Geçen hafta havacılık sektörü oldukça hareketli geçti. Umut verici bu gelişmeleri ayrı ayrı yorumlamak istiyorum. THY'de, DHMİ'de ve Sivrihisar'da gerçekleşen bu gelişmeler gelecek adına sevindirici. Ama çok derin ve pis kokular da gelmiyor değil. Tüylerimi diken diken eden şeyler duyuyorum. Umarım sadece dedikodudur.
Önceliği THY'deki talihsizliklere ayırmak istiyorum. Bir hafta içinde iki acıklı durum yaşadık. Hayatın kaçınılmaz bir gerçeği olan bu durum insanları düşünmeye zorlar mı bilemem ama ben her daim onu düşünüp onunla yatıp onunla kalkarım.
Biliyorsunuz ki yıllardır bu satırlardan sizlerin sorunları ile hemhal olmaya çalışıyorum. Zaman zaman hoşunuza gitmeyen yazılarım da oluyor. Biliniz ki, doğru bildiğim şeylerden asla taviz vermiyorum. Geçen hafta sendika seçimleri konusuna değindiğim bir yazı yayımladım. Çokça sinkaf içeren yorumlara maruz kaldım. Kimlerden geldiğini de çok iyi biliyorum.
Türk Hava Yolları kabin memurlarına zorla muvafakatname imzatıldığına dair gelen bilgiler üzerine söyleyecek o kadar çok söz var ama önceliği şu Hava İş seçimlerine ayırmak istiyorum.
Zor iki yılın ardından gerek turizm ve gerekse havacılık sektörümüzde kısmen de olsa nefes aldık. Lakin istenilen düzeye henüz gelinmedi. Sezon bitiyor ve kara kara düşünme zamanı geldi. Kış sezonu nasıl atlatılacak?
Hep söyleriz ya “işi ehline verin” diye. İşte ehline verilmeyen bir örnek. Sabiha Gökçen Havalimanı Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından değil de Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından yaptırılıp HEAŞ adlı alt şirket tarafından idare diliyor. Daha doğrusu edilemiyor.
Geçen hafta resmen dumura uğradım. Geçtiğimiz haftalarda Alaatin Çınar'ın FETÖ'den dolayı kamu ile ilişiğinin kesilmesinin ardından Çanakkale Havalimanı Müdürü Metin Bölücek'in tutuklanması şok etti desem yerindedir.
Bak hele şu Turkish Do&Co'nun yaptığına. Resmen rezalet ve resmen insafsızlık. İşgüzarlık dizboyu. İnsana kıymet, çalışanın hakkına saygı hak getire. Ölü pazarı, köle pazarı şeklinde bir zihniyet hakim olmaya başladı. Yazacaklarımın daha fazlasını, hak ediyorlar ama maalesef terbiyemiz el vermiyor.
Tam da bu zamanlar idi. Tarih 24 Temmuz 2016’yı gösterdiğinde THY’den 211 kişi bir anda kapı dışarı edilmişti. THY’nin iş akitlerini feshettiği 211 kişi için gerekçe tam olarak FETÖ olmasa bile hepsinin boynuna bir yafta gibi asıldı hainin adı.
AirportHaber ile bir kez daha gurur duydum. Yazdığımız haberler, ısrarla karşı çıktığımız her bireyin altından mutlaka bir olmuzluk çıkıyor. Lakin anlamlandıramadığım ve sürekli eleştirdiğim yükselmelerin altından FETÖ çıkarken, yükseltenlerin yükseklere tırmanmalarına da anlam veremiyorum.
Değerli okurlarım; geçen hafta "Yazmı "YORUM" başlıklı yazımdan sonra okurlarımdan inanılmaz bir baskı geldi. Bu gurur bana yeter, bu destek en büyük zenginlik. Başımdan geçenleri ileri tarihlerde açıklayacağım, lakin biraz zaman geçmesi lazım ki ne demek istediğimi daha iyi anlayasınız.
Değerli okurlar önemli bir karara imza atmış durumdayım. Sizlerden çok ama çok özür diliyorum. Sebebini elbet bir gün açıklayacağım ve o vakit nasıl bir ortam içinde sizlerin sesi olmaya çalıştığımızı çok daha iyi anlayacaksınız.
Değerli okurlar öncelikle Ramazan Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum. Geçen hafta yazmış olduğum ‘THY’nin AB’si’ başlıklı yazımdan sonra o yöneticiden hiç beklemediğim bir itiraf geldi. İtirafın içeriği ‘O kişi benim’ şeklinde kendini ifşa etmekten başka bir şey olmadı.
THY geçen hafta iki kez ertelenen genel kurulu yaptı. Hissedar olarak katıldığım genel kurulla ilgili gözlemlerimi aktarmadan önce şunu net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Yönetim kurulu üyeliğine getirilen Orhan Birdal'ın doğru bir karar olduğunu düşünmüyorum.
Bu yazımla birlikte üç haftadır Pegasus ve Ali Sabancı ile ilgili paylaşımlarım oluyor. Nadir Kabaş ile ilgili yürütülen hukuk sürecinin getirdiği bu noktada Ali Sabancı da öyle doneler veriyor ki yazmamak aptallık olur.
Farkında mısınız bilmiyorum ama Pegasus Havayolları ile ilgili baş döndürücü şekilde bir trafik işliyor. Her ne kadar yazdığımız yazılardan dolayı Pegasus düşmanlığı beslediğimiz söylense de zaman bizi haklı çıkaracak ve göreceksiniz ki Pegasus eski Pegasus olmayacak ya da kalmayacak.
Pegasus Havayolları eski genel müdür yardımcısı Nadir Kabaş'ın FETÖ operasyonları kapsamında tutuklanmasına şaşırmadım. Gazetelerde veya siyasilerin sözlerinden de anlaşıldığı gibi çok sayıda kripto yani gizli FETÖ'cüler var. Sıra Ali Sabancı'ya gelir mi diye düşünüyorum.
Türk Hava Yolları'nın genel müdürleri arasında popülizmden uzak tek kişinin Bilal Ekşi olduğunu söyleyebilirim. Bu kurum için iyi mi kötü mü bilemeyeceğim ama birazdan sıralayacağım sebeplerden dolayı Bilal Ekşi'nin popülist olması halinde ne olacağını, popülizmden uzak olmasından dolayı neler olduğunu da anlatmaya çalışacağım.
Öteden beri özel üniversitelerin havacılık eğitim politikalarına karşıyım. Para kazanma anlayışına odaklı verilen eğitimler sonucunda gençlerimizin işsiz kaldıklarını, üç-beş kuruşa razı gelen işleri yapmak zorunda kaldıklarına şahidim.
Hatırlar mısınız bir gece ansızın çok sayıda Turkish Do&Co çalışanının işine son verilmişti. Hem de 2017 yılının ilk saatlerinde gerçekleşen işten çıkartmalar basit nedenlerle ve uyduruk gerekçelerle açıklanmıştı kamuoyuna.
En başından söyleyeyim. Benim mevcut Hava-İş yönetimine karşı acımasız eleştirilerim oldu ve gördüğüm aksaklıklarda bu eleştiri hakkımı da her daim kullanmaya devam edeceğim. Ancak olumlu gelişmeleri yazmak ve bi hakkı teslim etmek bizim görevimiz.
Türk Hava Yolları, 2016 yılından beri süre gelen negatif tablonun etkisiyle hem büyüme projeksiyonunu revize etti hem de insan kaynakları politikasında farklı bir yol izlemeye başladı. Yakın zamana kadar her yıl iki bin civarında yeni çalışanı bünyesine katan THY, geçen yılın ilk çeyreğinden itibaren işe alımları da durdurdu.
Uzun zamandır Pegasus Havayolları ile uçmamıştım. Bir vesile ile İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Muş’a Pegasus ile uçmak zorunda kaldım. Seyahatim boyunca hiç beklemediğim sahneleri gördüm. Ne yazacağımı merak ediyorsunuz değil mi?
Son zamanlarda Türkiye üzerinde oynanan oyunların bir ayağı da havacılık üzerinden yürütülüyor. Tırı vırı bahane üretilip havacılığımızı etkileyecek yasaklar veya zorlaştırıcı uygulamalar getirilerek zarar verme yolları aranıyor.
Bir zamanlar SHGM’nin gözde yöneticilerinden biri idi. Konduramazdık onun için söylenenleri. Kendimiz gibi bilir, söylenenleri karalama sözleri diye geçiştirirdik. Oysa bizimde yanıldıklarımız olabilirmiş. Çok ama çok acar bir bürokrattan bahsediyorum.