Esas’a geçmeden önce sizlere aşağıdaki konudan bahseden hiç oldu mu, onu öğrenmek istedim. Zannetmem. Senelerce önce biz iki hakiki siyasetçi, partili tepe yönetici ile aynı anda çalıştık. Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Çerçel (1 dönem DP, 2 Dönem AP Milletvekili) Selahattin Babüroğlu (CHP mensubu. Cumhuriyet Senatosu Üyesi, İki ayrı hükümette İmar İskân ve Ulaştırma Bakanı.) Evet mensubu oldukları partide çok saygı gören iki siyaset adamı aynı süreçte Türk Hava Yolları yönetimindeydiler. Doğrusunu isterseniz eyvah şimdi neler yaşayacağız diye korkmuştuk ilk başta. Bu iki hakiki siyasetçi insanın THY’ deki görevleri sırasında siyaseti / siyasileri ve de torpillileri THY’ den nasıl uzak tuttuklarını aşağıdaki görselde okuyabilirsiniz. O dönemde hiçbirimiz sizden bizden ayrımı yaşamadık. Bu nedenle kimsenin canı yanmadı. Acaba onlar bu davranışları ile siyasi inançlarına ihanet mi ettiler? Böyle düşünen çıkarsa, şaşırmam. Biz çalışanlar, onları hiç unutmadık. Her İkisine de rahmetler diliyorum. Nur içinde yatsınlar.
Gelelim yazımızın konusuna. Ben, Abdülkerim Çay Beyi tanımam. Resimlerinden tanıdım o kadar. Kendileri de beni tanımaz. Yazılarımda hiç resmini kullandım mı hatırlamıyorum. Bu ilk galiba. Olsa olsa ikinci olur. Ancak anlayan anlar deyip bir iki görsele bir bardak demli çay resmi koyarak meramımı anlatmaya çalışmıştım. Onlarda aşağıda. Zannederim o zamanki düşüncemi yeterince anlatıyorlardır.
Ben trol kelimesinin salt İktidar partisi inanmışlarını kapsadığına inanmıyorum. Diğer tarafta da maalesef varlar. Ve bu VPN kullanımı herkesin kendisini ortaya koymadan birbirine / karşısındakine saldırmalarını kolaylaştırıyor.
Nedenini bilmiyorum. Ne bilmem kaç yerden maaş almaları, ne de Sn. Aycı Bey döneminde necip bir THY çalışanının “Biz Abdülkerim beyin askerleriyiz “sözünün üzerine kurduğu tehdit telefonu beni fazla ilgilendirmişti. Bunu hangi trollerin tasarladığını düşünememek aptallık olurdu. Kendilerine selamlarımı iletin sözüm konuşmayı bitirmişti. Ve ben aptal değilim.
Evet eğer herkes benim aleyhimde ise ve de bunu ortaya koyuyorlarsa söylediklerini iyi düşünmek gerek. Çoğunluğun karşı olduğu insanlar oldum olası ilgimi çeker. Laf aramızda belli iki konuda tüm şirket bana karşıydı veya karşı görünüyorlardı. Sonuçta bende o iki konuyu kucağıma alıp mezun olmuştum THY’ den.
Geçen hafta gelen bir iki notu alınca ne düşündüm biliyor musunuz? Gidip Abdülkerim Çay beyle tanışsam kötü olmaz dedim kendi kendime. Randevu isterim, kabul eder veya etmez ayrı bir konu. Tanımak istedim hepsi o kadar. Bir çay içerdim, ikram ederlerse. Bir iki gün bu konu zihnimi meşgul etti. Sonra nedense vazgeçtim. Ama o aptal notları göndereni yine tahmin ediyorum.
ÇOK GÜZEL BİR SÖYLEŞİ: Ve de 11 Aralık günü Bay Çay’ın Hürriyet gazetesinde yayınlanan açıklamasını okudum. Aynı haber AIRPORTHABER de de yayımlandı. İkinci kez okudum. Metin güzel. Anlatım güzel. Ara başlıklar çok güzel. Bugün beni arayan bir THY eski üst yöneticisi ile görüştüm telefonla. İki emekli silahlı kuvvetler mensubu bir araya gelince konu hep askerlik olur ya, bizimki de o hesap. Değişmez konumuz THY. Eski dostum,
Çay beyin Hürriyette yayımlanan “Genç İstihdamı odak noktamız” başlıklı yazısını okuyup okumadığımı sordu. Ve cevabımı beklemeden kendi görüşünü ifade etti. Çok beğenmişti. Ben de onu benzeri bir şekilde cevapladım. Tabii ki yazı ile ilgili görüşüm böyleydi. Ancak metnin uygulamalarla bağdaşmadığını ifade etmeyi de tabii ki unutmadım. Dinlemedi bile. Ve de bu günkü THY yönetimi için çok müspet şeyler anlatmaya başladı. Tam olarak aynı görüşte olmamama rağmen dinledim.
O telefonu kapatınca Türk Hava Yollarının Yurt dışı eski Müdürlerimizden ve Ticari ünitemizin güvendiğimiz, saydığımız yöneticilerinden birinin bir karşılaşmamızda Türk Hava Yollarından bahsedişi geldi aklıma. İki ay kadar önceydi. O operasyonel çalışmalardan bahsetmişti. Sonuçta benzeri şeyleri söylüyordu ve de bahsettiği açıdan yönetimi başarılı buluyordu. Kim bilir? Belki de ben şirketi onlardan fazla takipteyim. İnsanlarla konuşuyorum vb. Evet, muhtemelen bunlardan ötürü bariz düşünce farklılığımız vardı. Belki de onlar haklıydı. Kim bilir? Tabii ki çalışanlar bilir.
KİM KİME HİZMET EDİYOR: Benim görüşüme göre Bay Çay ve aynı noktada buluşan üstleri ve astları Türk Hava Yollarına hizmet ederken siyaseten inandıkları kuruluşa da hizmeti amaçlıyorlar. Tersi daha olası. Ben kibarca davranmış olmak için bu şekilde ifade etmeyi tercih ediyorum. “Genç İstihdamı odak noktamız” seslenişini bu deyişinizle nasıl bağdaştırıyorsunuz diye soracak birileri nasıl olsa çıkacaktır. Öncelikle bu söyleşinin şimdilerde yapılması manidar veya bana öyle geliyor. THY için böylesine önemli bir hedefin öneminin yeni mi farkına vardı Bay Çay. Tabii ki değil. TÜİK verilerine göre (AĞUSTOS 2022) 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,8 puanlık azalış ile %18,0 olmuş. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde %15,2, kadınlarda ise %23,3 olarak tahmin ediliyormuş. Yine de istatistiklerde en büyük işsizlik oranının üzerinde halen genç işsizler oturuyor. Genç işsizlik ülke için büyük çok büyük bir sorun. Evet Bay Çay’ın gençlere bir seslenişi bu. Genç işsizlere ve genç seçmenlere ümit aşılayan bir sesleniş. İnşallah hepsi gerçekleşir. Neticeten öyle veya böyle gerçekleşirse Türkiye kazanır.
GÜZEL SESLENİŞİN BİR ADIM SONRASI: Ve de Bay Çay’ın bu kadar bir ideal seslenişini takiben, Hürriyet gazetesinde neşredilen metinde belirtilen gençlerde olması gereken / aranan özelliklere “THY kurumsal kültürüne vakıf, üst seviyede iletişim becerisine sahip sürekli öğrenme peşinde olan, takım çalışması ve dayanışma konusunda kendini ispatlamış, analiz etme ve problem çözme yetisine sahip ve lisan bilgisini yazmış olduğu notta “Performans, Reward and Benefits Management- 3,5 yılı aşkın süredir devam eden …………. Deneyim yolculuğumun ardından Turkish Airlines şirketinde İnternational Humain Resources Specialist olarak çalışmaya başladığımı paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.” şeklinde anons ederek belgeleyen bir genci işe aldılar. Keşke gençlerle ilgili bu güzel düşünceler bu uygulama ile start aldı diyemiyorum ama çoğunluk işte…dedi.
Evet, Türk Hava Yollarında güzel şeyler olduğunu da kabullenmek gerek. Yazılı sözlü basına yansıyan birçok güzel haberi okuyor ve mutlu oluyoruz. Bir de yukarıdaki yer alan güzel anlatımdaki bilgileri tekzip eden mahiyetteki işlemler ve de benzeri kurum içi uygulamalar olmasa ve de siyasi inanışlar kurumun önüne geçmese. Herhalde böyle değerlendiren bir tek ben değilim.
HER ŞEYİN BİR ÖLÇÜSÜ OLMALI: Evet siyasi inanışım ülke yönetiminde söz sahibi olmuş ise ve de ben de yaşamımdaki birçok şeyimi onlara borçluysam o görüşe uygun hareket etmemi yadırgamamak gerek. Tabii o görüşe uygun hareket etmek sözcüğünü iyi analiz etmek şart. Neleri kapsar neleri kapsamaz., Belki çoğumuz bunu aynı şeyi bir şekilde yaparız.? Ama nasıl? Tabii ki her şeyin bir ölçüsü olmalı
ÜLKEMİZ İÇİN DURMAK YOK YOLA DEVAM: İmam ve Cemaat ile ilgili birçok söz var. Kim İmam kim cemaat bilemem ama şu anda Yönetim Kurulu Başkanı olan zat THY’ nin tepesinde adını ne koyarsanız koyun. Evet Bay Bolat bir yayın kuruluşuna verdiği bir beyanatı mensubu veya sempatizanı olduğu siyasi görüşün sloganı haline gelmiş olan “Ülkemiz için Durmak yok, yola devam” sözü ile bitiriyorsa ve de bu yayımlanıyorsa bize ne söylemek düşer ki? Aslında kimsenin bu tarza, tutuma ve nedenine söyleyecek bir şeyi yok. Zaten kimsenin tarafgirliğini saklamak gibi bir sıkıntısı da yok. Yaptıkları her şey açık, gizlilikleri yok. Evet, söylenecek bir şey yok, yok zira bir kısmı ödenme şekli bize ters gelse de vefa borcunu sadakatle ödüyor diğer bir kısmının ise (ki bunlar çalışanlar oluyor) ellerinden bir şey gelmiyor ve insanların ayırımını da tayin ve terfideki haksızlıklarıda, işe kabuldeki uygulamaları da vb. vb. vb. her şeyi kabulleniyor. El mecbur. Hepsi bu. Hakkı yenenlerin yapacakları bir şey var. Ya sabır.
BAY ÇAY NEDEN DİKKATLERİ ÜZERİNE ÇEKİYOR. Peki Neden Bay Çay dikkatleri üzerinde topluyor. Çalışanlarının fazlasıyla şikayetçi olduğu İnsan Kaynakları ünitesinin başında olmasından ötürü. Ben de istihdamla ilgili tüm menfiliklerin hepsini onun omuzlarına yükleyerek haksızlık yaptığımı düşünüyorum. Hatta YK Başkanını bu yöneticinin etkisinde olmakla suçladım. Bir adım öte Türk Hava Yollarını bu Çay Beyin ve bir iki kişinin yönettiğini bile düşündüm. Yapılanlara bakınca istihdama yönelik uygulanan bu tarzın sistem meselesi olduğunu anlaşılıyor. Bunlar Çay Beyin kişisel uygulamaları olamaz. İstihdamın şikayetleri tüm yöneticilerin ortak sorumluluğu. Yönetim Kurulu Başkanı başta. Bu durum düzelir mi? Hayır. Kesinlikle düzelmez. Bir kısmının vefa borcu hiç bitmez mi diye soracak olursanız? Onun da cevabı tek kelime. Bitmez. Ama bu olanın bitenin tek sorumlusu (Manevi sorumluluktan bahsediyorum) Bay Çay değil. Onun sorumluluğu yok demiyorum. Tek sorumlusu o değil.
İŞTE BUNU ANLAYAMIYORUM: Benim anlayamadığım bir şey var. Yazılara gelen yorumlar. Müspet görüşlerden ziyade menfi ve karşı yorumlar geliyor. İyi de Türk Hava Yollarındaki işine 2003 öncesi giren kimse kalmadı bildiğim kadarı ile. Varsa da bu yönetimin tuttuğu bir iki tane vardır. Onlarda tepelerde bir yerlerdedirler. Anlayacağınız çalışanların tümü bu yöneticiler tarafından işe kabul edilmiş. İyi de nasıl oluyor da işe kabul edilmekten dolayı bu yöneticilere, sisteme vefa borcu duyması gerekenler borç ödemeyi bir kenara bırakıp aleyhte yazıp çizebiliyorlar. Galiba sisteme sızıntı olmuş. Veya bu çalışanları THY’ ye önerenler kimi tavsiye ettiklerini, kime destek olduklarını bilmeksizin onları pek tanımadan yapmışlar. Başka izahı olabilir mi? Olabilir. Başka bir izahı da var. Bu arkadaşları Türk Hava Yollarına aldınız. İşe başladılar ve çalışanlara yapılanları, ayırımcılığı vb. gördüler ve vefa borçlarını sildiler. Bilmem ki? Tabii ki bunlardan yalnız biri doğrudur.
THY’ NİN BAŞARILARI: Her şeye rağmen Türk Hava Yollarının başarıları da bizi mutlu ediyor. Bahsettiğim işletmenin başarısı istihdamın mutluluğunu kapsamıyor tabii ki. Filo çok büyüdü. İstihdam da. Dünyada en çok noktaya uçan havayolu oldu THY ve bu noktaları artırıyor. Doluluk oranı yüksek. Türk Hava Yolları bugün iyi kazanıyor. Uluslararası arenada yeri var artık. THY’ nin Borsa değeri Lufthansa’yı geride bıraktı. Centre for Aviation
(CAPA) tarafından "Sürdürülebilirlik İnovasyonunda Yılın Havayolu" ödülünü aldı. "APEX World Class" ve "2023 Yılı Beş Yıldızlı Küresel Havayolu" ödüllerine layık görüldü. Evet bunlar THY’ den alınan reklam ödemesi karşılığı olarak verilen ödüller değil. THY Kargo taşımacığında çok ileri adımlar attı ve sürdürüyor. Yönetim Kurulu Başkanı 2023’ de filonun 400 uçağa çıkartılacağını ve 1 Milyarıncı yolcuyu taşıyacaklarını söylüyor., 2022’nin 9 aylık faaliyet raporuna bakın. THY bu arada yatırımcısının da yüzünü güldürüyor. vb. vb. Az da olsa hafiften şansın da yardımı ile elde edilen başarı ortada. Şans kelimesini başarıyı küçümsemek gibi bir niyetle kullanmadığımı özellikle belirtmek isterim. Şans çabayla birleşince alınan sonuç daha iyi olur. Güzel girişimler var. Daha da iyi olmasını dilemek şirketin eski bir mensubu olarak en samimi temennim.
Peki atılan bu başarılı adımlarda yazının öndeki bölümlerinde bir şekilde zemmettiğimiz Yönetim Kurulu Başkanının ve Genel Müdür Yardımcısının hiç rolü yok mu? Olmaz olur mu? Tabii ki var. Bunu inkâr etmek mümkün değil. Peki kamuoyunun ilgisini hangisi çeker dersiniz? İstihdama karşı yaptıkları büyük hatalar mı? Yoksa Türk Hava Yollarının sağladığı işletmesel başarıları ve karlılığı mı? Bana göre ikincisi. Kamuoyu değerlendirmeyi buna göre yapacaktır / yapıyordur.
DENİZİ GEÇİP DEREDE BOĞULMAK: Bazıları vardır bilirsiniz. Çok güzel işler planlarlar, hatta yaparlar. Denizi geçerler ama daha sonraki önlerine gelen dereyi geçerken boğulurlar. Evet, kimsenin beklemediği bir kâr payı dağıtımını bütçelediler. Ama kar paylarının dağıtımında derenin sığ suyu onları boğdu. Hatırlarmısınız 2019’ da basında THY’ deki Kartal İmam Hatipliler bayağı konu olmuştu. Kaynak doğrumuydu bilmem ama o zamanlar THY’ deki Kartallılar 80 adet civarındaydı. Daha sonra bu rakamın 100’ün üzerinde olduğu birçok mecrada yazıldı. Yüzde doksanı yöneticiydi aklımda yanlış kalmadıysa. Türk Hava Yollarının necip personeli kâr payında yok pilota şunu, bize bunu verdiniz, vb. tartışırken hiç kimse sayın Başkanların onlarla aynı ödemeyı almalarını söz konusu etmedi. Müdürlerinde tabii ki. Tabii ki daha yukarıdakilere daha fazla ödendi. Ama ilan edilmedi, duyurulmadı. Her ne ise sonuçta bir gruba beklenenin çok üzerinde + gelir sağlanmıştı. Amaç bu değildi (?) belki ancak sonuç buydu. Dağıtımda çok tenkit aldılar. Yapılan yurt dışı atamaları vb. konuşup, Ahmet şuradan buraya, diyerek Ahmedi anlatmanın örnekleri çoğaltmanın faydası olmayacaktır.
ÜZÜLDÜĞÜM BİR ŞEY VAR: Şayet istihdam üzerine planlanan oyunlar ve yapılan ayrımcılıklar olmasa belki de son dönemlerin en iyi yönetimi / yöneticileri olarak bu takımı anımsayacaktık. Öyle veya böyle, çalışanlar tarafından minnet ve güzelliklerle anılmanın onlar için çok da önemli olmadığını / olmayacağını düşündüğümü de söylemeliyim. Evet, onlar üzülmeseler de bunun gerçekleşmemesi beni üzdü. Yazık oldu. Ümitlenmiştim. Şartlar uyguna yakındı. Olabilirdi? Keşke olsaydı. Ama olmadı.
Evet, başarıları var. Daha iyilerini de dilerim. Ancak bu husus beni hatalı gördüğüm konuları söylemekten / yazmaktan alıkoymayacak. İşimiz bu. Ve de devam edeceğim. Dikkate alan var mı? Bilmiyorum ama, yine de faydalı olmasını temenni ediyorum. Amaç bu.
Yorumlar Tüm Yorumlar (26)