İzliyorum, okuyorum ve gördüklerime ses çıkartmayanlara hayret ediyorum. AJET adı altında kurulan Anadolujet firmasının yolculara yaşattıklarını kimsenin dillendirmemesini üzülerek takip ediyorum. Dilsiz olmuşlar, görmez olmuşlar…
Yazık. Vallahi abluka altındaki Kerem Sarp’ın genel müdürlük yaptığı AJET Havayolları daha ilk senesinde sınıfta kaldı. Her noktadan feryat figan, rötar görüntüleri, yolcuların isyanları yükselirken, şirketten tık yok. Çünkü dile getiren yok, çünkü kuşatılmış bir medya, satın alınmış sosyal medya hesapları hep suskun.
Yazanlar da üstü örtülü! “Şu havalimanında rötar nedeniyle yolcular isyan etti” minvalinde üstü örtülü paylaşımlar. Neden hangi şirketin rötar yaptığını yazamıyorsunuz? Hayırdır kaleminiz mi kırıldı, tahakküm altında mısınız? Yoksa mama kesilecek korkunuz mu var? Cevap: Hepsi.
Bakın önceki gün çok sayıda rötar ve iptaller olduğunu yazdığımız için AJET açıklama yapmak zorunda kaldı. Airporthaber’in zor şartlarda yaptığı haberler bile şirketi kendisine getirmeye yetiyor.
Yöneticileri açıklama yapmaya zorluyorsak, rötarları en aza indirecek tedbirleri almaya zorluyorsak “gazetecilik budur” demek sizin akli zorunluluğunuzdur.
Rötar elbette olur, teknik arıza elbette olur. Ama bunun tedbirlerini alacaksınız. Aklınız esti diye rekabet etmek istediğiniz şirketlerin uçtuğu her noktaya uçmak zorunda değilsiniz. Haldır, haldır “oraya da, buraya da, şuraya da” uçacağız demek yerine, ayaklarınız yere sağlam basa basa uçuş planlayın.
“Külliyen zarar” desem bana 1 milyonluk dava açacaklar. Ama doğruları yazmaktan geri duracaksak bize de yazıklar olsun.
Bir seyahatim sırasında Amerika’da uçak rötar yaptı. Bir saat içinde yeni uçak tesis edildi ve kapı değişikliği ile uçuşa devam ettik.
Geçen hafta Eurcontrol’de çalışan bir abimiz Diyarbakır’a düğüne geldiğini ve fakat bagajlarının gelmediğini söyledi. Hiçbir yetkili de bulamadığını dilekçe yazmaktan öteye gidemediğini söyledi.
Bagajların üç gün sonra kendilerine ulaştığını bu arada düğün için yeni kıyafetler almak zorunda kaldıklarını ifade etti.
Bu zararını temin etmek istediğini, ne yapabileceğini sordu. Doğrudan tüketici haklarına git dedim. Hukukun zerresi varsa giderirler ifadesini kullandım.
Demem o ki, ülkede hukuksuzluk aldı başını gidiyor. Kimse kimseden hesap soramıyor. Cumhurbaşkanı adına REİSCİLİK oynanıp millete kan kusturuluyor.
Hukuksuzluk demişken geçen haftayı anlatayım.
Hafta boyu arabulucular, savcılık dolaştık durduk. Bir twit atmışım 1 milyon lira haksız rekabet tazminatı isteniyor. Güler misin ağlar mısın? Sanırsınız ben rekabet eden bir havayolu şirketiyim ve fiyatları dip yaptırdım THY zarar etti. Hukukla nasıl da oynamaya çalışıyorlar.
Haberler yapmışız 1 milyon benden bir milyon yazarımızdan isteniyor. Arabulucuya teklifim bir lira vereyim oldu.
Ha bu arada şunu öğrendim. Fahrettin Altun ve THY yönetim kurulu üyesi eşi Fatmanur Altun’un avukatı Sezgin Tunç ve Sezgin Tunç’un avukatlık bürosuna bağlı birkaç avukatın THY vekaletleri yok.
THY’nin vekaletli avukatı Abdullah Taş kendilerine yetki vermiş. E ben sormaz mıyım şimdi Abdullah Bey, siz avukatlık yapmıyor musunuz da yetkinizi devrediyorsunuz veya çok mu yoğunsunuz?
“Bana böyle emredildi kardeşim” diyorsanız buna sözüm olmaz. Sonuçta maaş alan emir alır.
Bu arada Ahmet Bolat’ı merak ediyorum. Yastığa başını koyduğunda “oh ne güzel yaptım” diyor mu yoksa “ben ne vicdansız adamım mı” diyor merak ediyorum.
Sizce hangisini söylüyordur?
Yorumlar Tüm Yorumlar (20)