Tarih 3 Mayıs 2013. İstanbul'a 3. havalimanı ihalesi yapılıyor. Bu ihaleyi Airporthaber dakika dakika okuyucuları ile paylaşıyor. Çok geçmeden ihaleyi kazanan Cengiz-Limak-Kalyon-Mapa-Kolin ortak girişim grubu çalışmalara başlıyor. Sıkı durun çok çarpıcı iddialar var.
Biliyorum "Havacılık Tazminatı" yazdığım anda burada çok sayıda yorum olacak ve bu yorumlardan bir çoğu da çekişme, kavga, hakaret içerikli olacak. Buna mahal vermek istemyorum. Lakin çok sayıda istek olunca değinmek zorunda kaldım. Ama asıl mesele Uşak Havalimanı Müdiresi Uğur Yalvaç.
Türk Hava Yolları’nda yönetimin değişimi ile taşlar yerinden oynadı. Hamdi Topçu'nun koltuğuna oturan İlker Aycı'nın yönetim tarzı SkyLife Dergisi'ne kadar ulaştı. Yani, Temel Kotil'e "senin borun, benim istediğim kadar öter" demek istedi. Tarz meselesi. Geçmiş dönemlerde sadece yeni yıl için yazardı yönetim kurulu başkanları. Yoğurt yeme tarzı değişik İlker Aycı'nın.
Yazımın hemen başında belirtmeliyim ki, Türk Hava Yolları büyük bir faciayı kimsenin burnu kanamadan atlattı. Buna ister "şans" deyin, isterseniz "pilotun soğukkanlı becerisi" deyin. Ne derseniz deyin "Allah korudu" diyorum ben. Böylece çiçeği burnunda yeni başkan İlker Aycı da ilk ciddi kriz ile karşı karşıya gelmiş oldu.
Türk Hava Yolları yeni dönemde daha büyük yönetim kavgalarına gebe görünüyor. THY’nin çiçeği burnunda yeni yönetim kurulu başkanı İlker Aycı’nın farklı bir başkan profili çizeceği belli oldu. Koltuğa oturmasının ardından çıktığı ilk seyahatte raconu kesti ve “CEO” benim dedi.
Herkes ama herkes Türk Hava Yolları Genel Müdürü Temel Kotil'in gideceğini düşünüyordu. Buna ben de dahilim. Hatta O'nun için THY'de çok etkili konumdaki bir yöneticiye "Giderse arkasından konuşmayacağım, kalırsa kutlayacağım" demiştim. Kutluyorum. Kendisi kaldı, Hamdi Topçu'nun gidişine zemin hazırladı.
Bugün bizim için çok ama çok önemli bir tarih. Airporthaber olarak on yılı geride bıraktık. Bu on yıl, acısıyla tatlısı ile bir başarı hikayesinin havacılık sektörüne vurduğu damganın hikayesidir. Başarıyı tek başıma üstlenecek kadar egoist değilim. Bu başarı arkadaşlarımın tamamının başarısıdır. O kadar çok zorluklara göğüs gerdik ki anlatmakla biitmez. On yılın kısa bir özetini anlatmak istedim bu hafta.
Türk Hava Kurumu kişisel egoların ve vazgeçilmez taht kavgasının yarattığı kaos ile geleceğini karartacak gibi görünüyor. Tutuklu eski başkanın Türk Hava Kurumu Üniversitesi'nin kendi öz şirketi imiş gibi yönetmekte ısrar etmesi öğrencileri bile çileden çıkartacak hale getirmiş ise zaten kötü olan gidişatın vahametini düşünmek bile istemiyorum.
Türk Havayolları'nda çalışmak her pilotun rüyası haline geldi. Özellikle Pegasus Havayolları'nda çalışan pilotların ilk çaldığı kapı Türk Havayolları. 2014 yılında toplam 140 pilot Türk Havayolları'na geçti. Bu durum aslında bir geçiş değil bir kaçış. Nedenlerini-niçinlerini açıklamaya çalışacağım.
Uzun zamandır THY Teknik'te çalışan taşeron işçilerden e-posta ve yorumlarla çok sayıda şikayet alıyoruz. Onlara göre sebebi yine onların deyimiyle "Modern Kölelik" düzeni. Kadrolu THY Teknik personeli ile aralarındaki ücret farkının çok olması.
Futbolda bir terim var. Hakem triosu. Yani hakem üçlüsü. Bu terimi artık havacılık için de kullanabiliriz. Havacılığın üç önemli ayağı Rizelilere teslim. Birinci otorite Bilal Ekşi, ikinci otorite DHMİ ve bana göre en önemli otorite THY Rizeliler tarafından yönetiliyor.
Türk gençleri pilot olma hayallerini Türkiye'de gerçekleştiremeyince çareyi yurtdışındaki okullarda arıyorlar. Daha önce de Amerika'daki bir okula öğrenci götüren aracı kurum hakkında yazılar yazılar yazmıştık. İspanya'daki IberTour Pilot Okulu'ndan da kötü kokular gelmeye başladı.
Ben sivri dilliyim, gördüğümü, doğruluğundan emin olduğum her şeyi yazmak isterim. Bazen ölçüyü de kaçırabilirim. Lakin bunlar sektörüm adına, havacılık çalışanlarının ezilmemesi adına, bu sektöre milyonlarca dolar döken işverenlerin çektiği zulümler adına yazılmış yazılardır.
Özellikle son aylarda popüler söylem haline getirilen "YENİ TÜRKİYE" sloganına "YENİ SHGM" olacak mı diye sormak istiyorum. Nedenlerini izah edeceğim. Bu hafta geçen hafta yazmış olduğum yazıya yorum gönderen bazı fanatiklere de kendi dillerinde cevap vereceğim.
Değerli okurlar; emin olun ki yazdıklarım ve bugüne kadar benim köşemde okuduklarınız hiçbir negatif düşünce ürünü değildir. Tamamen objektif ve tamamen somut bilgiye dayanan yazılar yazmaya gayret ederim. Temel Kotil ile ilgili birkaç hafta önce yazdığım yazının bana gelen bir belgeyi gördüğüm çok hafif kaldığını düşündüm maalesef.
THY'nin çalışanlarının sendika konusunda neden hiç yüzü gülmedi? Geçmişe bakıyorsunuz ideolojik sendikacılık bugüne bakıyorsunuz beklentileri hiç mi hiç karşılayamayan üstüne üstlük güncel konulara yönelik tepki vereyemen bir garip yönetim. Son açıklamaları evlere şenlik. Varlığı ile yokluğu anlaşılamamış sendika(cılık).
Bugünün şartlarına baktığımda, geçmişi gözümün önüne getiriyorum ve birçok şeyi anlamakta güçlük çekiyorum. Anlam veremiyorum. Saplantıları bol olan, koltuk sevdalılarının hallerine bakıyorum acınacak hallerini görüyorum. İşte anlayamadıklarım ve anlayamayacaklarım...
Herkese şirin, herkese gülen yüz, herkese mavi boncuk. Lakin yaradılmış özellik gibi görünen bu yüzün arkasındaki ego, kibir, fitne. THY emektarlarını kendine rakip gören bir saplantı ve ruh hali. Hepsi Temel Kotil'in aynadaki görünmeyen hali.
Türk Hava Yolları tarihinin en büyük ilanına çıktı. Hemen hemen tüm uçak tiplerinde pilot aranıyor. Ateş bayacayı sarmış durumda. Tehlike büyük. THY, pilot bulmakta ve yetiştirmekte zorluk çekiyor. Koca kurum iç çekişmelerin ve ihtirasların kurbanı olacak!
Atlasjet Havayolları ile Irak arasında yaşanan kriz Türk Sivil Havacılığı'nın ne denli bir sahipsizlik içinde olduğunun göstergesidir. Bir havayolunun uçuşlarının ticari anlaşmazlıklar sebebiyle durdurulması üzerine yetkililerin sessizliği anlaşılabilir değil.
Türk Hava Kurumu olağanüstü genel kurulu sonrasında yeni başkanı belli oldu. Adapazarı Şube Başkanı Vacit Öktem, kurumun yeni genel başkanı oldu. Yazımın başında söylemek isterim ki işi çok zor. Şimdi silkelenme zamanı, yeniden yapılanma zamanı ve en önemlisi kuruma itibar kazandırma zamanı.
Farkında mısınız bilmiyorum ama; 2011 yılından itibaren havacılık sektöründe yaprak kımıldamıyor ve bana göre “durağan mı desem düşüş mü desem” adını koyamadığım bir dönemi yaşıyoruz. Girişimciler de her nedense bir şekilde engelleniyor ya da bir şekilde defans ile karşılaşıyor.
Bazen kendimden şüpheleniyorum. Bütün havacılık sektöründen de şüpheleniyorum. Acaba hepimiz aptalız da bir tek Temel Kotil mi akıllı diye düşünüyorum. Bu kaçıncı gaftır, bu kaçıncı düşünmeden konuşmadır ve bu kaçıncı küçük düşürmedir THY'yi?
Önce, geçen haftaki yazıma bir iki kelam edip sonra THK'de yirmi gün sonra yapılacak olan seçimlere değinmek istiyorum. Gerçekten THK seçimlerini kim kazanırsa kazansın ateşten gömlek giyecek. Ve kararı verecek olan delegeler, kurumun ya kaderini ya da batışa giden yolda kederini oylayacaklar.
Paralel yapı demek istemiyorum ama, güdümlü medyanın, çıkar medyasının bilmeden, araştımadan saçma sapan bilgiler ile yazdığı haberlere itibar edenleri anlamakta güçlük çekiyorum. Hele ki, bu saçmalıkların peşine düşenleri de, karın ağrısından kaynaklanan hazımsızlık olarak değerlendiriyorum.