Neredeyse 15 gündür Türk Hava Yolları'ndaki eylemle yatıp eylemle kalkar hale geldik. Her ne kadar şimdilik sonucu kanunla belirlenmiş olsa bile eylemler cılız bir şekilde de olsa devam ediyor. Bundan sonra işten çıkartılanlara mahkeme yolu görünüyor.
İşten çıkartılan arkadaşların üzerine akbabalar çullanmış durumda. Herkes bu kaos ortamından faydalanarak kendine çıkar sağlama derdinde. Matbuu mahkeme dilekçeleri ile mahkeme kazanıp mağdur insanların alacaklarına göz dikenlere dikkat etmek gerekir. Geçen haftaki yazımda da belirttim "Bana gel bana gel" diyenlere aldanmayın. Ölü seviciler sizi değil ceplerini düşünür.
Bu uyarıyı yaptıktan sonra biraz popülizm yapayım.
THY yanlış yaptı, çalışanları mağdur etti. Bu hakkaniyetli değil.
Çalışanların mazeretlerine bakılmaksızın insafsızca işten kovuldular.
İzinli izinsiz, yatılı yatısız, uçuşlu uçuşsuz, görevli görevsiz herkesin görevine son verildi.
Uzun uçuşlarda olmalarına rağmen işten çıkartıldıklarını öğrendiler, üniformaları zorla çıkartıldı.
Türk Hava Yolları binasına girmelerini sağlayan şifreleri iptal edildi, cüzzamlı hasta muamelesi gördüler. Kimse ile görüşme imkanı verilmedi.
Başta kendi amirleri Emine Lim olmak üzere kimseye ulaşma imkanı bulamadılar.
Emine Lim ekibine sahip çıkamadı onları savaşta cephe terk eden komutan gibi terk etti.
Gerçek raporlarla sahte raporlar birbirine karıştı. Kuru ile yaş aynı anda yandı.
Sendikanın gazına geldiler, oysa THY'nin gazı adam öldüren polis gazından daha sertti ve daha çok kişinin gözünü yaşartacağını düşünemediler.
THY'nin "işten çıkartırız" uyarısını blöf sandılar.
Sendikanın işten çıkartılanlardan 2 bin TL civarında avukatlık parası isteyeceğini,üstüne üstlük kazanılacak paradan yüzde 10 pay alacağını geçmiş örneklere rağmen idrak edemediler.
Her daim uçakta hürmet ettikleri besleme kalemlerin kendilerine sahip çıkmayacağını akıllarından bile geçiremediler.
Öyle ki o besleme kalemin bu konuda bir kelam dahi sarf edemeyeceğini kavrayamadılar.
Sendikanın köhnemiş üslubunu devam ettireceğini, aslında çalışanların yanında değil kendi popülizmleri ile gündemde kalmak istediklerini kestiremediler.
Bu kadar popülizm yeter birazda itici olalım.
İşten çıkartılan hostesler hastaneye kadar gidip rapor almaya gücünüz var ise işinizin başına gelip durumunuzu anlatmaya neden gücünüz yoktu?
Gece yarısı sendikadan gelen mesajla hastanelere koşarken aklınıza ekmek yediğiniz yer neden gelmedi?
Önce kendinize rapor almaya gidip ardından hastanelerle anlaşıp çocuğunuzu hastanelere yatırmak ve o sabinin üzerinden oyun oynamak hangi vicdan sahibinin yapacağı iştir? Hiç utanma sıkılma yok mu sizlerde?
Plansız, programsız çat kapı eylem yapılmayacağını hangi aklınıza güvenerek yaptınız?
Sendika muhaliflerinin bile eyleminize gelmediğini, gelmeyeceğini aslında herkesin geçiminin sizin üzerinizden olduğunu düşünmediniz.
İşten çıkartılırsak "nasıl olsa sendika bizi yeniden işe aldırır" diye düşünürken, "Hamdi Topçu, Temel Kotil bizi yeniden işe alırsa o şirketi bir daha yönetemezler. Böyle büyük kurumlarda hiçbir yönetici tükürdüğünü yalamaz" diye düşünemediniz.
Son söz.
Bunların hiçbirinin olması gerekmiyordu. Fatih Altaylı "Ne zaman adam oluruz" diye sorar ya? Bende diyorum ki "Ne zaman işimize odaklanırsak o zaman"
Yorumlar Tüm Yorumlar (35)