Biz bu hainleri çok gördük. Gün geldi gözyaşımızı içimize akıttık gün geldi sel gibi çağladık. Ama asla yıkılmadık, yıkılmayacağız. Bir avuç hayvana ve destekçilerine de geçit vermeyeceğiz. Tarihin yeniden yazılması gerekiyor ise yeniden yazacağız.
Türkiye’de adalet (!) son sözünü söylemiş. Hani şu kimsenin güvenmediği adalet! Genele ben de katılıyorum. Adalet; maalesef sadece Türkiye tarihinin değil dünya tarihinin en güvenilmez dönemini yaşıyor. Isparta uçak kazası davasında verilen karar üzerine bir kez daha kalben yazıyorum bunları.
Bu inek otlatma tabiri meşhurdur ve Sertaç Haybat mahreçlidir.Vakti zamanında THY yöneticisi iken Sabiha Gökçen Havalimanı için kullandığı bu sözün ne kadar anlamsız ve ne kadar manasız olduğu Pegasus Havayolları'nın yeni atılımı ile bir kez daha tescillendi.
Değerli okurlar, bu hafta yine iki ayrı konuya değinmek istiyorum. Birincisi Türk askerini bebek katili, MİT'i molotofçu ilan eden eski asker emeklisi pilot Bahadır Altan ile ilgili ikincisi ise DHMİ Genel Müdürü Serdar Hüseyin Yıldırım'ın sürekli ertelenen üçüncü havalimanı toplantısı ile alakalı.
Son yılların belki de konuşulması gereken en önemli konusu yakıt fiyatları düşerken bilet fiyatlarının neden düşmediği olmalı. Yolcular mı enayi yoksa serbest piyasa kuralı bunu mu gerektiriyor?
Hatırlar mısınız THY'nin bir hostesi cesur pozlar verince işinden olmuştu. TGS, gezi olayları sırasında hem sosyal medyada paylaşımları hemde geziyi övücü yorumları nedeniyle bir çok çalışanın işine son vermişti. Şimdi sıkı durun yeni tehlike sizi bekliyor.
Bir kez daha anladım ki magazineliz biz. Nerede popülizm var biz oradayız. Nerede yalakalık yapılacak insan var oradayız. THY'nin 300. uçak töreninde yüzlerce insan vardı. Çünkü orada bir şov vardı. Çünkü orada kendini göstereceğin insanlar vardı.
Türk Hava Yolları pilot açığını kapatma yollarını yerli okullarla yaptığı anlaşmalarla kapatmaya çalışıyor. Ancak, THY'de sorulan soru eğitim kalitesinin ne derece yeterli olduğu yönünde. Bu konu üzerinde" kafa yormaya değer" diyerek düşüncemizi aktaralım.
Dün ne isem bugün de o şekilde olmayı pensip edinmiş biri olarak; yapıcı eleştirilerimi makam, mevki gözetmeksizin yazmaktan geri çekilmek gibi bir duruşum olmadı. DHMİ Atatürk Havalimanı Başmüdürlüğü'nde kış ortasında kış mücadelesi toplantısına ilişkin eleştirim olacak bu hafta.
Türk Hava Yolları, Türk Hava Kurumu. Türk milliyetçiliği egom ile yazmıyorum bu yazıyı. Ülke çıkarları açısından değerlendirerek yazıp, bir öneri şeklinde algılanması nı umuyorum. Ve diyorum ki THY, Türk Hava Kurumu Üniversitesi'ni almalı.
Anlamayanlar için bir kez daha yazmak hasıl oldu. Benim bildiğim havacılık tazminatı seyrüseferciler için hakediştir.. DHMİ'cilerin her birine öyle ya da böyle kılıfına uydurularak verilen ek ödemenin halen paylaşım kavgasına dönüşmesine de anlam veremiyorum.
Yazımın hemen başında tüm sektör için 2016 yılının güzelliklerle dolu olması dileğimi paylaşıyorum. Yaşanacak anılar, acılarla değil mutluluklarla vuku bulsun. Bu bağlamda yeni yılınızı kutluyorum.
Umut var hep var olacak. Bu söz benim yaşam prensibim. Hatırlar mısınız bundan 10 sene önce nasılda ordan oraya koşturup, savaştan çıkmış bir ülke edası ile yeniden kalkınmanın yollarını arayış içine giren bir yönetim anlayışı vardı. Şimdi aynı düşüncelerin yeniden yeşermesi için umudum var.
Türk Hava Yolları'nda kaç başkan, kaç müdür, kaç şef var desem kim cevap verebilir? Eminim bir solukta bu soruya cevap verecek kimse yoktur. Kısa bir araştırma ile birçoğunun gereksiz olduğu müdürlük ve şeflik sayılarına ulaşmak mümkün oldu.
Türk Hava Yolları'nın Aydın'da Çıldır Havalimanı'na taşıdığı uçuş akademisinin ne eğitimde ne de tesisleşme yolunda bir gıdım yol gidemediğini ve bunun sebeplerini de azbuçuk yazmıştım. Lakin bu konu üzerine daha çok kafa yormak gerektiğini anladım. Şimdi sıkı durun bakın neler var!
Türk Hava Yolları bir değişim sürecine gireceğinin işaretlerini veriyor. Şunu herkes anlamalı ki koltuklar kimseye baki değil. Kimse de o koltukların ilelebet sahibi olunamayacağını anlamalı artık. İtibar korunmak isteniyor ise kovulmadan gidilmeli. "Kovuldu" damgası yerine "istifa etti" haberi daha itibarlı olsa gerek.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı koltuğuna yeniden Binali Yıldırım oturdu. Şükürler olsun ki havacılık adına umutlarım tam da bittiği sırada yeniden yeşermiş oldu. Ölü toprağı örtülmüş havacılığa şimdi yeniden can suyu verileceğine inanıyorum.
Bu hafta üç konuya birlikte kısa kısa değineceğim. Birisi AtlasGlobal uçağı Ercan İstanbul uçuşunda gerçekleşen bir hadise, diğeri THK rektörü Metin Toprak olayı ve son olarak bir facia durum KKTC sivil havacılığı.
Havadan, karaya yaratılan kaosu yorumlamaya çalışacağım. Zaman geçtikçe, çağ değiştikçe senaristler yeni argümanları ile toplumun algılamayacağı bir şekilde uçakları birer birer düşürürken; değişik aktörlerle çalışıyor.
AK Parti'nin ezici üstünlüğü ile neticelenen seçimlerin ardından şimdi havacılık sektörü "Yeni bakan" kim olacak sorusunu sormaya başladı. Eski bakan Binali Yıldırım günlerini arar hale gelen havacılık sektöründe, bakan tahminleri de yapılmaya başlandı.
Türk Hava Yolları'nın en büyük gelir kaynaklarından biri şüphesiz transit yolcular. Bu bağlamda THY, İstanbul'u bir transit yolcu merkezi haline getirdi. İşte bu başarı; THY'nin işbirliği yaptığı Lufthansa'yı her zaman olduğu gibi THY'yi baltalama yönünde adım attırdı.
Bir sendika yetkilisinin ağzından aynen naklediyorum. "Bu sözleşme bir kişinin dahi burnu kanamadan gerçekleştirildi. Öyle geçmişte olduğu gibi vurdulu-kırdılı olmadı. İnsanlar işinden olmadı". Kısacası en kötü karar, kararsızlıktan daha iyi şeklinde gerçekleşti.
Borajet ATR tipi uçaklardan sonra Embraer tipi uçaklarla yoluna devam ediyor. Havacılık alanında yazıp-çiziyorsanız yerinizde oturarak değil de mutlaka yerinde tespitlerle yazılarınızı kaleme almak zorundasınız. Biz öyle yaptık ve şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Akol ile Trabzon'a uçtuk ve çok şey öğrendik.
Kadının oğlu ölmüş ancak aç, aç ağlayamıyormuş. Yemek istemiş ve etrafındakilerin şaşkın bakışları arasında yemeğini yerken "Önce öğün sonra oğul" demiş. Türkiye'de yaşanan onca olaya rağmen görevimizi yapmaya çalışıyoruz.
Kim ne derse desin low cost havacılığın kültürünü Pegasus Havayolları bu ülkeye kazandırmıştır. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama gerçekler böyle. Suyu para ile satmış, şu koltuğu şu paraya satmış bu bir pazarlama yönetimidir. Bu yönüyle eleştirdiğimiz noktaları olmasına rağmen, alkışladığımız noktalar da çok.