Kamu Teftiş Kurullarında yaşanan yozlaşmanın daha beteri, özellikle memur kadrosunda olmadıkları için, "Memur ve Müfettişlik Güvencesi" nden yoksun olan bazı KİT ve benzeri kuruluşlardaki Müfettişlerin adeta infaz edilmeleriyle sonuçlanmıştır.
Okurların ilgisi ve önerileri doğrultusunda, konu bütünlüğünü de dikkate alarak, geçen hafta başladığım teftiş konusuna, bu hafta devam ediyorum. Serinin bu bölümünde, kamudaki denetim örgütlenmesinde son 20 yılda yapılan operasyonu ve vahim sonuçlarını anlatacağım. İlk taslakta 2 bölüm olarak kurgulamıştım bu konuyu. Ancak, bütünlüğü bozmamak için iki yazıyı birleştirdim. Bu nedenle yazı biraz uzun oldu.
Bu haftadan itibaren bazılarınızın uzun zamandır ısrarla yazmamı talep ettiği teftiş konusunu yazmaya başlıyorum. Toplam 6 bölümde yazmayı planladığım bu dizinin bu haftaki ilk bölümünde, ülkemizdeki teftiş sisteminin hangi zihniyetle ve ne maksatla bozulduğunu ve işlevsizleştirildiğini anlatacağım.
Airporthaber sitemizde ve diğer sitelerde gezinirken not alıp daha sonra yazı konusu yapar mıyım (?) düşüncesiyle bir araya getirerek bilgisayarıma kaydettiğim 8 haberin bulunduğu dosyayı sıklıkla yaptığım üzere iki, üç gün önce de gözden geçirirken müteakip okumalarımda dikkatimi çekmesi için başlığının yanına (XXXX) koyduğum haber, haliyle tekrar gözüme çarptı.
İptal ve tehirli seferlerde yolcu haklarını anlattığımız serinin birinci yazısından sonra gerek siteden ve gerekse doğrudan olumlu geri dönüşler aldım. Okurlarım özellikle bagaj aksaklıkları konusunda da yazı yazmamı istediler. Okurların talebi doğrultusunda, bu haftaki konumuzun başlığı:
Değerli okurlarım bu haftaki yazıma başlamadan önce, Cumhuriyetimizin ilelebet yaşaması ve mümkün olan en kısa sürede Demokrasi ve Adalete yeniden kavuşması dileğiyle, “100. YILIMIZ KUTLU OLSUN” diyorum ve kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü bu vesileyle bir kez daha hürmet, minnet ve rahmetle anıyorum.
Her yıl bir önceki yıla ait Sayıştay Raporları açıklandığında, medyada bu havalimanının haberi mutlaka yapılır. Çünkü, devletin kasasından bir kuruş çıkmayacak denilerek, dünyada eşi benzeri olmayan YİD (yap-işlet-devret) modeliyle yaptırılan bu havalimanına verilen yolcu garantisi geçen hiç bir yılda tutturulamadı.
Bu köşede güncel sivil havacılık konuları ve sorunlarının yanı sıra, her birinizin potansiyel uçak yolcusu olduğunuz gerçeğinden hareketle ve bu kapsamda bilgi/tecrübe aktarma amaçlı yazılar da kaleme alacağım.
Yıllardır, Genel Kurul Toplantılarında ısrarla sorulduğu halde, THY üst yönetiminin cevaplayamadığı, topu taca attığı konulardan biri bu. Yeni sözleşme için taleb edilen 100 milyon USD şerefiye bedeli alındı mı?
Soruyu soran halk adına denetim yetkisini kullanan TBMM milletvekili. Cevap bir cümlecik: "Cumhurbaşkanlığı hizmetleri, mevzuat hükümleri doğrultusunda tasarruf ilkelerine riayet edilerek, hizmetin gerektirdiği sayıda araçla yerine getirilmektedir."
Bu husustaki son gelişmeleri “facebook”taki grup/dava arkadaşlarımla bu yılki THY Olağan Genel Kurulundan sonra paylaşmıştım. Ancak sonrasında, çeşitli kanallardan çok fazla soru geldiği ve binlerce mağdur emektar detaylı açıklama beklediği için, “Airporthaber”deki ilk yazımızı bu konuya ayırdım.