Tarihten Bir Yaprak: Bizleri Türk Olmakla Gururlandırıyor: : Savaş sonlanınca Fatih Sultan Mehmet, yanında hocaları bulunduğu halde istanbul’a ilk girişinde şehir halkı heyecanla kendisini ve ordusunu karşılamıştı.. Fatihin yanında bulunan Ak sakalı ve ağır duruşuyla göze batan Akşemsettin’i padişah sanarak ellerindeki çiçek demetlerini ona vermeye çalışıyorlardı. Akşemsettim Hoca ise şehir halkına göz ucuyla Fatih Sultan Mehmet’i göstererek ; ‘Sultan Mehmet odur, çiçekleri ona veriniz’ demek istiyordu. Fatih elinde çiçekleri tutan insanlara Akşemsettin‘i göstererek ; ‘gidiniz çiçekleri yine, ona veriniz.. Evet ; Sultan Mehmet benim ama o benim hocamdır’ der. Fatih, şehre girince doğruca Ayasofya’nın önüne gelir. Burada büyük rütbeli papazlar, keşişler ve halk Padişahın atının ayaklarına kapanırlar. O zamanlarda bir hükümdar, bir şehri zapt ettiği zaman şehir yağma edilirdı. Bizanslılar da bunu bekliyorlardı. Fakat Osmanlının büyük sultanı Bizanslılara şu sözleri söylemiştir: ‘Kalkınız ve müsterih olunuz. ben Sultan Mehmet, hepinize söylüyorum ki; bu andan itibaren ne hürriyetleriniz, ne de hayatlarınız hakkında gazap-ı şahanemden korkmayınız. Kimsenin malı yağma edilmeyecektir. Kimseye zulüm yapılmayacaktır. Hiç kimse dini inanışlarından dolayı cezalandırılmayacaktır.” Daha sonra Bizanslı din adamlarının kollandığı ve kiliselerdeki ayinlerine serbestçe devam edildiği ve Padişahın emirlerinin eksiksiz uygulandığı hususu kayıtlara not düşülmüş.
Bu Yazının Başlığı Neden Bir Tiyatro?’ Evet; Fatih Sultan Mehmet’in bu günkü yöneticilere İnsan ayrıştırma konusunda ders niteliğindeki davranışlarını 560 küsur sene sonra Türk Hava Yollarının bir Genel Müdürü hatırladı. Ve kendisi ile röportaj yapan Hürriyet Gazetesinin önde gelen bir ismine “Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethedince şehrin ekonomik yapısını sarsmamak için ticareti ellerinde bulunduran banker denilen ticaret erbabını olduğu gibi tutuyor. Senin, benim adamım demiyor “ gibi fazlasıyla alçak gönüllü bir örnek ve bir benzetmeyle, “Biz buna çok dikkat ettik, geçen on yılda, herhangi bir işlem yaparken senin benim adamım diyerek ayırım yapmadık ve taraf tutmadık” sözleri ile söyleşideki bu konuyu noktalıyor. İşte tiyatro bu! Hem de ne tiyatro. Tam komedi. O güne kadar THY’ den 1000 ’in üzerinde işe giriş tarihi 2003 öncesi olan çalışan dışlanmıştı. Hani birileri “2009 yılında, THY’ nda 2003 öncesi işe giren kimse kalmayacaktı demişti ya...
Yasalar Neden Yapılıyor? Yasalar düzeni korumak, toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak, yaşam haklarını idame ettirmek, devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu, her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek, o çizgide hareket etmesini sağlamak için yapılır. Herhalde bu konuda herkes hem fikirdir. Evet; bu konularda bir eksiklik veya uygunsuzluk olduğu fark edilince, bunu ortadan kaldırmak için bir kanun hazırlanır.
4857 Sayılı Kanun/Madde 5: Devlet Baba toplumumuzda insan ayırımcılığı yapıldığını fark edince bu konu kanuna dahil edildi herhalde. 4857 sayılı İş Kanununun işyerinde “eşit davranma ilkesi” başlıklı 5. Maddesi ile çalışanın ayrıma tabi tutulamayacağı gerekçesiyle, çalışanlar arasında eşit davranılmasını kanunlaştırmıştır. Sizce buna neden gerek görülmüştür? Benim basit düşünceme göre bu kanunun varlığı, Devletin bu ayırımcılığın yapıldığını kabul ettiği yönündedir. 4857 Sayılı Kanun – Madde 5: İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz vb...
Aksi durumlarda; İşveren çalışanına bu kanunun ön gördüğü tazminatı ödemekle mükelleftir. Ayırımcılık tazminatı, iş hukukunun önemli konularından biridir. Ancak ayırımcılığın var olup olmadığının belirlenmesi ve hukuki değerlendirilmesi uzmanlık gerektirir. Benzer bir durumla karşılaşmanız halinde bu konuda uzman hukukçulara danışılması, çalışanın haklarının zayi olmaması açısından elzemdir.
Yöneticiler Performans Değerlendirmesine Ahlaken Bile Hazır Değildi. Allaha şükür yedi sekiz sene önce Yer personelini yeniledik. Şimdi sıra uçucularda. Evet; sendikal nedenlerden ötürü THY’ den uzaklaştırılanlar var. Bunu bilmeyen yok, Ama kâğıt üzerinde yazılı olan neden “ Performans Eksiliği” Performans değerlendirmesi ilk başladığında bu uygulamanın zaman içinde işveren tarafından çalışanların aleyhinde kullanılabileceğini yazmıştım. Bizlerin, bizim yöneticilerin buna ahlaken hazır olmadığımızı söylemiş ve de çok tenkit almıştım. Haklı olmak istemezdim ama bir süre önce üstün performans belgesi alan bir THY çalışanın iş akdi performans yetersizliği nedeni ile feshediliyor. Evet performans değerlendirmesi uygulamasının işverenin çarpıttığı ve akıllarınca kanunun etrafından dolaşmak için kullandıkları bir derecelendirme haline dönüşmesi uzun sürmedi.
Çalışanları ve ailelerini ellerindeki bu kötü kozla hiçbir insani duygu ve manevi sorumluk duygusu hissetmeden yaşamın en karanlık dehlizine, işsizliğe iten bu insanları ve yaptıklarını sadece Allah’a havale etmek doğru değil. Hukuken peşlerinde olmak gerek. Onlarda Allah korkusu olsa, bu tür kötülükleri zaten yapmazlardı
Cumhurbaşkanımız Havasen-THY Çekişmesini Anlamak İstiyor. Geçen haftaki yazımda Cumhurbaşkanımızın bu seçim platformunda bu çekişmeyi duyarak dikkate alması zaman ister vb. bir şeyler yazmıştım. Yanılmışım. 04 Mayıs günü yapılan Genel Kurul toplantısında Cumhurbaşkanımızın pilotu THY Yönetim Kuruluna seçildi. Daha önce Hava Sen Başkanı ile yapılan bir söyleşi özellikle haber programları, çok izlenen bir televizyon kanalında ana haber bülteni içerisinde yayınlandı. Hava Sen Başkanının konuyu uzatmadan, çarpıtmadan kısa ve öz olarak ifade etmesi Cumhurbaşkanımızda daha önce Hava İş Başkanı tarafından kendisine sunulan konunun, güvendiği tarafsız bir uzman gözü ile mercek altına alınarak yeniden bilgilenme ihtiyacını doğurduğu ve yapılan atamanın da bunun bir göstergesi olduğu açık. Bu seçim ortamında konuya eğilmesinden dolayı Sn. Cumhurbaşkanımıza Türk Sivil Havacılığın eski bir mensubu olarak teşekkürlerimi sunuyorum. Malum tüm Haber bültenleri Cumhurbaşkanlığı Basın ilişkileri bürosunca kayda alınıp önemli görülen konular her gün Makamın bilgisine sunuluyor. Bu vesile ile sözel basının konuların ilgililere ulaşması açısından ne denli etkili olduğunu da bir kez daha anlamış olduk. Biz halen aynı fikirdeyiz. Keşke THY uçucularının anlattıklarını THY’nin tepesinde oturan iki yönetici dinleseydi de HavaSen’in kurulma zarureti hiç ortaya çıkmasaydı.
Sn. İlker Aycı; Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı,
Baktınız mı bilmem? THY geçmişinde Sendika Başkanı olan bir tek pilot var. Rahmetli Zihni Barın Ağabeyimiz. O da Sendikanın zafiyete uğradığı bir dönemde konuya zorunlu olarak eğilmiş beklide itilmişti. Kişiliğinden ötürü hepimiz kendisine çok saygı duyardık. Uçucular genelde ‘ Taş yerinde ağır ‘ sözünü benimsemiştir. Demek istediğim şu ki, pilot zümresi bu konuya hiç ama hiç meraklı ve hevesli değildir. Zorlamasanız ve dinleseydiniz Hava Sen olmayacaktı ve bozuk performanslarına rağmen (?) işten attıklarınızda dâhil hepsi görevlerinin başında uçuyor olacaktılar.
Yöneticilerimiz Çalışanları Ayrıştırma Konusunda Hakiki Birer Uzman: Zaman hızlı geçiyor. Bildiğimiz, eskinin İdari İşleri, İnsan Kaynaklarına dönüştü, İşlevi aynı, uygulaması eskisinden de beter. Halkla İlişkilerin adı değişti, Kurumsal İletişim oldu.. Mali İşler Ünitesi bilmem kaça bölündü. Finans kelimesi ile başlayan birçok ünite yaratıldı. vb..vb. Yöneticilik adı verilen kavramı ilim gibiydi. Şimdi ise değerli yöneticiler ayırımcılığı öyle bir geliştirdiler ki; kanunun maddeleri çok eksik kaldı. Mobil telefon örneğinden hareketle nasıl ki; son model telefonu satın aldıktan bir hafta sonra yeni modeli piyasaya çıkıyor, aynı hesap. Bu konudaki uygulama ve yaptırımları çözümler gibi olsak, yeni ayrımcılık formatları buluyorlar. Örneğin, değerli yöneticilerimiz Mobbing’in kitabını yazıp eğitimini verecek kadar ilerlediler bu konuda.
Örneği yine bildiğimiz ve her konuda öncü olan şirket üzerinden vereceğiz. Sizce THY’ son 15-16 sene içinde kaç personeli şirketten uzaklaştırdı ( Kibar olsun diye bu deyimi kullanıyorum ) Ve de bu çalışanların kaç tanesi Türk Hava Yollarını mahkemeye verdi. Ve bu çalışanların ne kadarı açtıkları davayı kazanarak işe iade kararı aldı?
Benim arada bir görüştüğüm, yazıştığım 15 arkadaştan 10 tanesi açmış oldukları davayı kazandı. Oranı % 73.3 ediyor. Galiba biri Yargıtay kararı beklediğinden olsa kazandım demiyor. Diğer üç adediyle geçen ay görüşmem olmadı. Bir önceki yazıma yorum yapan bir arkadaşımız öyle bir yüzde verdi ki, şaşırdım. Evet; bu konu özel sektörde olsa ve bir yönetici işten bu kadar insanı çıkartsa ve hepsi mahkemeyi kazansa ve iş başı yaptırılmayarak kendilerine ikinci kez kanunun öngördüğü ödeme yapılsa, özel sektör bu yöneticiye ne yapar? Evet; devletin malı deniz. Hele hesabını soran birileri de yoksa bir Okyanus
FATİH’ İN THY’Lİ TORUNLARI ÇALIŞANI ATTIKTAN SONRA BİLE AYRIMCILIĞA DEVAM EDİYOR.
Başlığa bakıp, bu da ne demek? Dercesine baktığınızı görür gibiyim. Türk Hava Yollarının necip tepe yöneticileri çalışanı attıktan sonra bile ayırımcılığa son vermiyor. Ayrımcılık konumuz: THY Emekli Kartı ve Pas Bileti.
Geçen gün Ataköy’de karşılaştığım THY Emekli Başmüfettişi Bilal Yıldız, bu konuyu hatırlattı bana. Binlerce THY personelinin, yıllardır çeşitli ayrımcı ve ötekileştirici tasarruflarla, bazıları emekliliği bile hak etmeden genç yaşlarda işlerinden atıldıklarını ve devamla bu çalışanların açtıkları işe iade davalarını yüzde 99 oranında kazandıkları halde, işlerine iade edilmediklerini, THY nin işten bu şekilde çıkardığı personeline, yaptıkları haksız ve mahkeme ve Yargıtay kararı ile kadük hale gelen işlemi gerekçe göstererek, bir haksızlık daha yaptıklarını söyledi. THY’ nin beyanı “ Kendi isteğinle işten ayrılmadın. Seni biz attık. Bu yüzden Emekli Kimlik Kartını ve Ücretsiz / İndirimli Bilet Haklarını vermiyoruz “ şeklinde.
Bilal bey söze devamla, bu yüzden yıllardır, bini aşkın personelin mahkeme koridorlarında hakkını aramak zorunda kaldığını, kendisinin de aynı konuda dava açmış olup sonucunu beklediğini ve de Facebook’ da mağdurlardan oluşan “TK Personeli” isimli bir grup kurduklarını ve konuyu dayanışma içinde ısrarla takip ettiklerini anlattı.
Nitekim geçtiğimiz günlerde, görevinin son yıllarında THY Başmüfettişliğinden haksız yere alınarak, uzman yapılan ve yaklaşık 4 yıl sonra alışılagelen verimsizlik nedeni ile 2013 yılında işten atılan başka bir THY Başmüfettişi, açtığı davayı yıllar süren yargılama sonunda kazanmış. Mahkeme “….Davacının işe iade kararına rağmen, işe başlatılmamış olması nedeniyle mahrum bırakıldığı özlük hakları açısından, emekli olmak suretiyle işten ayrılan personel ile aynı koşullarda yararlandırılması gerektiğinin tespiti ” yönünde karar vermiş. Yargıtay da ilk mahkeme kararını onamış. Malum Yargıtay kararları kesin.
Bir emekli personelin THY’den pas bilet alıp kullanabilmesi için, öncelikle THY Emekli Kimlik Kartına sahip olması gerektiği için, davasını kazanan emekli Başmüfettiş, noter kanalıyla Türk Hava Yollarına tebligat göndererek, mahkeme kararı doğrultusunda bir ay içinde THY Emekli Kimlik Kartının kendisine verilmesini taleb etmiş.
THY’nin yüce yargının verdiği bu kesin ve emsal niteliğindeki kararı tanımaması düşünülemez, değil mi? Maalesef THY’ nın tepeleri mahkeme kararlarını bile tanınmıyor artık. Lafa gelince, “herhangi bir işlem yaparken senin benim adamım diyerek ayırım yapmadık ve taraf tutmadık” diyen THY yönetimi, aradan 2 aydan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen, bu tebligata olumlu veya olumsuz herhangi bir cevap vermemekle kalmayıp, bundan sonra da cevap vermeyi düşünmediklerini ikili konuşmalarda beyan ederlermiş.
THY Tepe yöneticilerinin, tebligata cevap vermemek suretiyle mahkeme kararını görmezden geldiği noktasından hareketle eski Başmüfettiş’in THY’ nı icraya verdiğini, ama şirket avukatlarının yapılan icra takibine itiraz ettikleri için İcra İflas Mahkemesinde dava açmış. Ayrıca, mahkeme kararını uygulamayarak suç işleyen THY yönetimi hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunacağını da belirtmiş. Bilal Bey söze devamla, 4 Mayıs 2017 Cuma günü yapılacak olan THY olağan Genel Kuruluna katılacağını ve bu ötekileştirmeye artık bir son vermeleri için, THY yöneticilerini insaf ve adalet bilinciyle hareket etmeye, davet edeceğini belirtti. Örnek aldıkları Fatih Sultan Mehmet Han gibi karar vermeye ve işlem yapmaya yanaşacaklarını düşünmemesine rağmen bunu temenni ettiğini söylemişti bana.
Nitekim Bilal Yıldız Bey dediğini yapmış. Geçtiğimiz Cuma günü THY 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında söz alarak, bu haksızlığı THY’nin tepe yöneticileri önünde dile getirmiş. Konuşmasında, iki yıldır, THY Genel Kurul toplantılarında söz alarak emekli personele yapılan bu haksızlığı, dile getirdiğini ve düzeltilmesi için THY yönetimini aklıselime davet ettiğini, ama bu güne kadar duyarsız ve basmakalıp cevaplarla konunun geçiştirildiğini ifade etmişler.
Geçtiğimiz günlerde bu haksızlığın bir mahkeme kararıyla da tespit edildiğini ve işe iade davasını kazanan ve kararın Yargıtay tarafından da onanmasına rağmen işe başlatılmayan emektar bir personelin THY kimlik ve pas bilet haklarının verilmesine ilişkin talebine sessiz kalınmasını, THY tepe yönetiminin hukuka karşı direnmesi olarak kabulünün gerektiği açık. Sn. Yıldız; Genel Kurul toplantısında THY’ nin tepelerine ‘ medyaya yansıyan haberlerden THY nin, bu mahkeme kararına rağmen davacı emekli Başmüfettişe Emekli Kimlik Kartını vermeyerek hukuk ve adalete direndiği haberinin doğru olup olmadığı sualini yöneltmişler. Ve de söze devamla THY’ nın işten uzaklaştırdığı binlerce personelin emekli kimlik kartlarının olmaması nedeni ile bu kişilerin IATA Üyesi havayolu şirketlerinden alabileceği bilet haklarından da mahrum kaldığını, ifade ederek, bu haksızlığa bir son vermelerini bir kez daha talep etmişler.
Söylenenler ve sorulanlar tabii ki doğruydu. Önceki Genel Kurullarda yönetmelik maddesini ileri süren THY üst yöneticilerinin Bu kez Mahkeme ve Yargıtay kararı destekli sorusunu hiç bir yorum yapmaksızın, sadece suskunlukla, boş boş bakarak karşılamışlar. Cevap yok. İllaki birinin talimat vermesini bekliyorlar. Bu beylerin tümüne hatırlatmak gerekir ki, ” AYARIYLA OYNADIĞIN KANTAR BİR GÜN GELİR SİZİ DE YANLIŞ TARTAR ” diye bir söz var. Ne kadar doğru değll mi? Allah bize sizlerinde o kantara çıktığınızı gösterir inşallah.
Evet; Sn Bakan şimdi her konu bu sözle destekleniyor. “ Seçim öncesi” bu tutum sizce ne kadar doğru ve amaca ne kadar hizmet ediyor? Siz karar verin. Galiba “ DAVACININ APTALI DERDİNİ MÜBAŞİRE ANLATIRMIŞ” sözüne uygun bir sesleniş yapıyorum. Varsın olsun.
Evet, Sn. Başmüfettişin bu davayı kazanması benzeri durumda olanlar için bir EMSAL teşkil edecek. Başka bir deyişle, dananın kuyruğu koptu. Hangi siyasi parti başa geçerse geçsin, kim Cumhurbaşkanı olursa olsun ve de seçimin galibi hangi siyasi parti olursa olsun ve THY’ nın mevcut Yönetim Kurulu Başkanı sırtını kime dayamışsa/ dayarsa dayasın, elbet bu makamdan bir gün ayrılacak ve de yerine başka birileri görevlendirilecektir. Temenni ederim ki MEVCUT İKİ HAK YİYİCİNİN YERİNE AKLI BAŞINDA, BİRİ DİĞERİNDEN ÇEKİNMEYEN, HUKUKA VE ADALETE SAYGILI İKİ YÖNETİCİ GELSİN. Sonuçta zorunlu olarak kabullenecekleri bir konu için etraflarına ucuz kahramanlık gösterisi yapmasınlar. Hoş ‘’ NAMAZA MEYLİ OLMAYAN EZAN SESİNİ DUYMAZMIŞ ” ya ben yinede sesleneyim istedim. Şurası mutlak ki, Eflatunun dediği gibi ADALETSİZLİĞİ YAPANLAR, ÇEKENLERDEN DAHA SEFİLDİR.
Yorumlar Tüm Yorumlar (145)