Değerli dostlar; geçen hafta sizlerden ayrı kaldım. Kısa yazımda da belirttiğim gibi babamın ağır rahatsızlığı dolayısıyla yazımı yazamadım. Halen devam eden bu sürecin sonunu Rabbim hayırlı eylesin. Bu zor zamanlarımda yanımda olan başta yazarları ile birlikte Airporthaber ailesi ve okurlarımla birlikte tüm dostlarıma teşekkürü bir borç bilirim.
Değerli okurlarım; Her hafta bu köşeden sektörel konulara değinerek sizleri bilgilendirmeye çalışıyorum. Ancak bazen elde olmayan sebepler bu imkanı zorlaştırabiliyor. Hepimizin bir kıymetlisi vardır. Hele hele bu anne ya da baba ise vazgeçilmezdir. En azından benim için öyle. Biricik babamın ağır sağlık sorunları nedeniyle bu hafta maalesef yazımı sizlerle paylaşamayacağım. Hoşgörünüze sığınarak dualarınıza ihtiyacımız var. Saygılarımla
Havacılık sektörü güncel yaşamaya alışmış. Geçmişi unutup kazanılmış hakların elimizden gidişi kimsenin umuurnda değil. Herşey Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yetkililerinin iki dudağı arasında. Malum ses çıkartmak yasak. Hak arayanın mevcut hakları bile tehlikeye girer. Eleştirmek, hak aramak yasak hale gelmiş durumda.
Değerli okurlarım; geçen hafta yazmış olduğum yazıya gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ediyorum. Öncelikle bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Okurlarımın "Paralel" anlayışının çok farklı noktalarda olduğunu anladım. Bu "Paralel" sözünün güncel anlamdaki karşılığı cemaat yapılanması. Ben yazımda hem ona hem de başka konuya dikkat çekmek istemiştim.
Türk Hava Yolları içten içe çürüyor. Bakmayın sağda, solda gülümseyerek verilen pozlara. Hem vallahi hem billahi alev alev yanan bir ortam var. Yaz sıcağının bile bu kadar hissedilmediği sinsice yapılan girişimler var. Pilotlar kaçmaya hazırlanıyor, sorumlular özel oda yapma derdinde.
Ak Parti iktiradara geldiği vakit değişen havacılık yönetimleri ile birlikte sahtekarlığın, iki yüzlülüğün de şekli değişmişti. Tanıdığım birçok havacılık çalışanının da tavırları, yaşayış tarzları değişmişti. Meraklanmayın anlatacağım.
Hepsi birer kahraman, hepsi havacılığın ağır işçileri, hepsi havacılığın hamalları. Bir çoğunun gözünde küçümsenen o insanların hallerini empati yapıp düşününce aslında bizlerin birer hiç olduğunu düşündüm. Ne zaman? Geçen hafta o kavurucu sıcaktan korunmak için kendilerini en küçük gölgede korumaya çalıştıklarını gördüğüm anda.
Halk arasında bir tabir vardır "ben adamımı gözünden tanırım" şeklinde. Bu sözün o kadar çok gerçeklik payı var ki saymakla bitmez. THY Genel Müdürü Temel Kotil için çokça şeyler yazdım. Hatta mahkemelik olduk. Fıkralardaki Temel bile değişirken, THY'deki Temel asla değişik bir profil çizemiyor.
Milli hediyelerimizden elimizde kalan tek kurum olarak gurur duyuyorduk. Varlığını havacılığımızın teminatı olarak görüyorduk. Şimdi adı yolsuzluklarla, rüşvetlerle, sorgu odaları ile anılır oldu. Eğitim kurumundan çok yetim kurum haline geldi-getirildi.
Haftalardır yazıyoruz. Yazmaya da devam edeceğiz. Bizi tarafgirlik ile suçlayanların yüzüne inen her tokadın sesini duyana kadar da taviz vermeyeceğiz. THY Teknik A.Ş çalışanları açısından hayati önem taşıyan sendikal süreç geçen hafta kaosa giden bir sürece girdi.
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş'de yaşanan sendika süreci henüz tamamlanmadı ama dedikoduların da ardı arkası kesilmiyor. Yöneticilerin, çalışanlar üzerine baskı yaparak Çelik İş Sendikası lehine baskı yaparak üye olmalarını sağladıkları yönünde iddialar var. Ben bu iddialara ihtimal vermek istememekle birlikte kulak arkası da etmiyorum.
Leş kargaları gibisiniz... Hepinizin derdi 'duygusal'. Bazılarınız da durumdan vazife çıkartmak için "Bende burdayım" diye fink atıyor. Yok olan itibarı "Nasıl kurtarırım" derdine düşmüş. Bazılarının aklı havada idi. Şimdi bakıyorsun THY Teknik davasının sahibi olmuşlar. "Hadi ordan" derler adama.
THY teknisyeninin nasıl öldüğü halen karşılığını bulamamış sorularla dolu iken şimdi de hayatının baharını bile yaşayamamış bir hostesin ihmaller zincirinde hayata veda edişi. Bu acılara yürek dayanır mı? Yüreği olanlar bilir lakin yüreksizlere laf edilemez.
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı. Göreve geleli iki ayı az bir süre geçti. İlk karşılaşmamız THY teknisyeninin cenazesinde, ikincisi Ordu-Giresun Havalimanı açılış töreninde oldu. Ve üçüncüsünü makamında gerçekleştirdik. İlker Aycı ile yaptığımız sohbetten endiğim Aycı profilini sizlerle paylaşmak isterim.
Pegasus Havayolları'nın başarısını görmezlikten gelemeyeceğim. Lakin sadece para odaklı çalışmanın da uçuş güvenliğini tehlikeye düşüreceğini de kamuoyu ile paylaşmanın benim görevim olduğunu vurgulamak isterim.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun tanıtarak ve yerli uçak olarak lanse ettiği Dornier 328 uçağı, okuduğum havacılık tarihi karşısında yüzümü kızarttı. Havacılık konusunda geçmişi altın sayfalarla dolu Türkiye'nin; Dornier adından montajlayacağı uçağa ne yerli diyebilirim ne de milli.
Arkadaşlar, değerli okurlar, havacılık sektörünün çalışanları. Ben desteksiz atmam, atmadım, atmayacağım. Bildiğimiz şeyleri de söylemekten gocunmayacağız. Her ne kadar şeref yoksunları doğruları yazan kişileri değişik yaftalarla afişlemeye kalksalar da emin olun ki onlar kendilerini aynada görüyorlar.
Tarih 3 Mayıs 2013. İstanbul'a 3. havalimanı ihalesi yapılıyor. Bu ihaleyi Airporthaber dakika dakika okuyucuları ile paylaşıyor. Çok geçmeden ihaleyi kazanan Cengiz-Limak-Kalyon-Mapa-Kolin ortak girişim grubu çalışmalara başlıyor. Sıkı durun çok çarpıcı iddialar var.
Biliyorum "Havacılık Tazminatı" yazdığım anda burada çok sayıda yorum olacak ve bu yorumlardan bir çoğu da çekişme, kavga, hakaret içerikli olacak. Buna mahal vermek istemyorum. Lakin çok sayıda istek olunca değinmek zorunda kaldım. Ama asıl mesele Uşak Havalimanı Müdiresi Uğur Yalvaç.
Türk Hava Yolları’nda yönetimin değişimi ile taşlar yerinden oynadı. Hamdi Topçu'nun koltuğuna oturan İlker Aycı'nın yönetim tarzı SkyLife Dergisi'ne kadar ulaştı. Yani, Temel Kotil'e "senin borun, benim istediğim kadar öter" demek istedi. Tarz meselesi. Geçmiş dönemlerde sadece yeni yıl için yazardı yönetim kurulu başkanları. Yoğurt yeme tarzı değişik İlker Aycı'nın.
Yazımın hemen başında belirtmeliyim ki, Türk Hava Yolları büyük bir faciayı kimsenin burnu kanamadan atlattı. Buna ister "şans" deyin, isterseniz "pilotun soğukkanlı becerisi" deyin. Ne derseniz deyin "Allah korudu" diyorum ben. Böylece çiçeği burnunda yeni başkan İlker Aycı da ilk ciddi kriz ile karşı karşıya gelmiş oldu.
Türk Hava Yolları yeni dönemde daha büyük yönetim kavgalarına gebe görünüyor. THY’nin çiçeği burnunda yeni yönetim kurulu başkanı İlker Aycı’nın farklı bir başkan profili çizeceği belli oldu. Koltuğa oturmasının ardından çıktığı ilk seyahatte raconu kesti ve “CEO” benim dedi.
Herkes ama herkes Türk Hava Yolları Genel Müdürü Temel Kotil'in gideceğini düşünüyordu. Buna ben de dahilim. Hatta O'nun için THY'de çok etkili konumdaki bir yöneticiye "Giderse arkasından konuşmayacağım, kalırsa kutlayacağım" demiştim. Kutluyorum. Kendisi kaldı, Hamdi Topçu'nun gidişine zemin hazırladı.
Bugün bizim için çok ama çok önemli bir tarih. Airporthaber olarak on yılı geride bıraktık. Bu on yıl, acısıyla tatlısı ile bir başarı hikayesinin havacılık sektörüne vurduğu damganın hikayesidir. Başarıyı tek başıma üstlenecek kadar egoist değilim. Bu başarı arkadaşlarımın tamamının başarısıdır. O kadar çok zorluklara göğüs gerdik ki anlatmakla biitmez. On yılın kısa bir özetini anlatmak istedim bu hafta.