“Hop hop orada dur” demek lazım. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasına istinaden söylüyorum. Güya Alman Başbakanı Merkel Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “THY ile Lufthansa’yı ortak işletmeciliğe sokalım” demiş. Bizim başbakan da “Tamam, zaten bizim de projelerimiz arasında var” demiş. Eğer böyle bir proje var ise bu proje zaten can çekişen özel sektörümüzün bittiğinin ilanıdır.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü anket yapmış ve bu ankete göre çeşitli sonuçlar ortaya çıkmış. Pes doğrusu! SHGM’nin görevi anket yapmak mı yoksa kan ağlayan sektörün sorunları ile ilgilenmek mi? Dosyalar dolusu sorunlar dururken anket de neyin nesi? Pardon bu anket hangi kuruma yaptırıldı ve kaç para ödendi? Bitmedi sorular devam edecek?
Onur Havayolları satıldı mı satılmadı mı tam manasıyla netliğe kavuşmuş durumda değil. Satışla ilgili Mehmet Hasançebi’nin yoğun bir şekilde adı geçiyor. Hatta şirketin genel müdürlüğü üzerinde iki isim dolaşması da Mehmet Hasançebi parmağı olduğu şeklindeki söylemleri güçlendiriyor.
Yıllarca kurban derisi kavgaları yaşandı. Atatürk’ün emri ile kurulan bu güzide kurum hiçbir zaman kuruluş amacına hizmet edemedi. Asker-sivil kavgaları yaşandı. Çok kişinin arpalık olarak gördüğü bu kurumdan nemalanmak istedi. Nemacılar o kadar çoktu ki yiye yiye bitiremediler Türk Hava Kurumu’nu.
Geçen hafta yazmış olduğum yazı THY’de oldukça ses getirdi. Yönetimin gerçekleştirmek istediği başarı çabasına alt yöneticilerin nasıl çelme takmak istediğini anlatacağım bu haftaki yazımda. Nasıl bir ihanet davranışı sergilendiğine varın siz karar verin.
Bakmayın Hamdi Topçu’nun Yönetim Kurulu Başkanı olduğuna ve bakmayın siz Temel Kotil’in THY Genel Müdürü olduğuna. Alt kademelerde ve alt komisyonlarda yukarılara ne kadar çok defans yapıldığını görüyoruz. “Amaç THY” diyen yok “Araç THY” diyen çok.
Her türlü yabancı hayranlığı bize has bir durum olsa gerek. Geçen hafta Onur Air kokpitinde iki yabancı pilotun uçtuğuna dair haberi okumayan kalmamıştır. Bu durum sadece Onur Air’e has bir durum değil. Bunu hepimiz biliyoruz.
Neresinden bakarsanız bakın türban denilen başörtüsünü henüz hazmetmiş değiliz. Hala birilerimizin tüyleri diken diken oluyor türban denildiğinde. Bana soracak olursanız türban bir simge değil de örtünme ise karşı değilim. Peki, nereye kadar karşı değilim? Açıklayacağım.
Rivayete göre "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" sözü Hazreti Ali'ye ait. Bizim başbakan sık kullanır bu sözü. Bu hafta bir çok haksızlığı harmanlayıp, haksızlık karşısında susulmaması gerektiğini söylemeye çalışacağım. Bol bol örnek var.
Kim ne derse desin Pegasus bütün düşünceleri alt üst ediyor. Öyle yapıyor, böyle yapıyor ama yapıyor. Şapka çıkartılır. Yolcuya misafir, misafire para gözüyle bakıyor. Bakıyor ama hem kazanıyor, hem uçuyor hem de uçuruyor. Plan tıkır tıkır işliyor.
Satış görüşmeleri Finansinvest tarafından yürütülen Onur Air ile ilgili çeşitli iddialar ortalıkta dolaşırken AirportHaber olarak geçtiğimiz haftalarda şirketin satıldığını iddia etmiştik. Bu iddialarımızı güçlü kaynaklardan aldığımız bilgilere dayanarak kamuoyu ile paylaşmıştık.
Noktayı koymuştum. Bu konuyu yazmamak üzere rafa kaldırmıştım. Mahkeme süreçleri bitene kadar kalem oynatmayacaktım. Ama kabinden gelen çığlık vicdan yapmama neden oldu. Bakırköy savcılıklarında ve mahkemelerinde klasörler dolusu şikayetleri duyunca yazmamak onların feryatları ile hemhal olmamak bana yakışmaz diye düşündüm.
Ne olacak Atatürk Havalimanı'nın hali? Öyle ya Airbus 380 inecek bir havalimanımızın ihalesinin yapılması için gün sayıyoruz. Hiç kimse birbirini kandırmasın 3'ncü havaalanı yapılır yapılmaz Atatürk Havalimanı'na kilit vurulacak. Vurulmak zorunda. Başka şekilde düşünenler sadece hayal görür.
Evet, evet artık algı bu. Gerçekte de o mu var? Görünen kısmıyla öyle. Yazımın hemen başında söyleyeyim. Sektörde çok ciddi bir rahatsızlık var. SHGM Genel Müdürü Bilal Ekşi'ye ulaşamamaktan yakınıyorlar. Göreve gelişiyle vermiş olduğu "sektörle el ele sorunları çözeceğiz" garantisinin çok ötesinde hatta o görüşten eser kalmadığını belirtiyorlar. Peki aynı durum THY için de geçerli mi? Hiç sanmıyorum. Son hafta yaşananlar buna bir örnektir.
Havacılık sektöründe uzun süre bitmeyecek iki konu var.Birisi DHMİ'nin havacılık tazminatı diğeri ise THY'nin işten çıkarttığı 305 personel. THY ile ilgili konuya son noktayı geçen haftaki yazımda koymuştum. DHMİ personelini ilgilendiren havacılık tazminatı ile ilgili de son kez yazıp noktayı koymak istiyorum.
Bir insanın ideolojik bakışı var ise hayatı kısır döngüde düşünüyorsa, dünyaya fikri entegrasyonu sağlayamamışsa ona sadece üzülmek gerek. Var öyleleri aramızda. Ortalarda dolaşıp dururlar. Fayda sağladıklarını düşünerek orda-burda sinek vızıltısı olmaya devam ederler.
Aslında herkes herşeyin farkında. Fakat nedense ve benim de anlam veremediğim şekilde hala her ortamın içinde yer almaya devam ediliyor. Şu EASA konusunda yetkilerin askıya alınmadığına dair bilgi gelince sorup-soruşturmak istedim. Ancak "sen batırdın, sen çıkart" diye görevlendirilen arkadaş hala aynı teranede yoluna devam ediyor.
Geçen hafta yazmış olduğum köşe yazısının bir cümlesi THY'de hayli konuşuldu. Yeni sendikadan bahsetmiştim. Evet, bu doğru. Yeni sendika için tüm hazırlıklar yapılıyor. Hatta çalışan sayılarına kadar soruluyor. Ama hala bazı dinozorlar "Böyle bir sendika kurulamaz" edasında hareket ediyorlar.
Hala akıllanamadık. Onca olaylardan ders alamadık. Her şeyin gözümüzün önünde olup bittiğini anlayamadık. Haklı iken haksız duruma düştük. Kendi hakkımızı aradığımızı sanırken başkalarına menfaat sağladığımızı kavrayamadık. Bütün bunları söylemesi gereken şu işten çıkartılan THY'nin bahtsızları.
Teşbihte hata olmaz, 'Vakitsiz öten horozun başını keserler'
THY ve Hava-İş cephesindeki hararetli, gergin, bunaltıcı atmosferden biraz olsun alıp sizleri bu hafta çok farklı bir konuya götürmek istiyorum.
İşten çıkartılan arkadaşların üzerine akbabalar çullanmış durumda. Herkes bu kaos ortamından faydalanarak kendine çıkar sağlama derdinde. ...Başta kendi amirleri Emine Lim olmak üzere kimseye ulaşma imkanı bulamadılar. Emine Lim ekibine sahip çıkamadı onları savaşta cephe terk eden komutan gibi terk etti.
Hadi hep beraber şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Başta ben olmak üzere, Türk Hava Yolları, Hava-İş, çalışan emektarlar ve son noktayı koyan TBMM. Kim mutlu? 17 bin çalışanı ile THY mi yoksa bir o kadar üyesi olan Hava-İş mi? Çalışanlara grev yasağı getiren TBMM mi? Ha bir de dışarıdan ahkam kesen zavallılar mı? Onlara pek sözüm yok. Sadece vızıltıdan başka bir şey değiller.
Tüylerim diken diken. Bu iddianın enine boyuna tartışılması gerektiğini düşünüyorum.Türk Hava Yolları'nın 2003 yılında Diyarbakır'da düşen THY uçağının korkunç ihmaller sonucu düştüğü iddia edildi. İddianın sahibi bir kontrolör. Dayanakları da hafife alınacak "Hadi canım sende" denecek şekilde değil.
Hem nalına hem mıhına vurmak buna denir. Havacılığın sadece sivil sektörden ibaret olmadığını askeri personelin sivil sektöre ne kadar hizmet verdiğini anlatmaya çalışacağım. Bu konu ben dahil havacılık yazan herkesin gözünden kaçmış durumda. Lisanssız askeri hava trafik kontrolörlerinden bahsedeceğim...