Merhabalar,
Şimdi AirportHaberdeyim.
Neden buradayım?
Aslında hiç bir şey söylemeden, bekleyip, yazılarımın sizler tarafından değerlendirmesini görmemiz daha doğru olacak galiba.
Evet top ortada.
Sektörde yaşadığım bir konudan sonraki kırgınlığı anlatmak üzere “ Yaşam Maçındaki Kasıtlı Fauller” konulu yazıyı kaleme almıştım. Umarım bu ve benzeri konular sizlere bir şeyler anlatacaktır. Zira hepsinin içerisinde bir şekilde sizler, sektörümüz çalışanları ve onların yaşanmışları bulunacak.
Sizlerden birinci istirhamım, bu yazıların altında yer alan yorum köşelerini, gerek yazıyı kaleme alana ve gerekse okuyana bir şeyler katacak tarzda kullanmanızdır. Her konuda, her zaman haklı, görüşlerimizin de mutlak doğru olması nasıl mümkün değilse, salt şahıs veya kurumları karalamak için çalakalem bir şeyler yazmanın da “ yorum” olarak değerlendirilmesi de tabii ki mümkün olmayacaktır. Bunu kabul ederek karşıt fikirler’e kızmama olgunluğunu göstermemiz şart. Bu köşe sektör okuyucuları için bir anlamda açık bir kürsü olup görüş ve fikirlerimizi duyurabilmemiz için bizlere sunulan bir imkan. Ve bunu en faydalı olabilecek şekilde kullanmamız gerek. Amaç bağcıyı dövmek değil. Üzümü usulünce yemek.
İkinci istirhamım ise, araştırmamı veya yazılarıma tema olmasını isteyeceğiniz konuları, genel hatları ile [email protected] adresime bildirmenizdir. Bu gönderileri hiçbir kimse ile hiçbir şekilde paylaşmayacağıma inanabilirsiniz.Bu namus sözüdür.
Bu girişten sonra, köşede gerek benim ve gerekse yorum yazacak olan okuyucu kardeşlerimiz tarafından şahıs, kurum ve kuruluşlara nizami şarj dışında kasıtlı faul yapılmasının mümkün olmayacağını başta ben olmak üzere hepimiz kabul etmeli ve bu konuda anlaşarak maçın başlamasını, hakemin düdüğünü beklemeliyiz.
YAŞAM MAÇINDAKİ KASITLI FAULLER
Gördünüz mü?
Sahada gole giden rakibini adeta biçen bir futbolcu var.
Tiz bir düdük sesi duyulur.
Ve oyun durur.
Bu faulü yapan oyuncu sarı veya kırmızı kart görür.
Biçme işleminin yapıldığı noktaya göre takımının aleyhine ya penaltı verilir ya da serbest vuruş.
Hakem yapılan faulü fark etmez ise tribünler ayağa kalkar.
Seyircinin kalitesine uygun protesto şekillerinden biri duyulur, gökleri inletircesine.
Bu protesto çok uzarsa bu defa seyirci yerine takım cezalandırılır.
Ve de 1,2 veya 3 maç o takım sahasında oynamaz.
Bana göre iş yaşamının da sportif bir müsabakadan pek farkı yok
Aynen futbol maçı veya basketbol maçı gibi.
Bu oyunda da insanlar birbirine faul yapıyor.
Bilerek veya bilmeyerek.
Tek fark, yaşam maçında faul yapılan oyuncu dışında diğerleri genelde yapılan bu faulü görmüyor, fark etmiyor.
Yaşamdaki faulleri genelde gizli olarak yapıyor insanlar birbirlerine.
Bazen düşününce yaşam oyununda düdük çalıp maçı donduran, faul yapan oyuncuyu anında cezalandıran bir hakem de yok gibi geliyor insana.
Aslında var .
Sahada değil, yukarıdan bakıyor oyun sahasına.
Ama görülmüyor.
Ne oyuncular ne de seyirciler onu görebiliyor.
Yine de onun varlığını hissedebilirsiniz.
Yukarıdan düdük çalıyor o da.
Ama duyulmuyor.
Yalnız vicdanınız o sesi duyabilir. Tabii ki varsa.
Yaşam maçını seyrettikçe şaşırabilir ve faul yapan oyuncunun küp gibi sağır olduğunu zannedersiniz.
Bakarsınız ki ; duymuyor, sağı solu omuzlayıp koşturmaya devam ediyor.
Nefes nefese.
Yaşam oyununun yüce hakemi de mutlak bir ceza veriyor faul yapan oyuncuya.
Ama nedense anında değil.
Cezanın etkisini o dakikada hissedemiyor oyuncular.
Anlamıyorlar.
Çünkü bu hakem yaşam oyununu durdurmuyor.
Ve maç yine devam ediyor.
Yaşam takımının oyuncuları bizler çok becerikliyiz.
Uzun yaşam maçı süresince aklınıza gelen tüm oyunlar içerisinde ustalıkla yer alıyoruz.
Genel bir eksikliğimiz var belli ki.
Hafızamız iyi değil.
Geriye dönüp bilmem kaç sene önce oynadığımız o futbol maçını düşünmüyoruz.
O maçta yaptığımız faullerle ne tür bir cezayı hak etmiş olduğumuzu hesaba hiç katmıyoruz.
Söylediğimiz tek şey “ Ben bu cezayı hak etmedim “
Hani futbol maçlarında faulü yaptıktan sonra iki elini “ Ben faul yapmadım ” dercesine havaya kaldırıp hekeme doğru en masum yüz ifadesi ile dönüp bakan oyuncular var ya. Aynı hesap.
Anlayamadığım bir konu var.
Alemi kontrol eden büyük ve yüce güç “ maçı dondurup “ yaşam faullerini neden anında cezalandırmıyor ?
Maç neden devam ediyor?
Nedeni ortada.
O kadar cezalandırılacak oyuncu var ki .
Herhalde yüce hakem, insan neslinin bir anda tükenmesini istemiyor.
Bu gün bir sıkıntı mı yaşıyorsunuz ?
İçinde bulunduğunuz durum sizi üzüyor mu ?
Geriye dönün ve arkaya, geçmişinizi düşünün.
Benzeri bir sıkıntıyı hiç kimseye yaşattınız mı ?
Onu, yaptığınız o kasti faulü bir kez düşünün.
Muhtemelen yaşam maçının birinci devresinde yaptığınız faulün ertelenmiş cezasıdır içinde bulunduğunuz durum.
Dua edelim ki yukarıdan bizi gözlemleyen bu hakem maçı durdurmuyor.
Bize kart gösterip oyun dışına çıkarttıktan sonra yaşam maçımızı aynı anda iptal de etmiyor.
Temenni edelim ki; bu tür kasıtlı faullere sebebiyet veren zihniyetlerin bu nedenle karşılaşacakları “ ilahi geri tepmeler” salt kendilerine yönelik olsun ve kalben temenni edelim ki yakınlarına ve sevdiklerine yansımasın. Ve de Tanrı uzaktan da olsa hepimizin bu ilahi “geri tepmeyi” görmesine hissetmesine izin versin.
Yorumlar Tüm Yorumlar (24)