Bu yazımı okuyanlar THY’ nin kamu kuruluşu olmamasından yakındığımı zannetmesinler. Daha önce de bu konuya değinmiştim. Kişisel şikâyetim şirketimizin yarı özel yarı kamu kuruluşu olarak görülmesinden daha doğrusu işe geldiği zaman kamu kuruluşu, işe gelmediği zaman ise özel sektör statüsünde bir şirket olarak kabul edilmesinden ve de özellikle istihdam temini, tayin terfi konularında, yöneticilerin istihdama ilişkin diğer takdir haklarının kullanılmasında kamunun ağırlığının fazla hissedilmesine ilaveten yapılmış olan bir mevzuat değişikliği ile şirketin her türlü denetimden uzaklaştırılmasındandır. Tabii bu durumdan memnun olanlarda var. Onların başı ağrımıyordur mutlak. Tabii ki hem özel sektörün hem de kamu kuruluşlarının inkârı mümkün olmayan doğruları var. Önemli olan bu doğruları mezcederek uygulamaya koymak. Sistem bu tür yöneticileri iş başına getirir mi diye soracak olursanız, cevabım olumsuz. Neden bazı çalışanların başı sürekli ağrıyor? Bana göre işte nedeni.
SENE 2006. TÜRK HAVA YOLLARI ÖZELLEŞTİ. (Mİ?): "Gözden çıkardığı personele şantaj yapan şirket Türk Hava Yolları" yazımın yayınlandığı ilk gün, eski bir çalışan kardeşim şu maili göndermişti. “Hatırlar mısınız, şirketin hakla arzı öncesi bozuk olan moralimizi düzeltmek için çalışanlarla çok zaman geçiriyordunuz. Bu arada halka arz sonrası çalışanları işten çıkartılma durumunda kalınmayacağını, THY’nin çalışan sayısı bakımından EAA üyesi havayolları ortalaması ile başa baş olduğunu ve o an için şirkette fazla istihdam bulunmadığını vb. şeyler söylüyordunuz. Halka arz yapıldı ve korktuğumuzu yaşamadık, işimize devam ettik. O dönemde yaptığınız mesaiyi unutmuyoruz. Bugün de yazdıklarınızın doğru olduğunu biliyoruz.
Son 13 yıldır başta olan yönetim, insanları işten ayırma işlemini nasıl bu denli fütursuzca yapabiliyor? Şirketin ortaklarının (hissedarlarının) hiçbir müdahalesi neden olmuyor? Neden kimse hissedarlara durumu anlatmıyor. Özelleştirme dedikleri bu mu? Aşağıda bu sualin cevabını bulacaksınız.
THY: YÖNETİM HAKKI KAMUDA OLAN BİR ÖZEL KURULUŞ? Ne deve ne de deve kuşu: Türk Hava Yollarının özelleştirildiği günleri takiben Türkiye Sivil Havacılık Sendikası tarafından “THY özelleştirilmesinin iptali” davası açıldı. Tabii ki muhatap (ÖİB) Özelleştirme İdaresi Başkanlığıydı. ÖİB mahkemeye konu ile ilgili yaptığı (Danıştay 13. Dairesine 27.7.2006 tarih ve 2251 sayılı yazı) savunmada; “Yapılan bu halka arzlar sonucu THY’deki kamu payı %50’nin altına düşmüş olmakla birlikte, yönetim hakkı kamunun elindedir. THY Ana Sözleşmesine göre, halka açık kısmı elinde bulunduran yatırımcılar, Genel Kurulda gerekli çoğunlukla temsil edilip yönetime aday göstermek isteseler dahi, 7 kişiden (daha sonra 9’a yükseltildi) oluşan THY Yönetim Kuruluna ancak 2 üye adayı belirleyebileceklerdir. Dolayısıyla halka açık hisseleri elinde bulunduran binlerce yatırımcı genel kurulda bir araya gelip, Yönetim Kuruluna aday gösterme iradesini ortaya koysalar bile, halen kamu payı olan THY hisseleri özelleştirilinceye kadar THY Yönetim Kurulunda çoğunluk kamuda olacaktır. Özelleştirme İdaresinin yüksek mahkemeye sunduğu savunmada, “THY’ NİN HALKA ARZLARI SONUCUNDA YÖNETİM HAKKI DEVREDİLMEMİŞTİR” cümlesi net bir şekilde yer almakta olup, bugün uygulamada aynı durum devam etmektedir.
HALKA ARZ DA BİR ÖZELLEŞTİRME YÖNTEMİ: Sonuçta 4046 sayılı kanun çerçevesinde halka arzın da bir özelleştirme yöntemi olduğu biliniyor. Ve bu yöntem Türk Hava Yolları için 1990, 2004, 2006 yıllarında olmak üzere 3 kere uygulandı ve THY’deki kamu payı %49,12’ye indi. Buna rağmen özelleştirme işlemi hâlihazırda tamamlanmamıştır ki; kalan hisseler hala özelleştirme idaresi uhdesinde bulunuyor. Tabii ki bu THY’nin tekrar bir
Özelleştirme işlemine tabi tutulmayacağı ve sistemin çalışmaya böyle devam edeceği anlamını taşımaz. Sonuçta özelleştirme işlemeleri bir siyasi otorite kararıdır. Tam bu noktada, benim de ifade etmek istediğim budur: siyasi otoritenin kararı ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı uygulaması sonucunda mevcut durum var olduğuna göre, bunun bozulmasına sebebiyet verecek bir uygulamanın aynı siyasi otoritenin görüşü olarak sistemleştirilmesini, yani THY'nin tüm hisselerinin özel sektöre devredilebileceğini düşünebilmek zor, hatta imkânsıza yakın.
KİT DEĞİL AMA NE? Yukarıdaki ifade, hisselerin satışını üstlenen ve kalan hisselerin de sahibi konumunda olan Özelleştirme İdaresine ait olması nedeni ile son derece önemli olup, “THY hisseleri bütünü ile özelleştirilinceye kadar THY yönetim kurulunda çoğunluk kamuda bulunacaktır.” cümlesi de özelleştirmenin halen tamamlanmamış olduğunun açık bir itirafı olarak değerlendirilmektedir. İşte Türk Hava Yolları böyle çarpık bir yapılanma ile Hükümet İktisadi Kuruluşu (HIK) haline getirildi. Ya da THY KİT (Kamu İktisadi Teşekkülü) iken, HİT (Hükümet İktisadi
Teşekkülü) oldu diyebiliriz. Oysaki bu statü değişikliğinden önce Türk Hava Yollarının ana sözleşmesi (Ana sözleşmede son değişiklik blok satışın gündemde olduğu zamanlarda yapılmıştı) tekrar değiştirilmeli ve şirketin düzgün olarak işletilmesini ve yönetilmesini sağlamaya yönelik düzenlemeler ana sözleşmeye konulmalıydı. Tabii ki; büyük kurumsal yatırımcıların Yönetim Kurulunda temsil edilmesinin de sağlanması temin edilmeliydi. Bunu sağlamak için Yönetim Kurulunda yer açılmasını sağlayacak ana statü değişikliği mutlak yapılmalıydı. Bunlar maalesef yapılmadı.
Siyasi irade, devletin azınlık hissesine (%49) sahip olduğu bir şirket hakkında her türlü tasarrufta bulunuyor ve bu hakkı kendinde görüyordu. Yönetim Kurulunu ve Genel Müdürü tayin edip, Personel rejimi uygulamasını gönlünce şekillendirerek istihdamın siyasal açıdan kadrolaşmasını istediği şekilde organize ediyordu. Bu arada Türk Hava Yolları yönetimi de mali gücünü, denetlenmeyen satın almalar yoluyla istediği yöne kanalize edebiliyordu. Nasıl olsa mevzuat buna göre şekillendirilmiş ve Türk Hava Yolları yönetimi siyasi otoritenin desteği ile Kamu ve Meclis denetiminden kurtulmuştu.
THY’ DE DENETİM MEKANİZMASI TEMELİNDEN BOZULDU: Evet; ticari yaşamda hizmetlerin, maliyetlerin ve de en önemlisi giderlerin denetlenmemesi şirketleri ve yöneticilerini rahatlatan, kurumları ve özellikle yönetici şahısları bu konular ile ilgili keyfi davranış ve uygulamalarının sorumluluğundan (bir süre için bile olsa) azade kılan bir olgu. 2006 yılındaki son halka arzdan sonra, THY, sadece Meclis ve diğer Kamu Denetimi kapsamından çıkarılmakla kalmadı. Türk Hava Yolları'nın atanmış üst yönetimi de siyasi iradenin yolunda ilerledi ve kurumun iç denetim sistemini nasıl felç edebileceğini düşünmeye başladı. Mevcut Teftiş Kurulu Yönetmeliğini iptal ederek yürütülmeye çalışılan iç denetim faaliyetinin devamını engelledi.
Yukarıda, Türk Hava Yollarının kamu denetiminden bu güne kadar sıyrıldığını ifade ettim Zira, 27.01.2016 tarihli Resmi gazetede yayınlanan 6661 sayılı torba kanun kapsamında bulunan Sayıştay Kanununun 19. maddesinin (a ) ve ( b ) bentleri kapsamına giren şirketler, bu şirketlerin iştirakleri ve bağlı ortaklıklarının denetimi, ilgili mevzuat uyarınca düzenlenerek Sayıştay’a gönderilecek olan bağımsız denetim raporları esas alınarak yapılır. Sayıştay, münhasıran kendisine sunulan bağımsız denetim raporlarını esas alarak hazırlayacağı raporu Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.” Hükmü getirildi. Siz hiç böyle bir denetim mekanizması gördünüz mü?
EVET BU ŞEKİLDE THY KAMU DENETİMİNDEN ADETA KAÇIRILDI: Sonuç olarak, bugüne kadar Türk Hava Yolları planlı bir biçimde kamu denetiminden kaçırılmış bir şekilde hükümet tarafından yönetildi. Aslında şaşırtıcı ama gücün, kendisi dışındakileri hiçbir şekilde dikkate almadığının, bir adım öte umursamadığının açık bir göstergesi bu durum. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının "Kamu İşletmeleri Raporlarında "THY AO yıllardır Başbakanlığa bağlı bir kamu işletmesi olarak görülüyor. (TRT gibi, ANADOLU AJANSI gibi, TOKİ gibi, DHMI gibi, ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ gibi.) BKZ- Kamu İşletmeleri Raporu 2010, BKZ- Kamu İşletmeleri Raporu 2014, BKZ- Kamu İşletmeleri Raporu 2000 BKZ- Kamu İşletmeleri Raporu 2022
DENETİME GELİNCE ÖZEL SEKTÖR, DİĞER İŞLEMLER DE İSE DEVLET KURULUŞU UYGULAMASI: Hava İş’in açtığı davada OSB’n yaptığı savunmadan da anlaşılacağı üzere “kamu payı kaldığı müddetçe” tabirinde bir orandan söz edilmemesi, kamu payının %0,0000001’e (milyarda bire) düşmesi halinde dahi THY’nin kamu tarafından yönetilmeye devam edileceği ama kamuya hesap vermeyeceği gerçeğini daha da belirginleştirmektedir. Özetle, Türk Hava Yollarında çarpık bir yapının oluşturulduğu aşikârdır
HİSSEDAR SAYISI FAZLA, AMA DAĞINIK. HİSSEDARLARIN ŞİRKET YÖNETİMİNDE ETKİN OLMALARI MÜMKÜN DEĞİL. Aslına bakarsanız, Toplam yapılan halka arz oranı ve yurt dışı fonlara yapılan satışlar dikkate alınmak suretiyle, ana sözleşme ile tanımlanan ödenmiş sermayenin %2 sinin Genel Kurulda temsil edilmesinin sağlanması durumunda, yeterli oranda hissedarın yönetimde yer alma imkânının olduğu söylenebilir. Ama gerek Türk Hava Yollarında ve gerekse hissedar sayısının bu denli fazla ve dağınık durumda olduğu şirketlerde, bu şartın yerine getirilerek Genel Kurul toplantısı organize edilmesinin zorluğu hatta imkânsıza yakın olduğu ortadadır. Türk Hava Yolları Genel Kurul Toplantılarının katılımcı listelerine bakılması halinde ifademin doğruluğu net olarak ortaya çıkacaktır. THY boyutunda ve konumundaki başka bir şirket örnek verilse de kabulümdür.
EVET, THY BÖYLE PROJELENDİRİLDİ: Evet; 2006’ da bina böyle projelendirildi ve her şey ona uygun yapıldı. Buna rağmen daha objektif ve profesyonel bir yönetim performansı ortaya konulabilirdi. Ancak, bir husus daha var ki: o da Türk Hava Yollarına atanan Yönetim Kurulu Başkanları ile Genel Müdürlerin siyasi otoriteyi temsil eden partinin Genel Başkanından daha çok partili görünmelerini sağlayacak uygulamaları sonuçlarına aldırmaksızın sürdürmeleri ve de diğer yöneticilerin, önemli bir kısmının şirketteki var oluşlarının sürekliliğini sağlamak için onlara sorgusuz sualsiz biat etmeleridir.
Bu durum bugün siyasi irade ile Türk Hava Yollarının neden bu kadar iç içe olduğunu ve de “Bayrak Taşıyıcı Havayolumuzun “bu günkü durumunu yeterince açıklamıyor mu?
2016’ DAN BUGÜNE NE DEĞİŞTİ: Hiçbir şey değişmedi. Eski hamam eski tas. THY Özelleştirme İdaresine bağlı iken Türkiye Varlık Fonu (TVF)’ na bağlandı. Varlık fonu 26 Ağustos 2016 tarihinde Başbakanlığa bağlı bazı şirketleri yönetmek için kanunla kuruldu. Şirketin kuruluş amacı 65. Türkiye Hükûmeti tarafından, "sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek" olarak açıklandı.[1] 10 Temmuz 2018 tarihinde 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Cumhurbaşkanlığı'na bağlandı.
Bu yeni yapılanma neyi değiştirdi. Hiçbir şey değişmedi. Patron değişti. ÖİB gitti TVF geldi. Değişen bir şey olmadı.
Acaba THY uygulamada olduğu gibi Devlet Kuruluşu formatını muhafaza etseydi, Sayıştay ve TBMM (KIT Komisyonu) denetiminden kaçabilir miydi? Tabii ki hayır.
BRAVO THY: TEBRİKLER
FİFA’ ya (Fédération Internationale de Football Association), bağlı altı konfederasyon içinde en büyüğü olan UEFA şampiyonlar Ligine THY Resmi Sponsor oldu. UEFA Şampiyonlar Ligi, 70’ den fazla yayıncı tarafından 200 ülkede sezon boyunca 678 milyon izleyiciye ulaşan Organizasyon, sosyal medyada 28 milyardan fazla etkileşim alması THY için çok büyük bir tanıtım imkanıdır.
UEFA Şampiyonlar Ligi final maçının Haziran 2023’ de İstanbul’da oynanacak olması sponsorluğa ayrı bir değer kazandırıyor.
Anlaşma kapsamında Türk Hava Yolları’nın, maç yayını öncesi, esnası ve sonrasında aralarında saha kenarındaki LED ekranların da bulunduğu birçok logo görünürlüğü ve isim kullanım hakkı bulunuyor.
THY, UEFA Süper Kupa, UEFA Şampiyonlar Ligi ve UEFA Gençler Ligi Finalleri’nde de resmi sponsor unvanıyla yer alacak. Bilindiği üzere Türk Hava Yolları, EURO 2016’daki resmi havayolu sponsorluğuyla UEFA ile iş birliği yapan dünyadaki ilk havayolu şirketi olmuştu.
Türk Hava Yollarını bu başarılı çalışmasından ötürü kutluyor ve emeği geçenlere teşekkürlerimizi sunuyorum.
RESİMLERDEN ÖTÜRÜ YAZILARI LA FONTAİNE MASALLARINA BENZETEN OKURA.
Değerli okur, O resimlerin hepsi anlayanlara bir şeyler söylemek için metin içine konulmuştur. Bir de bu pencereden bakın lütfen.
Yorumlar Tüm Yorumlar (42)