PEGASUS CFO’ su Serhan Ulga ile geçtiğimiz hafta başı yapılan bir söyleşi Hürriyet Gazetesinde yayınlandı. Petrol fiyatlarının düşmesi ve de Havayollarının bu düşüşe sevinememesi ile ilgili. “ Dolara karşı tek çare Dolarla satmak “ görüşü söyleşinin ana mesajı. . Tabii ki Pegasus bu durumdaki tek Havayolu değil. Konu maliyetlerinin büyük bir kısmı dolar olan Havayollarının tümü ile ilgili. Doların Türk lirasına karşı değer kazanmasının Havayollarının maliyetlerini artırdığı bir gerçek. Hesap kitap bilen herkes bunu görüyor. Ancak Dolarla satma uygulamasının Pegasus açısından iyi olacağını düşünmek ne denli olabilir bilemiyorum. Hele hele ben özel sektör kuruluşuyum istediğimi yaparım diyerek böyle bir karar alarak, bunun tek uygulayıcısı olursa.
Kaldı ki, Sn. Ulga böyle bir uygulamaya gerek olmadığını da bir anlamda ifade etmişler yaptıkları söyleşide. Daha doğrusu finansal bilgisi olmayan kimseler bu söylediklerini öyle yorumlayacaklardır. Tüm bu olumsuzluğa rağmen %19 ila 20 FAVKÖK ( Faiz, yıpranma payı, Vergi ve Kira öncesi kar ) oranına ulaşmayı hedeflediklerini söylüyor. Avrupa da birçok havayolunda bu oranın % 10 düzeyinde kaldığını da ilave ederek. Bu tür ve teknik konulu söyleşilerde basit ve herkesin anlayabileceği lisandan konuşmak ve konuyu bu şekilde anlatmak gerek. Sizce yurdum insanı bunu nasıl anlar ki?
Amaç Daha Fazla Kar Etmek mi? Yoksa Zararı kurtarmak mı?
Bu açıklama okurun aklına şu suali getirir büyük bir ihtimalle. Mademki Avrupa’dan iyi durumdasınız amacınız zararı kurtarmak mı? Yoksa daha fazla kar etmek mi? Yurdum insanı önce bunu düşünecektir.
Bunu okuyan çalışanlar ve Pegasus’ a hizmet sunan kuruluş personelinin aklına tek bir sual geliyor herhalde ki, arayan arkadaşlar hemen bu sualleri yönelttiler. Bu suallerin PGS tarafından nasıl cevaplanacağı tabii ki belli. Cevap vermeyecekleri de ortada. Çalışan soruyor. Tabii ki bu sualler ciddi olarak yöneltilmiyor. Kinaye var. Serzeniş var. Dolarla satıp, Türk Lirası ile maaş ödemek kaymak bir iş. Acaba PGS çalışanlarının maaşlarını da dolara endeksler mi? Yer Hizmetinde çalışan bir arkadaşımız da soruyor. Her ne kadar Pegasus B grubu ruhsat alıp kendi yer hizmetini görmeyi planladı ise de acaba bu adımı atmasaydı hizmet aldığı Yer Hizmeti kuruluşuna da dolarla ödeme mi yapacaktı?
Bu konu THY için Daha Büyük Sıkıntı.
Bu konunun Türk Hava Yollarının başını Pegasus kinden fazla ağrıttığı açık. Pegasus bu tür söyleşileri iç hat biletlerini dolar ile satma konusunda alt yapı hazırlama amacı ile ortaya atıyorsa, Türk Hava Yolları ile birlikte hareket etmesi gerekir ki. Türk Hava Yollarının da içtenlikle arzu edeceği bu uygulamaya geçiş için hükümetten onay almasının gerektiği de ortada. Sizce seçim öncesi ortam buna müsait mi?
Her ne kadar PGS’ nin başında para ile ilintili konuları çok iyi bilen bir Sertaç Haybat varsa da yine de Türk Halkı için Türk Hava Yollarının vazgeçilmezliğini akıldan çıkartmamak gerek. Türk Hava Yolları bu uygulamaya tek başına girse, tepki alır, şu olur bu olur. Bir süre sonra şirketten kopan yolcusu yine THY’ na döner. Hem güvendiği için hem de yolcu talebini karşılayabilecek büyüklükte başka Havayolu olmadığı için.
Sayın CFO’ nun bu söyleşiyi ve bu uygulama ile ilgili görüşünü Ali Sabancı bey ile Sertaç beyin bilgisi dışında vermiş olması eşyanın tabiatına aykırı. Bu konuyu gündeme yerleştirmeğe çalışmak bu ara zor. Alt yaspı oluşturmaya çalışmakta aynı şekilde. Sn. Haybat, en iyisini siz bilirsiniz ama müşteriyi daha fazla kızdırmaya gelmez. Bu uçakta suyu para ile satmaya benzemez.
Vardiyalı Çalışma ve Uzun Mesai Sağlığa Zararlı
10 Kasım 2014 tarihinde Vardiyalı çalışmanın insan sağlığına zararlarını anlatan bir yazı vardı bu köşede. Epeyce önce BBC’ de yayınlanmıştı, daha sonra ise CNN aynı haberi verdi. Konu ile ilgili olarak yapılan araştırma Sonuçları "Occupational and Environmental Medicine" dergisinde yayınlamıştı. Vardiyalı çalışma düzeninin insan beynini zamanından önce yaşlandırabileceği ve zihinsel becerileri köreltebileceği ifade ediliyor. Swansea Üniversitesi ve Toulouse Üniversitesi'nin yaptığı araştırma için Fransa'da üç bin kişi hafıza, hızlı düşünme ve genel bilişsel aktiviteleri inceleyen testlere tabi tutuldu. Yapılan bu çalışmada bilim adamları vardiyalı çalışanların hafızası ve bilişsel hız testlerinin düzenli saatlerde çalışan insanlara göre ciddi ölçüde çok daha kötü olduğunu saptadılar. Beyin doğal olarak biz yaşlandıkça zayıflıyor; fakat araştırmacılar bu asosyal çalışma saatlerinin beyinde görülen bu yaşlanma ve zayıflamayı hızlandırdığını ifade ediyorlar. Örneğin on yıldır vardiyalı çalışmış olan kişilerin test sonuçları, kendilerinden altı buçuk yaş büyük kişilerle aynı sonuçları gösteriyor. Araştırmada "asosyal çalışma saatleri" olarak adlandırılan vardiyalı çalışma düzeninin bunama, uyku bozukluğu ve başka birçok hastalığa sebep olduğu da vurgulanıyordu.
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de birçok iş sektöründe kaçınılmaz olarak uygulanmakta olan vardiyalı çalışma sisteminin insan sağlığı için oldukça zararlı olduğu tespit edildi. Bilim adamları son zamanlarda belirli hastalıklara ilaveten bu çalışma şekli ile beyin fonksiyonlarının azalması arasında bir bağlantı belirlendi. Ancak; ne ülkemizde ne de dünya ülkelerinde bu çalışma şeklinden vazgeçilmesi mümkün değil. Bunu düşünmek bile hata.
Şimdi ise yapılan yeni bir araştırmanın daha sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
İngiltere Londra Üniversitesi araştırma bulguları
Uzun çalışma saatleri ile koroner kalp rahatsızlığı ve inme riski: yayınlanmış ve yayınlanmamış verilerin meta-analizinden elde edilen 603 838 bireye ait bilgilerin sistemsel olarak gözden geçirilmesi sonucu belirlenmiş. Londra Üniversitesi tarafından yapılan bu araştırmanın sonuçları İngiltere’nin saygın ve sağlık yayınlarından biri olan THY LANCET’ de yayınlandı. Yapılan araştırmanın sonuçlarına göre Uzun çalışma saatlerinin kalp ve damar rahatsızlık riskini artırdığı ve koroner kalp rahatsızlığı için risk faktörü olduğu belirlenmiş.
Bu araştırmaya Avrupa, Amerika ve Avustralya’daki 24 grup tarafından yürütülen 25 çalışma dahil edilmiş olup. Koroner kalp rahatsızlığı meta analizinde 603 838 veri erkek ve kadınlardan koroner kalp rahatsızlıkları mevcut olmayanlar dahil edilmiş. İnme rahatsızlığı olamayan 528 908 erkek ve kadından oluşan grup ise inme rahatsızlığının gözlemlenmesi için değerlendirmeye alınmış. Koroner kalp rahatsızlığının gözlemlenmesi için senede 5.1 milyon (ortalama 8.5 sene) kişi izlenmiş ve 4768 olay kayıtlara geçirilmiş. İnme için ise senede 3,8 milyon kişi izlenerek (ortalama 7.2 sene) ve 1722 olay kayıt altına alınmıştır. Yaş, cinsiyet ve sosyoekonomik için ayarlanmış kümülatif meta-analizinde, standart çalışma saatleri (35-40 saat/hafta), uzun çalışma saatleri ile (haftada 55 saatten fazla) karşılaştırıldığında, uzun çalışma saatlerinin ani koroner kalp rahatsızlıkları ve inme riskinde artış ile eşleştiği net bir şekilde görülmüştür.
Sonucun yorumu; Uzun çalışma saatlerinde iş başında kalanlar, standart saatlerde çalışanlardan daha fazla inme riski taşımaktadırlar. Bu bulgular, uzun çalışma saatleri boyunca görev başında kalan bireylerin kalp-damar risk faktörleri için daha fazla dikkat edilmesi gerektiği şeklindedir.
Bu kuruluşlar çalışan sağlığı ile ilgili olarak yapacakları gözlemleri ülkelerinin ilgili kuruluşuna bildirmek zorundaymışlar. Ve de tabii ki araştırmanının sonuçlarını da. Devlet baba bu sonuçları değerlendirip ülke yönetiminin ilgili kademelerine ( Herhalde bizdeki Çalışma Bakanlığı muadili kuruluşlara bilgi verilmektedir.) sunarmış. Ve de sonuçların onaylanması halinde devletin sağlık örgütü işverenlerden bu araştırma sonuçlarının dikkate alınmasını istermiş.
Çalışandan Yana Olan Eski Uygulamalar Buharlaştı.
Gelelim Vardiyalı çalışma konusunda sektördeki uygulamalara. 1990’lı yıllarda sektörümüzün 4 kuruluşunda ( İki yer hizmeti Kuruluşu + THY ve bir diğeri ) çalışan personel sendikalıydı. Vardiyalı çalışmanın insan bünyesindeki olumsuz etkilerinin bir kısmı tabii ki özellikle Türkiye Sivil Havacılık Sendikası tarafından tabii ki biliniyordu. Biliniyordu ve işverenlerce de kabul ediliyordu ki, bu tarihlerde akdedilen toplu iş sözleşmelerine bakıldığı takdirde hepsinde vardiyalı çalışan personele normal maaşları ve sosyal hakları dışında “ VARDİYA PRİMİ ” ödenmesine ilişkin maddelerinin mevcut olduğu görülüyor. O tarihlerde Sendikalı olan bahis konusu 4 şirketten biri yok artık. Diğer üçü ise faaliyetini geliştirerek sürdürüyor. Türk Hava Yolları dışında artık bu şirketlerin çalışanları sendikalı değil. Ve zaman içerisinde vardiya primi ödemeleri de tabii ki buharlaşmış. Buharlaşan ve kaybolan ikramiyeler ve diğer bazı ödeme kalemleri gibi. Şu anda yalnız Türk Hava Yollarında vardiya primi uygulaması sürüyor. Ancak Türk Hava Yolları’nın ortağı olduğu TGS’ de çalışanlara her hangi bir ödeme yapılmıyor.
Bu yazımında sonunu 10 kasın 2014 tarihli yazımda bulunan bir paragraf ile sonlandırmak istedim.
Ben De Dağa Döner Bağırır Sesimin Yankılanmasını Dinlerim.
Evet; personelini böylesine bir risk altında çalıştıran patron ve yöneticilerin de bu mesai karşılığında iş görene normal maaş ve sosyal hakları dışında ( + ) bir ödeme yapmalarının gerekmez mi? Söylemesine söylerim, haykırmasına haykırırım ama kimsenin duymayacağını da bilirim. Fazla mesaileri kırpmak için altmış altı numara yapan ve de denkleştirme uygulayan İnsan Kaynakları Yöneticileri herhalde küp gibi sağır. Yine de hayal kurmanın sağlığa bir zararı yok. Madem böyle, Ben de dağa doğru döner, bağırır ve kendi sesimin yankılanmasını dinlerim.
Yorumlar Tüm Yorumlar (14)