Nedendir bilmem, yılbaşlarında güncel / veya sektörle ilgili negatif bir yazı yazmak hiç içimden gelmez. Yazıyı birkaç satır temenni ve İş yaşamımda en uzun süre göre yapmış olduğum şirket olan Türk Hava Yolları ile ilgili birkaç güzel anı ile geçiştirme alışkanlığım var. Bu sene de 2019’ un ilk yazısında da yapacağım bu. Değişik birkaç üniteden anılar. Müsaadelerinizle.
KABİN i Raife Ortak - Kabin Amiri ( Emekli ) BUZ, TUZ VE MUZ: Daha iki aylık Kabin memuruydum. Benim acemiliğim bir yana Kabin Amirim 8 ay olmuştu Türk Hava Yollarında işe başlayalı. Esenboğa Havalimanında Ankara-İstanbul uçuşunu yapacak olan Viscount uçağındaydık. Beyrut bağlantılı geldiğimiz için uçağımızda içki servisi için her çeşit içki bulunuyordu. Ama bu son bacak uçuş için uçağımıza yolcu İkramı yükleniyordu. O sırada yolcu alımı da zamansız aniden başladı. Elinde büyük sayılabilecek eskiden “ Bond” tabir edilen çanta türünün hafiften büyük bir modeli vardı. Çok şık giyimliydi yolcumuz. Uçağa girer girmez, daha oturacağı koltuğa yönelmeden uçakta viski var mı diye sordu . Daha kendisini cevaplamadan viskinin tamamlayıcı unsuru olarak kabul edilen Buz’un uçakta bulunup bulunmadığı sualini kabin amirim aniden telaşa kapılıp şaşırarak bana sessizce sorması gerekirken yolcuya “ Uçakta buz var mı? diye sordu. Sanki o an üçümüz için de zaman durmuştu .Amirim şaşkın, mahcup , ben bu abukluğun utancı içinde kıpkırmızı.. Ve şık iş adamı görünümlü yolcumuz bilmiş bilmiş sözüne büyük bir tenkit edasıyla başladı. Hostes hanım , ben sizi bilirim, Ya buzunuz, ya tuzunuz ya da muzunuz eksiktir.Biri varsa diğerleri mutlak yoktur. Bunu söylerken çantasını açtı. Ve de bizim şaşkın bakışlarımız arasında bond çantasından bir torba buz çıkarıp koltuğuna oturdu. Bu arada halen söyleniyordu. Ya ben bu buzu Havaalanındaki lokantadan almamış olsaydım ne olacaktı? Kabin Amirim bana, ben de ona baktım. “Başka bir arzularının olup olmadığını sorduk ve işimize döndük. Uzun seneler Türk Hava Yollarında kabinde memur ve amir olarak görev yaptım. Çok şeyler yaşadık. Çok hoş anılarımız var tabii ki. Herhalde şirketteki ilk günlerimde yaşadığım “ Buz, Tuz ve Muz ” hikâyesi hiç aklımdan çıkmadı. Raife Ortak - Kabin Amiri ( Emekli )
KOKPİT: KEREM GÖK ANLATIMI: CPT . RAHMETLİ. ORHAN AYATA: THY, DC-3 tayyarelerinde uzun yıllar Kaptan Pilot olarak görev yapmış, Orhan AYATA’nın, 1947yılına ait, Devlet Hava Yolları dönemindeki uçuş anılarından derlenen internet kaynaklı bir anı. Herkes havacılığı seviyordu, fakat hava yolculuğunu benimsemek kolay olmadı. Bir gün DC-3 tayyaresi ile İstanbul’dan Ankara’ya gidiyorduk. Onbeş, yirmi civarında yolcumuz vardı. Bolu’ya vardığımızda yolculara Abant Gölü’nü göstereyim dedim, tayyareyi biraz yan yatırdım. Sonra düzeltip tekrar rotaya girdim. İdareyi ikinci pilota bırakıp yolcu arasına gittim. Endişeli bir halleri vardı. Beni görünce büsbütün korktular. Hepsi koltuklarına sımsıkı sarıldı. Kokpitte ikinci pilotun işbaşında olduğunu anlatmaya çalıştıysam da dinlemediler. Ankara’ya iner inmez doğruca Genel Müdürlüğe gidip beni şikâyet ettiler; ‘Uçuş sırasında pilot bizim aramıza geldi, makineyi başıboş bıraktı…’ diye… Arkasından hemen bir genelge yayınlandı. Pilotlar, seyir esnasında koltuklarını terk etmeyecekti… Ne ilginçtir ki, çok geçmeden ikinci bir genelge geldi. Bunda da, gerektiğinde pilotlardan birinin yolcu kabinine gelip yolculara moral vermesi bildiriliyordu., “Bugünlere göre, göre, öğrene öğrene geldik,” demiş rahmetli. Evet; , havacılıkta görmenin ve öğrenmenin sonu yok.
YER İŞLETME: GÖRSEL ANILAR KİTABINDAN: MÜDÜRLE YEMEĞE GİTMENİN BEDELİ.. Adını ve şanını çok duyduğumuz Sn. İlhan Tufan İstanbul İstasyon Müdürü olarak atanmıştı. İlhan Bey Türk Hava Yollarında alt seviyede bir personel olarak işe başlamıştı. Apronda yükleme boşaltma görevlisiydi. Ve de kendisi o dönemdeki işi ve unvanı ile iftihar ederdi. Hiç görmediğimiz tür bir yöneticiydi kendisi. İri yarı, konuşurken vücut dilini çok ve de iyi kullanan, yürümeyi bilmeyen biriydi. Sanki hep koşuyordu. Bizler ise ona nasıl yetişeceğimizi bilmiyorduk. Şirkete bağlılık ile kurumda torpilsiz yükselmenin mümkün olabileceğinin dikkat çekici ve tek asil bir örneğiydi. İstasyonda göreve başladığı ilk 15 gün içerisinde İstasyonun çeşitli ünitelerinden çalışanları akşam yemeğine davet etmişti. Ben de çağırılı olanların içindeydim. Yemek çok güzel geçti. Hiç iş konuşulmadı. İlhan beyin sohbetinin de güzel olduğunu o gece anladık. Kendisi Yeşilköy de oturuyordu. Ben ise Yeşilyurt da. Seni eve ben bırakayım, yakın oturuyoruz dediler. Yemeğin sonunda arabasına birlikte bindik. Evimin önüne gelince “Sabah 6,5 gibi seni alırım” dedi. Şaşırmıştım. O sırada normal mesai yapıyordum. Kendisine bunu söyleyince Müdürle yemeğe gitmenin karşılığı işe de onunla birlikte gitmektir türü bir şeyler söyledi. Sabah mecbur kalktım.06.25’ de kendisini evin önünde aracın içinde beklerken gördüm. Daha sonra hepimiz İlhan Tufan’a yakın olmanın bir bedelinin olduğunu anlamıştık. Ne hikmetse bu bedel hep bizi daha fazla çalıştırmaya yönelik olurdu. Sağlıklar diliyoruz.
KOKPİT: DOĞA DUYMAZ ANLATIMI RAHMETLİ. SACİT DOKUZLAR KAPTAN. 4 Temmuz 1942 doğumlu bir havacılık efsanesi: 1963 yılında Hava Harp Okuluna katılan ve 1983 yılında Binbaşı rütbesinden emekli olarak THY’na giren ve 2006 yılına kadar da Türk Hava Yolları’nda Kaptan Pilot olarak görev yapan Sacit Kaptan hakkındaki efsaneler, anılar, hatıralar saymakla bitmez.
Uçak ile taksi sırasında sollama yapmak.: Yine başka bir uçağı sollayıp sıra kaptığında kule ile arasında şu diyalog halen hatırlardadır. KULE:” TK ( xxxx) Neredesin ? Ne yapıyorsun? – DOKUZLAR: Kule, Ana’nın arkasındayım kalkacağım.”Sessizlik. Ve de Sacit Kaptan önündeki uçağı sollayıp sıra kapınca TC-Ana Başbakanlık uçağının arkasında kalkış için 2. Sırayı almıştı.
Erken inen her uçak akıllara o tahmini getirirdi: Kesin Sacit Kaptan’dır…İstanbul-Trabzon arasını 1 saatte, İstanbul-İzmir arasını 25 dakika’da tamamlarmış. (Ki kabin ekibinin servisi henüz bitiremediği bile olurmuş). Ayrıca bu uçuşlar da dahil İstanbul-Ankara ve İstanbul-ABD uçuş-hız rekorları da hala Onda’dır.
“Kabin kuruları” yerlerinize: Bu sözü duyma şerefine erişen kabin memurları hala kendilerini şanslı hissettiklerini düşünür. Çünkü Sacit Kaptan’ları kabin memurlarına böyle seslenirdi.
Küfrü Kimseye Batmazdı: Daha işe yeni başlamışım. Sene 2000. Belki 3. yada 4. defa bording yapiyorum. Kokpit kapısı önünde anons almak için bekliyorum. Bu esnada devamlı birileri uçağa geliyor. Kokpit’e giriyor ve sonra da çıkıyor. Ne olduğunu anlamak için son gelen teknisyenin arkasindan kokpit kapi araligina kulak kabarttım. Konuşma aynen şu şekilde idi. “-Sacit Abi cok işim var. Bir küfür et de gideceğim..Sacit Kaptanın cevabını yazamıyorum.
Kadın sizi mi bekleyecekti. Yıllar önce Sacit Kaptan’la bir uçuşumuzdan: Seferi hatırlamıyorum ama kuledekilerin grev yaptığı bir gündü. —-İstanbul’a dönüyoruz, alçalmaya başlamıştık. Sacit Kaptan kuleden gelen ( şu irtifada bekleyin ikazına cevaben ” Uçakta doğum yapan bayan var bekleyemem acil inmeliyim” demiş. Bizim haberimiz yok tabii, kabinde saf saf inişi bekliyoruz. Birden hızla alçaldık tangır tungur indik. Aceleyle park yerine gidiyoruz hızlı hızlı.! Ambulans falan var, insanlar toplaşmış park yerine. Sacit Kaptan kokpitten elinde çantasıyla çıktı ve kapının açılmasını bekliyor. Açılan kapıda görevliler meraklı gözle Sacit Kaptan’a bakıyor, yolcular boşalıyor ?! Görevli, amire soruyor hamile yolcu için arka kapıda ambulans var kapıyı açarmısınız? Amir şaşkın. Sacit Kaptan lafa atlıyor: Kadın sizi mi bekleyecek ya?, doğurdu, aldı kucağına bebeğini indi,.. Kuleye selam söyle benden. Biz şaşkın, herkes şaşkın… Sacit kaptan çantasıyla körükte kayboldu.
kendisi 2011 yılından beri hiç olmadığı kadar yüksekte…
THY’deki son uçuşunda, daha önce örneği görülmemiş bir biçimde apronda kendisini uğurlamaya gelen yüzlerce kişi ile birlikte emekliye ayrılmıştı. 20.06.2011 tarihinde Havacılık Tarihimizin en efsane pilotlarından Sacit Kaptan’ı kaybettik. Onu hatırlayanlar hala anıları anlatıp duruyorlar. Yani kalpten kalbe uçmaya halen devam ediyor Sacit Kaptan…
KABİN: GÖKTEN ÜÇ HOSTES DÜŞTÜ KİTABINDAN ALINTI ( * ) Business class’ı diğer bölümden ayıran perdeyi kapatıp şu meşhur portakal suyu ve şampanya servisini yaparken ekonomiden bir yolcu “ Ha pu perde niye kapaniyy daa “diye sordu. Muzip hostes “ Ön taraf Trabzon’ a ara taraf Ankara’ya gidiyor diye cevap verdi. Bu nu duyan Ekonomi yolcular uçağı terk etmeğe kalktılar. Kabin amiri steward’a anons yaptırdı. Sn. Yolcularımız tüm uçak Trabzon’ a gider.
Tam bulutların arasındayken ön tarafta oturan bir yolcunun cep telefonu çaldı. Kendisini uyardık. “1 Beyefendi cep telefonu için anonsa yapmıştık. Kullanmanız tehlikeli ve yasaktır. Cevap: Ama pen aramadum, arkada oturan arkadaşum peni aramiştur daa.
Gökdelenlerinden 24 saat boyunca ışıklar saçılan gizemli şehir Honkong’ a uçuyorduk. Yolcunun biri yerde iki seksen baygın yatıyordu. Bunu gören ekibin iyi kalpli hostesi adamın gömlek düğmelerini ve manşetini açtı. Kravatını gevşetti, pantolon kemerini çözdü. Tam sıra fermuara gelmişti ki, aklı başına geldi kızın. Adamcağızı soymayı bırakıp öğrendiği tüm ilk yardım tekniklerini uygulamaya başladı. Suni teneffüsten sonra kendine gelen yolcu iyi kalpli ( Ç.Ö notu ve görev bilinci yüksek olan ) hostesin güzel gözlerini görünce tamamen iyileşip ona evlenme teklif etti. Şu an çok mutlu bir evlilikleri var. Birbirlerine ilk günkü gibi âşıklar. Aşk demişken bir İstanbul-Amsterdam seferinde eski aşkını gören bir hostes arkadaşımız içki servisinden sonra yapılması gereken sıcak yemek servisin heyecandan unutmuştu. Tüm yolcular ana yemeklerini almadan tatlılarını yemişlerdi.
ÇETİN ÖZBEY NOTU: Kabin memurları ile ilgili resimli pembe bir yazı ile yeni yıla girmeyi düşünmüş ve bir sene önce de talep etmeme rağmen cevaplanmayan isteğimi yenilemiş ve yazının alt yapısını oluşturmak ve de mutabakatlarını almak üzere TASSA Başkanından tekrar randevu istemiştim. Zira kullanacağım görsellerde görevlilerin resimleri de yer alacaktı. İzinsiz kullanım yapma durumuna düşmek istemedim. Kendileri büyük bir nezaket (?) gösterdiler ve iki talebimi de cevaplamadılar. Herhalde bir nedeni vardır ( ? ) . Bu yazımda yer almasını planladığım “ Hostes değil Kabin memuru” başlıklı not’u ekte sunuyorum. Eski bir yazıdır ( 2012-2013 kaleme alınmış) ve de internette yer ( 2014 yılında ) almaktadır. Yazarı eski bir Kabin Amiridir. Kendisini tanımam. Hiç olmaz ise şirket dışından okuyucular Kabin memurlarının görevlerine ilişkin bazı ek bilgiler de almış olurlar. (Yazıyı okumak için TIKLAYINIZ) Umarım buna neden gerek gördüğümü anlamışsınızdır.
KARGO: GÖKTEN ÜÇ HOSTES DÜŞTÜ KİTABINDAN ALINTI ( *) Yurt dışından gelen bir kargo uçağından ölü bir köpek çıktı. Buna çok üzülen ve bu kaybı telafi etmek isteyen Yer personeli ( Ç.Ö notu: Kargo personeli) böyle bir acıyı köpeğin sahibine yaşatmamak için bir çözüm üretti. Aynı cins, aynı renk, aynı boyda yani ölü köpeğin canlısını temin edip adrese teslim edilecekti. Köpek sahibinin evine gidildi. Kapıyı açan kişi karşısında sinekkaydı tıraş olmuş, kravatını, takım elbisesini akşamdan kalıplara koymuş 32 dişi meydanda gülerek kendisine bakan görevliyi ve kucağında canlanmış köpeğini görünce düşmüş bayılmış. Aslında gerçek şuydu: Kargodan beklenen köpek yurt dışında ölmüştü ve gömülmek üzere İstanbul’ a gönderilmişti. Bunu öğrenen görevli kapının önünde yığıldı kaldı.
KABİN: ZERRİN AYNAOĞLU’ EMEKLİ KABİN AMİRİ AİR KULE’ DE YAYINLANAN ANISI. Uçağın altında Öbek öbek siyasiler, birbirinden yaltak yandaş personel ve her şey tamam olmasına rağmen illa ki de bir şey çıkar ya, bu sefer de Bakan bekleniyor.
Namlı Bakanımız Tuncay Mataracı , tam da skandalları ayyuka çıkmış, ön kapıdan buyuracak, kalkış saati gelmiş, yok… “Aman oyalayın” diyorlar yerden… 2 numaralı hostes teknisyeni kolaçan ediyor ve işareti aldı zannedip “teknik nedenlerle birkaç dakika bekleyeceğiz” diyor ama teknisyen zıp diye ön kapıda. “Sen nasıl teknik arıza dersin, bir şey yok.” “Haklısın şeker de ne diyelim, hava durumu desen memleket günlük güneşlik.” Kahraman ya seninki, “Bakan bekliyoruz desene” diyor, zaten bir saat takmışız. Tuncay Mataracı nasılsa o anda ufukta tek başına uçağa teşrif etmiyor mu ! Teknisyene “hadi arkadan in bari” diyoruz ve o da tez elden söylediklerine pişman oluyor zira… Bakanın uçağın kapısından içeri girdiğini gören yolcular birden bire ayaklanıyorlar ki, aynen bir linç operasyonu… Zavallı kabin amiriyle teknisyen arada kalmış, yolcularla yumruk yumruğa, Mataracı yerlere devriliyor, onlar da üstüne. Kabin amiri ceketini bir yolcunun elinden kurtarmaya çalışırken olan yine peruğa oluyor. Peruk bu defa Mataracının kucağında. Hala biraz yapış yapış ya Mataracı bir yandan yumrukları savuşturmaya çalışırken bir yandan peruğu adamların ağzına sokuyor.
YER İŞLETME: İST. İSTASYON MD. RAH. AYŞEGÜL ÖZTOPUZ ( Tekrardır ) Ayşegül’ümüz çok erken ayrıldı bizlerden. 2014 yılı Kasım ayında bizi gülümseten iki anlatımı ile onu anıyor ve rahmetler diliyorum. Nur içinde yatsın. “ Eski İç Hatlar terminalindeyiz. Türk Hava Yolları 1 ve 2 numaralı çıkış kapıdan yolcu alıyordu. Türkçe ve İngilizce olarak yapılan anonslar peş peşe birbirini takip ediyordu. Terminalde bir numaralı çıkış kapısı için her İngilizce anons yapıldığında bir Van yolcusu bana geliyor ve de “bacım Van’dır “ diye soruyordu. Ben de yapılanın falan uçağın yolcularının kapıya davet anonsu olduğunu kendisine anlatıyordum. Anlatmaya anlatıyordum ama yaşlı yolcumuz takip eden anonsta tekrar yanıma gelip sualini tekrarlıyordu. “ Bacım Van’dır” En sonunda yaşlı amcamızı elinden tutup boarding odasına götürdüm ve o anda istirahatta bulunan bir arkadaşımıza teslim ederek, Van uçağı anons edildiği zaman yolcumuza uçağa kadar refakat etmesini rica ettim. Ve de “Bacım Van’dır? “ sualinden kurtuldum.
Ayşegül’ümüz için vefatını takiben arkadaşları tarafından hazırlanan veda videosunun linkini aşağıda sunuyorum. Hoşunuza gideceğine eminim..
Ayrıca bu linkte de THY Yer Hizmetleri ile ilgili anılar bulabileceksiniz.
KABİN: YABANCI BİR KABİN MEMURU - Bir kabin memurunun anlattığına göre, nerede beleş git oraya yerleş sözünü hayat tarzı olarak benimsemiş bir yolcu kabin görevlilerinden bedava olduğunu gördüğü her şeyi istiyormuş. Adamın yanında oturan kadın "acil bir durum" için kabin görevlisinden ped rica etmiş. Pedi uyku maskesi sanan yolcu da kendisine "maske" getirilmesini istemiş. Kabin görevlisi İngilizcesi çok kötü olan yolcuya pedin maske olmadığını anlatamadığı için pes ederek adama bir adet ped getirmiş. Adam da pedin paketini açıp yapışkanlarından gözlerine sabitle
(*) Kitabın yazarları THY’ nın 3 eski hostesidir Sn. Melek Müge Çelebi, Sn. Figen Yeşiltuna, Sn. Nurşen Gözüsulu. Yayınevi Neden Kitap)
Yorumlar Tüm Yorumlar (12)