THY içinde kıyamet kopuyor farkında mısınız? Üst yönetim, geçmiş dönemi aratmıyor desek yerindedir. Biz zamanlar Temel Kotil “önce Abdurrahman Gündoğdu’nun sonra Candan Karlıtekin’nin” ayağını kaydırdı denirdi.
Değerli okurlarım; yaklaşık dört aydır sizlerden uzak kaldım. Çoğu okuyucum bilir ki bu siteyi yayın hayatına başlattığım günden beri hiçbir siyasi kelam içeren yazı yayınlamadım. Gazetecilik anlayışım bunu gerektiriyor idi. Malumunuz bir süreç yaşadık ve bitti.
Aslında bu niyetimi tüm havacılık sektörü için söylüyorum. Başta THY çalışanları olmak üzere tüm havacılık sektöründe çalışanların haklarını savunmak ve hak ettikleri gibi çalışmalarını sağlamak boynumun borcu olsun.
Hak, hukuk hak getire. “Masumiyet karinesi” sözü atalım bir kenara öylece dursun. “Sadece kendimiz için uygularız” deyip başkalarının hayatı umurunuzda olmaz. THY’den atılan, sorgusuz, sualsiz kapıların kapatıldığı kabin memuru, pilotlar için söylüyorum.
Bu site yayın hayatına başladığı 5 Nisan 2005 tarihinden bugüne kadar ilk defa bir hafta içinde iki yazı yazdım. Geleneği bozmak, okuyucu alışkanlığını bozmak istemedim. Ancak tehlikeli gidişin durdurulması için fikirlerimizi paylaşmak elzem olduğu için böyle bir tutum izlemek zorunda kaldık.
Daha ilk başından beri endişem bu idi. Ve beni yeni sendikaya “karşı” gibi gösteren yazıları da o sebeple yazdım. Yazılarımda aşağılayıcı, yıkıcı, incitici sözler olabilir ama içeriği tamamen çalışanların zarar görmemesine yönelik mesajlar içeren sözlerle dolu idi.
“THY’den başka konu mu yok” diyenlere hak vermiyor değilim. Lakin unutulmasın ki, THY bu sektörün yüzde 70 pastasının sahibi. O yüzden gün geçmiyor ki yeni bir konu ile karşılaşmayalım. Geçen hafta yazmış olduğum yazından sonra önemli gelişmeler yaşandı.
Sendika olayları ile birlikte, belki de göremediğimiz gerçekleri görmeye başlamış olduk. Kabin yetersiz, kokpit yetersiz. Kokpit konusunda yeterli planlama yapılmadığını, kabin konusunda da pratik çözümleri görmezden gelirseniz başınıza her türlü musibet de gelir, yeni sendikaların oluşmasına da yol açmış olursunuz.
Düşündüm de "ben niye kötü olayım" dedim kendi kendime. Mevcut sendika karşısına dikilen bir başka oluşum. Biz ne yapıyoruz? Olayları kendi penceremizden izliyoruz, yorumluyoruz. Sonuç! Bir taraf memnun diğer taraf na memnun.
Değerli THY çalışanları, her ne kadar üç haftadır sendikal çatışmalar ve gelişmelerle ilgili görüşlerimizi paylaşıyor olsak bile buraya nereden ve nasıl gelinildi konusuna bakmak gerekir. Farkında iseniz son Hava-İş Genel Kurulu’na kadar böyle bir durum söz konusu değil idi.
Geçen hafta Türk Hava Yolları çalışanlarını temsil etmek üzere yeni bir sendika kurduğunu ve bu sendika ile ilgili görüşlerimi yansıttığım bir yazı yayınladım. Yazıma gelen yorumları okusanız nasıl bir çirkeflik içinde olduklarını görürsünüz ve mideniz bulanır ve dersiniz ki “Bu adamlar mı bizim hakkımızı savunacaklar”.
Hava-İş seçimlerini kaybeden bir grup pilotun başını çektiği ve bazı THY emeklilerinin dışarıdan destek verdiği Hava-Sen (Havayolu Çalışanları Sendikası) adı altında kurulan sendika resmiyet kazandı...
Havacılığın renkli siması Ali Sabancı nerelerde bilen var mı? Kendi uçağı Trabzon’da bir felaket ile karşı karşıya kaldı ve buna rağmen ortalıklarda görünmüyor. Oysa biz onun medyatik olduğunu biliyoruz. Her türlü medyayı kullanmayı, ağzının iyi laf yaptığını söylüyoruz ve görüyorduk.
Öncelikle geçen haftaki yazımın anlaşılamayan bölümlerine açıklık getirmek istiyorum. Her daim yazıya değil, yazının anlamına bakmak gerektiğine inanırım. Arkadaşlar prim konusunda bazı karşılaştırmalar yaptım. Lakin kimsenin ne işini küçümsedim ne de övdüm.
Türk Havayolları’nın geleneksel hale gelen Antalya zirvesinden yine prim müjdesi çıktı. İlker Aycı süslü kelimelerle donatılmış konuşmasında garibana bir maaş, ballı maaş alan müdür ve başkanlara da ikişer, üçer maaş verileceğini açıkladı.
Hangi birini yazayım bu hafta. Öyle yoğun konu var ki önceliği belirlemekte güçlük çekiyoruz. Ama tabi Pegasus Havayolları’nın Trabzon’da pist dışına çıkması birinci plana çıktı diyebiliriz. “Allah korumuş” demekten fazla yoruma gerek yok.
Kendi gerçeklerimiz ile yüzleşemediğimiz sürece sadece emperyalist güçlerin değirmenine su taşımaktan öteye gidemeyeceğimiz bir kez daha anlamış oluyoruz. Nereden? THY’nin Fransa’da yaptığı son anlaşmadan.
Yazımın başında yeni yılınızı kutlamak isterim. 2018 yılının geçmiş tüm yıllardan daha iyi olmasını temenni ediyorum. Samimiyet testini kendi adıma hiç sevmem. Kendi samimiyetimi de kimseye sorgulatma lüksünü vermem. Neysem o şekilde davranırım ve karşımdakinden de aynı davranışı beklerim.
Birbirimizi baltalamak ne zaman el üstünde tutulur hale geldi bilemiyorum. Bu hafta Airporthaber’de yayınlanan Eurasia Airshow ile ilgili haberi mutlaka okumuşsunuzdur. Sakın fuara veya fuarlara karşı olduğumuz anlaşılmasın. İşin özünü tartışalım istiyorum.
Değerli okurlar, geçen hafta değindiğim taşeron konusu oldukça yoğun ilgi gördü. Her ne kadar zaman zaman personelin hatasını yazmamız dolayısıyla işçi düşmanı gibi lanse edilsek bile, bizim asıl gayemiz iş barışı ve ülkemizde daha fazla istihdam sağlanmasına yöneliktir.
Bu hafta umutların yeşertildiği bir konuya değinelim. Taşeron konusu. Öyle ya DHMİ’de de, THY’de de taşeron var. Sayıları da oldukça fazla. Her birinin aklı da fikri de iktidardan gelecek güzel haberde idi.
Tedbir alınması için yazılan bir yazıdan sonra yaşananları hayretler içerisinde kalarak izliyorum. Bir Alman ajanının ağzından dökülenlerin tarafıma aktarılmasını, uyarı mahiyetinde kaleme almak benim için bir vatan borcudur. Bunu yöneticiler ciddiye alır veya almaz kendi bilecekleri iş.
Türk Hava Yolları dünyanın merceği altında. Her geçen gün uçuş noktalarını çoğaltırken diğer yandan da filosunu büyütüyor. Üçüncü havalimanı ile birlikte büyüme daha da hızlanacak. Ancak korkunç bir istihbarat ile tüylerim diken diken oldu. İşte bu yüzden şimdiden önlem almak için bu istihbarat bilgisini paylaşmak zorundayım.
İstanbul’da yapımı devam etmekte olan üçüncü havalimanı 2018 yılının 29 Ekim’inde hizmete hazır hale getirilmeye çalışılırken, Sabiha Gökçen Havalimanı da ikinci pisti ile genişleme sürecine hazırlanıyor.
Türk Hava Yolları’nın ve Pegasus Havayolları’nın açıkladığı kar, sallanan ekonomimiz için moral kaynağı oldu diyebilirim. Merak ettiğim konu şu; “bu başarıyı İlker Aycı mı sahiplenecek yoksa Bilal Ekşi mi” bunu zamanla öğreniriz.