Hemen aklıma şu soru geldi; “Bu paralelci dediklerinizi işe alırken aklınız neredeydi?”. Sonra aklıma söylenen şu sözler geldi; örneğin askerler bugünün paralelci denilen kişilerine “İrticacı” derdi. Ve başbakanın sözleri geldi aklıma: “Taraf olmayan bertaraf olur”. Şimdi taraf olanlar, bertaraf oluyor galiba. Aklımız karıştı. Ne desek bilemiyoruz ki?
Hiçbir kişi için böyle bir öngörüde bulunabilir miyim? Veya bir kişi hakkında cehennemlik ya da cennetlik kararı verebilir miyim? Kendi haddini bilmeyen bir THY teknisyeninin sarf ettiği o sözler gergin ülke vatandaşları arasında infiale neden oldu. Atatürk için söylenmiş bu sözleri söylenmemiş farz ediyorum.
Yazının başlığına cevabı ben vereyim. Zor ama imkânsız değil. Haftalardır yazdığım THK olaylarına yüzlerce, binlerce destek mesajları var. Her gün e-posta adresime yeni ihbarlar gelirken bazıları da posta ile belge ve bilgi ile Türk Hava Kurumu’ndaki pislikleri aktarıyor. Geçen hafta Eskişehir’den bir yönetici adı ile belge geldi. Neler olmuş neler.
Değerli okurlarım öncelikle sizlerden özür diliyorum. Birkaç haftadır havacılık sektöründe onca sorun varken sizleri sadece Türk Hava Kurumu özelinde yazılarımla meşgul ediyorum. Eminim sizler bu konuda kalbi duygularınızla yanımdasınız. Zira sorduğum sorular, peşine düştüğümüz olumsuzluklar hepimizin hakkı olan bir kurumla alakalı.
İbret alırlar mı bilmem ama Türk Hava Kurumu bugünlerde çok tartışılıyor. Tartışma konularının üzeri bir şekilde örtbas edilmeye çalışılıyor. Bu bazen yasaların boşluğu ile bazen de sihirli veya gizli ellerin desteği ile. İşte Türk Hava Kurumu ile ilgili ibretlik bir anekdot. Bazılarına kapak olsun.
Türk Hava Yolları pilotları arasında yeni bir kavga çıktı. Üst tiplerde uçan pilotlara verilen ekstra para Boeing 737, Airbus 320 ve benzeri tiplerde uçan pilotları rahatsız etti. Uzun uçuş yapan pilotlara verilen ayrıcalıkların asıl kendilerine tanınması gerektiğini düşünen pilotlar bayrak açtı.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Orhan Birdal'ın haksız uygulamalarını okurlarımızla paylaşmıştık. Söylediklerimizin yanında canı yanan o kadar çok kişi varmış ki, çokça mektup almaya başladık.
Çamur haberleri kimler yayıyor ve kim hangi düşünceye hizmet ediyor bilinmez ama kaosdan beslenen bir zümrenin olduğu artık inkâr edilemez. Edilse de kimse bu numaraları yutmaz.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Orhan Birdal’ın adaletsiz atamalarını sizlerle paylaşmıştım. Bu adaletsiz atamalara ek adaletsizlikleri de ekleyeceğim bu yazımda.
Türk Havayolları’nın Zaman Gazetesi ile Bugün Gazetesi’ne uyguladığı ambargonun doğru olmadığını geçen haftaki yazımda açıkça yazmıştım. Taraf olmanın topluma faydası olmadığını kutuplaşma yerine kucaklaşmamız gerektiğini vurgulamıştım. Ancak THY, dostane uyarıları dikkate almayıp hasmane tavrını milletvekillerine de uygulama yönünde adımlar atıyor.
DHMİ’deki adaletsizliğin ucunu yazdım kıyametler koptu. Devamını yazsam kıyamet tam kopacak emin olun. Lakin biraz ara vereceğim. Gelişmeleri takip edip adaletsizliğin devam etmesi halinde verilen şansın değerlendirilmediği kanaatine varıp kaldığımız yerden daha fazlasını yazarak gizlenmiş gerçekleri sergileyeceğiz.
Değerli okurlarım, kutsal topraklara Umre ziyaretim sebebiyle bu hafta ve önümüzdeki hafta sizlerle olamayacağım. İki hafta sonra sektör sorunlarıyla burada buluşmak üzere hoşça kalın...
Değerli okurlarım, geçen hafta THY-Sunexpress Havayolları ve THY Genel Müdür Yardımcısı Coşkun Kılıç üçgenindeki THY İnsan Kaynakları Prosedürü’ne aykırı gerçekleşen işlemi kanıtları ile sizlerle paylaşmıştım. İşte bu köşe yazıma Sayın Coşkun Kılıç bir cevap yazısı gönderdi. Evlere şenlik bu açıklamayı aynen yayınlıyorum. Sonra bizim de sözümüz olacak elbette.
Son haftaların moda tabiri tam da bu yazıya uygun düşecek. Türkiye’de iddialar havada uçuşurken THY mali işlerden sorumlu genel müdür yardımcısı Coşkun Kılıç’ın şirket kurallarını hiçe saydığını, Sami Alan-Songül Elçi ısrarını araştırırken öğrendim. Bu durumu masum görecek olanın da “masumiyetinden şüphe ederim” deyip noktayı en başından koymak isterim.
Hiç bu kadar isyan görmedim. THY geçen hafta kabin memuru alım kriterlerini yayınladı. Grev sürecinde kabin memuru alamayan Türk Hava Yolları, sendika seçimlerinin ardından imzalanan 24. TİS ile grevi sonlandırmıştı. THY bu stresli ortamdan kurtulduktan sonra ilk işi kabin memuru ihtiyacını gidermek için harekete geçmek oldu.
Aslında teknik açıdan yorum yapacak ne bilgiye ne de tecrübeye sahibim. Hele Sefa İnan gibi bir tecrübenin yanında ahkam kesmek, teknik değerlendirme yapmak kendi haber portalımın gelmişine geçmişine hakaret olur. Lakin ben ne bir uçağın bakımı ile ne de bakımın nasıl yapılacağı ile ilgili yazmayacağım.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en başarılı bakanı olarak adını altın harflerle yazarak bakanlıktan ayrıldı. Bir daha geri döner mi bilinmez ama şimdiden kendisine yeni açıldığı denizlerde başarı diliyorum. İtiraf edeyim ki Binali Yıldırım karşılıksız sevdiğim bir bakan idi. Yeni bakan Lütfi Elvan’a önerilerim olacak.
THY’nin 305 taktiği iş barışını sağlamak mı yoksa Atilay Ayçin’in gidişini kutlamak mı açıkçası anlamış değilim. 29 Mayıs 2012 tarihinden itibaren 305 kişi için çokça yazı yazdık. Haksız yere atılan olduğunu da söyledik, içeriden aldığımız bilgiler doğrultusunda kimsenin alınmayacağını da yazdık. İtiraf etmeliyim ki yapılan sözleşme ile ters köşeye yattık.
“Git” dediğimiz şekliyle gitmedi, sandıkla gitti. Belki demokrasi adına seçimle yenilmek daha şık görülse bile Atilay Ayçin, kendi kendini yemiştir ve Hava-İş serüvenini kapatmıştır. Kişisel hırsları, egoları, ihtirasları onu mağlubiyete götürdü. Anlaşmaz tutumları, ben merkeziyetçi tavrı, grev sırasında facebook sayfalarında yapılan eleştirilere dahi hazmedemeyen ruh hali onu mağlup etti.
Türk Hava Yolları’nda bildiğim kadarı ile Temel Kotil Lufthansa hayranı idi. Sanırım Lufthansa’nın THY tavrı en çok kendisini üzmüştür. Kasım 2012’de yazdığım “THY LUFTHANSA'YA PEŞKEŞ Mİ ÇEKİLECEK?" yazıma bir kez daha bakmanızı öneririm. Boş konuşmadığımız ortada. Başbakan Erdoğan ile Alman Merkel’in sükseli laflarının içinin boş olduğu da ortaya çıktı.
Yazımın başlığına cevabı ben vereyim. Evet, “batar” demiştim Sami Alan Onur Air’in başına geldiğinde. Çalışma arkadaşlarımız benim bu görüşüme temkinli yaklaşsalar bile ben Onur Air’deki arkadaşlara da Sami Alan için en fazla altı ay ömür biçmiştim. Sami Alan ile ilgili değişik bilgiler vereceğim. Lakin önce Onur Air’deki son gelişmeleri değerlendirmek lazım.
Son birkaç haftadır Onur Air’den çok üzüntü verici haberler geliyor. Uçak kiralama firmaları dahil, yakıt veren firmalara, Eurocontrol’e, kısacası havacılık camiasına olan borçları kabardı. Şirkette finansal darlık var. Bu gidişin yolunu açan Cankut Bagana’dır.
Türk Hava Yolları, Onur Air, Pegasus, Atlasjet ve bilcümle havacılık şirketlerimizle ilgili haberler yayınlıyoruz. Yazdığımız bu haberlerin altına da ilgili ilgisiz her kesimden yorum yağıyor. Bu yorumların çoğu alakasız ve bilgisiz olmakla birlikte yorumların çoğu hakaret ve sinkaf dolu kelimeler içeriyor. Ama söz konusu yabancı şirketler olduğunda nedense bizim çokbilmiş yorumcularımızdan ses çıkmıyor.
Çokça havayolu şirketi gördü bu ülke. Ve ne acıdır ki o çokça şirketlerin çoğu havacılık tarihimizin tozlu sayfalarında bir anı, bir hüzün, bir utanç ve bir kara leke olarak anılmak üzere silindiler gittiler. Adam gibi havacılık yapamadığımız veya yaptırılmadığımız için batan bu şirketler örnek olmamış ki hala havayolu simsarlarının parmaklarında oyuncak olmaya devam ediyorlar.
Hiç kimse beni özgürlüğün alabildiğince sınırsız olabileceğini, kıyafetin de bu bağlamda düşünülmesi gerektiğine inandıramaz. Dünyanın hiçbir yerinde de özgürlüğün ucu açık değildir. Hele ki THY gibi marka olan, kurumsallığı yerleşmiş bir yapıda değişime gitmenin ne anlamı vardır ne de izahı vardır. O yüzden THY bizim yüz akımızdır, onurumuzdur, bayrak taşıyıcımızdır, yükselen değerimizdir. Asla leke getirilmemesi gereken bir kurumumuzdur.