Yeter artık, kulak verin sektörün sesine, taleplerine. Dinleyin artık bu camiayı. Avazımız çıktığınca bağırıyoruz "batıyorlar" diyoruz. "El atın, destek olun" sektöre diyoruz. Çok basit talepleri bile karşılayamıyorsanız ne işiniz var o koltuklarda.
Türk Hava Yolları, Pegasus, Onur Air, AtlasGobal, Borajet, Corendon, Sunexpress, Anadolujet, MNG Airlines velhasıl tüm havayolu şirketleri ağırlıklı olarak haber konusu olur bizim sütunlarda. Oysa sadece bu şirketler yok bu sektörde.
Her pilot, her teknisyen, her kabin memuru için THY’de çalışmak hayaldi, ayrıcalıktı, gelecek idi. Ama gel gör ki şu sıralarda her çalışanın kâbusu oldu demek en doğru ifade olacaktır düşüncesindeyim.
Havacılık sektörünün en sürpriz olayı Temel Kotil'in beklenmedik bir şekilde THY'den ayrılması oldu. Keza Bilal Ekşi'nin THY Genel Müdürü olması da bir o kadar beklenmeyen bir gelişme idi. Baş döndürücü bir şekilde gelişen bu değişimlere birlikte bakacağız.
Evet, evet yerli üretimden yanayım ve bu konuda da ısrarcıyım. Geçen hafta "İsyan Edesim" var başlığı altında yazdığım yazı oldukça ses getirdi. Hem üreticilerden hem hükumet nezdinde hem de uygulayıcılardan oldukça yoğun mesaj aldım.
İsyan edesim var. Bu başlık öylesine atılmış bir başlık değil. Gerçek duygularımı yansıtan bir başlık. Ne için mi isyan edesim var? Birçok şey için isyan edesim var. Bu hafta İstanbul Airshow'a katılanlar az çok gördü. İsyanımı da anlayabilecek çok insan olduğunu sanmıyorum.
Sonuna kadar hak etti. Geç bile kalındı. Ve sonunda olması gereken oldu. Funda Makbule Ocak DHMİ Genel Müdürlüğü makamına getirilen ilk bayan oldu. Aslında bu bağlamda da havacılık tarihine geçmiş oluyor.
Havacılık sektörüne eğitimli personel yetiştirmek üzere kurulan, hava işletmeciliği ve türevleri adı altında kurulan fakültelerin, meslek yüksek okullarının veya kursların bir kaçı hariç diğerleri birer tuzaktır. Genç çocukların hayalleri ile oynanan eğitim fiyaskosudur.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün Twitter adresinden yapılan paylaşımları, mesajları yeterli buluyor musunuz? Soru bu. SHGM'nin hiçbir şeyi yeterli bulunmuyor ki, paylaşımları, mesajarı yeterli bulunsun.
Bu hafta birkaç konuya birden değineceğim. Malum baş döndürücü bir süreç yaşıyoruz. Dün konuştuğumuz bugün unutulup yeni bir konuya atlıyoruz, yarın ise belli değil. Günübirlik mevzulardan asıl yapmamız gerekeni, yani çalışmayı unutuyoruz. Önemli konularımız var ve beklemeye de hiç lüksümüz yok.
Şu talihsizliğe bak, şu üst üste gelen olaylar zincirine bak. Ve en küçük olayda bile etkilenen havacılığın geldiği noktaya bak. En çok sarsılan da THY oluyor. Peşi sıra da Pegasus Havayolları. Gelin birlikte bakalım neler oluyor.
Canını yaktınız, can damarına nişan aldınız bu milletin. Sinir uçlarına dokundunuz Türk insanının. Ne diyorduk "Türk insanının bir sabır noktası var" İşte o noktayı aştınız ve bu millet size en büyük tokadı vurdu. Vurdu vurmasına da peki sizin canını yaktıklarınızın hesabını kim ödeyecek?
Cuma akşamı yaşanan kalkışma hareketi, gerçek vatanseverlerin de kendilerini göstermelerini sağlamış oldu. Tabi ben konuya havacılık açısından bakacağım. Hem yara aldık hem de yaralarımızı nasıl iyileştireceğimizi gördük.
Açıkçası bir havayolu şirketinin herhangi bir meydana ilk seferi için yapılan törenlere diyecek sözümüz yok. Dünyanın her yerinde yapılan alışılagelmiş törenlerdir bunlar. Amma velakin Rusya krizinden sonra gelen ilk tur yolcularına yapılan törene anlam vermedim, veremeyeceğim.
Ne sektör sorunu ne atamalar ne Rusya ile yeniden aynı rotaya girişimiz ne de İsrail ile yaptığımız anlaşma. Hiç biri umurumda değil ve hiç biri Atatürk Havalimanı’nda kaybettiğimiz her bir canın bir zerresi dahi etmez gönlümde.
Merak ettim Ordu-Giresun Havalimanı yolcu ve uçak sayılarını istedim. O kadar mutlu oldum ve kendi kendime “Demek ki isteyince oluyormuş” dedim. Bunu derken yatırım anlamında demiyorum, halk adına, sahiplenme adına diyorum.
Bu ülkenin en büyük sorunlarından birisi planlama zaafıdır. Aslına bakarsanız plansız yaşamak bizim geleneğimizdir. Günü şartlarına göre yaşar, bir adım sonrasını düşünemeyiz. İhtiyaç hasıl olduğunda da “Yandım anam” deyip çare ararız.
Neresinden başlayacağımı pek kestiremiyorum. Ama “bu kaçıncı ihanet” diyesim geldi. Saçma sapan, uyduruk Ermeni lobisinin yalanının arkasına takılıp sözde Ermeni soykırımı yalanına Almanya gibi bir devletin “evet” demesine okkalı cevap verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Değerli okurlarım, Binali Yıldırım’ın başbakan olmasının ardından Ulaştırma Bakanlığı dönemindeki yaşadıklarımızı ve gözlemlerimi geçen hafta bu sütunlardan size aktarmıştım. Lakin ağız dolusu küfür ve hakaretlere maruz kaldım. Umurumda mı? Hayır. Şimdi de yeni Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ile ilgili yazacağım. Hakaretler, umurumda mı? Hayır.
Defalarca yazdım Cumhuriyet tarihinin en başarılı Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dır diye. Ve yine söylüyorum Ak Parti döneminin de şüphesiz en başarılı kabine üyesi de Binali Yıldırım’dır.
İnanırsınız ya da inanmazsınız. Türk Hava Yolları'nın gelişimi bir Türk olarak bizlerin egosunu okşarken bazı çevreleri ciddi şekilde rahatsız ediyor. Türk Hava Yolları, artık global bir oyuncu.