BÜYÜK DESTEĞİ
Bir dönem uçaklar bayağı rötar yapıyordu. Yer İşletme ünitesi kontuarların uçağın kalkışına 20 dakika kala kapatılması halinde iç hat uçuşlarında vuku bulan gecikmelerin minimuma ineceğini düşünmüşlerdi. Durum tepedekilere anlatıldı ve uygulamanın yapılması kabul gördü. Durum yolculara gazete ilanları ve biletler üzerine yapıştırılan bir stiker ile duyuruldu. İlk birkaç gün ufak tefek itirazlarla atlatılmıştı. Ertesi gün İbrahim Tatlıses ve beraberindekiler yanılmıyorsam Adana’ya gitmek üzere uçağın tarifeli kalkışına 15 dakika varken kontuara müracaat etmişler ve uçağa kabul edilmemeleri üzerine bayağı bir tepki göstermişler ve üst makamlara şikâyette bulunmuşlardı. Uygulamayı bilen Cem Kozlu ve Yusuf Bolayırlı Bey bizi arayıp uygulamayı zedeleyecek bir talimatta bulunmadılar. Allahtan o sırada Havalimanındaki gazetecilerden biri kardeşini yolcu etmek üzere iç hatlar terminalindeymiş. O arkadaş kaleme aldığı haberi diğer gazetecilerle de paylaşınca ertesi gün tüm gazetelerde “THY kontuara geç gelen İbrahim Tatlıses’i uçağa kabul etmedi” şeklinde haber yer aldı. Bu uygulamanın duyurulması konusunda bizim için bir şanstı. Öyle ya, Türkiye’nin en büyük sanatçılarından biri uçağa alınmamıştı. Bundan daha iyi bir duyuru yapılamazdı. Eğer Sn. Tatlıses’i tanısaydım, arayıp kendisine teşekkür ederdim. Geç müracaatlar ve. İstasyon hizmetlerinden kaynaklanan gecikmeler minimuma inmişti. Uygulama sessiz, sakin devam etti.
TAV’ IN PATRONU SANİ ŞENER BEY’İ UÇAĞA KABUL ETMEMİŞLER.
Şimdiki Dış Hatlar terminalinin açılmasına çok kısa bir süre kalmıştı. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür yeni terminaldeki THY ofislerini ve kontuarları geziyorlar ve açılış ile ilgili bilgi alıyorlardı. Kendilerine refakat eden Sani Şener Bey kısa bir süre sonra, Ankara’ya uçma mecburiyetinde olduğunu ifade ederek müsaade talep etti. Ve de terminalden süratle ayrıldı. Yarım saat geçmemişti ki, Sani bey geri döndü. Kontuara müracaat ettiği anda uçağın kalkışına 10 dakika olması nedeni ile kontuarın kapsatılmış olduğunu ve kendisinden özür dilendiğini “ Yahu Yönetim Kurulu Başkanınız ve Genel Müdürünüzle birlikteydim Kendilerine terminali gezdiriyordum “mazeretinin de dikkate alınmadığını gülümseyerek söyledi “ Evet ne YK Başkanından ne de Genel Müdürümüzden uygulamayı zedeleyecek bir talimat gelmedi. Yusuf Bolayırlı Sani beye; Bu uygulamayı oturtmanın başka bir yöntemi yok, bir sonraki uçakla gidersiniz artık vb. benzeri bir şey söylediler. Sani bey, anlayışlı bir beyefendiydi. Cem beye refakat eden Genel Müdür Yardımcısına ve İstasyon Başmüdürüne bakıp gülümsedi.
ARİF OLAN ANLAR. SN.KOZLU’DA ANLAMIŞTI.
Bir telefon aldık. Sn. Cem Kozlu falan uçakla Ankara’ya gidecekler. Özel kalemi biletini iç hat terminaline göndererek bilet ve bagaj işlemini de yaptırmıştı. Cem bey halen gelmedi diye VIP arayıp duruyordu. Neticeten Cem beyin uçağın kalkışına 10-15 dakika kala Genel Müdürlüğe geldiğini öğrendik. Kendiliğinden “ geç kaldık, bir sonraki uçağı bekleyelim bari” dediğini özel kaleminden öğrendik. Bilet ve bagaj işlemi yapılmış olduğundan kendisi 10 dakika içerisinde uçağa yetiştirilebilirdi belki de. Tüm yolcuların uçağa alınmasını müteakip en son yolcu olarak uçağa götürülmek istememişti herhalde. Yer İşletme çalışanları için önemli olan “ Geç kaldık bir sonraki uçağı bekleyelim artık “ demesiydi.
MARKA İMAJINI YANSITMAYAN THY ÇALIŞANLARI
Evet bu yolcu serzenişi de internette kayıtlı. “ THY’ nın Marka İmajını Yansıtmayan Çalışanları Var! Verdiğiniz parayla hizmet arasında dağlar kadar fark var. Marka imajını yansıtmayan personelleriyle çalışmaya devam ettiği sürece hiçbir zaman da yansıtamayacaktır. Atatürk Havalimanı'ndan 29 Eylül cumartesi günü 05.25 deki uçak için 4.30'da hava limanındaydım. Hava limanının giriş kapısının yoğunluğundan dolayı ne yazık ki 05.10 da kapıdaydım. Annemin ayaklarından dolayı yürümede zorluk çekmesi, tekerlekli sandalye bulunmamasından kaynaklı olduğunu dile getirsek de maalesef karşılaşılan tepki almıyoruz kapandı. Biraz ısrar edince hanımefendi almıyoruz kapıdan gidin tavırları ve gülmesi de THY’nin ortak çalıştığı kurumları sorgulamalıdır. Sizin hatanızdan kaynaklı yaşanılan durumdan dolayı acilen iadesini talep ediyorum. Yeni bilet alıp bir şekilde ben yoluma devam ederim ettim de fakat siz müşterilere yaşattığınız bu durumdan dolayı birden fazla müşteriye kaybedeceksiniz. Bundan sonra THY dışında tercihim olacaktır. İnsana saygıya önem vermeyen bir firmadan beklentimizin olmaması gerekir.”
TEPELERE EN YAKIN BİZDİK.
Hafızamı zorluyorum da bu iki yöneticinin hiç yakını, akrabası yok muydu? Onlar hiç uçakla seyahat etmezler miydi? Mutlak vardı ve de Türk Hava Yollarından hizmet alıyorlardı. Ama onların yakınları için Türk Hava Yollarını kötü duruma hiç düşürmemiştik ve de bir dış hat seferimizle İstanbul’ a gelip transit olarak başka bir iç hat istasyonuna devam edecek yolcuları talimatla İstanbul’da bırakmamıştık. vb. Aslında böyle bir talepte almamıştık.
Tabii ki bunlar bizim işimize sahip olmamızdan çok, tepedeki iki yöneticinin Türk Hava Yollarının benimsemelerinden ve sahiplenmelerinden kaynaklanıyordu. Bizde bundan cesaret alarak işimizi doğru yapmaya çalışıyorduk. Hepsi buydu.
Evet, hepsi buydu ama bir gün Yönetim Kurulu Başkanının yanılmıyorsam bir komşusu veya tanıdığı kontuarda 20 dakika kaidesini zemmederek bağırıp, çağırıyordu. Anlaşılan oydu ki, kontuara geç müracaat ettikleri için uçağa kabul edilmemişlerdi. Bu arada Sn. Cem Kozlu ile olan yakınlığını da yüksek perdeden adeta haykırıyordu. Size gösteririm demeyi de ihmal etmiyordu. Takiben Genel Müdür Bolayırlı ile dolaylı tanışıklığını ortaya koyarak şu anda kendisine ulaşmanın daha kolay olacağı sözleri ile baskıyı artırdı. Adamcağızın şanssızlığı havalimanının en hazırcevap ve korkusuz hanım yöneticilerinden birinin belirtilen gün, o anda iç hatlarda bulunmasıydı. Yolcu yine Yönetim Kurulu Başkanından dem vurunca “ Bakın beyefendi, bizi Cem Kozluyu ve Genel Müdürümüzü öne sürerek tehdit etmeyin. Kendileri ile olan yakınlığınızı bilemem ama biz onlara kendisi ile sizin düşünebileceğinizden kadar yakınız. . Bize inanmak gibi de bir huyları var.. Lütfen bağırıp çağırmayın ve satış ofisine giderek bir sonraki uçak için rezervasyon yaptırın deyivermişti. Adam biraz daha uzattıysa da netice alamayacağını anlayıp kontuarı terk etti.
Her ne ise Sn. Kozlu ve Bolayırlı bu konu ile ilgili olarak hiç birimize bir şey söylemediler. Belki de isimlerini kullanan şahıs, karşılaştığı bu güven / özgüven karşısında ne Genel Müdüre nede Yönetim Kurulu Başkanına da bir şey anlatmamayı tercih etmişti. Anlatmış olsaydı bile biliyorduk k: biz Sn. Kozlu’nun ve Sn. Bolayırlı’nın çok yakınıydık. Ve de onlar bize inanırdı.
Tabii ki benimle ilgili sonuca bakıp çok amma da yakınmışsınız (?) diyeceksiniz şimdi. Evet, beni Türk Hava Yollarından dışladı bu ikili. Söylemeseler bile yine de bana inanırlar. Kimin neye inandığı bilinmez. Herkes istediğine inanırmış ya. Ben de buna inanıyorum.
Yorumlar Tüm Yorumlar (26)