Merhaba,
THY Teknik A.Ş, diğer sektörlere ve kamu kurumlarına yönetici transferi noktasında çok başarılı bir seyir izlerken en son başbakanlık müsteşarı ataması ile bu konuda zirve yapmış oldu.
Çoğunuzun yakından takip ettiğini düşündüğüm Prof. Dr. İsmail Demir’in ( THY Teknik A.Ş Eski Genel Müdürü) savunma sanayi müsteşarlığı gibi çok önemli bir konuma atanmasını memnuniyetle karşılamış ve THY’den kamu için olabilecek en yüksek seviye atama diye düşünmüştüm. Bildiğiniz üzere bunun üzerinde sadece başbakanlık müsteşarlığı var ve başbakanlık müsteşarlığı memuriyetin zirvesi olarak kabul ediliyor.
İşte zirve olarak kabul edilen bu makama THY Teknik A.Ş Eski Genel Müdür Yrd. Dr. Fuat Oktay atandı.
Başbakan, neredeyse sektörden diyebileceğimiz kadar havacılığa vakıf , müsteşarı Dr. Fuat Oktay Bey THY Teknik kökenli , SHGM Genel Müdürü Bilal Ekşi Bey, THY Teknik kökenli hal böyle olunca başta yıllardır bekleyen havacılık iş kanunu başta olmak üzere mevzuatların yenilenmesi ve sektör için yapılabilecekler için çok ciddi fırsat diye düşünüyorum.
Teknik personel ve uçuş personeli başta olmak üzere mevzuat ile ilgili düzenlemeler hızlıca yapılabilir. Uzay ve Havacılık alanında atılım yapabilecek adımlar atılabilir. Bunların yanında havacılık eğitim –lisanslandırma, turzim sektörü ile ilgili kriz teşvikleri gibi güncel sorunlara çok hızlı çözümler üretmek mümkün.
Havacılık sektörünün bu kadroyu iyi değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum.
**
Yıllardır bizim girmek için uğraştığımız avrupa birliği ile ilgili ilginç bir gelişme oldu ve İngiltere’de bir referandum yapıldı. Brexit olarak adlandırılan süreç sonunda halkın % 52 ‘si avrupa birliğinden ayrılma yönünde oy kullandı. Tabii ki bu hemen yarın birlikten ayrılacakları anlamına gelmiyor. Birliğe kabul için yapılan müzakere süreçlerinin benzeri birlikten ayrılanlar için de düşünülmüş. Bu sürecin tamamlanması bir kaç yıldan evvel mümkün gözükmüyor. Kaldı ki tekrar oylama yapılması için imza toplayanlar , lobi çalışması yapanlar da var.
Biz havacılık sektörü açısından bakarsak ilk akla gelen EASA kurumu ve kurallarının ( Europen Aviation Safety Agency ) İngilterenin birlikten ayrılmasından sonra nasıl hareket edeceği ?
Avrupa birliği üyesi olmadığı halde EASA imtiyazlarından faydalanan ülkeler olduğu , EASA merkezin Köln’de bulunduğu ve itici gücün Almanya olduğu , İngilterenin birlikten ayrılmasının EASA açısından çok önemli olmadığı söylenebilir.
Bu görüşte haklılık payı olmakla beraber gözden uzak tutulması gereken bazı konular var. İngiltere havacılık sektöründe imalat ve eğitim başta olmak üzere çok güçlü bir alt yapıya sahip , Birleşik Krallık olarak İrlanda –İskoçya gibi doğrudan , Avusturalya , Yeni Zelanda gibi dolaylı etkisi altında olan ülkeler var. Ölçü sistemi olarak metrik sistemi kullanmadıkları da malum. İngiltere, çok eski geçmişleri , tüm dünyanın konuştuğu ingilizce ana dilleri olması , havacılığın – özellikle seyrüsefer – pek çok ortak noktası olan denizcilikte ki güçleri , ekonomileri , siyasi konumları , Sivil - askeri havacılıkta uçak üreten bir ülke olmaları , akademik eğitim, ingilizce eğitimi ve havacılık eğitiminde ki konumları ile
İngiltere ve ingilizlerin önde olma istekleri olduğu bir gerçek.
Buradan varacağım sonuç, Amerika’nın FAA kurallarını dayatması gibi yarın İngiltere’de kendi havacılık otoritesini daha da güçlendirdiğinde ( Bu haliyle bile çok etkinler ) FAA , EASA yanında , UK olarak uluslararası otorite olup yeni bir sistem uygulayabilir.
Önümüzdeki yıllarda avrupa birliği ve easa’nın zayıfladığı ve yeni bir otoritenin sektörde konumlandığını görebiliriz.
Saygılarımla
Erdal Gülmez
Yorumlar