Türk Hava Yolları'nın da kabul ettiği gibi çok sayıda personel haksız yere işinden edilmiş durumda. Sendikanın ön göremediği bir şekilde gerçekleşen bu işten çıkarmaların perde arkasında da çok şeylerin döndüğünü tahmin ediyorum.
Aslına bakarsanız sendika ile ne kadar temas halinde isek THY ile de o kadar temas halindeyiz. İşten çıkarmaların ne kadar karşısında isek, sendika temsilcilerinin hareketlerinden de o kadar rahatsızım.
Eylemin başladığı gece ve sabah saatlerinde neler yaşandığını doğru dürüst olarak ne işten çıkartılanlar biliyor ne de sendikanın tepe noktasındakiler. Öyle abartılı hareketler olmuş ki "yazıklar olsun" dememek için kendinizi zor tutarsınız.
Fanatik sendikacıların göreve giden kabin memurlarının saçlarını çektiklerini, yerlerde sürüklemek istediklerini biliyor musunuz?
Bu genç kabin memurlarının önleri kesilip yüzlerine tükürüldüğünden haberdar mısınız?
Erkek kabin memurlarının çantalarının tekmelenmesine gönlünüz razı mı?
Böyle eylem dünyanın neresinde görüldü? Hak arayışı böyle mi olmalıydı?
Şimdi gelelim sadede.
Yeni sendika kurulursa ne olur? Hemen söyleyeyim. Hiç bir halt olmaz. Olacak olan yeni kaoslardır. Yeni mahkemelerdir, yeni üye yapma savaşlarıdır, yeni kavgalar, yeniden TİS görüşmeleridir. THY çalışanlarının kafalarını bulandırmaktan başka bir şey değildir.
Gerçekleri yazdığımız için ve bu gerçekler zaman içinde gerçekleştiği için kâh THY cenahından kâh sendika fanatikleri tarafından eleştiriliyor olsak hatta zaman zaman hakarete hatta darp edilmeye yönelik tavırlarla karşılaşıyorsak bile doğru bildiğimizi söylemeye devam ediyorum.
Havacılık sektörünün grev yapmasını engelleyici yasanın çıkartılması ne kadar gereksiz ise havacılık sektöründen nemalanmak için kurulacak yeni bir sendika da o kadar gereksizdir.
Olması gereken nedir?
Her ne kadar THY'nin kanundan aldığı güç ile avantajı olsa bile bu kanuna sığınarak çalışanların haklarını gasp etme lüksü yoktur. Hava-İş Sendikası da eylem yasağının kanunla elinden alınmış olmasını restleşme ile giderilemeyeceğinin farkına varması gerekiyor. Düşmanvari tutumla, üç-beş bindirilmiş kıtalarla eylemin devamlılığı olmayacağı olsa bile bir etkisinin olmayacağını anlaması gerekir.
Aslına bakarsanız anlamadıklarını düşünmüyorum. Öyle bir süreçten geçiyoruz ki, "Yaptım oldu, ben ne dersem o, ya benim dediğimi yaparsın ya da beni ikna edersin" dönemindeyiz. Burada ne demek istediğim gayet açık. O yüzden evet mücadele edilmeli ama birilerinin keyfi tutumları ile değil, çalışanların kılına zarar gelmesini önleyerek mücadele yöntemi belirlenmeli.
Hava-İş Sendika'sının yapması gereken şudur. Bir an evvel telaşlı ortamdan kurtulmalı. Gerek temsilcilerle, gerek üyelerle ve gerekse yönetimle baş başa verip yeni yol haritası belirlemeli. Bu belirsizliği ortadan kaldırıp, çalışanların kafalarındaki "acaba" sorularına net cevap verecek açıklamayı yapmalıdır.
Kavga ve şiddetle bir yere varılamayacağı "UYGUN" bir dille anlatılmalıdır.
TİS için uygun yol aramalı, çalışanlarla işveren arasında köprü olmalıdır. Kendi gücünü kaybettirecek, kaostan beslenenlere çanak tutacak, kendisini yalnızlaştırmaya yol açacak hareketlerden kaçınılmalı. Bir adım ötesi düşünülerek gerekli girişimler başlatılmalı.
Atilay Ayçin'in "Taraflı" tutumu bir an evvel değişmeli. Dünyada ne tür değişimler yaşanıyor bunları irdelemesi ve kendisini ona göre yenilemesi gerekir. Eylemin başlamasından sonra yazmış olduğum yazılarda istifa etsin demiştim.
Anlaşılan o ki böyle bir niyeti yok. O halde yapması gereken onurlu bir şekilde bir sonraki dönemde aday olmamalı, kendisinin de destekleyeceği hatta muhalefetin bile "gık" diyemeyeceği "UYGUN" bir isim üzerinde uzlaşmalı.
Kazanan THY çalışanları olması dileğiyle.
Yorumlar Tüm Yorumlar (37)