AK Parti'nin ezici üstünlüğü ile neticelenen seçimlerin ardından şimdi havacılık sektörü "Yeni bakan" kim olacak sorusunu sormaya başladı. Eski bakan Binali Yıldırım günlerini arar hale gelen havacılık sektöründe, bakan tahminleri de yapılmaya başlandı.
Türk Hava Yolları'nın en büyük gelir kaynaklarından biri şüphesiz transit yolcular. Bu bağlamda THY, İstanbul'u bir transit yolcu merkezi haline getirdi. İşte bu başarı; THY'nin işbirliği yaptığı Lufthansa'yı her zaman olduğu gibi THY'yi baltalama yönünde adım attırdı.
Bir sendika yetkilisinin ağzından aynen naklediyorum. "Bu sözleşme bir kişinin dahi burnu kanamadan gerçekleştirildi. Öyle geçmişte olduğu gibi vurdulu-kırdılı olmadı. İnsanlar işinden olmadı". Kısacası en kötü karar, kararsızlıktan daha iyi şeklinde gerçekleşti.
Borajet ATR tipi uçaklardan sonra Embraer tipi uçaklarla yoluna devam ediyor. Havacılık alanında yazıp-çiziyorsanız yerinizde oturarak değil de mutlaka yerinde tespitlerle yazılarınızı kaleme almak zorundasınız. Biz öyle yaptık ve şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Akol ile Trabzon'a uçtuk ve çok şey öğrendik.
Kadının oğlu ölmüş ancak aç, aç ağlayamıyormuş. Yemek istemiş ve etrafındakilerin şaşkın bakışları arasında yemeğini yerken "Önce öğün sonra oğul" demiş. Türkiye'de yaşanan onca olaya rağmen görevimizi yapmaya çalışıyoruz.
Kim ne derse desin low cost havacılığın kültürünü Pegasus Havayolları bu ülkeye kazandırmıştır. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama gerçekler böyle. Suyu para ile satmış, şu koltuğu şu paraya satmış bu bir pazarlama yönetimidir. Bu yönüyle eleştirdiğimiz noktaları olmasına rağmen, alkışladığımız noktalar da çok.
Mevcut halimize şükretmemiz lazım! Binali Yıldırım'ın bıraktığı hız ile devam etse idi havacılık şu anda konmaya-konaklamaya ne yer bulabilirdiniz ne de ortaya çıkacak sorunların hesabını verebilecek bir sorumlu bulabilirdiniz. Havacılığın geri vites yapmasından memnun olunur mu? İşte o vaziyete geldik.
Değerli dostlar; geçen hafta sizlerden ayrı kaldım. Kısa yazımda da belirttiğim gibi babamın ağır rahatsızlığı dolayısıyla yazımı yazamadım. Halen devam eden bu sürecin sonunu Rabbim hayırlı eylesin. Bu zor zamanlarımda yanımda olan başta yazarları ile birlikte Airporthaber ailesi ve okurlarımla birlikte tüm dostlarıma teşekkürü bir borç bilirim.
Değerli okurlarım; Her hafta bu köşeden sektörel konulara değinerek sizleri bilgilendirmeye çalışıyorum. Ancak bazen elde olmayan sebepler bu imkanı zorlaştırabiliyor. Hepimizin bir kıymetlisi vardır. Hele hele bu anne ya da baba ise vazgeçilmezdir. En azından benim için öyle. Biricik babamın ağır sağlık sorunları nedeniyle bu hafta maalesef yazımı sizlerle paylaşamayacağım. Hoşgörünüze sığınarak dualarınıza ihtiyacımız var. Saygılarımla
Havacılık sektörü güncel yaşamaya alışmış. Geçmişi unutup kazanılmış hakların elimizden gidişi kimsenin umuurnda değil. Herşey Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yetkililerinin iki dudağı arasında. Malum ses çıkartmak yasak. Hak arayanın mevcut hakları bile tehlikeye girer. Eleştirmek, hak aramak yasak hale gelmiş durumda.
Değerli okurlarım; geçen hafta yazmış olduğum yazıya gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ediyorum. Öncelikle bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Okurlarımın "Paralel" anlayışının çok farklı noktalarda olduğunu anladım. Bu "Paralel" sözünün güncel anlamdaki karşılığı cemaat yapılanması. Ben yazımda hem ona hem de başka konuya dikkat çekmek istemiştim.
Türk Hava Yolları içten içe çürüyor. Bakmayın sağda, solda gülümseyerek verilen pozlara. Hem vallahi hem billahi alev alev yanan bir ortam var. Yaz sıcağının bile bu kadar hissedilmediği sinsice yapılan girişimler var. Pilotlar kaçmaya hazırlanıyor, sorumlular özel oda yapma derdinde.
Ak Parti iktiradara geldiği vakit değişen havacılık yönetimleri ile birlikte sahtekarlığın, iki yüzlülüğün de şekli değişmişti. Tanıdığım birçok havacılık çalışanının da tavırları, yaşayış tarzları değişmişti. Meraklanmayın anlatacağım.
Hepsi birer kahraman, hepsi havacılığın ağır işçileri, hepsi havacılığın hamalları. Bir çoğunun gözünde küçümsenen o insanların hallerini empati yapıp düşününce aslında bizlerin birer hiç olduğunu düşündüm. Ne zaman? Geçen hafta o kavurucu sıcaktan korunmak için kendilerini en küçük gölgede korumaya çalıştıklarını gördüğüm anda.
Halk arasında bir tabir vardır "ben adamımı gözünden tanırım" şeklinde. Bu sözün o kadar çok gerçeklik payı var ki saymakla bitmez. THY Genel Müdürü Temel Kotil için çokça şeyler yazdım. Hatta mahkemelik olduk. Fıkralardaki Temel bile değişirken, THY'deki Temel asla değişik bir profil çizemiyor.
Milli hediyelerimizden elimizde kalan tek kurum olarak gurur duyuyorduk. Varlığını havacılığımızın teminatı olarak görüyorduk. Şimdi adı yolsuzluklarla, rüşvetlerle, sorgu odaları ile anılır oldu. Eğitim kurumundan çok yetim kurum haline geldi-getirildi.
Haftalardır yazıyoruz. Yazmaya da devam edeceğiz. Bizi tarafgirlik ile suçlayanların yüzüne inen her tokadın sesini duyana kadar da taviz vermeyeceğiz. THY Teknik A.Ş çalışanları açısından hayati önem taşıyan sendikal süreç geçen hafta kaosa giden bir sürece girdi.
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş'de yaşanan sendika süreci henüz tamamlanmadı ama dedikoduların da ardı arkası kesilmiyor. Yöneticilerin, çalışanlar üzerine baskı yaparak Çelik İş Sendikası lehine baskı yaparak üye olmalarını sağladıkları yönünde iddialar var. Ben bu iddialara ihtimal vermek istememekle birlikte kulak arkası da etmiyorum.
Leş kargaları gibisiniz... Hepinizin derdi 'duygusal'. Bazılarınız da durumdan vazife çıkartmak için "Bende burdayım" diye fink atıyor. Yok olan itibarı "Nasıl kurtarırım" derdine düşmüş. Bazılarının aklı havada idi. Şimdi bakıyorsun THY Teknik davasının sahibi olmuşlar. "Hadi ordan" derler adama.
THY teknisyeninin nasıl öldüğü halen karşılığını bulamamış sorularla dolu iken şimdi de hayatının baharını bile yaşayamamış bir hostesin ihmaller zincirinde hayata veda edişi. Bu acılara yürek dayanır mı? Yüreği olanlar bilir lakin yüreksizlere laf edilemez.
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı. Göreve geleli iki ayı az bir süre geçti. İlk karşılaşmamız THY teknisyeninin cenazesinde, ikincisi Ordu-Giresun Havalimanı açılış töreninde oldu. Ve üçüncüsünü makamında gerçekleştirdik. İlker Aycı ile yaptığımız sohbetten endiğim Aycı profilini sizlerle paylaşmak isterim.
Pegasus Havayolları'nın başarısını görmezlikten gelemeyeceğim. Lakin sadece para odaklı çalışmanın da uçuş güvenliğini tehlikeye düşüreceğini de kamuoyu ile paylaşmanın benim görevim olduğunu vurgulamak isterim.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun tanıtarak ve yerli uçak olarak lanse ettiği Dornier 328 uçağı, okuduğum havacılık tarihi karşısında yüzümü kızarttı. Havacılık konusunda geçmişi altın sayfalarla dolu Türkiye'nin; Dornier adından montajlayacağı uçağa ne yerli diyebilirim ne de milli.
Arkadaşlar, değerli okurlar, havacılık sektörünün çalışanları. Ben desteksiz atmam, atmadım, atmayacağım. Bildiğimiz şeyleri de söylemekten gocunmayacağız. Her ne kadar şeref yoksunları doğruları yazan kişileri değişik yaftalarla afişlemeye kalksalar da emin olun ki onlar kendilerini aynada görüyorlar.