Tıbbın en önemli kurallarından biri olan ve Latincesi Primum non nocere olan bu sözün anlamı ÖNCE ZARAR VERME’dir. Bu sözü benimseyerek yaşamımın her alanında uygulamaya çalışıyor, yazılarımla da kişi ya da kurum ve kuruluşlara zarar vermemeye özen gösteriyorum. Kaldı ki sektör ile ilgili yazabileceğim ve reyting elde edebileceğim onlarca konu varken, bunları önce ilgililere bildirmeyi tercih ediyorum. Çünkü benim ne reytingle, ne yorumla, ne de reklamla bir işim yok.
Bununla beraber hali hazırda ilgili kurumların dikkatine sunulmuş ve halen bir adım atılmamış konular da varsa bunu kamuoyunun dikkatine sunmaktan çekinmiyorum. Yazılarımın büyük bir kısmında üstü örtülü mesajlar vermeyi tercih ediyorum. Ve ilk başlarda farklı algılansa da sektör çalışanlarından yana bir tavır aldığım da tartışılmaz bir gerçek.
Yazlarımın altında belirttiğim e-posta adresime zaman zaman problemler iletilse de beklentim, yazdığım problemlerin çözümüne odaklı postalar almak. Sonuçta amacımız bağcıyı dövmek değil üzüm yemek olmalı. Örneğin son olarak geçen haftaki yazımda belirttiğim AMC problemleri ile ilgili olarak yazımın altına bazı yorumlar geldi. Ancak bu yorumlarda üzüntülerden ve haksızlıklardan bahsedilmiş. Beklentim aslında “Bu problemler hangi hastanede olmuş, hangi branşlarda neler yaşanmış” gibi soruların sorulmasıydı. Ancak bu gerçekleşmedi. Ortada bir sorun olmasa zaten bunu burada yazıyor olmazdım. Sorunları görmezden geldiğimiz sürece ortada elbette problem kalmaz. Ancak sorun varsa gelin herkes elinden geleni yapsın. Aksi halde problemler büyür gider.
Ve elbette hiç mi sektörde iyi şeyler olmuyor diye soranlar da var. Evet gerek Türk Hava Yolları’nda ve gerekse TALPA’da çok güzel adımlar atılıyor. TGS personeline verilen haklar, müdürlüklerin birleştirilmesi, atama kararları, yeni açılan hatlar ve frekans değişiklikleri, kabin memuru yaş kriterinin değiştirilmesi, yolcu doluluk oranları, uçuş eğitim başkanlığının başarıları, baş pilotun aldığı kararlar, erişebilirliği ve pilotlara karşı tutumu, üyelere tanınan haklar ve üyelere olan yaklaşımlar vb. daha birçok iyi gelişme sektörde yaşanıyor. Ancak bu adımları atanlar zaten başarıları sebebiyle bu koltuklarda oturuyor ve asli vazifelerini yerine getiriyorlar. Buradan onları övmek bana düşmez, personel zaten gereken övgülerini öyle ya da böyle kendilerine iletiyor.
Bizlerin görevi sektördeki olumsuzlukları yazıya dökmek ve kamuoyunun dikkatini çekmek. Problemlerin devam ettiği birçok husus var. Pilotlarımız halen çok yorgun, SHGM aldığı kararlarla şaşırtmaya devam ediyor, Türk Hava Kurumu Uçuş Akademisi öğrencileri dertli, THY’de bazı şefliklerden ve müdürlüklerden şikayetler var, TGS çalışanları piyon gibi oradan oraya gönderiliyor, ekip yemeğinden çıkan skandal görüntülerin arkası halen aydınlatılamadı, maaşlar gün geçtikçe eriyor, Atatürk Havalimanı’ndaki yıkım sürüyor, tecrübesiz pilotlar ne yapacaklarını bilemiyor, Onur Air’liler haklarını şahsi olarak aramaya başladı, bilet ücretleri cep yakıyor, meydanlar için ihaleler açılıyor, AMC şikayetleri sürüyor, personelden anlamsız şekilde ücret kesintileri yapılıyor, havacılık iş kanunu havada asılı kaldı, sendikaya güven, uçuş okulları vb. derken problemlerin ardı arkası kesilmiyor. Ve bu problemler hakkında yazmak aslında sektöre bir kazanç.
Birçok şirketten ve bu şirketlerin farklı birimlerinden gelen danışmanlık tekliflerine bu minvalde gerek yok. Teşekkür ederim. Ücretsiz olarak sizlere bu hizmeti köşemden vermeye devam ediyorum.
Emniyetli Uçuşlarınız Olsun…
Serdar BAŞAĞAOĞLU
Yorumlar Tüm Yorumlar (22)