Airporthaber’ deki yorumları okursanız, torpil konusunda yazıda yer alan sözlerin ne denli doğru olduğunu anlamak kolaylaşıyor. Şirkette çalışma barışı hikâye olmuş. Adam kayırma konusunda yüksek lisans / doktora yapmış olan bu yöneticilerin tüm uygulamaları kaçınılmaz olarak bu başlık altında yorumlanıyor. Adamın adı çıkacağına canı çıksın demişler ya.
Türk Hava Yollarının bir dokümanında: söz konusu meslek gruplarında görev yapan çalışanların faaliyetlerinin değerlendirilmesi esnasında göz, kulak, beyin, duygusal stres, bedensel yorgunluk, dikkat, uyku, beslenme, solunum, öğrenme ve unutma gibi insanı insan yapan özellikleri de mutlak ve mutlak dikkate alınmalıdır der. Çok güzel, eksiksiz bir anlatım
Havayollarının organizasyon şemasına İç ve Dış Hazine Müdürü unvanı ile iki kutucuk koyarsanız, kriz döneminde hazine tamtakır kalıp sandıklarda sayılacak para kalmayınca o müdürlere de gerek kalmayacak. Şemada bu kutucuklardan 500 ila 600 adet gibi bulunduğunu düşünürseniz kriz sürecinde onların normal bir sayıya düşürülmesini kimse yadırgamayacaktır.
Bir havayolu yolcuya yönelik güzel bir davranışın anlatımını aşağıdaki not ile birleştirerek şirketin tüm personelinin görebileceği yerlere asmış. “ İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler. Nasıl hizmet sunduğunuzu da unutabilirler. Ama. Ve bizi de ona göre değerlendirirler.
Şu anda çalışanlar şanslısınız yine de. Bizler senelerce görev yaptık aynı şirkette. Tepeler bize bu şekilde içtenlikle hiç seslenmemiş ve gönüllerimize bu tür sıcaklıkla sarılmamışlardı. Evet, onlar biz çalışanlara yazılı veya sözlü bu tür vaatte bulunmadan, yapmaya çalışmışlardı tüm bunları. Ellerinden geldiğince. İmkânlar el verdiğince. Müteşekkiriz.
Bazıları bu salgının birçok ülkenin sosyal politikalarını, sosyal koruma ve sağlık hizmetlerini yeniden gözden geçirmeye zorlayacağına ve de yarınların daha iyi olacağına inanıyor. İyi de yarın daha iyi olacaksa, bu gün neden iyi değil? Bu gün dünün yarını değil miydi? Sistemlerin değişmesi mümkün. Ya biz insanlar değişecek miyiz? Sonucu etkileyecek olan bu.
Corona konusu hep sütunlarda. Yazmayayım dedim ama öyle etkilenmişim ki kurduğum hayal bile Corona ile ilgili çıktı. Anlatacağım rüyamda da bir virüs var. Adı Corona değil. Onun gibi Mikroskobik değil. Birçoğumuzun tanıdığı çirkin bir bulaşıcı. İnsana benziyor. Ancak İnsan da değil. Kendilerine göz yumanlarla birlikte işyerinin kanını emen çirkin bir virüs.
Bütün dünyayı değiştirmene gerek yok, sadece kendini değiştir ve dünyayı değiştirmeye başlamış olacaksın. Çünkü sen dünyanın bir parçasısın. Tek bir insan bile değişse, bu değişim binlerce insana ulaşacak. Tamamen yeni bir insanlık türünün doğmasına sebep olacak bir hareketin tetikleyicisi olacaksın. Bu adımın tüm hayatı değiştirme potansiyeli var.( Osho )
Corana tüm yaşamımızı etkiledi. Sivil Havacılık sektörünü kötü durumda. Yolcu sayıları düştü. Tehdit altındaki noktalara uçuşlar iptal edildi. Uçaklar parka çekildi. Malum yerde yatan uçağın gideri daha fazla. Evet; bu dönemin reçeteleri çalışanların pek hoşuna gitmez. Acıdır. Ama yazılan ilaç doğruysa sonu selamet. Dönüşte işiniz sizi bekliyor olacaktır.
Ticari Havacılık işletmelerinde görev yapan uçuş işletmeden sorumlu yönetici personel ile eğitimden sorumlu Yönetici personelde aktif pilot olma şartı aranmayacak
Her ne kadar Sivil Havacılık Sektöründe üretilen hizmet tüm bir takım tarafından şekillendiriliyorsa da, uçuş emniyeti konusunda takımın bazı oyuncularının ön planda bulunması doğal. Zira uçakları bu ünitelerin çalışanları havada tutuyor. THY Teknik çalışanları ve Uçuş İşletme ünitesinin Pilotları. Bu çalışanlara THY’nin gözü gibi bakması gerek.
İş yerimizde bizleri yönetenlerin kararlarını beğenmediğimiz zaman "Top bir bende olsa da görseniz" deriz demesine ama nedense bize gelen her topa da ıska geçeriz. Korkudan mı bilmem. Bir de ne görelim. Top olduğu yerde hareketsiz duruyor. Meğer iş yaşamı zemininde oluşmasına hep birlikte neden olduğumuz o sipsivri engebelerden bir kaçı batmış topa. Patlatmış.
Yöneticileriniz Sn. Temel Aksoy’un aşağıdaki yazısını eminim ki okumayacaklardır. O zaman neden mi yayımlıyorum? Şüphesiz ki sizlerden üç, beş, on, on beş vb. çalışan ileride sektör şirketlerde üst yönetici olacaktır. Dilerim ki; yazıda dile getirilen hususlar aklınızda kalsın. Yönettiğiniz iş yerinde mutlu insanlarla çalışın. Mutlu edin ve siz de mutlu olun.
Siz tüm ailelerimize kıydınız ama bizler yine de dileriz ki hayatınızın en sevgili varlığı olan çocuklarınızın yaşam boyu ayaklarına taş değmesin. Onlar için en kötü dileğimiz ” İŞ YAŞAMINDA SİZİN KARAKTERİNİZDE AMİRLERİ OLSUN.” Bizlere yaşattıklarınızın benzerleri ile karşılaşmaları halinde kahrolacak bizi anne ve babalarımızı daha iyi anlayacaksınız
Bazı insanlar var. Aynen ucuz çamaşır suyu gibidirler. Ne yıkarsan yıka kumaşını yıpratmaktan başka hiçbir şeye yaramazlar. Gerek normal gerekse iş yaşamımızda tüm dengelerin bozulmasının nedeni, işte bu tür insanlar. Ve maalesef ki çoğunluktalar. Tanrının İnsanlar ile ilgili hükmünü öldükten sonra vermesi bile bu türe bir şey anlatmıyor. Yazık. Çok çok yazık
Japonların deprem sonrası çalışabilir durumdaki marketlerde tek sıra olmaları ve de başkalarının da ihtiyaçlarını sağlayabilmeleri için çok çok kısıntılı alış veriş yapmaları eğitim ve ahlak konusu. Bizlere önce bu hasleti aşılamak gerek. Cumhurbaşkanlığımız bir Deprem Bakanlığı kursa, bu konuda deneyimli bir Japon’u hükümette görevlendirir mi dersiniz?
Bundan yedi sene önce bir yazı yazmıştım. Tanıtım görseli üstte. O zamanlardaki durumu Eğer’ lerin altındaki açıklamalar anlatıyor. Aradan koca seneler geçti. 2020’ de değişiklik var mı? Bu günlerde hiç bir yönetici çalışanlarının sevgisini aramıyor artık Sevginin olmadığı yerde akıl aramayın diye bir söz var ya, önemli olan bu. Sevgi olmasın da ya akıl da yoksa?
Bazı toplumlarda insanlar, başkalarının düşünceleri ne olursa olsun kendi fikirlerini hiç zorlanmadan ifade etme alışkanlığına sahiptirler. O toplumlarda bir insanın kendi düşüncelerini ifade etmesi, karşısındakinin düşüncesini kabul etmemesi saygısızlık olarak addedilmediği gibi insanın, kendi fikrini savunması, yüceltilen bir davranıştır.
Sendika yöneticilerinin, üyelerinin çıkarları doğrultusunda bir siyasi düşünceye uygun hareket etmelerini yadırgamayız. Ancak işverenin kurum personelini gruplara ayrılmasına, sendika üyeleri içerisinde imtiyazlı bir sınıf yaratmasına, genel hak ve hukuk mefhumunun yok farz edilerek kazanılmış hakların kaybedilmesine sessiz kalmamak kaydı ile ( 2015 )
Parlamenterimiz TAV’ a ödeme yapılması neden düşünülüyor yerine, Sayıştay raporuna atıf yaparak bu ödemeyi yapmazsanız bundan sonra benzeri konularda yerli veya özellikle yabancı yatırımcı bulmayı nasıl düşünebiliyorsunuz ( ? ) Diye sorması gerekmez mi? Mantık budur? Evet; ama bizdeki siyaset anlayışı da budur. Bu tür bariz hatalar ümitlerimizi karartıyor.
Devekuşu kafasını kuma gömüp etraftan görünmediğini zannedermiş. İstediğiniz kadar VPN’nin arkasına saklanın. Sizi ise herkes net bir şekilde görüyor ve de bu yetmezmiş gibi de çok iyi anlıyor. Evet; beyler, Zeka ve beceri ne yapacağını ve onu nasıl yapacağını bilmek, erdem ise onu adaba uygun bir şekilde yapmaktır. Sizler bu üç kalite unsurundan da mahrumsunuz.
Kriz dönemlerinde işten çıkartmaların en son çare olarak düşünülmesi gerekir. İnsan sayısı üzerinden azaltma yaparak tasarrufa gitmek, hızlı, kolay, ucuz ve dolayısıyla da yanlış bir çözüm. Şirketlerimizden küçük küçük haberler geliyor. İşten çıkartmalar ile ilgili. Bu çözüm kurumun daha sonra, karşılaşacağı büyük sorunların temelini oluşturacak. Yazık.
Kötü uygulamalar yapmayı planlı hale getiren insanların yönetimsel çirkinliğin doruğunda olduğuna ilişkin örnekler gördük. Kötülükle beslenen bir insan, bu huyundan vazgeçer mi? Çok zor, Ekmek ile oynamayı, ayırımcılığı, yakınlarını kollamayı iş edinen bu çirkin zihniyet değişmez. Dün ne ise, bu günde o. Allahın tokadını yiyene kadar da hep aynı kalacaklar.
BM’nin Dünya Mutluluk Raporu, dünyadaki en mutlu ülkelerin, en zengin ekonomiler değil güçlü sosyal devlet ve kurumsal desteği bulunan ülkeler olduğunu ortaya koydu. Bu rapora göre mutluluğun en belirleyici kıstasları, demokrasi, özgürlük, güven, sosyal güvence, iş ortamı ve iş şartları. Ana konumuz çalışma saatleri Başka bir deyişle iş ortamı ve iş şartları.
Yolcu; THY’nin bu konuda sunacağı bilgiye inanmadığı takdirde Boeing 737 MAX tipi uçaklara rağbet etmeyecektir. Bu nedenle Türk kamuoyunu bu uçakların kusursuzluğuna ikna etmekten başka çözüm bulunmuyor. Tabii ki; öncelikle THY pilot, mühendisi teknisyen ve diğerlerinin ikna olmaları kaydı ile. İç müşterilerin kafasındaki olumsuzlukları gidermek gerek.