Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de birçok iş sektöründe kaçınılmaz olarak uygulanmakta olan vardiyalı çalışma sisteminin insan sağlığı için oldukça zararlı olduğu tespit edildi. Bilim adamları son zamanlarda belirli hastalıklara ilaveten bu çalışma şekli ile beyin fonksiyonlarının azalması arasında bir bağlantı belirlendi. Ancak; ne ülkemizde ne de dünya ülkelerinde bu çalışma şeklinden vazgeçilmesi mümkün değil.
BBC VE CNN YAYINLADI.
Geçen gün BBC’ de yayınlanmıştı, 04 Kasım günü ise CNN aynı haberi verdi. Sonuçları "Occupational and Environmental Medicine" dergisinde yayınlanan araştırmanın sonuçlarına göre: Vardiyalı çalışma düzeninin insan beynini zamanından önce yaşlandırabileceği ve zihinsel becerileri köreltebileceği ifade ediliyor. Swansea Üniversitesi ve Toulouse Üniversitesi'nin yaptığı araştırma için Fransa'da üç bin kişi hafıza, hızlı düşünme ve genel bilişsel aktiviteleri inceleyen testlere tabi tutuldu. Yapılan bu çalışmada bilim adamları vardiyalı çalışanların hafızası ve bilişsel hız testlerinin düzenli saatlerde çalışan insanlara göre ciddi ölçüde çok daha kötü olduğunu saptadılar. Beyin doğal olarak biz yaşlandıkça zayıflıyor; fakat araştırmacılar bu asosyal çalışma saatlerinin beyinde görülen bu yaşlanma ve zayıflamayı hızlandırdığını ifade ediyorlar. Örneğin on yıldır vardiyalı çalışmış olan kişilerin test sonuçları, kendilerinden altı buçuk yaş büyük kişilerle aynı sonuçları gösteriyor.
BU KONUDA YAPILAN ARAŞTIRMALAR:
Toulouse ve Swansea üniversiteleri araştırmacıları 10 yıldır düzensiz vardiya ile çalışan insanlarda görülen kavrama geriliği düzeyinin normal yaşa bağlı gerileme de 6 yıllık düzey ile eşdeğer olduğun fark edildiğini belirtiyorlar
Araştırmada "asosyal çalışma saatleri" olarak adlandırılan vardiyalı çalışma düzeninin bunama, uyku bozukluğu ve başka birçok hastalığa sebep olduğu da vurgulanıyor. Peki; vücut saatimiz ne istiyor? Biyolojik saatimiz aslında gün içinde aktif olmaya ve gece uykuya geçmeye programlı. Vücut saatinin bu döngüsüne karşı gelindiğinde ise meme kanserinden obeziteye kadar birçok rahatsızlığa davetiye çıkarıldığı biliniyor. Biyolojik saatteki aksaklıkların beyni ve vücudu etkilediği biliniyor. Pilot ve Kabin memurları gibi düzenli bir şekilde uzun mesafeli uçuş yapan insanların beyin fonksiyonlarının ise daha zayıf olduğu belirtiliyor. Ayrıca beyin fonksiyonlarının gördüğü zarar stres hormonlarının aşırı üretimine de sebep oluyor. Gençken vardiyalı bir işte çalışanların Multiple Skleroz (MS) hastalığına yakalanma ihtimalinin iki kat arttığı ortaya çıktı. Genç yaşta vardiyalı işte çalışmak ile MS hastalığı arasında doğrudan bağlantı tespit edildi. Stockholm Karolinska Enstitüsü bilim adamlarının Anna Karin Hedström başkanlığında yaptığı ve sonuçları Annals of Neurology dergisinde yayınlanan araştırmaya göre 20 yaşından önce en az üç yıl vardiyalı bir işte çalışanların MS olma ihtimalinin neredeyse yüzde 50 arttığını gösterdi. Yaşları 16 ile 70 arasında 13 binden fazla kişi üzerinde yapılan değerlendirmede, bilim adamları, vardiyalı işlerde çalışmanın aralarında kalp, dolaşım, tiroit bezi rahatsızlığı ve kanserin de bulunduğu bir dizi hastalığa yakalanma ihtimalini artırdığını belirten bilim adamları, buna yetersiz uyku ve biyolojik saatin bozulmasının yol açtığını tahmin ediyorlar.
Vardiyalı çalışma, saat farkından dolayı rahatsızlık verdiği gibi vücudun biyolojik saati bozarak ve kalp rahatsızlıkları yanında çağımızın en büyük sağlık sorunu olan kansere de yol açabileceği maalesef yapılan belirlemeler arasında. Benzeri durumların uzun dönemde gündüz ve gece vardiyalı çalışan insanlarda da meydana gelmesi olası. Ayrıca gece vardiyası çalışanlarının güneş ışığına az maruz kaldığı için D vitamini eksikliği de oluşuyor. Yapılan bazı çalışmaların sonucuna göre D vitamini eksikliği beyin fonksiyonları ile doğrudan bağlantılı.
UZMANLAR NE DİYOR?
Evet; bilim adamları uyarıyor: Vardiyalı çalışma düzeni zamanından önce beyni yaşlandırabilir ve zihinsel becerileri köreltebilir. Ciddiye almaya alalım ama sonuçta çalışanın yapabileceği bir şey yok.
Swansea Üniversitesi araştırma ekibinden Dr. Philip Tucker BBC'ye yaptığı açıklamada "Beyin fonksiyonları açısından bu önemli bir gerileme; insanlar daha karmaşık bilişsel aktiviteler yapmaya çalıştıklarında daha çok hata yapabilirler. Belki yüz kişiden biri çok kötü sonuçlar doğurabilecek bir hata yapabilir diyor. Esasen hepimizin yaşanmışında buna örnek teşkil edebilecek iş kazalarının olduğu mutlak.
Dr. Tucker mümkün olsa gece vardiyasında asla çalışmayacağını fakat gece vardiyalarının modern toplumun olmazsa olmazlarından biri olarak görüldüğünü söyledi. Dr. Tucker, sözlerine devamla "Vardiyalı çalışmanın etkilerini çalışma saatlerini yeniden planlayarak ve düzenli tıbbi kontrolleri yaparak hafifletmek mümkün... Tehlike işaretlerini görebilmek için bilişsel performans testleri de yapılmalı." diye konuştu.
Dr. Hastings bu raporun demans (bunama) için de önemli sonuçları olduğunu belirtti: "Eğer uyku-uyanıklık düzenini sağlayabilirseniz nörodejenerasyonu tersine döndürme ihtimaliniz oldukça zayıf hatta çok düşük düşük olmasına rağmen olumsuz sonuçları azaltabilirsiniz."diyor.
Surrey Uyku Merkezi'nden Prof. Derk- Jan Dijk de yıllar boyunca vardiyalı çalışarak emekliye ayrılmış kişiler için de uyarıda bulundu. Bu kişilerin uyku kalitesinin gece vardiyasında çalışmamış olanlara göre daha düşük olduğunu belirtti. Prof. Derk-Jan Dijk'e göre vardiyalı çalışmanın etkileri "o kadar da hızlı bir şekilde düzelmeyebilir." Prof. Dijk, "Vardiyalı çalışmanın fiziksel sağlığınızı olumsuz etkileyebileceğini artık kabul ediyoruz zaten. Ancak bu çalışma vardiyalı çalışma sonucunda beyin fonksiyonlarınızın da etkilendiğini gösteriyor - ki bu bulgu birçok insanı şaşırtabilir." dedi.
İngiltere Tıp Araştırmaları Konseyi'nden Dr. Michael Hastings de BBC'ye yaptığı açıklamada "Beynin normale dönebildiği bulgusu heyecan verici bir araştırma sonucu, çünkü daha önce kimse bunu göstermemişti. Kişinin durumu ne kadar tehlikeli olursa olsun bir iyileşme umudu olabilir. " ifadelerini kullandı. Evet, emekli olmanızı takip eden 5 nci yılın sonunda iyileşme umudu var.
ESKİ UYGULAMALAR.
Şimdi karşı karşıya bulunduğumuz tablo çok değişik. Eskiden bizler, bu çalışma şeklinin uyku dengemizi bozduğunu, sosyal yaşamımızı menfi yönde etkilediği vb. hususları dile getirirdik. Şimdi ifade edilenler ise görüldüğü üzere değişik. Sağlığın olumsuz yönde etkilendiği söyleniyor ve de bu çalışma şeklinin çok ciddi hastalıklara neden olduğu / olabileceği belirli ciddi araştırmalara istinaden ortaya koyuluyor.
Gelelim Vardiyalı çalışma konusunda sektördeki uygulamalara. 1990’lı yıllarda sektörümüzün 4 kuruluşunda çalışan personel sendikalıydı. Ve de yukarıda belirtilenler kadar olmasa da vardiyalı çalışmanın insan bünyesindeki olumsuz etkilerinin bir kısmı tabii ki özellikle Türkiye Sivil Havacılık Sendikası tarafından biliniyordu. Biliniyordu ve işverenlerce de kabul ediliyordu ki, bu tarihlerde akdedilen toplu iş sözleşmelerine bakıldığı takdirde hepsinde vardiyalı çalışan personele normal maaşları ve sosyal hakları dışında “ VARDİYA PRİMİ ” ödenmesine ilişkin maddelerinin mevcut olduğu görülüyor. O tarihlerde Sendikalı olan bahis konusu 4 şirketten biri yok artık. Diğer üçü ise faaliyetini geliştirerek sürdürüyor. Türk Hava Yolları dışında artık bu şirketlerin çalışanları sendikalı değil. Ve zaman içerisinde vardiya primi ödemeleri de tabii ki buharlaşmış. Buharlaşan ve kaybolan diğer bazı ödemeler gibi. Şu anda yalnız Türk Hava Yollarında vardiya primi uygulaması sürüyor. Ancak Türk Hava Yolları’nın ortağı olduğu TGS’ de çalışanlara her hangi bir ödeme yapılmıyor.
ŞİRKETLER O ZAMANLARDA VARDİYALI ÇALIŞANINA NE ÖDÜYORDU?
Sektörümüzün birçok şirketi gerek ödedikleri maaş ve gerekse uyguladıkları çalışma şekilleri açısından çalışanlarınca eleştiriliyor. Bu gün çalışanlarınca en fazla kritik edilen sektör şirketlerimizden birinin belirtilen 1991 – 1992 yıllarında yapmayı kabul ettiği ödemelerle devam edelim. Brüt 200 ila 300 TL arasındaki bayram ve 300 TL izin yardımı ile 425 TL/ ay birleştirilmiş sosyal yardıma ilaveten 01.11.1991 tarihinde 2’li vardiyada görev yapanlara 130.TL / ay, 3’lü vardiyada görev yapanlara ise 180 TL/ ay tutarında vardiya primi ödemeyi kabul ederek Toplu İş Sözleşmesini imzalamıştı.
Türk Hava Yollarında ise hesaplamalarının çalışılan yıla orantılanarak yapılması sureti ile vardiya prim ödenmesi kabul edilmiş ve Ekim 1991 ile Mart 1992 döneminde 2’li vardiyada çalışanlara en az 133.125 TL, en çok ise 184.125 TL prim ödenmesi ile, 3 ‘lü vardiyada görev yapan personele en az 266.250TL en çok ise 368.250 TL ödenmesi kabul edilerek Toplu İş Sözleşmesi imzalanmıştı.
Sektördeki diğer şirketin ise 1.10.1990 ila 20.9.1992 yılları arasında THY’ de çalışanlarla aynı esaslara bağlı olarak aynı oranda aylık yardıma ilaveten yine aynı oranda vardiya primi aldığı Toplu İş Sözleşmesi notlarında görülüyor.
İşte zaman içerisinde THY dışındaki şirketlerde buharlaşan vardiya primi ve diğer ödemeler bunlar. Maaş dâhil hak edişlerin genelinin durumunu merak ediyorsanız onları NPV uygulaması ile bu günkü değere getirip daha sonra mukayese yapılması gerekir. Bir sene kadar önce bu çalışmayı bir şirket için yaptık.
ADAY İŞE GİRİŞ SÖZLEŞMESİ İLE VARDİYALI ÇALIŞMAYI KABUL EDİYOR.
Evet, tüm sakıncalarına rağmen vardiyalı çalışma şeklinin uygulamadan kaldırılması mümkün değil. Bunu düşünmek bile yersiz. Özellikle bizim sektörümüzde, tabii diğer sektörlerde de tüm çalışanların normal mesai yapan ünitelerde istihdam edilmeleri de imkânsız. Biliyoruz ki, işe giriş esnasında hepimize bir sözleşme imzalatılıyor. Sözleşme karşılıklı bir akit olmasına rağmen belgenin çalışana imzalatıldığını söylüyorum zira çalışan bu imzayı atmadığı takdirde işe kabul edilmeyeceğini biliyor. Ve de bu sözleşme kapsamında vardiyalı çalışma şeklinin aday tarafından kabul edildiği maddesi de var.
HUKUKÇULAR NE DİYOR?
Konuya ilişkin olarak beş hukukçudan görüş talep ettim. Bu hukukçular içerisinde tabii ki Airporthaber sütunlarında sizleri hukuki konularda aydınlatan, Türk Hava Yolları kökenli Sn. Lale Selamoğlu Kaplan da var. Genel görüş; özellikle vardiyalı çalışma, İş Güvenliği ve İş Sağlığına ilişkin konuların prensiplerinin yasalarda tanımlanmış olduğu ve temel kuralın işverenlerin yasa ile düzenlenmiş olan bu esaslara uyması olduğu şeklinde.
Bilim adamlarının araştırmalar sonucu elde ettiği bulguların iş yaşamımızın uygulama prensipleri arasına girebilmesi ise ancak konunun yasal mevzuat kapsamına alınmasını takiben mümkün olabileceği bunun dışında bilimsel görüşlerin uygulamaya aksetmesini beklemenin gerçekçi bir yaklaşım olmayacağını belirtirken hukukçu kardeşlerim bana kısa yoldan “ hayal kurma “ demiş oldular. Bu arada 3 hukukçu risk taşıyan bu çalışmanın karşılıksız yaptırılmasının bir anlamda “ istismar“ olarak değerlendirilebileceğini de söylemeyi ihmal etmediler. Doğrusunu isterseniz istismara ilişkin hukuksal müeyyide nedir? Bilemiyorum. Daha doğrusu mevzuatlarımızda bu konuda herhangi bir caydırıcı unsur mevcut mu? Onu da sormayı unuttum. Herhalde yoktur. Olsa bile ülkede bu denli işsizlik varken işten olma korkusu hukuka müracaatı önler.
BU ŞİRKETİN SENDİKASIDA, SENDİKA TEMSİLCİSİ DE BENİM.
Eski bir tanıdığım vardı. Rahmetli oldu. Zamanın naylon kıl yapan en büyük firmasının sahibiydi. Hatta merdiven altı kuruluşlar dışında bu işi yapan başka bir firma daha yoktu. Şirketinde çalışanlar sendikalı değildi. Dolayısı ile Sendikalar iş yerini sık sık ziyaret eder ve bu dostumun, ağabeyimin işçileri ile görüşmek için izin talep ederlerdi. Hiç hayır dediğini duymamıştım. Sendikaların yöneticileri işçilerle görüşür ve fabrikadan ayrılırken kendisine teşekkür için uğradıkları zaman çalışanların mutluluğu için kendisine ayrıca da teşekkür ederlerdi. Rahmetlinin bunu nasıl sağlıyorsunuz sualine cevabı “ bu şirketin sendikası da, sendika temsilcisi de benim, size isteyecek bir şey bırakmıyorum hepsi bu. Çalışanlarıma gerekeni gerektiği zaman kendim veriyorum.“ şeklinde olurdu. Fazlı Tunalıgil Beyi rahmet ve saygı ile anıyorum.
BEN DE DAĞA DÖNER BAĞIRIR SESİMİN YANKILANMASINI DİNLERİM.
Tablo eskisinden değişik dedik. Bu çalışma şeklinin uygulanmaması gibi bir hususun mümkün olmadığını da söyledik. Ama beni böylesine bir risk altında çalıştıran patron ve yöneticilerin de bu mesai karşılığında bana normal maaşım ve sosyal haklarım dışında ( + ) bir ödeme yapmalarının gerektiğini de söylemek isterim. Söylemesine söylerim, haykırmasına haykırırım ama kimsenin duymayacağını da bilirim. Yine de hayal kurmanın sağlığa bir zararı yok. Ve ya vardır da daha belirlenmemiştir. Madem böyle, Ben de dağa doğru döner, bağırır ve kendi sesimin yankılanmasını dinlerim. Hani belki de Fazlı Bey nerelerde diye de sorarım o dağa.
Yorumlar Tüm Yorumlar (36)