Merhaba,
Yaşasın Cumhuriyet… Yaşasın Demokrasi … Yaşasın Özgürlük …
Bugün havacılık değil yazımın yayın günü olan 29 ekimin ruhuna uygun “cumhuriyet” i yazayım istedim. İnsanların dili , dini, ırkı ne olursa olsun bazı özellikleri ortaktır.Bu özelliklerinden biri , belki de birincisi ,insanların özgürlüğüne olan düşkünlüğüdür. Bu nedenledir ki ceza vermek istediğiniz insanları özgürlüğünden mahrum ederek hapse koyarsınız.
Bugün ülkemizde özgür olarak yaşıyorsak bunu ; kurtuluş savaşında canını veren şehitlerimize ve başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere her şeyini ortaya koyan aziz atalarımıza borçluyuz. Bu vesile ile hepsini minnetle ve rahmetle anıyor, hepinizin cumhuriyet bayramını kutluyorum.
**
Cumhuriyet kelimesi köken itibariyle Arapçadan , demokrasi kelimesi ise Fransızcadan gelmektedir. ( Demokrasi kelimesi TDK ‘ya göre Fransızca olmakla beraber eski yunan’da demo / halk ve krasi / güç kavramlarının birleşimi ortak Latin kavramı olarak kullanılmıştır ) Görüldüğü üzere özgürlük ne salt “batı” nın ne salt “doğu” nun malı değildir özgürlük ,demokrasi ,cumhuriyet insanlığın ortak değeri ortak malıdır.
Yıllardır bir bölümü bilgi eksiği bir bölümü de ideolojik nedenlerle İslam dini cumhuriyet ve demokrasi karşıtı hatta düşmanı gibi gösterilmiştir. Gerçekte ise İslam dini ile örtüşen yegane sistem demokrasi ve cumhuriyettir.
**
632 yılı Hz.Muhammed (s.a.v) Veda Hutbesi :
"Ey insanlar! "Rabbiniz birdir. Babaniz da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; beyaz tenlinin siyah üzerine, siyahin da beyaz tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur.
1215 yılı İngiltere’de Manga Carta:
“Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır
1776 yılı ABD Özgürlük Bildirisi :
"Bütün insanların eşit yaratıldıklarına; yaratıcıları tarafından onlara hayat, özgürlük ve mutluluğu arama hakkı gibi geri alınamaz bazı haklar verildiğine inanıyoruz ,Thomas Jefferson ".
1789 yılı Fransız İhtilali :
“insanların eşit doğmuştur ve eşit yaşamaları gerekir , insanların zulme karşı direnme hakkı vardır, her türlü egemenliğin esası millete dayalıdır ve mutlak egemenlik bir kişi ya da grubun elinde bulunamaz , devleti idare edenler esas olarak millete karşı sorumludur , hiç kimse dini ve sosyal inançları yüzünden kınanamaz “
**
Demokrasinin gelişim sürecinde batılı ülkelerin ciddi katkıları olduğu kesindir.Bununla birlikte aynı emperyalist batı zaman içinde doğrudan sömürmenin maliyetinin artması ve yan etkilerinden ( kontrol dışı özgürlük hareketleri ) çekinerek dolaylı sömürgeye geçmiş ( kendileri doğrudan yönetmek yerine ülkelerin yöneticilerini kontrol edebilecekleri sistemler kurmuşlardır ve kendi dillerini konuşan ,kendilerine hayran “elit”ler eliyle ülkeleri uzaktan yönetip sömürmeye devam etmişlerdir / Orta Afrika –Almanya , Kuzey Afrika – Fransa, vb ) Batı’nın ve Doğu’nun emperyalist ülkeleri demokrasi havarisi kesilir sonra da Birleşmiş Milletler'de tüm dünyanın evet dediğine hayır der, veto eder 192 ülkenin oyuna karşı 1 ülkenin vetosu yeter.
5 ülkenin (ABD, İngiltere, Fransa, Çin,Rusya ) kendileri için sağladığı bu özel durum hem batı hem doğu bloğu vetocu ülkelerinin demokrasi adına anlattığı her şeyi sıfırlar hikaye durumuna getirir.Birleşmiş Milletler Meclisi’nin ve diğer tüm Meclislerin yapılanması, üyelerinin özgür aklı ve eşit oyu ile en doğruyu bulacak şekilde olmalıdır.
**
Maalesef demokrasi çoğu ülkenin ve liderlerin 2.tercihi durumunda. Lokalde yapıcı eleştiriler “çatlak ses” olarak görülüyor ve yaşama hakkı tanınmıyor. Globalde ise demokrasi ; Petrolü götürmek / demokrasi getirmek şeklinde uygulanıyor.
**
Peygamberimizin ( s.a.v) vefatı sonrasında halk toplanır ve nasıl yönetileceklerini tartışır.
İslam hukuku gereği bir konuyla ilgili ayet ve hadis yoksa bu konunun ortak akıl ile çözülmesi esastır. Halk yönetim konusunda ayet ve hadis olmamasının kasıtlı olduğu ve işin dönemin gereklerine göre ortak akla havale edildiğine karar verir.
Netice olarak halk toplanır ve Hz.Ebubekir’i devlet başkanı olarak seçerler.
Hz.Ebubekir’in vefatından sonra aynı yöntemle Hz.Ömer ve daha sonra Hz.Osman ve ondan sonra Hz.Ali seçilir. Görüldüğü üzere İslam dini demokrasi ile çelişmez hatta batı ülkelerinde feodal yapının hakim olduğu derebeylerin zulmü altında yaşayan batı toplumuna karşılık aynı dönemde halk tarafından seçilen devlet başkanları tarafından yönetim gerçekleşmiştir.
Hz. Ali sonrası tarihlerde ise maalesef babadan oğula geçen iktidarlar dönemi başlamıştır.Peygamberimiz (s.a.v) ve daha sonrasında Mekke ve Medine’de Müslüman olmayan çok sayıda insan özgür bir şekilde yaşamış ve her türlü ibadet ve ticaretlerini özgürce yapmışlardır. Bu farklı grupların haklarını koruyan Medine vesikası tarihin önemli anayasalarından biri olarak kabul edilir.
**
Rahmetli Uğur MUMCU’nun tabiriyle “ bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar” nedeniyle bunca sorun yaşanmıştır. Dinimizin kadınlara tanıdığı her türlü hakkın zaman içinde ellerinden alınmasından tutun, ekonomik özgürlükleri için verilecek mehir parasının başlık parası haline getirilmesi utancına , uzaktan evlilik tavsiye edilmesine rağmen akraba evliliği teşviği bağnazlığına kadar bir dizi doğru diye öğretilen yanlışlar…
Umuyorum ki daha anlayışlı, daha hoşgörülü , daha çok dinleyen, daha nezaketli ,okuyan, araştıran ,soran ,eleştiren , kendi aleyhine de olsa objektif olabilen gençler yetişecek bu gençler ; hayatın gayesini bir şirkete “kapağı atmak “ olarak değil insanlığa hizmet olarak görecek… insanlığı çok güzel yıllar beklediğine inanıyorum.
Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır diyip bitirelim.
Cumhuriyetimizin ilelebet yaşaması dileğiyle…
Saygılarımla.
Erdal GÜLMEZ
Yorumlar