03 Mart 2008, Pazartesi
Ali KIDIK
Ali KIDIK [email protected]

Ben RÜŞVET veriyorum...

Utanıyorum.

Son günlerde yaşanan çirkefliği yazmaya utanıyorum.

Dışarıdan baktığınızda elit insanların sektörü gibi görünen havacılık sektöründe midemi bulandıran gelişmeleri görmekten ızdırap duyuyorum.

Yazık çok yazık.

Bu ülkenin havacılığını Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar destekleyen, önünü açan, “Her vatandaşım uçağa binecek” diyen Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a yazık. Ne zorun vardı sayın bakan. Uçmasın bu millet.

Şimdi konuya şöyle bir bakalım. Ali Tarhan’ın “Rüşvet istendi” iddiasının tek dayanak noktası beraber uçağa binilmesi olarak gösteriliyor.

Anlamaya çalışıyorum işin içinden çıkamıyorum. Bu rüşvet isteme olayı gerçekleşti ise neden iki yıldır ortaya çıkartılmadı? Bunun bir cevabı olmalı.

Nedir abi bunun cevabı…

Cevabı geçen hafta Tarhan Havayollarının o dönemdeki genel müdürü ve şimdi aynı şirkette Genel Koordinatör olan Ufuk Şen’le yaptığım telefon görüşmesinde buldum. Soruyorum Ufuk Şen’e “Neden bugüne kadar açıklamadınız, uçuşlarınız devam etse idi açıklamayacak mıydınız” diye. Cevap şu: “O zaman açıklamazdık. Sulh olmuş olurduk”. Bu ne iki yüzlülük böyle. O halde, rüşvet verseydiniz de açıklamazdınız…

Bu iddialara inanmak ancak adli sürecin bitmesinden sonra mümkün olacak. Ortaya atılan iddialar mahkemece kanıtlanmadığı sürece de yalandır, iftiradır. Ha rüşvetin belgesi olur mu diyeceksiniz? Bal gibi de olur. Birçok insan hatırlamaz ama ben dün gibi hatırlıyorum. Eski Sivil Havacılık Genel Müdürü Sermet Ünel bir otelde Rose Air’den rüşvet alırken suçüstü yapılmıştı. Tarhan Havayollarından böyle bir rüşvet istendi ise aynı yolu izleyebilirlerdi. Rüşvet istendiğini ilgili makamlara söyleyip, bu rüşveti verirken suçüstü yaptırabilirdi. Ama yapılmadı.

O halde bu iddialar sadece iddia olarak kalacak. Kalacak kalmasına da havacılık sektörünün gelişmesi için çaba harcayanlara da büyük bir darbe vurmuş olacak. Bundan sonra Sivil Havacılık Otoritesinde çalışan hiçbir personel herhangi bir havayolu yöneticisi ile yan yana gelmeye değil, aynı karede görünmeye bile korkacak. İşte bu endişeden de havacılık şirketleri korksun.

Benim asıl endişem Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın “Ben bu sektöre mi hizmet ettim” düşüncesine kapılıp yapılması planlanan işlerin eski şevkle yapılmayacağını, havacılıkta durgunluk yaşanacağıdır.

Ama siyasetin dirayeti de burada başlıyor. Binali Yıldırım, dirayetlidir, soğukkanlıdır, olayları iddialarla değil belgelerle değerlendirir. İşte bu yüzden halk ona “bizi yönet” rüşvetini vermiştir.

AirportHaber olarak biz doğru yapılan her şeyin arkasındayız. Sayın Binali Yıldırım, bize göre tarihin Ulaştırma Bakanıdır.

Kendi adımıza, başarıların devam etmesi için doğru yapılan her şeyin destekçisi olacağız. Yanlışları da göstermek için yazmaya devam edeceğiz.

Şimdi gelelim havacılık adına ikinci vakaya

Şu havacılık sektöründe ortada bulunan bir olaydan kendisine prim sağlamak isteyen insanları görmekten dolayı bıkmış durumdayım. Isparta’da düşen uçağın ardından yapılan çalışmaların üzerinden tam 80 gün geçmiş. Soruşturma tamamlandı ve rapor yazılmaya başlandı. İşte tam bu sırada birisi çıkıp kafaları karıştırıyor. Kaptan Pilot Fevzi Altunbulak’tan bahsediyorum. Bu olayında Ali Tarhan’ın açıklamalarından bir farkı yok. Uçak enkazı kaldırılırken, kendisine verilen görevi kötüye kullanarak enkazdan aşırdığı parçaları “Prima Havacılık çalıyordu o yüzden aşırdım” cümlesi ile izah etmek bir pilota yakışır mı? Ben soruyorum Fevzi Altunbulak’a sen hangi sıfatla orda duruyordun? Savcı mısın, hakim misin yoksa enkazı kaldıran işçi misin? Söylenenlere göre işçisin. O halde işçi uçağın parçalarını aşırıp götürürse suçludur. Uçağın parçalarının bir başkası tarafından kaçırıldığını görüp ilgili savcıya yada yetkiliye bildirmezsen bu da suçtur. Çünkü çalınmasını gördüğün halde ihbar etmiyorsun. Hadi senin tezine uyup “Çalıyorlardı ve sen çalınmasını önlemek için o parçaları aşırdın”. Peki, neden 80 gündür saklıyorsun? Kimi nasıl inandıracaksın.

Bir pilotun hem özel bir şirkette pilotluk yapmasını, hem uçak kazalarında bilirkişilik yapmasını hem de uçak hurdası ile ticaret yapmasını nasıl izah edebilirsiniz? Anlayan beri gelsin bana da anlatsın.

Prima Havacılığın sahibi Erdal Döker’i yakinen tanırım. Avukatı da değilim. Ama üç kuruşluk mala tamah etmeyeceğini de çok iyi bilirim. Yakışmadı sana Fevzi kaptan. Bence kendini bir sorgula. O parçaları 80 gündür ne yapmak istedin? Parçaları aşırdığın anlaşılınca sana yazılan onca yazılara rağmen parçaları neden teslim etmediğini açıkla. Sadece “Parçalar çalınacaktı” deyip ortaya pislik atmanın marifet olmadığını düşün ve bu parçaları 80 gündür neden sakladın onu açıkla.

Vicdanın varsa açıkla da seni alkışlayalım.

Havacılık sektöründe böyle çirkeflikleri görmemek dileğiyle iyi haftalar diliyorum.

Ben RÜŞVET veriyorum...

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000